Muhtemel 2018 NBA All-Star Kadroları

27/Eyl/17 12:27 Eylül 27, 2017

Mehmet Bahadır Akgün

27/Eyl/17 12:27

Eurohoops.net

NBA’in ilk 3 ayında All-Star seçilmeyi hangi oyuncular hak eder? Peki bu isimlerden hangileri kendilerine ilk 5’te yer bulurken diğerleri kenardan gelir?

By Grant Hughes / Çeviri: Mehmet Bahadır Akgün

Bu yazı ilk olarak 23 Ağustos 2017 tarihinde BR’da yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

Bu yaz gerçekleşen hamlelerin ardından NBA’de denge büyük oranda Batı Konferansı’na kaydı ve 2018 All-Star kadroları da bir anlamda adaletsiz bir seçimle belli olacak.

Hâli hazırda MVP yarışı içinde bulunan isimler, geleceğin Hall of Fame oyuncuları ve bunca süper yıldız varken Batı karmasını yapmak için tüm bu oyuncuların arasından bir seçim yapmak gerekiyordu zaten. Şimdi bu isimlere bir de Paul George, Jimmy Butler, Paul Millsap gibi isimler eklendi.

Gordon Hayward ise Batı’dan Doğu’ya gitti ve geçtiğimiz yıl ilk All-Star deneyimini yaşarken çektiği zorluğu çekmesi çok da beklenmiyor.

2017-2018 sezonunun başlamasına daha var. Hele bir de All-Star maçına kalan 5-6 aylık süre düşünülürse… Tabii ki sakatlıklar da her zaman olduğu gibi seçimlerde çok etkili olacak.

Yine de spekülatif bir deneme ve iki konferans arasındaki ciddi dengesizliği ortaya koymak adına Los Angeles’ta Şubat ayında düzenlenecek olan etkinlikte kadroları kimin işgal edeceğine bir bakalım…

BATI KONFERANSI İLK 5

Stephen Curry, Golden State Warriors

İki kez MVP olma onuru yaşayan ve son üç sezonun ikisinde Batı’daki taraftarlardan en çok oyu toplayan Curry, ligdeki en iyi takım olmak için gereken istatistiksel olarak harika sezonu geçirmeye hazırlanıyor. Şimdiden bunları söylemek kolay değil fakat Curry’yi de hafife almak hiç akıllıca olmayacaktır, onu tek seferde anlatmak çok zor.

Söylenecek çok şey var.

Verimli, popüler ve hâlâ en iyi dönemini geçiriyor. Yakın gelecekte ilk 5’teki yerini kaptıracak gibi gözükmüyor. Curry, 2018’de hava atışıyla birlikte sahadaki yerini alacak ve bu onun üçüncü üst üste All-Star’a ilk 5’te başlaması anlamına gelecektir.

Russell Westbrook, Oklahoma City Thunder

Geçtiğimiz yıl James Harden, Westbrook’un yerine ilk 5’te başlamış ve bu seçimin doğru karar olduğunu kanıtlamak için de mümkün olan her şeyi yapmıştı. Şimdi takıma Chris Paul ve yeni kanatlar gelmişken Houston Rockets‘ın geçtiğimiz yıldan bile iyi bir performans gösterme planı var. Bunlar Harden’ın yine ilk 5’te başlaması için iyi haberler.

Fakat 2016-2017 sezonunda Russ’ın MVP olması ve Oklahoma City Thunder‘ın da kadroya George’u katmasıyla Westbrook’un ilk 5’te başlaması daha makul gözüküyor. Geçtiğimiz yıl taraftar oylamasını son anda Harden’a kaybetmişti Westbrook ama belki de tüm sezon ligin dikkatini çekip triple-double ortalama tutturduktan sonra bu kez durum öyle olmayacak.

Kevin Durant, Golden State Warriors

Geçtiğimiz yıl Kevin Durant doğru şut kullanma oranında 1.000 ve üzerinde şut atıp %65 ve üzeri ortalama tutturan sekizinci oyuncu oldu. NBA’in bugüne dek gördüğü en verimli performanslardan biriydi ve sakatlığı nedeniyle de 20 maç kaçırmıştı.

Böyle tarihi bir olayın tekrarını beklemek gülünç olur.

Fakat, ya KD Warriors ile ikinci sezonunda daha rahat olur da hücumda daha boş şutlar bulursa? Ve bu şutlara daha yüksek bir yüzdeyle atarsa?

Ya takım olarak Warriors, kimyayı daha iyi oturtur ve bu daha çok smaca, daha çok boş üçlüğe, daha yüksek şut yüzdesine yol açarsa?

Ya Durant gelmiş geçmiş en iyi hücum performanslarından birinin daha da üzerine koyarsa?

Yapabilir. Gerçekten, yapabilir. Ve yapmasa bile All-Star maçında ilk 5 başlayacaktır. Bu kesin.

Kawhi Leonard, San Antonio Spurs

Henüz 25 yaşındayken Kawhi Leonard’ın birden bire ligin en iyi kanat savunucusunu olmayı bırakması çok da mümkün gözükmüyor.

Hücumdaki istatistiklerinde küçük bir düşüş görebiliriz belki fakat ciddi bir etki olmayacaktır. Zira Leonard’ın geçen yıl yaptığı gibi sıçramalardan sonra bazen ufak bir düşüş yaşanır. Yine de ligdeki en iyi hücum oyuncularından biri olacaktır.

Söz konusu Batı’nın kadrosunu kurmak bile olsa bu iki seçimi yapmak bir hayli kolay oldu.

Karl-Anthony Towns, Minnesota Timberwolves

İşte iş burada zorlaşıyor.

Şimdiden 25,1 sayı, 12,3 ribaund ve 2,7 asist ile %61,8 doğru şut kullanma oranı tutturmuş, henüz üçüncü sezonunu geçiren ama kazanan bir takıma net bir katkı yapamayan bir ismi seçmek biraz cesur bir karar gibi sanki. Kesinlikle cesur bir karar. Çünkü bu karar şu anlama geliyor: Anthony Davis, Draymond Green ve playoffa çıkabilecek başka etkili uzunları almadığınız anlamına geliyor.

Yine de Towns’ın lehine birkaç konu var. İlki, hiç şüphesiz inanılmaz yeteneği.

Oyunu oynayan bu kadar çok yönlü yeteneğe sahip başka bir uzun olmayabilir. Geçtiğimiz sezon üç sayı çizgisinin gerisinden %36,7 ile oynadı ve rakiplerine hem post hücumlarında, hem de yüzü dönükken bile üstünlük kurdu. 22 yaşında böyle bir sezon geçiren Towns, daha da iyi duruma gelecektir.

Bunun da ötesinde Wolves bir popülarite yakaladı ve bu da onlara bir miktar oy kazandıracaktır. Özellikle takım iyi bir başlangıç yaparsa Towns gelişiminin bir sonraki adımını atabilir. Davis, yakaladığı rakamların bir kısmını DeMarcus Cousins’a kaptırır, Green de üç kez üst üste Finaller’de oynadıktan sonra daha fazla dinlenecek olursa, Towns’ın sığabileceği bir pencere açılır.

BATI KONFERANSI BENCH

James Harden, Houston Rockets

Birazdan yazacağımız metni Batı Konferansı’nda ilk 5 başlamayan ya da takıma hiç seçilmeyen her oyuncuya uygulayabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, aklınızdaki oyuncunun ismini Harden’ın ismiyle değiştirmek. Bunun dışındaki tüm yargılar aynen geçerli.

Selam James. Böyle olduğu için çok üzgünüm ama bu senin cesaretini kırmasın. Sen muhteşem bir oyuncusun. 2016-2017 sezonunu muazzam geçirdin ve bu yıl da bir o kadar harika olacak. Yalnızca, bu delişmen konferans çok güçlü ve birilerini seçmemiz gerekiyordu. Sorun sende değil, yetenek dengesizliği o kadar yüksek ki… Kusura bakma dostum, en içten dileklerimle…

 Chris Paul, Houston Rockets

Harden ile Houston’da nasıl bir top paylaşım ve dakika anlaşması yapmışlarsa, Paul’ün rakamlarının düşeceğini düşünmek durumundasınız. NBA tarihinde asla iki takım arkadaşı en az 10’ar asist ortalaması tutturamadı. Dolayısıyla birilerinin fedakarlık etmesi gerekecek.

Dahası, Paul gelecek sezon 32 yaşına girecek ve dolayısıyla ufak bir düşüş de beklenebilir.

İşin güzel yanı, Paul geçen sezon All-Star takımına bile girememişti. Bunu telafi edecektir.

Anthony Davis, New Orleans Pelicans

Cousins varken de Davis’in 2016-2017 sezonundaki 28,0 sayı, 11,8 ribaund ve 2,2 blokluk ortalamalarını tekrarlama konusunda zorluk yaşama şansı var. Fakat rakamları yine de üst üste beşinci kez All-Star olmasına yetecektir.

AD’nin sonunda üçlük atabildiğini de unutmayalım. Eğer, varsayalım, çizgi gerisinden %35 ile isabet kaydedebilirse tamamen bambaşka bir silaha dönüşecektir. Bunu düşünmek bile beni, onu değil de Towns’ı seçtiğim için germeye yetiyor.

Draymond Green, Golden State Warriors

Green’in oyun tarzı All-Star’a uygun bir tarz değil fakat ligin en çok yönlü savunmacısı ile takımın “tutkal” yıldızını All-Star kadrosuna almama şansınız yok. İkinci şampiyonluğunun yanı sıra, ilk kez Yılın Savunmacısı ödülünü kazanmasıyla, Warriors‘ın kalbi ve yüreği bu kadroyu herkes kadar hak ediyor.

Dahası, eğer seçimi yapan kişiler basketbolun kazanan yanlarını baz alarak yaparsa, Green’i ilk 5’te başlatmamak mümkün değil.

Jimmy Butler, Minnesota Timberwolves

Aklınızda bulunsun: Timberwolves‘un iki All-Star oyuncusu olacak. İki!

Bu aslında daha önce üç kez gerçekleşti. İnanmak neredeyse imkansız olduğu için daha önce Kevin Garnett ile birlikte 1996-1997, 2001-2002 ve 2003-2004 sezonlarında All-Star seçilen isimleri sayalım.

Hazır mısın? Bu yıldızların ışığı sizi kör etmesin diye biraz uzaklaşabildiniz mi ekrandan?

İşte o isimler: Tom Gugliotta, Wally Szczerbiak and Sam Cassell.

Geçtiğimiz yılı ESPN’in istatistiklerine göre takımına galibiyet kazandırma istatistiklerinde LeBron James ve Curry’nin ardından üçüncü sırada tamamlayan Butler’ın tam olarak bu gruba ait olduğu söylenemez. Yani bence bu sezon, Butler Wolves tarihindeki en iyi ikinci All-Star olacak.

Ve evet, bu durumda Minnesota’nın bir sürü maç kazanması ve bu seçimi yapan kimseleri kendilerine iki kişilik yer  vermeye itmesi gerekiyor.

WILD CARD SAHİPLERİ

Rudy Gobert, Utah Jazz

Bir gün herkes Gobert’in baskın oyununu kabul edecek. Kazanan basketbola yaptığı katkıları. Harika elit savunmasını.

Bir gün.

Şimdilik, bu maalesef umut dolu bir tahmin. Gobert, geçtiğimiz sezon %66,1 şut ortalaması ile 14,0 sayı, 12,6 ribaund ve 2,6 blok rakamlarının yanı sıra ligdeki galibiyet oranlarında ikinci sırada yer aldı. Bu bile onu oy veren kişilerin kadroya almasına yetmedi, garip olan da bu.

Artık Hayward da yokken hücumda daha büyük bir yük üstlenecek olan Gobert, bu sezon o kadroya girmeli. Bu bir iddia tabii, umutlar bu kadar yüksekken “girmeli” değil, “girecek” demek daha doğru.

 Nikola Jokic, Denver Nuggets

Ligin en iyi hücumu olası bir hücumdaki en iyi oyuncu nihayetinde tanınmalı değil mi?

Jokic’in akıl almaz bir yeteneği var ve “Diğerleri” kısmında da göreceğiniz üzere takımdaki bu son yeri almayı hak ediyor. Bunun sebebi ise basit: Geçtiğimiz yıl, 21 yaşındaki bir oyuncu için lig tarihindeki en iyi sezonlardan birini geçirdi. Aynı yaştayken yalnızca LeBron James ve Magic Johnson sahada olduğu bölümde Jokic’ten daha yüksek bir artı-eksi ortalaması tutturmuştu. Jokic’in ortalaması +8,4.

Hiçbir istatistik her şeyi ortaya koymaz fakat önemli bir şeyleri göstermesi açısından bu istatistik önemli. Anthony Davis’in harika 2014-2015 sezonundan sonra o sezon öncesinde yarattığı MVP heyecanını hatırlıyor musunuz? Jokic, bu istatistiklere göre geçtiğimiz sezon daha iyiydi. Jokic ile ilgili MVP tartışmaları hiç duymayacağız belki fakat üçüncü sezonunda All-Star olmasını bekleyebiliriz.