By Chris Johnson / Çeviri: Mehmet Bahadır Akgün
Bu yazı ilk olarak SI.com’da yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir. Tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
O blok hiç de doğaçlama gelişmedi. Rakip takım geçiş hücumundayken Zion Williamson, 1,93’lük rakip şutör guardın topu serbest atış çizgisi yakınlarında aldığını gördü. Yarı sahanın gerisinden potaya doğru koşmaya başladı, adımlarını kısalttı ve zamanlamasını ayarladıktan sonra iki ayağıyla sıçrayarak kollarını bir voleybolcu gibi açıp topu panyadan uzaklaştırdı. Görenler Williamson’ın düşüşü sonrası sağlığından endişe ettiler fakat daha önce endişelendikleri konu ise parkenin iyi olup olmadığıydı.
2 metre, 108 kilogramlık 17 yaşındaki yıldız, gittiği her yerde gördüğü spot ışıklarından kaçmak için ana girişin dışındaki bir kapıdan çıkmayı tercih etti. 35 yaşında, tıraşlı kafası ve kalın kızıl sakalı bulunnan bir aile dostlarının kendisine korumalık yapmasına rağmen Zion, o haftasonu lise formasına imza isteyen at kuyruklu ve ilginç sakallı bir adam ile Meksika futbol takımının forması giyen uçarı bir kadının imza isteklerini kırmadı. Muhtemelen birkaç dakikadan fazla rahatsız edilmeden oturduğu tek an takım arkadaşlarıyla bir şeyler atıştırdığı zaman oldu.
Yeni başlayanlar için söyleyelim, Spartanburg’da gidiyor okula Zion. Bu özel okulun 450 öğrencisi ve güçlü bir akademik itibarı var. Okul, Charlotte’un yaklaşık 110 km güneydoğusunda. Spartanburg’un bir futbol takımı yok. Basketbol takımının koçu Lee Sartor ise Anderson’ı 10 yıldan fazla zamandır tanıyormuş. Anderson ise durumla ilgili, “Zion’u tamamlayacak ve koleje hazırlayacak bir okul arıyorduk,” diyor.
Williamson, kariyerinin başlarında South Carolina Independent School Ligi’nde rakiplerini domine etmişti fakat daha iyi bir rekabet ortamında kendisini kanıtlaması gerekiyordu. İkinci sınıfın ardından prestijli iki organizasyonda MVP ödülleri kazandı. Bu organizasyonlar NBPA En İyi 100 Oyuncu Kampı ve Under Armour Elite 24 idi. Bu ödüller Williamson’ın önemli sıralardan seçileceği konusundaki görüşleri sağlamlaştırmıştı fakat diğer kıtalarda da tanınmasını sağlayan başka bir şey oldu: İtalya’da Adidas’ın haziran ayında düzenlediği bir basketbol seyahatinde çocuklar kendisine gelip sen “Zee-on Williamson mısın?” diye sormuşlardı…
Bu ortamda da ortaya özellikle basketbol için verimli görüntüler çıkıyor. Sosyal medya kullanıcılar genellikle gençlerden oluşuyor ve SportsBusiness Journal‘ın yaptığı bir çalışma NBA’i televizyondan takip eden izleyicilerin yaş ortalaması olan 42’nin 2016 yılında MLS hariç ABD’deki tüm liglerdeki izleyicilerin yaş ortalamasından daha düşük olduğunu gösteriyor. Dahası, 18 yaşının altındaki izleyicilerin sayısında da en yüksek ikinci yüzdeye yine NBA sahip. NBA tüketicileri doğal olarak Williamson’ın görüntüleri gibi lise basketbol videolarını izlemeye daha meyilli oluyorlar.
Sosyal medya, kullanıcılara yayınlarda bulunmayan spor videolarına ulaşmak konusunda belli ölçüde olanak sağlıyor. Williamson’ın tıka basa dolu bir salonda 40 sayı attığı, düşük kaliteli bir videoya tıklamak 20 tane reklamın girdiği Monday Night Football maçlarını ve uzun maç önü, maç sonu yapımlarını izlemekten tamamen farklı bir deneyim. Sosyal medya stratejileri konusunda tavsiye şirketi görevi gören Sanderson Media Group’un başkanı Jimmy Sanderson, “Bu videolar olaya daha yakın olduğum için oyuna daha bağlı hissetmem açısından bir samimiyet oluşturdu,” diyor.
Bazıları bu absürt karşılaştırmalarla dolu karışık kliplerin profesyonel kariyerine daha birkaç yıl bulunan oyuncular için gerçeklikten uzak beklentiler yaratmasıyla ilgili çekince duyabilir. Fakat bu videolara karşı olumsuz yargılara karşı, videoların genelde kıymetli bir işe yaradıkları ve fikir verdikleri de belirtilmeli. Yüz binlerce, bazen milyonlarca kişi tarafından görüşmüş olmanın getirdiği bilinirlik, genç yaşta oyuncuların kendi markalarını oluşturmalarına olanak sağlıyor. Stanford’da girişimcilik, yönetim ve pazarlama bölümü başkanı Darin White, “Doğru yönetilirse, uzun vadede çok iş yapabilir bu durum,” şeklinde konuşuyor. Büyük ayakkabı şirketlerinde eski bir pazarlama uzmanı olan Sonny Vaccaro da Willimason gibi oyuncuların draftta yüksek sıralardan gitmesi durumunda bu klipler sayesinde kazandıkları şöhretin değerlerine milyonlarca dolar ekleyebileceğini söylüyor ve şöyle ekliyor: “Eğer oynayabilirlerse, para direk hesaplarına yatar.”
Williamson’ın lise kariyerini kendi dönemindeki en iyi oyunculardan biri olarak bitireceğine kuşku yok. Fakat şüpheciler de Wiliamson’ın harika smaçlar vurmaktan öte bir şey yapamayan bir oyuncu olup olmadığını sorgulamaya devam edeceklerdir. Williamson ise bu görüşe smaçların takım arkadaşlarının enerjisini artırdığını ve rakibin moral seviyesini aşağı çektiğini söyleyerek karşı çıkabilir. Klasik bir Zion smacının çetrefilli koreografisi potaya gidiş şekliyle ters düşüyor. Ortalığı ayağa kaldırmadan hemen önceki anda kendisini tüketen şey yok etmek, şov yapmak değil. “‘Bu smacı patlatmak üzereyim’ diye düşünüyorum,” diyor Zion.
Williamson henüz bir kolej seçmek için kendisine zaman belirlemiş değil fakat lisedeki son senesinden önce kararını vermeyi umuyor. Diğer hazırlık programlarının kendisine olan ilgisine rağmen Spartanburg’da kalmayı planlıyor Williamson. Kolejde bir yıl geçirip geçirmeyeceği sorulan genç oyuncu, “NBA’e gitme fırsatım olursa bu fırsatı değerlendireceğim,” yanıtını verdi. Şimdilik daha iyi olmaya çalışmaya devam edecek fakat özellikle bir yeteneği üzerine odaklanmış değil. Hâlâ genç olduğunu söyleyen Zion, “Öğreneceğim çok şey var. Her konu üzerinde çalışmayı devam edeceğim,” diyor. Williamson’ın saha dışında geçirdiği zaman ise genellikle Naruto ve Dragon Ball Z gibi animeler izleyerek geçecek ve belki de “durdurulmaz” bir oyuncu olduğu algısını test edecek. Eğer Williamson’ı zorlayan başka biri olmazsa, önündeki en büyük zorluk günlük hayatını sıradan düzeyde tutmak olacak.
Temmuz ortasındaki bir salı akşamında bir muhabirin Williamson’ın yaptığı alley-oopları anlattığı bir bölümle tamamlanan idmanın ardından Williamson, Spartanburg’daki McDonald’s’a girdi. Restorandaki bir kadın Williamson’a videolarını gördüğünü söyledi ve kendisiyle fotoğraf çektirmek istedi. Sonra da Williamson büfeye gitti ve kendisine North Carolina’ya gitmesi için yalvaran bir adamla karşı karşıya kaldı. Williamson, 20 parçalı tavuğuyla oturduktan sonra adam da sürpriz bir taleple döndü. “İncil getirdi,” diyor Williamson adamın imzalatmak için getirdiği şeyden bahsederken.” Onu imzalamak konusunda ne düşüneceğimi bilemedim.”
Üzerinden daha bir gün geçmeden, Williamson takım arkadaşlarıyla salonda çalışıyor ve kaçırdığı bir serbest atıştan ötürü ceza idmanı yapıyordu. Bir süre sonra ise koşu yaptı, koşu bisikletini kullandı, diğer çalışmalarını yaptı ve savunma antrenmanlarını tamamladı. Anderson teşvik edici cümlelerle döndü Zion’a: “Aferin Z!” Gıcırdayan ayakkabılar, pota şangırtıları ve yüksek ekolar tanıdık sesler oluşturdu salonda fakat keyif kaçıran bir şey oldu. Williamson’ı en umumi ortamlardan kaçmaya iten bir his vardı içinde.
Bu çalışmalar, gelecek kış yüzlerce Zion hayranının tek yürek olup kenarda akıllı telefonlarıyla Zion’u görüntüleyecekleri yerde, Spartanburg’un Stone Family sahasında yapıldı. O seyirciler, Zion’un yaptığı hiçbir şeyi kaçırmamak için uğraşacak ve kaydettikleri smaçları internette paylaşmak için fırsat kollayacaklar.