By Jonathan Tjarks / Çeviri: Mehmet Bahadır Akgün (@mbakgun)
Bu yazı ilk olarak 23 Haziran 2017 tarihinde The Ringer’da yayınlanmıştır.
NBA draftının ikinci turunda yetenek aramak genelde aptal işidir. İlk turda seçilen oyuncular birkaç milyon dolara tekabül eden garanti sözleşmeler alırlar ve takımları da onları bırakmadan önce kendilerine şans üzerine şans tanır. Birçok ikinci tur oyuncusu ise kadrosunda boşluk bulunmayan takımlar tarafından draft edilirken çoğu kendilerini gösterecek fırsatı bulamadan okyanus ötesinin yolunu tutmak zorunda kalır. İkinci tur liyakata dayalı bir sistemi barındırmaz. Oyuncular genelde menajerlerinin takımlarla olan ilişkisine ve antrenman oyuncusu olmaktansa Avrupa’da kariyer sürdürme isteklerine göre seçilirler.
Bununla birlikte, her yıl ligde büyük bir sıçrama yapan az sayıda oyuncu olur ikinci turda seçilen. 2011’de son sıradan seçilen Isaiah Thomas draft gecesi fark edilmeyen oyuncular arasında başı çekiyor ve bu yıl ikinci turda seçilen her oyuncu yeni Malcolm Brogdon ya da Patrick McCaw olmaya çalışacak. Bunu ikinci turdan seçilen bir oyuncu olarak yapmak zor elbette ama bazıları başarılı olacak. Rahatlayıp draftta seçilmiş olmanın tadını çıkarmak için fazla zaman yok. 2017’de draft edilen çoğu oyuncu Orlando ve Las Vegas’taki anlamsız derecede yoğun geçen yaz ligi maçlarında boy gösterdi.
İkinci turda seçtiği oyuncu büyük bir sıçrama yaparsa, oyuncuyu seçen takıma böylesi ucuz bir sözleşme ile inanılmaz bir piyango vurmuş olacak. Bucks Brogdon’a 2019’da yalnızca 1,5 milyon dolar ödeyecek ve bir sonraki sezon sınırlı serbest oyuncuyken kendisine verilen her türlü maaşı karşılama şansları da olacak. Bu ölçülerdeki maaşlar için oyuncuları elden çıkarmanın ya da onlardan vazgeçmenin hiçbir dezavantajı yok. Tam da bu yüzden gelecekteki ikinci tur hakları ile takaslamak yerine draft haklarını satmak paragöz ve saçma sapan bir planlama örneğinin harika bir örneği. Bu kadar arka sıralarda seçilen oyuncular arasında kimin NBA’de büyük işler başaracağını bilen yok ama en azından bir şansınızı denemeniz gerekiyor. Draftta seçildikleri yerle kıyaslayınca büyük bir patlama yapacaklarına inandığım beş oyuncu şu şekilde:
Jordan Bell, Warriors
Bulls yöneticileri, bu hakkı sattığı için kendilerinden utanmalı. Jimmy Butler’ı takaslayarak yalnızca takımı sıfırdan kurma kararının ilk adımlarını atmıyorlar, aynı zamanda NBA’in son şampiyonuna yalnızca para karşılığında ilgi çekici bir yetenek veriyorlar. Ligdeki hiçbir takım, bu noktada Chicago kadar yeteneğe ihtiyaç duymuyor. Dahası hiçbir takımın o yeteneğe Golden State’ten daha az ihtiyacı yok. Warriors, Bulls’a 3,5 milyon dolar vermiş olsa bile yalnızca zengin daha zengin oldu, fakir ise daha fakir bu anlaşma ile. Bulls’un 38. sıradan seçtikleri Bell’in başarılı olmayacağını ummaktan başka çaresi yok. Zira eğer başarılı olursa birkaç yıl içinde çok zor bir durumda kalacaklar.
Chris Boucher’in Pac-12’de yaşadığı sakatlığın ardından Bell, Draymond Green’in NCAA versiyonuna dönüşmüş ve neredeyse tek başına Oregon’u Final Four’a taşımıştı. Savunmada perdeleri değişip kendisinden kısa oyuncuları dışarıda savundu, içeride boyalı bölgeyi kontrol etti, potayı savundu ve hücumda da yüksek postta rakip savunmacıları epey uğraştırdı. Çok da iyi yapmadığı tek şey ise ribaundlarda box-out mücadeleleriydi ve bu da Oregon’a final maçına çıkamamaya patladı. Her ne olursa olsun, Bell’in atletizm ve yüksek oyun zekası kombinasyonu kendisini Golden State’in oyun tarzı için mükemmel bir hamle yapıyor.
Bell ile ilgili esas sorun fazla ince olması. 2,03’lük oyuncu şu anda 102 kilogram. İyi bir şutör değil, dolayısıyla bir sonraki seviyede başarılı olmak için tek şansı genelde dışarıdan oynayan bir takımın kısa beşinde nispeten daha kısıtlı bir rol almak olur. Bununla birlikte Warriors’ta bu rolü şu an Steve Kerr’ün kendisine verdiği sayısız şansa rağmen basketbolun nasıl oynanması gerektiğini bilme emareleri göstermeyen James Michael McAdoo üstlenmiş durumda. Eğer Bell gelecek sezonun playofflarında ciddi süreler alırsa hiç şaşırmayın. Takımların Warriors’ı mağlup etmek için ihtiyaç duydukları perde değişebilen uzun tam olarak Bell ve artık Warriors forması giyecek. Bulls yönetimine kızması gereken taraftarlar, yalnızca kendi taraftarları değil.
Jawun Evans, Clippers
Jerry West’in Clippers yönetiminde danışman olarak geçirdiği ilk haftada nasıl bir rol oynadığını söylemek zor fakat Los Angeles’ta birileri Evans ve Sindarius Thornwell’in hakları için takas yaptığında ne yaptığını biliyordu. Geçen yıl aynı noktada yaptıkları ise tam bir tezat oluşturuyor. Kendileri için oynama şansı çok düşük olan yavaş ayaklı ve genelde post üzerinden oynayan bir uzunu, Diamond Stone’u draft etmişlerdi. Doc Rivers’ın birkaç çaylakla oynaması ihtimali hâlâ düşük ama Evans ve Thornwell ikilisi bir an önce süre almayı hak edecek kadar iyi.
Oklahoma State’te ikinci yılını tamamlayan Evans bu yıl ülkedeki en iyi birkaç oyun kurucudan biriydi. KenPom, Oklahoma ekibini NCAA’in en iyi hücum takımı olarak adlandırmıştı. Buna rağmen Evans DraftExpress’in en iyi 100 oyuncu listesinde, Oklahoma State’ten girebilen tek oyuncuydu. Bunun sebebini anlamak hiç de zor değil. Evans, pick-and-roll oynadığı her pozisyon başına 0,992 sayı buluyordu ve bu yıl akıl almaz biçimde 526 kez pick-and-roll oynadı. Bu rakam 365 kez oynayan Dennis Smith Jr.’ın ve 312 kez oynayan Markelle Fultz’un neredeyse iki katı. Takımın koçu Brad Underwood sezonun yarısı boyunca tam saha baskı kurarak oynadı, hücumda sahaya yayılmayı seçti ve takımın dizginlerini yıldız oyun kurucusunun ellerine teslim etti.
Evans’ın draftta ikinci tura düşmesinin temel sebebi 1,95’lik kanat genişliğine rağmen 1,80’lik boyu ile diğer oyuncular arasında fiziken daha zayıf kalmış olması ve potaya gittiği pozisyonlarda zorlanması. Chris Paul Los Angeles’ta kalmış olsa bu zayıflıkları kapatmayı ondan daha iyi öğretecek bir oyun kurucu yoktu NBA’de. Eric Bledsoe, CP3’nin Oyun Kurucular İçin Bitiricilik Okulu’nda iki yıl harcadıktan sonra ham bir atletten son ürüne dönüşmüştü. Thornwell’e gelirsek, o da mevcut Clippers rotasyonundaki tüm kanatlardan daha iyi bir iki yönlü oyuncu olabilir ama bu durum diğer oyuncular için de bir o kadar geçerli.
Jonah Bolden, 76ers
Bolden, UCLA’da iki yıl önce işlevsiz kalmış ve Sırbistan’da geçirdiği bir sezonda kendisini geliştirerek Adriyatik Ligi’nde daha önce Dario Saric ve Nikola Jokic’in kazandığı ödüle layık görülmüştü. Philadelphia’nın Ben Simmons’ın etrafında iyi şut atabilen oyuncular dizmesi gerekecek ve Bolden geçtiğimiz sezon Avrupa’da maç başına 4,2 üçlük denemesi ile %41,9 isabet oranı kaydetti. Bolden, perdeleri değişecek ve potayı savunacak kadar atletik bir oyuncu ve ribaundları alarak oyunu hızlandırabilecek ya da dripling üzeri skor üretebilecek yeteneklerinin yanında iyi de bir pasör. Avrupa’da oynadığı takımdan kendisini koparmak için Sixers’ın bazı ödemeler yapması gerekecek fakat 76ers’ın onu okyanus ötesine taşımak için vereceği her türlü para için sunabileceği, yeteneğine ilişkin gerekçeler yeter de artar bile.
Sterling Brown, Bucks
Celtics tarafından 37. sırada seçilen Semi Ojeleye bu sezon SMU’da basının ilgisini en çok çeken oyuncu oldu fakat organizasyon yetkililerinin asıl bahsettiği isim Bucks’ın 46. sıradan seçtiği Brown idi. Uzun yıllar NBA’de forma giyen Shannon Brown’ın kardeşi olan Sterling, Larry Brown’ın Dallas’a getirdiği ilk oyunculardan biriydi ve SMU’daki dört yılının tamamında kendisini geliştirdi. Üçlük atabilen bir savunmacı arayan takımlar için elit seviyede atletizm dışında her türlü özelliğe sahip Brown: güçlü bir fizik, sertlik ve NBA seviyesi için yavaş sayılabilecek ayaklarının açığını kapatacak bir oyun zekası.
Brown, ülkedeki en verimli hücum düzenlerinden biri en önemli faktörlerden biriydi fakat Mustangs için asla ön plana çıkan bir oyuncu olmadı. Şut yüzdeleri hep standartların dışında seyretti. Son sınıfta maç başına 3,9 üçlük denemesi ile %44,9 isabet oranı buldu. Bir önceki yıl ise daha küçük bir rolde maç başına 4,2 iki sayılık atış denemesinde %63,2 ve 1,9 üçlük denemesinde ise %53,6 ile üç sayılık atış isabeti buldu. Brown, üç sayılık atışlarda menzilini NBA seviyesine çekmekte hiçbir sorun yaşamayacaktır. Ayrıca bire bir hücum edebilen ve bir sonraki seviyede zor pasları verebilecek olağanüstü bir oyun kurucu.
102 kilogramlık fiziğinin yanı sıra 1,95’lik boyu ve 2,05’lik kanat genişliği ile Brown NBA seviyesinde perdeleri değişerek üç farklı pozisyonu savunabilir. Jason Kidd’in oynamayı sevdiği mevkiilerin bulunmadığı basketbol tarzı için kusursuz bir oyuncu. 2015’te ilk turda draft edilen Rashad Vaughn gibi isimlerden çok kolay süre çalabilir. NBA’de kariyer sahibi olmak hem bir maraton hem de sprint koşusu gibidir. Vaughn kariyerine Brown’dan çok daha önce başladı ama Brown’ın başlangıç noktası Vaughn’ın o kadar önünde ki bu durum hiç sorun yaratmayabilir.
Frank Jackson, Pelicans
İkinci turdan seçildikten sonra NBA’de başarılı olmak, yetenek kadar fırsat da istiyor ve ikinci turda seçilen çok az oyuncu Jackson’dan daha fazla süre alacak. Bu durumun tek sebebi ikinci turun ilk sırasından seçilmiş olması da değil. Hornets aslında bu seçimi Dwight Howard takasının bir parçası olarak yaptı ama tekrar 40. sıradan seçim hakkı karşılığında 31. sıra hakkını Pelicans’a sattılar. New Orleans’ın ciddi bir fizik, üç sayı tehdidi ve çizgi dışında atletizm eksiği var. Jackson üç koşulu da sağlıyor. Bundan fazlasını veremeyebilir ama Jrue Holiday serbest kalmak üzereyken Pelicans da seçici davranacak konumda değil.
Geçen yılki McDonald’s All American Game’de Jackson MVP ödülünü ve smaç yarışmasını kazanmıştı. Duke’ta da ondan beklentiler yüksekti. Fakat takım sakatlıklar nedeniyle asla beklentileri karşılayamadı ve Jackson da takımda Jayson Tatum, Luke Kennard ve Grayson Allen gibi topu elinde tutan oyuncular varken çok etkili olamadı. Gelecek sezon beş yıldızlı oyun kurucu Trevon Duval’in Durham’a gelişiyle birlikte Jackson kendisini nelerin beklediğini gördü ve bu sezon ortalama istatistikler yakalamış olsa da drafta gireceğini açıkladı.
100 kilogramlık fiziğinin yanı sıra 1,90’luk boyu ve 2 metrelik kanat genişliği ile Jackson, oyun kurucu fiziğine sahip bir şutör guard. Eğer takımı yönetme şansı kendisine verilecekse, Duke’ta gösterdiklerinden daha iyi bir oyun kurucu olduğunu da göstermesi gerekecek. Pelicans için iyi haber ise Jackson’ın en iyi yaptığı işin dripling üzerinden bulduğu üç sayılık isabetler olması. Zira Pelicans’ın ihtiyacı olan şey de bu. Takasın son gününün ardından rakiplerin Anthony Davis ve DeMarcus Cousins dışında hiçbir oyuncuyu savunmaya gerek duymadığı maçları oldu Pelicans’ın. Hiç olmazsa Jackson kenardan gelerek ciddi bir skor katkısı verebilir. Belki asla Jerryd Bayless’tan daha iyi bir oyuncu olmaz. Ama genç bir Bayless da New Orleans’ta harika bir parça olurdu.