By Utkan Şahin / info@eurohoops.net
2007’de Panathinaikos‘un yaşadığı büyük geri dönüşten sonra 2007-2008 sezonu öncesi kartlar büyük takımlar için bir kez daha dağıtıldı.
Panathinaikos ile bir sezon önce CSKA Moskova’yı yıkan Siskaukas, kariyerini Moskova’ya taşırken Obradovic ise bu boşluğu NBA’den dönen iki büyük yıldızla doldurdu. Vassilis Spanoulis ile Sarunas Jasikevicius’u kadrosuna katan Yunan ekibi, şampiyon kadrosunda çok daha güçlü bir kadro kurdu.
Bir sene önce Anthony Parker’ın boşluğunu doldurmakta çok zorlanan ve Final Four dışında kalan Maccabi ise 2007-2008 sezonunda iki Amerikalı oyuncuyla Parker’ın yerini doldurmaya çalıştı.
NBA kariyeri olan Marcus Fizer ve Terence Morris’i kadrosuna katan Maccabi, tekrardan zirveye dönmek istediğini gösterdi. Bir sene önce büyük bir hayal kırıklığı yaşayan Tau Ceramicaise Luis Scola’yı NBA’e kaptırsa da yıllarca en üst seviye için hazırladığı Tiago Splitter ve Mirza Teletovic ikilisiyle Final Four için hala aday olduğunu gösterdi.
Bir sene önce Eurocup’ı kazanarak,EuroLeague geri dönen Real Madrid, Final Four’un ev sahipliğini alarak zirveye geri dönmek için iddialı olduğunu gösterirken Barcelona ise uzun rotasyonuna Ersan İlyasova’yı ekleyerek, 2003’ten beri yaşadığı şampiyonluk hasretini sonlandırmak istedi.
Sezon takımların bu güç dengesiyle başlarken tabii ki büyük sürprizler ve hayal kırıklıkları yaşandı.
Messina yönetiminde daha önceki iki sezonda olduğu gibi rahat bir normal sezon ve Top-16 geçiren CSKA Moskova, playoff ilk maçında ise büyük bir sürpriz yaşadı. Greer, Jackson ve Macijauskas üçlüsüyle Top-16’da liderliği son maçta kaçıran Olympiakos, playoff’ta CSKA’yı deplasmanda yenen ilk takım oldu. – Hala da öyle – Yine de ikinci maçta kabustan uyanan CSKA, Siskauskas’ın harika oyunuyla önce seriyi eşitledi, sonra da evindeki maçı kazanarak üst üstte beşinci kez Final Four’a kaldı.
Sezona yavaş başlayan Maccabi ise grup liderliğini Rytas’a kaptırsa da Top-16’da ayağa kalktı ve grubunu domine ederek, liderliği aldı. Playoff’ta Barcelona karşısında zorlansa da evindeki iki maçı da kazanarak arzu ettiği gibi Final Four biletini kaptı.
En büyük yıldızını kaybettikten sonra Tau Ceramica ise sezona kötü başladı. Özellikle deplasmanlarda kötü bir performans sergileyen İspanyol ekibi, Top-16’da ise kendine geldi. Splitter’ın daha fazla sorumluluk almasıyla grupta sadece Fenerbahçe‘ye kaybederek, grubunu domine etti. Playoff’ta Pekovic’in Partizan’ı karşısında ise Sırbistan’daki maçta fark yese de evinde kazanarak üst üstte dördüncü kez Final Four’a kaldı.
Final Four’un sürpriz takımı ise Montepaschi Siena oldu. İtalyan takımı, daha önce Final Four oynasa da bir sezon öncesini Eurocup’ta geçirmek zorunda kalmıştı. Ancak Pianigiani’nin sisteminde Terrell McIntyre’nın yanına Kaukenas, Ilievski ve Thornton gibi doğru eklemeler yapan Siena, kendini Final Four’da buldu.
Normal sezon grubunu CSKA’nın arkasında bitiren Siena, Top-16’da ise herkes grubu Panathinaikos’un arkasında ikinci bitirmesini beklerken bir anda kendini grup lideri olarak buldu. Playoff’ta Fenerbahçe‘yle eşleşen Siena, ilk maçta zorlansa da deplasmanda rahat bir galibiyet alarak, üç yıl aradan sonra playoff’ta kaldı.
Siena dışında Partizan ve Fenerbahçe, playoff’a kalarak sezonun beklentilerin üstüne çıkan iki takımı oldu. Hayal kırıklıklarına gelirsek, tartışmasız ilk olarak Panathinaikos karşımıza çıkar. Spanoulis-Jasikevicius-Diamantidis üçlüsüyle final oynaması beklenen Yunan ekibi, normal sezonu domine etse de grupta Siena ve Partizan arkasında kalarak, playoff bile oynamadan sezonu tamamladı. Ev sahipliğini alan Real Madrid ise aynı Panathinaikos gibi playoff oynamadan sezona nokta koydu.
Final Four’un ilk yarı finalinde Siena ile Maccabi‘yle karşı karşıya gelirken oldukça değişken bir maç oldu.
Maçın başında Maccabi kısaları karşısında büyük bir üstünlük kuran Siena, İsrail ekibini sürekli top kaybına iterken Terrell McIntyre’nin sayılarıyla çeyreği çift haneli sayılarda önde kapattı. İkinci çeyrekte Maccabi Lior Eliyahu’nun sürpriz katkısıyla hücumda toparlansa da Siena’da McIntyre’nin yanında Lavrinovic de eklenince İtalyan takımı farkı koruyarak soyunma odasına gitti.
Soyunma odasına gidildiğinde her şey Siena için mükemmel gözüküyordu. Takımın yıldızı Terrell, 16 sayıyla devreye damgasını vururken Maccabi’nin Amerikalıları pek ortada gözükmüyordu. Ama basketbolda her an her şey değişebilir. O maçta da öyle oldu.
Üçüncü çeyrekte Derrick Sharp ve Alex Garcia’nın devreye girmesiyle Maccabi, maça geri dönerken hücumdaki harika performansıyla son çeyrek öncesi maçı 3 sayıya düşürdü. Son çeyreğe de iyi başlayan Maccabi, kısalarının etkili oyunuyla arka arkaya üçlükler bulurken Siena’da Terrell dışında sorumluluk alan bir oyuncu olmayınca İsrail ekibi maçı 85-92 kazandı.
Maccabi’de beş oyuncu çift haneli sayılarda skor üretirken kenardan tam 70 sayılık katkı aldı. Sharp ve Garcia galibiyette önemli rol oynarken Siena’da ise Terrell McIntyre’nin 26 sayı, 5 asistlik performansına ise yazık oldu.
Maccabi, son beş sezonda dördüncü kez finale kalırken finalde kendilerini ezeli rakipleri CSKA Moskova bekliyordu.