Doğu Konferansı’nda Sezonun Geri Kalanı İçin En Önemli 15 Oyuncu yazısı için tıklayın.
Not: Chandler Parsons sezonu kapattığı için yazıdan çıkartıldı.
by Kevin O’Connor (Çeviri: Yılmazcem Özardıç)
Houston Rockets: Lou Williams
30 yaşında kariyerinin en iyi sezonunu geçiren Lou Williams için hayatında oynadığı en iyi takımda forma giymek için en doğru zaman şimdi gibi görünüyor. En az 100 kere ikili oyun oynamış oyuncular arasında pozisyon başına 1.1 sayılık ortalamayla bu alanda lig lideri olan Williams’ın varlığı, Rockets’ın bir yaratıcı kısaya daha sahip olduğu anlamına geliyor. Kısa rotasyonunda Harden ve Gordon’a katılan Lou-Will, Houston’ı bu alanda ligin en iyilerinden biri yapıyor.
2014-15 sezonunun Altıncı Adamı için ikili oyunda etkili olmak, Sixers, Hawks, Raptors ve Lakers’ta gösterdiği gibi yeni bir şey değil. Nitekim kariyerinin her döneminde bunu yaptı. Williams’ın, Houston’daki takım arkadaşlarıyla kimyayı oturtması gerekiyor ancak sezon içinde takımların ne kadar az antrenman yapma şansı olduğunu hatırlarsak ‘kimyayı oturtmak’ söylenen kadar kolay olmayacaktır. Williams Rockets’a adapte olmayı başarabilirse, (ki duruma adapte olabildiğini daha önce gösterdi) Houston play-off’lar geldiğinde maçın her anında etkili ikili oyun oynayabilen en az bir kısayı sahada tutabilecek.
Utah Jazz: Gordon Hayward
Kariyeri boyunca her yıl sayı ortalaması artan Hayward’ın bu yıl tutturduğu 22.5 sayı, 5.6 ribaunt, 3.5 asist ortalamaları onu kariyerindeki ilk kez All-Star yaptı. Her şey iyi güzel, ancak ben Hayward’ın her şeyi daha iyi yapabileceğini düşünen tek insan olamam diye düşünüyorum çünkü yıldız oyuncu neredeyse her şeyi çok verimli yapıyor.
Hayward bu yıl ikili oyun, ayağı kurulu şekilde şut, perdeden çıkıp sayı atma, geçiş hücumu ve kat etme kategorilerinin tamamında ligin en az %80’inden daha iyi. Jazz’li forvet yarı sahada hücum başına 1.05 sayı atıyor ki bu da Steph Cury, Klay Thompson ve Kyle Lowry’le yarıştığı anlamına geliyor. Hayward bir süper yıldız gibi oynamasına rağmen maç başına sadece 15.7 şut kullanıyor.
Jazz, Hayward’ın ne kadar etkili bir oyuncu olduğunu yeni yeni anlıyor olabilir. Şubat ayında 26 yaşındaki oyuncu maç başına 18.2 şut kullanıp 26.2 sayı atıyor ki iki istatistikte de bir ay için kariyer rekorlarını yakaladığını hatırlatmak gerek. Bazı oyuncular için bir adım ileri adım atmanın yolu daha çok sorumluluk almak olabilir ve Hayward’ın artan rolüyle beraber daha efektif olmaya başladığını görebiliyoruz. (sezon genelinde 53.4 olan verimli şut kullanma yüzdesi Şubat’ta 58.8’e fırladı) Play-off zamanı geldiğinde Jazz’in kaliteli bir kadrosu olmasına rağmen süper yıldız eksiği çektiğini duyabiliriz ancak bence ellerinde bir süper yıldız var. İsmi de Gordon Hayward. Kaliteli rotasyonu olan takımlar bile oyun sıkıştığında sırtını dayayabileceği bir yıldıza ihtiyaç duyuyorlar ve Hayward, Jazz’in play-off macerasına devam etmesi için ihtiyaç duyduğu isim olabilir.
Los Angeles Lakers: Brandon Ingram
Sezon başlamadan önce kötü sezon geçirse de endişelenilmemesi gereken çaylaklar listeme Brandon Ingram’ı da almıştım ki bu konuda haklı çıktım. Ingram bu sezon verimsiz şekilde attığı 8.3 sayısının yanına 4 ribaunt ve 2 asist ortalamaları ekliyor. Pozisyon başına 0.79 sayı atan Ingram bu alanda Parsons’tan kötü, bitmiş görünen Noah’tan çok az daha iyi durumda.
Ama çaylak oyuncu hala 19 yaşında! İlk başlarda beklentiler biraz fazla yüksek tutulmuştu; Ingram tabii ki Durant değil. Ancak yine de çok potansiyelli bir oyuncu. Genelde sezonun ikinci yarısı üst sıralarda seçilmiş çaylakların kendilerini göstermeye başladıkları dönemdir ve Ingram, arayı iyi geçirdiğini henüz ilk maçında Spurs potasına kariyer rekoru olan 22 sayı gönderdiğinde göstermeye başladı.
İkinci sıra seçimi bir oyuncunun bir sonraki hedefi bu gibi performansları devamlı hale getirmek olmalı.
Şimdi de büyük resme bakalım. Basketbol Operasyonları Başkanı Magic Johnson (ve yeni GM Rob Pelinka) haberlere göre takasın son gününde Pacers’la George için bazı görüşmeler yaptı. Bir diğer haberde ise bu görüşmelerin yazın yapılabilecek bir takas için ön hazırlıklar olduğu belirtildi.
Magic bu yaz George teklifine bu draftın ilk üç sıra hakkıyla beraber Ingram’ı da dahil edebilir gibi görünüyor. (hak ilk üçte olmazsa Sixers’a gidecek) İlk üçten bir hak ve Ingram paketi tahminen George’un ederinden fazla değere sahip ancak Magic mutlaka bir hamle yapmak istiyorsa takası onaylayabilir. Bu takas paketinin değerini kaybetmemesi için Ingram’ın sezonun son iki ayını iyi geçirmesi gerektiği unutulmamalı.
Golden State Warriors: Kevin Durant
Curry ile Durant arasındaki uyum her geçen gün artıyor gibi gözüküyor ki süper yeteneklerle doldurulmuş takımların en iyi basketbollarını oynamaları için bazen yıllar geçmesi gerektiğine daha önce tanık olmuştuk. Ancak bir küçük hamleyle dahi her şey daha iyi olabilir. Ben, Durant’in Curry’e perde yapacakmış gibi gelip hızlı şekilde içeriye devrildiğini (slip screen) daha çok görmek istiyorum.
Belki de Warriors koçu Steve Kerr bu silahını play-off’lar için saklıyordur ama hafif bir ön izleme alabilme şansımız hiç mi yok acaba?
Los Angeles Clippers: Blake Griffin
Bir sezonda en az iki kere 20 sayı 7 ribaunt 5 asist ortalamaları tutturan oyuncular Larry Bird, LeBron James, Scottie Pippen ve Kevin Durant. Bu yıl 22.3 sayı 8.7 ribaunt 5.1 asist ortalamalarıyla oynayan Blake Griffin, kariyerleri bittiğinde Şöhretler Müzesi’ne girecek oyuncuların arasında bu listede olacak gibi duruyor.
Şu anda Dünya’da Griffin’in sağlıklı kalmasından daha çok iştediğim pek bir şey yok diyebilirim, çünkü sakatlık geçmişi Nicolas Cage’in kötü oynadığı filmlerinden dahi daha uzun ancak aynı Cage gibi Griffin de potansiyelini gösteren şekilde performanslar sergilediğinde ortaya inanılmaz eğlenceli bir şey çıkıyor. Griffin’in 43 sayı 10 ribaunt 5 asistlik performansını izleyip nasıl NBA’e aşık olmazsınız ki?
2016-17 sezonunun sonu da Clippers’ın her yıl yaşadığı lanetli 2.tur elenişi gibi bitebilir, hatta yıldız oyuncularının sezonu kapatmalarına neden olacak kadar ciddi sakatlıklar yaşamasıyla ilk turda da elenebilirler. Eğer takım bu döngüyü kırmak istiyorsa Griffin’in sağlıklı kalması gerekecek. Yıldız oyuncunun sezon sonuna kadar bacağından sakatlık yaşamamasını umalım.
Minnesota Timberwolves: Kris Dunn
Adrian Wojnarowski’nin sezon başında yaptığı bir haber, koç Thibodeau’nun ilk 20 maçtan sonra Kris Dunn’ı ilk beşe monte edebileceğini belirtiyordu ancak bu beklentiler çok açık şekilde çaylak oyun kurucuya fazla geldi. Dunn’ı izlediğinizde gelişip gelişmediğini net şekilde anlayamıyorsunuz, nitekim Providence’ta kazandığı kötü alışkanlıklar (verilmesi zor olan pasları zorlaması, dikkatsiz şekilde top sürmesi) NBA’de de onun peşini bırakmıyor. Şutunun gelişmesi onun için önemli olacak ancak şu anda çaylak guardın menzilinin üçlüğe kadar uzanmadığını söyleyebiliriz.
İstatistikler de Dunn’a güvenmek için bize pek bir neden vermiyor. Saha içinden %39.8, yayın gerisinden %28’le oynayan genç oyuncu kadar kötü istatistiklere daha önceden sahip olan oyuncular listesi pek iç açıcı değil.
Dunn’ın bir potansiyeli olduğu kesin ama bizi Minnesota’nın gelecekteki oyun kurucusu olacağına inandırmak için parkede bir şeyler göstermesi lazım. Önümüzdeki birkaç ay boyunca Dunn için oyunun yavaşlayıp yavaşlamadığını görmek önemli olacak. Soğukkanlı ve güvenilir bir performans sergileyebilecek mi? Bu sorunun cevabına göre Thibodeau, oyun kurucuyla dolu 2017 draft’ında bu pozisyona yoğunlaşabilir.
Phoenix Suns: Marquese Chriss
Chriss’i anlamak pek kolay değil. Bir yandan bakarsanız, hızlı hücumda acayip şeyler yapabilen bir adam.
Diğer taraftan baktığınızda ise yarı sahada 0.8 sayı atarak 100 pozisyon oynamış 351 oyuncu arasında 291.sırada olan bir oyuncu görüyorsunuz. Chriss genelde parkede koşup atletizmiyle bir şeyler üretemediğinde sanki ne yapacağını bilmiyor gibi görünüyor. Hafif perdeler koyuyor, pek iyi şut atmıyor ve açık şekilde pas içgüdüleri zayıf.
LeBron gibi hızlı hücumda geriden gelip acayip bloklar koyuyor ama işler yarı sahaya döndüğünde savunmadaki çaba eksikliği ve dikkatsizliği ortaya çıkıyor. Fazlasıyla gereksiz faul yaptığında savunmada böyle bir oyuncuya güvenmek pek kolay olmuyor.
Chriss işin hücum tarafında da estetik hareketler dışında pek bir şey yapmıyor. Ancak Washington çıkışlı oyuncunun hala 20’sine basmadığını söylemek gerekli. Ondan ne bekleyebilirsiniz ki? 2016 draft’ının yüksek risk yüksek katkı seçimi olan genç oyuncunun performansında böyle iniş çıkışlar yaşanması bekleniyordu.
Sezon başından bu yana her ay daha fazla dakika alan Chriss’in son düzlüğe girdiğimiz şu dönemde daha fazla parkede kalması da beklediğimiz bir şey. Genç uzunun daha fazla şans bulmasıyla beraber Şubat başında Bucks karşısındaki attığı 27 sayı gibi sergileyeceği performanslar, yaz aylarına girerken Suns camiası için umut ışığı olacaktır. “Nadir bulunan yetenekleri var” diye söze başlayan koç Watson, Chriss hakkındaki görüşlerini “Marquese’in de aynı geçen yıl Devin’in yaptığı gibi sezonun son aylarında bir adım daha ileri atma zamanının geldiğini düşünüyorum” ifadeleriyle mesajı gönderdi oyuncusuna.
Denver Nuggets: Garry Harris
Harris lig genelinde iyi bir savunmacı ve tamamlayıcı bir skorer olarak tanınıyor ancak üçüncü sezonunun ortasına geldiğimiz şu dönemde işin hücum tarafında tamamlayıcı bir skorer olmaktan daha büyük bir potansiyeli olduğunu bize gösteriyor. Nuggets guardı, 22 ocaktan bu yana %45.3’le üçlük atıp 16.2 sayı ortalamaları tutturuyor. Harris, Michigan State günlerinden bu yana şut atma potansiyelini ortaya koyuyordu, yapılması gereken şey menzilini yayın gerisine çekmekti ki bu yıl bunu da başarmış gibi duruyor.
Genç oyuncu bu yıl topu alıp direkt olarak şutladığı üçlük kategorisinde %45.8 isabet yüzdesi tutturmuş durumda, bu da tek dribling yapıp orta mesafe şut kullanma ve potaya penetre etmek için daha fazla alana sahip olduğu anlamına geliyor. Nuggets her ne kadar 8.sıraya tutunmaya çalışsa da şampiyonluk şansları olmadığını bildiklerinden oyuncu gelişimi hala onlar için ana hedef. Colarado ekibinin kadrosunda Harris’e ek olarak Jamal Murray, Emmanuel Mudiay, Will Barton ve Malik Beasley gibi her iki guard pozisyonunu ve net olarak 2 numarayı oynayabilen birçok kısa bulunuyor. Guard rotasyonunda bir sıkışıklık olduğu açık ve Harris herkesin önünde gibi görünüyor. Eğer Harris bu şekilde oynamaya devam ederse Nuggets yönetimi için gelecekteki hamleler daha kolay yapılacaktır. Harris’i değerli bir takas parçası olarak da kullanabilirler, genç oyuncuyu takımda tutmayı seçerlerse de diğer isimleri takas etmek daha kolay olacaktır.
New Orleans Pelicans: DeMarcus Cousins
Pelicans’la ilk maçından sonra konuşan DeMarcus Cousins, “Parkeye harika bir takım olduğumuzu düşünerek çıkamayız. Sahaya çıkıp elimizden gelen her şeyi yapmalıyız” diyen Cousins, sözlerini “Çünkü şu anda hala kötü bir takımız” diyerek tamamlamıştı. Boogie bunu bugün de rahatlıkla söyleyebilir. Kadro o günden bu yana çok değişmedi. Pelicans’ın sezon ortasındaki çıkışının ateşini körükleyen isim olan Jrue Holiday, topu elinde isteyen iki uzunla oynamaya alışamamışa benziyor. Solomon Hill, sadece savunmada rakibe yapışan bir oyuncu. Guardları yedekleme görevi Tim Frazier ve E’Twaun Moore’da. Hollis Thompson, Donatas Motiejunas ve Dante Cunningham takıma pek bir şey katamıyorlar.
Pelicans, Cousins’in gelişinden sonra 3 maçta galibiyet alamadı ve daha da önemlisi Davis-Cousins ikilisi yan yana oynadıklarında 100 pozisyon başına 11.1 sayı fark yiyorlar. İkiliden biri sahada kaldığında ise bu veri 19.3’e kadar çıkıyor. Bu istatistiklerin nedeni muhtemelen yıldız isimlerin performansından çok takımın geri kalanının yetersiz olması, ancak New Orleans ekibi play-off’lara girmek istiyorsa bu durumu acilen değiştirmeli. 8.sıradaki Nuggets’tan 3.5 maç geride olan Pelicans’la 8.sıranın arasında 4 takım olduğunu da hatırlatalım.
Takım play-off’lara kalacaksa sezonun kalan bölümünde sorumluluk Boogie’nin omuzlarında olacak gibi görünüyor. Cousins’in Holiday gibi bir oyun kurucu ve Davis gibi en az kendi kadar topu elinde isteyen bir uzunla birlikte olduğunu anlaması ve sisteme sadık kalarak oyununda buna yönelik değişiklikler yapması gerekiyor. Pelicans takım olarak bu yönde bir çaba göstermeli ancak Boogie, kurulu düzene yeni gelen ismin kendisi olduğunu unutmamalı.
Sacramento Kings: Buddy Hield
Kings sahibi Vivek Ranadive’in Chris Crocker gibi çıkıp bir ‘Buddy’i Yalnız Bırakın’ videosu çekmesine ramak kaldı ve bunu yapmak için haklı sebepleri var. Oyununda bazı eksikler olsa da (Vivek, üzgünüm ama Buddy’de Steph potansiyeli yok) Buddy Hield’ın üstüne çok geliniyor ancak genç oyuncu bu gibi durumlarda beklentileri aşabildiğini bize daha önce gösterdi, bu da ona bir şans vermemiz için yeterli bir sebep.
En önemli yeteneği olarak şutu gösterilen Buddy her ne kadar bu alanda sezona yavaş bir giriş yapmış olsa da sonradan kendine gelme emareleri göstermeye başladı (topu yakalayıp direkt olarak potaya yolladığı üçlüklerin %41.1’inde isabet buluyor). Şimdi ise Sacramento’da bulacağı hata yapsa da üstüne gidilmeyen ortamda oyununun geri kalanını geliştirmesi gerekiyor. Perdelerden çıkıp attığı şutlarda 47’de 11 isabet bulan Buddy, eğer yayın gerisinden JJ Redick’vari bir oyuncuya dönüşmek istiyorsa sadece ayağı kurulu olarak şut atmak yeterli olmayacaktır. Çünkü şutörlük ne zaman nerede olmasını bilmenin, zamanlamanın, dengesiz de olsa şutu atabilmenin ve ayak oyunlarının son derece önemli olduğu bir sanat.
Burada sorumluluğun bir kısmı koça da düşüyor, Kings koçu Joerger aynı zamanda top hakimiyetini geliştirmesi için genç oyuncuya sürekli ikili oyun oynatmalı.
Buddy Hield, Oklahoma’daki 2.ve 3. yıllarında NBA radarına girdi ve NBA’de 4.sezonunu geçiren takım arkadaşı Ben McLemore’dan sadece ay farkıyla küçük. Ancak oyuncu gelişiminin sabit olarak gerçekleşmediğini daha önce defalarca gördük. Oyuncular potansiyellerine ulaşmaları için elit bir çalışma azmine ihtiyaç duyarlar ve Buddy’de bu fazlasıyla var. Asıl soru ise, genç oyuncunun potansiyelinin ne kadar yüksek olduğu. Bu soruya cevap bulmak için önümüzde bize güzel ipuçları verecek bir iki ay bulunuyor.
Oklahoma City Thunder: Russell Westbrook
Sizi biraz heyecanlandıralım. 1961-62 sezonu Oscar Robertson’ın triple double ortalamalarıyla bitirdiği bir sezon olmuştu. Russell Westbrook, 45 yıl sonra aynı başarıyı tekrarlamanın eşiğinde. 31 sayı 10.6 ribaunt 10.3 asist istatistikleri tutturan Westbrook’un sezonu triple double ortalamayla tamamlaması için kalan 23 maçta 193 ribaunt (maç başı 8.4) alıp 2015 asist (maç başı 9.5) yapması gerekiyor. 2017’ye girdiğimiz günden bu yana maç başına ‘sadece’ 9.7 asist yapan Westbrook için eğer bu ortalama biraz daha aşağı düşerse tehlike çanları çalıyor diyebiliriz.
San Antonio Spurs: Manu Ginobili
Geçen haftalarda Spurs’ün Clippers’a konuk olduğu maçı canlı izledim ve Ginobili’nin bu yaşında dahi bu kadar enerjik olması direkt olarak gözüme çarptı. 39 yaşındaki Arjantinli oyuncu kariyerinin son dönemini yaşıyor ancak sahada en azından bu yıl canlı izlediğim oyuncular kadar aktif. Tecrübeli guard kaybettiği atletizmin oluşturduğu açığı eforuyla doldurmuşa benziyor.
Bunun için tutulan bir istatistik olmadığını biliyorum ama Ginobili, o maçta etrafındaki tüm %50-%50 topları aldı diye düşünüyorum. Ginobili’nin sürekli olarak sahada doğru kararı verdiğini istatiksel olarak açıklamanın en iyi yolu, o parkedeyken takımının rakibine 23 sayı fark atması olacaktır. Spurs’ün Warriors’a karşı bir üstünlüğü varsa bunun zengin rotasyonları olduğunu söyleyebiliriz. Eğer San Antonio, Rockets’ın önünde kalmayı başarıp play-off’larda Warriors’ın başını ağrıtmak istiyorsa Manu Ginobili’nin performansı bu konuda belirleyici olacak.
Portland Trail Blazers: Jusuf Nurkic
Nurkic’in Blazers formasıyla oynadığı ilk maçtan sonra koç Stotts, onun hakkında “Daha henüz 22 yaşında. Nasıl bir oyuncu olacağına karar vermek için çok erken” sözlerini kullanmıştı. Bu doğru bir açıklama. 2014 draft’ından önce ona en çok güvenenlerden biri bendim ki, genç oyuncu için Dean Demakis’in bulduğu ‘Bosnalı Boogie’ lakabını kullanır olmuştum. Nurkic’in sahadaki azmi, pota yakınlarındaki sert oyunu ve olumsuz beden dili Cousins’e benzeyen yönlerinden birkaçı.
Draft edildiği günden bu yana Nurkic’in pek geliştiğini gözlemleyemedik. Hatta biraz daha ileri gidip gelişip geliştiğinden emin değilim diyebilirim. Yaptığı fauller hala bir sorun teşkil etmeye devam ediyor, şutunu geliştiremedi ve sahadaki eforu gibi geliyor. Ancak belki de bir senaryo değişimi Nurkic’in oyununu bir üst kademeye taşıması için gereken şey olabilir. Avrupa’da oynadığı dönemde ikili oyunlarda tepeye çıkıp kısayı rahatsız edebileceğini gösteren Nurkic, NBA’de ise bunu yapamıyor. NBA’deki kısaların yetenek seviyesi, savunmada Bosnalı oyuncunun başa çıkabileceği yetenek seviyesinden muhtemelen daha yukarıda ama hala daha potansiyelinin olduğunu unutmamak gerek. Eğer koç Stotts, Nurkic’i olabileceği oyuncuya dönüştürebilirse, Blazers yıllardır aradığı oyunun iki tarafını da oynayabilen pivotu bulmuş olabilir.
Dallas Mavericks: Nerlens Noel
Dallas Mavericks koçu Rick Carlisle, şutu olan bir 4 numaranın yanında atletik bir pivotu sürekli içeriye devirerek ikili oyun oynamayı çok sever. Ben Wallace’ı 5, Clifford Robinson’ı 4 numarada kullandığı Pistons günlerinden bu yana bu düzenden vazgeçmeyen Carlisle, 2011’de Tyson Chandler’ın potaya devrilmeleriyle Nowitzki’ye açılan alanlar sayesinde şampiyonluğa ulaşmayı başarmıştı. Bu yıl Nowitzki’nin yanında kullanacağı atletik uzunu bulamayan Carlisle, takasın son günü takıma katılan Noel’le muradına ermiş oldu.
Noel aynı Chandler gibi, potaya devrilip alley-oop paslarını sayıya dönüştürebilen, çemberi savunabilen, gerektiğinde rakip kısaların karşısında kalabilecek kadar ayak çabukluğuna sahip olan patlayıcı bir pivot. Mavericks henüz Carlisle’ın karmaşık setlerine Noel’i dahil edebilmiş değil ancak sadece potaya devrilmesi dahi Nowitzki’ye bu gibi üçlük imkanları sağlamaya başlamış durumda.
Dallas, Noel takasında Bogut’u yollayıp ardından Deron Williams’ı serbest bırakmıştı ki bu hamleler bu sezonki play-off yarışı için değil de gelecek için yapılmışa benziyordu. Ancak Noel takıma büyük bir katkı yapabilir gibi gözüküyor ve bu katkılar takımı play-off resmine sokabilir. Şu anda Mavericks için karar verilmesi gereken şey ise, ünlü yazar Shakespeare’in ölümsüz eseri Hinkie’nin 3.perdesinin ilk oyununda yazdığı gibi, ‘Draft’a yatmak ya da yatmamak.’
*İstatistikler 26 Şubat itibariyle geçerlidir.