NBA Draft’ının Büyük Potansiyelleri İçin Rüya Senaryolar

2017-03-21T14:24:23+00:00 2017-12-14T17:55:18+00:00.

Bugra Uzar

21/Mar/17 14:24

Eurohoops.net

The Ringer son 10 yılın en iyisi olacak NBA draft’ının rüya gibi yetenekleri için rüya gibi senaryolar yazdı. Ligin yeni yıldız adaylarının parlaması için en uygun takımlar hangileri olabilir?

by Danny Chau, Jonathan Tjarks, Kevin O’Connor / Çeviri: Mehmet Bahadır Akgün

Bu yazı ilk olarak 3 Mart 2017’de The Ringer’da yayınlanmıştır.

Lonzo Ball, Knicks’e

Danny ChauLonzo Ball’un Broadway’e gidişi kusursuz bir durum değil, fakat kusursuz bir düşünce deneyi. Hayatı boyunca, Ball babasının tasarladığı bir dünyada çalıştı (ve kendini geliştirdi.) Memleketinde liseye gitti; AAU için de aynı yerde kaldı. Üç yıl önce UCLA’e adım attığında, yalnızca iki burs teklifi aldı. Babası LaVar’ın oğullarını Los Angeles’ta tutma arzusu bunda büyük bir rol oynadı ve Bruins koçu Steve Alford, LaVar’ın üç oğluyla da anlaşma imzalama garantisini vermeyi kabul etti. Aile için eve yakın bir yerde kalmak önemli, en büyük evlat sporun en yüksek seviyesine çıkarken bile. LaVar, özellikle Magic Johnson’ın gücünü göz önünde bulundurarak oğlunun Lakers’ta oynamasını tercih edeceğini saklamıyor. Lonzo, Magic’in çok az bulunan (Jason Kidd? LeBron James? Başka kim var?) gerçek manevi seleflerinden biri. Lige direkt oyunun gidişatını değiştirebilen bir basketbol harikası olarak giriş yapan çok fazla genç oyuncu yok. Ball için ligdeki ilk sezonunda sahanın lideri olacağı bir takımda olmak gerçek bir rüya senaryo olur.

Tam da bu yüzden Ball’un bir Laker değil, Knick olması gerekiyor.

Ball’un bir sonraki seviyede başarılı olduğunu görmek istiyor muyum? Kesinlikle. Fakat dehası, sonunda direnç ile karşılaştığında durumun nasıl gözükeceğini görmek istiyorum; üçlü sıkıştırmanın arasında, oyun kurucunun faydasını yok eden önceden ayarlanmış bir sistemin içinde kaldığında nasıl gözükeceğini görmek istiyorum. Onu özgür kaldığı bir yerde görmek istiyorum.

Liseden koleje, oyun Lonzo’nun isteği doğrultusunda şekillendi. Sadece parkede kalarak, takımları modern, alan açabilen, pas takıntılı hücum klinikleri hâline getirecek özel yeteneğini gösterdi. Bir sezonda, Bruins ülkedeki en iyi hücumlar sıralamasında 117 numaradan birinci sıraya yükseldi. 122,5 hücum etkinliğine sahipler ve bu sayı diğer tüm takımlardan yaklaşık üç puan daha fazla. NCAA’deki en yüksek asist ve en düşük top kaybı oranlarından birine sahipler. Şimdiye kadar yaptığı 227 asist ile Ball çok yüksek ihtimalle, bir sonraki maçının ilk dakikalarında Pac-12’deki 30 yıl önce Gary Payton’ın (229) kırdığı bir sezonda bir çaylak tarafından yapılan en yüksek asist rekorunu kıracak. Lonzo’yu herkes sevilmeyebilir, fakat kırk yılda bir gelen tarzda bir oyuncu olduğunu inkâr etmek zor.

Benim asıl derdim topu 10 metreden kaldırıp potaya atmaktan korkmayan Lonzo Ball’u %38 ile üçlük atan 2,21’lik bir Letonyalı ile pick-and-roll oynayışını izlemek. Lonzo ve Kristaps’ın üçgen hücumu alıp dört gezegenin çevresinde bir yıldız etrafında çılgın gibi döndüğü küçük bir galaksiye çevirmelerini izlemek istiyorum. Knicks boyutlararası seviyede beceriksiz bir takım olduğunu çoktan gördük. Fakat Knicks kendilerini Ball’un onlar için hâlâ mümkün olduğu bir durumda bulursa, onlar bile bu fırsatı kaçırmazlar.

Malik Monk, Sixers’a

Jonathan Tjarks: Monk’un Sixers’a gidişi, gerçek olamayacak kadar mantıklı. 1,91 boyu ve 90 kilosu ile Monk, bir oyun kurucunun bedenine hapsolmuş bir şutör kısa. Ülkedeki en iyi skorerlerden biri ve istediği zaman dripling sonrası kendi şutunu yaratabilen bir atlet. Dahası, Kentucky’deki tek sezonunda şutör isteyen takımlar için üç sayı çizgisinin gerisinden şimdiden adından söz ettirdi. UNC’ye karşı, son saniyelerde maç kazandıran bir şut da dahil 47 sayı kaydetti, 30 sayı barajını bu sezon dört kez aştı ve maç başına %41,6 ortalaması ile yediden fazla üçlük atıyor.

Monk için NBA seviyesinde ideal senaryo, oyunu kuran ve savunmada iki savunmacının yapması gerekenleri yapabilen bir sezonluk (one-and-done) arkadaşı De’Aaron Fox ile birlikte oynadığı Kentucky’deki rolünü kopyalamak olur. Monk, ikinci bir oyun kurucu gibi oynayabilir, ama bir çaylak olarak, yaptığı yalnızca 2,4 asiste karşı 2,2 top kaybı ile oynuyor ve yeteneklerini, her fırsatta sayı atmaktan ziyade başkalarının işlerini kolaylaştırmaya yöneltmesini istemek meziyetlerinden yararlanmanın en iyi yolu olmaz. Onun yeteneklerine sahip oyuncular, eğer hücumu başlatabilen ve savunmada rakibin oyun kurucusunu onun tutmasına izin veren daha büyük bir oyuncunun bulunduğu takımlarda oynamıyorlarsa, Lou Williams gibi, takımlarının altıncı oyuncusu oluyorlar. Kentucky’de ondan çok fazla savunma yapması beklenmiyor, fakat Brett Brown’un himayesi altında makul bir savunmacıya dönüşebilecek fiziksel yetilere sahip.

Aslında, Sixers, böyle bir oyuncuya, ayağı kırıldığı için bütün sezonu tedavi ile geçiren 2016 draftının bir numarası Ben Simmons’a sahip. LSU’da Simmons maç başına %56 ile 19,2 sayı, 11,8 ribaund ve 4,8 asist ortalaması yakalarken tek zayıf noktası ise dışarıdan şutlardaki çekincesiydi. Simmons’ın, başarılı olmak için maçın genelinde topun onun elinde olması gerekiyor ve parkede alan açabilen, hücuma hızlı çıkabilen ve topu elinde tutmadan sayı atabilen kısalarla oynaması gerekiyor. Simmons ve Joel Embiid’in oynadığı pick-and-roll oyununda, Monk’un sahanın diğer tarafında çıkış valfi olarak oynadığı bir hücum hayal edin. Lotaryanın sonucuna bağlı olarak, Sixers bu senenin draftında üst sıralardan iki seçime sahip olabilir ve Monk, kadrolarındaki genç çekirdeğin kalanı ile birlikte kusursuz bir parça olur.

Jonathan Isaac, Wolves’a

Tjarks: Eğer geçmiş bir işaretse, Tom Thibodeau muhtemelen Wolves’un ilk tur draftını bu sezon tecrübeli bir oyuncu ile takaslamak istiyordur. Önümüzdeki sezon, ham bir genç oyuncuya çok fazla dakika vermek konusunda istekli olmayacaktır, bu yeniden inşa sürecini sonlandırmak ve playoff yarışına girmek isteyen bir takım için uygun olmaz. Playoff yapamazlarsa, Wolves’un son zamanlardaki güçlü oyunu, onları ‘lottery’nin sonlarına atabilir; fakat draftta beş ile onuncu sıralar arasında bir seçim yapacak olurlarsa, onlar için en mantıklı seçim Florida State çaylağı Jonathan Isaac olur.

Isaac’in diğer bir sezonluk (one-and-done) yetenekler kadar şöhreti olmamasına rağmen, derinliğe sahip FSU takımında bir nebze gizli kalan bir üçüncü seçenek olan, ilgi çekici bir yetenek. 2,16’lık kol genişliğinin yanı sıra 2,08’lik boyu ve 95 kg’lık ağırlığı ile NBA’de bir uzun forvet olarak başarılı olabilmesi için kilo alması gerekecek, fakat o pozisyonda takımların aradığı yeteneklere tam anlamıyla sahip. Perdeleri değişecek ve çizginin dışında daha kısa oyuncuları savunabilecek hızı var ve maç başına 2,9 üç sayılık atış yaparken %37,7 ve maç başına 3,7 serbest atış kullanıyor ve %80,2 ortalamalarını yakalamış durumda.

Wolves, Karl-Anthony Towns, Andrew Wiggins ve Zach LaVine ile ligdeki en iyi genç hücum oyuncularının bazılarına sahipken, draft edecekleri isim mutlaka başarılı olmak için çok fazla şuta ihtiyaç duymayan, savunma zekâsına sahip bir oyuncu olmak zorunda. Isaac, elit bir üçlükçü-savunmacı oyuncu olma potansiyeline sahip bir ‘çok yönlü’ forvet. Oyunu, onun fiziksel özelliklerine sahip oyuncuların çoğundan daha iyi hissedebiliyor ve onun gelişi Wolves’a NBA’deki en uzun, en atletik ön alan rotasyonlarından birini verebilir. Isaac’i seçmek Towns’ı pivot pozisyonuna kaydırmalarına ve perdeleri değişebilen iki uzun ile 5-dışarıda dizilişini oynayabilmelerine imkan sağlar. NBA’deki bir sonraki harika takımın taslağı bu. Thibodeau’nun savunma ilkeleri yeterince kavranırsa, Wolves bu takım olabilir.

Josh Jackson, Lakers’a

Chau: Lakers, bir şekilde geçen yılki en düşük noktaları olan 109,3’ten bile kötü 110,4 savunma etkinliği ile ligdeki en kötü ikinci savunma takımı. Görünüş ve sistemde, koçluk ve kültürde bir değişim gerekliydi, fakat bu kadar fazla değişken, alakasız parça ile bir sorunun çözülmesi mümkün değildi. L.A.’in savunmada bir durdurucuya ihtiyacı var, ama asıl ihtiyaçları olan şey bir mucize.

Josh Jackson’ın draft edilmesi her derde deva olmaz, fakat bir çaylak olarak savunmada takım arkadaşlarının yanında boy göstermeyi gerçekten önemseyen üst düzey bir atlete sahip olmalarını sağlayacağı aşikâr. Atletizmi, basketbol zekası, çok yönlülüğü ve sahanın iki tarafındaki oyunu ile, Jackson’ı önümüzdeki draftın en yetenekli oyuncusu olarak düşünmek mantıklı. Bir kanat olarak gözüken Jackson, Bill Self’in Jayhawks hücumunda 2,03’lük boyu ile farklı pozisyonlarda oynayabilen, köşe üçlüklerini etkili biçimde kullanabilen iyi bir atlete ve bir 4 numara gibi post oyunları ile çizgi cut’larında asistleri sayıya dönüştürebilen bir oyuncuya evrildi. Tjarks, Kansas’ın hükmettiği son Big 12 sezonunda Jackson’ın etkisinden bahsetti ve kolejde ondan istenen çok fazla şeyi NBA’e uyarlayabileceğini düşünmek pek de zor değil. Savunma, lise yıllarından beri Jackson’ın kartviziti; yeni olan şey ise hâlâ çelimsiz duran fiziğine rağmen, uzun forvetlere ve pivotlara karşı ne kadar istekli ve yeterli olabileceğini kanıtlamış olması. Hayrete düşürücü atletizmi yeryüzünde sadece çok az basketbol oyuncusunun yapabildiği savunmaları yapmasına olanak sağlarken, özellikle de hem Magic hem de Luke Walton’ın vaat ettiği yavaş gelişen kültür düşünüldüğünde, Lakers’ın istek listesinde onu üst sıralara koyacak olan şey ise bir takım savunmacısı olarak hırsı ve yeteneği.

Fakat Jackson’ın tarzını daha önce gördük. Duba olmaktan daha iyisi olmak için yeterince iyi uzak mesafe şutu atamayan iki inanılmaz zeki ve atletik takım oyuncusu Michael Kidd-Gilchrist ya da Rondae Hollis-Jefferson’dan daha iyi olabilir mi? Jackson, 2017’nin başından beri üçlük çizgisinin gerisinden %42,9 ile oynuyor (2016’daki 13 maçta %26,9 ile oynamıştı), ama serbest atış yüzdesi herhangi bir artış göstermedi (ve gerçekten kötü bir seviyede, %56,9’da kaldı.) Jackson’ın dışarıdan şut atışını izlemek garip bir şekilde hipnoz etkisi yaratabilir; top isabetli atışları arasında yerini almadan önce sanki bir vadiden aşağı süzülüyor. Eğer köşe atışlarda istikrar yakalayabilirse; Jackson, hiçbiri henüz verimliliklerinde önemli bir sıçrayış yapmayan Lakers’ın garip bireysel yetenek koleksiyonuna anlam katacak eksik parça, tutkal olabilir.

[Ed. notu: Bu tamamen mantıklı NBA draft uğraşını, gelecekten bir mesaj sunmak adına yarıda kesiyoruz.]

Kevin O’Connor: 2017 NBA Draft sabahı. Jimmy Butler Bulls genel menajeri Gar Forman’ın telefonu ile uyanır. “Selam Jimbo, gecenin sonunda en yüksek teklifi verene takas olacağını bildirmekten dolayı çok üzgünüm.” der Forman. “Şimdiden bazı teklifler aldığımız takımlar…” Butler lafını kesip bağırır, “Bana. Sakın. Jimbo. Deme.” Telefonu kapatır. Butler’ın menajeri, Butler 2019’da serbest oyuncu statüsüne düşünce yalnızca zirveyi hedefleyen takımlarla imzalayacağını söyler, ama bunun bir önemi yoktur: Kaybeden ve kazanan takımlardan teklifler gelmeye devam etmektedir.

Birden, durup dururken, Woj nükleer bombayı bırakır:

*Lig kaynaklarının @TheVertical’a bildirdiğine göre, Chicago Jimmy Butler’ı birinci ve dördüncü sıra hakları, Dario Saric ve diğer genç oyuncular karşılığı Sixers’a gönderiyor.

Çarpıcı (sahte) Bull-Sixers gelişmesini ilan eden (sahte) Woj bombası

Bryan Colangelo ‘süreci’ sonlandırdığı için Sixers taraftarları çileden çıkmış durumdadır. Sam Hinkie’nin getirdiği oyuncular, Philadelphia ile tekrar imzalamama ihtimali bile bulunan bir oyuncu için çöpe atılır. “Odak noktamızı kazanmaya çeviriyoruz.” demiştir Colangelo geçenlerde (bu gerçek). “Kültürdeki değişimin, anlayışın bir parçası olarak.” Bulls taraftarlarının sabit fikirli kısmı, özellikle de Chicago playoffları kaçırdıktan sonra bunun geri çevrilemeyecek kadar büyük bir teklif olduğunun farkındadır.

Bulls, ilk sıra seçiminde Washington’lı oyun kurucu Markelle Fultz’u ve dördüncü sıra seçimi ile de Arizona’lı uzun Lauri Markkanen’i seçer. Kendi 14. sıra seçim hakları ile de pivot Harry Giles’i eklerler kadroya. “Birlikte işleri tekrar yoluna koymalıyız,” demişti Forman 2016 draftı sonrası, “daha genç, daha atletik ve baştan inşa ederek geleceğe bakacağız.” Bu yıl, bunu gerçekten başarabilir.

Markelle Fultz, Bulls’a

Zaten pick-and-roll oyununu yüksek seviyede oynayabilen ve top ellerinde değilken alan açabilen Markelle Fultz gibi bir kısayı eklemek, takımlar için kolay. Fultz, her yere uygun olabilir, fakat en ideal durum, ona erken fırsat tanıyabilecek ve sahada en iyi ‘spacing’e sahip durum olacaktır. Washington’da, Fultz çok iyi şut atmayan iki uzunla birlikte oynadığı için, topu sürebileceği bölgeler savunma tarafından kapatılıyor. Bu da hayatı zorlaştırıyor.

Bir sonraki seviyede, şutörler alanı açarken, Fultz doğrudan pick-and-roll hücumunu oynayabilmeli. 18 yaşındaki oyuncu, pas atarak, herhangi bir yerden kaldırıp şut atarak veya potaya giderek savunmaları bozabiliyor.

Fultz, şimdiden sofistike bir lider kısa, ama her genç oyuncunun öğrenecek çok şeyi vardır. Pozisyonun çetrefilli yanlarını öğrenebilmeleri adına oyun kurucular için çalışmalar özellikle değerlidir: hız değiştirmek, oyunu çabuk okumak ve paslarını geliştirmek. Yeniden inşa edilen bir Bulls takımında, Fultz her gece ligin yetenekli ve en derin pozisyonundaki oyuncularla maçlara çıkarak karşı karşıya gelir.

Birçok takım hücumda birden fazla topa yön veren oyuncu kullanıyor, ki Hoiberg’in elinde de doğru parçalar olsa bunu yapmak ister. Bu yeni çekirdek ile birlikte, bunu yapabilirler. Fultz, hepsi oyun kurucu ya da sahada alan açabilen oyuncular olarak görev yapabilen çok yönlü kısalar Denzel Valentine ve Cameron Payne ile Nikola Mirotic üçlüsünün arasına katılır. Fultz, ilk opsiyon olur; fakat topla ya da topsuz farklı rollere girebilme yeteneği, kariyerinin başında, takımların geliştirmesi gereken bir şey.

Lauri Markkanen, Bulls’a

Fultz, NBA’in bir sonraki ölümcül pick-and-pop silahı Arizona’daki uzun forvet Lauri Markkanen ile ortak olur. Bulls üç sayılık atış denemelerinde ve başarı oranında bu sezon ligin sonunda yer alıyor. Bu durum, Markkanen gibi bir nişancı ile değişir. Bulls, Nikola Mirotic’in etkili bir keskin nişancı forvete dönüşmesini ummuştu, fakat Niko değişken bir grafik çizmekten öteye gidemedi. Markkanen geçmişteki birçok draft sınıfındaki tüm uzunlar içinde en yumuşak şut stiline sahip. Arizonalı çaylak %44,4 ile üçlük atıyor ve bu istisnai bir durum değil: Dört yıllık FIBA ve uluslararası tecrübesi boyunca %41,7 şut yüzdesi yakalamıştı.

Markkanen, en kötü ihtimalle, Channing Frye tipi bir alan açıcı olarak görev alır, ama dripling üzeri şutunu geliştirmeye devam ederse hücumda çok daha etkili hâle gelebilir. Arizona koçu Sean Miller, skor üretmek için pick-and-roll oyunlarında topu ona vererek ve üzerine gelen oyunculara karşı hücum etmesi için cesaretlendirerek Markkanen’i dinamik pozisyonlarda kullanıyor ve harika bir iş çıkarıyor. Her genç oyuncu gibi, Markkanen’in driplingini sağlamlaştırması gerekiyor, fakat NBA’de daha fazla olan açık alanlardan faydalandığı zaman neler yapabileceğini tahmin etmek oldukça heyecan verici.

Bunlarla birlikte, Markkanen kusursuz değil. Bir savunmacı olarak daha fazla adım atması gerekiyor oluşu ve kötü bir ribaund toplayıcısı oluşu bakımından oyununda Kelly Olynyk benzerlikleri görülüyor. Olynyk, Celtics için güvenilir, iyi bir savunmacıya dönüştü fakat savunma ribaundlarında büyük bir yük olmaya devam ediyor. Bir sonraki seviyede, Markkanen de öyle olacak. Şu pozisyonda iki kez ribaunddan uzak kalışını izleyin:

Markkanen rakibine karşı güçsüz kalıyor ve daha sonra da rakibi daha iyi sıçrıyor ve her iki pozisyonda da ribaund için uygun pozisyonda değil. Fin forvet güçlenecek, fakat atletizm ve içgüdülerin fark edilir bir değişim geçirmesi genelde zordur. Ribaundlarda her zaman bir yük olması durumu olası bir durum. Bu da kısa dizilişlerde güçlü bir ribaund toplayıcı ile birlikte (Saric ile oynaması durumunda buna sahip olur) ya da iki uzunlu dizilişlerde olağanüstü ribaund toplayıcı bir pivot ile birlikte oynamasını çok daha önemli hâle getiriyor.

Bulls’un mevcut kadro yapısı, bu kritere uyan bir pivot bulunmadığı için daha sonrası adına en uygun yapı değil. Robin Lopez, istatistiksel olarak NBA’deki en kötü ribaund toplayan pivotlardan biri. Cristiano Felicio ve Bobby Portis vasat sayılabilecek pivotlar. Bu yüzden 14. sıradan (varsayımsal) Duke pivotu Harry Giles seçimi oldukça mantıklı. Giles’in sakatlık geçmişi nedeniyle geleceği şüpheli, fakat sağlıklı kalırsa, güçlü bir savunmacı ve elit bir ribaund toplayıcısı olur. Giles’in güvenilir bir şutu olduğu söylenemez, dolayısıyla, ideal biçimde Markkanen gibi alan açabilen bir forvetle birlikte oynarken hücumda perde yapan ve potaya devrilen bir oyuncu olur.