by Tim Cato / Çeviri: M. Bahadır Akgün (@mbakgun)
Bu yazı ilk olarak 13 Haziran 2017 tarihinde, SBNation’da yayınlanmıştır.
Cleveland Cavaliers, ikinci kez başaramadı.
2016 Finalleri’nde 3-1’den dönmek zaten yeterince şanslı bir iş olmuştu. Hiç tekrarlanacak gibi değildi, özellikle de Cleveland kendisini 3-0 geride bulduğu zaman. Son karşılaştıkları Golden State Warriors bambaşka bir rakipti, bu bambaşka. Bu kez direksiyonda Kevin Durant vardı.
Hem bu durum hem de Warriors’ın lig tarihinin en iyi takımı olarak anılabileceği göz önünde bulundurulunca bu seri Cavaliers’ın kaybettiği için utanç duyacağı bir seri değil.
Yine de bu boyunlarını büküp kabullenmeleri gereken bir mağlubiyet de değil.
Bugün itibariyle Doğu Konferansı’nda her yıl favori onlar ve dünyadaki en iyi oyuncuya da sahipler fakat bunun ne kadar sürebileceğini asla bilemiyorsunuz. Bir önceki sezon gelen emsalsiz final zaferi, Cavaliers’ı güvende oldukları yönünde kandırmış, uyuşturmuş olabilir. Son şampiyon olarak hiçbir radikal değişiklik gereği görmemişler, yalnızca en büyük rakiplerinin en iyi üç oyuncudan birini, daha üç sezon önce MVP ödülü kazanan Kevin Durant’i takıma kattığını izlemekle yetinmişlerdi.
LeBron James Cleveland’a döndüğünde, hep kariyerini doğup büyüdüğü şehirde bitirmenin hayalini kurduğunu söylemişti. Çok büyük ihtimalle de James’in niyeti buydu. Fakat James süper yıldızların geleceklerine dair kararlarda özgür olduğu çağın yaratılmasına bizzat katkıda bulunmuştu. Geçmişte oyuncular genellikle yalnızca takaslarla ya da en iyi dönemleri geçtikten sonra takımlarından ayrılırlardı. Bu da James’in 2010’daki kararı nedeniyle öylesine ağır eleştirilmesinin en büyük sebebiydi.
Şimdiden James’in 2018’de sözleşmesi sonlandığında takımdan ayrılmayı düşünebileceğine dair dedikodular duyuyoruz. Bu iddialara çok da güvenmeyin ama Cavaliers’ın üst üste üçüncü kez final serisine adımını atarak taraftarını memnun edememiş olması gerçeğini de göz ardı etmeyin. Warriors’a karşı çözüm üretemiyorlar, yakında Doğu Konferansı’nda da çözümsüz kalabilirler.
Hâli hazırda bir kadro yapısı bulunuyor Cavaliers’ın. Kyrie Irving henüz yalnızca 25 yaşında. Kevin Love, Tristan Thompson, J.R. Smith, Iman Shumpert ve Channing Frye isimlerinin tamamının da önümüzdeki sezon için sözleşmeleri bulunuyor.
Bununla birlikte, önümüzdeki sezon maaş bütçesi tavanının 101 milyon dolar olması planlanıyor ve Cavaliers şimdiden 126 milyon dolarlık bir maaş dağıtıyor. Bu durum Cavaliers’ı devasa lüks vergileri ödemeye ve her hamlesini karmaşıklaştırmaya itecek.
Takas dedikoduları dönmeye başladığında akla ilk gelen isim Kevin Love. Daha önce bir takımın en iyi oyuncusu olma görevini üstlenmişti, belki yine yapabilir. Cavaliers’ta bunu yapmasına hiç gerek olmadı. Modern takımlara karşı sahada hem Kevin Love hem de Thompson ile oynamak zor. Özellikle de Warriors gibi kısa, her perdeyi değişebilen ve eski uzunları sahanın dışına itebilen takımlara karşı.
İlerleyen haftalarda ortaya bir sürü isim atılacak. Belki James’in eski arkadaşı Carmelo Anthony olacak bu isimlerden biri ya da artık Larry Bird Pacers başkanı olmuşken Paul George olacaktı. George tabii Anthony’den çok daha mantıklı olurdu. Onun savunmada yapabildikleri daha somut ve üç sayılık atışlarda da daha güvenilir bir eli var.
Daha da cesur bir hamle hem Irving’i takımda tutmak hem de Jimmy Butler’a Cavaliers forması giydirmek olurdu. Üç kanat oyuncusunun, hem üçlük atabilen hem de savunmada adam değişebilen All-Star oyuncular olması, bu Warriors kadrosunu durdurmak için en büyük seçenek olabilirdi.
Bunlar güzel, yaratıcı seçenekler. Aslında takımı değiştirmek tamamen başka bir seçenek ve bu durum büyük oranda Cavaliers’a bağlı olmayacak gibi. 2018 final serisinde Warriors’ın karşısına aynı takımla çıkıp baştan aşağı farklı bir sonuç bekleyemezsiniz ama takımı değiştirmek de garanti bir çözüm sunmaz.
Cavaliers Doğu Konferansı’ndaki hükmünü sürdürebilecek mi?
James’in 2018’de serbest kalacak olmasıyla ilgili dedikodu kazanı kaynayadursun, onun için daha iyi bir yer olmayabilir. Cleveland formasıyla, geçtiğimiz üç yılda nispeten kolay zaferler aldı. Yedinci maçı hiç görmedi bile genelde. Bu yıl Cavaliers final serisine gelene kadar yalnızca bir maç kaybetti.
Cavaliers’ın hemen ardından gelen iki Doğu Konferansı takımı ise Boston Celtics ve Milwaukee Bucks. Her iki takım da genç ve gelecek için kurulmuş takımlar. Özellikle Boston iyi bir yaz geçirirse -ki Hayward’ı kadrolarına kattılar- çok daha güçlü bir takım kimliğine bürünebilir. Cleveland, aksi ispatlanmadıkça yine de iki takıma karşı da favori, bu saygıyı kazandılar. Ama mevcut kadrolarıyla 2-3 yıl daha rakiplerini saf dışı bırakmayı başarabilirler mi?
Cleveland’ın James’i var. Muhtemelen en azından üç yıl daha finalde Warriors ile karşılaşabilirler. Muhtemelen üçünde de kaybederler.
Olmadan bilemezsiniz. Peki Cavaliers, daha da önemlisi James umut ederek beklemekten tatmin olur mu?
Önümüzdeki yıl bu sorunun cevabını alacağız.