By Giorgos Efkarpidis/info@eurohoops.net
Dario Saric’in çaylak sezonu sırasında yaptıklarıyla çok özel bir yetenek olduğunu ispatladığına şüphe yok. Ancak daha çok genç bir yaştan “devrimci” bir yetenek olarak görülmek her zaman çok da iyi bir şey değil.
Gözlemciler ve takımlar 16 yaşından bu yana Saric’e gözünü dikmiş durumda ve bu onun her zaman yararlı bir şey oldu denemez.
Anadolu Efes‘le potansiyelinin vadettiği icraatların altında kaldı ama Philadelphia’da çok yönlülüğü, enerjisi ve geniş beceri yelpazesiyle kısa sürede taraftarın sevgilisi oldu.
Avrupa’dan bir oyuncunun Yeni Dünya’ya gidip geçen seneki Saric gibi bir ruhla oynaması çok sık görülen bir şey değil. O ruh ve enerjiyle becerileri ve Tanrı vergisi yeteneğinin birleşimi, Philadelphia’nın da basketbol ve sonuç olarak durumu Yılın Çaylağı oylamasında ikinci sıraya kadar gelmesini sağladı.
Böylesi bir sezonun ve unvanın sonrasında EuroBasket’te Hırvatistan’ı taşıyan adam olması bekleniyordu.
Bojan Bogdanovic tecrübesi ve skor gücüyle takımın lideri rolüne daha rahat biçimde soyunsa da milli takımı bir gün engelleri aşıp madalya hasretini bitirecekse Saric’in takımı iten oyuncu olması gerek.
Rakibi kim olursa olsun madalya aşamasına geleceğine kesin gözüyle bakılan Hırvatistan sonuçta sahada mücadele ve rekabet açısından sınıfta kaldığı bir maçta Rusya tarafından ikinci turda eve gönderildi.
Saric grup aşamasında 15.2 sayı, 7.4 ribaunt ve 2.8 asistle büyük işler başarsa da Rusya’ya karşı hayal kırıklığı yarattı.
Evet, adil olmak gerek, Saric dışında tüm takım da heves kırdı. Ama Saric’in takımın oyununu yönlendiren oyuncu olarak saha içinde 3/14’le isabet bulması, temposuz ve etkisiz oyunu nihayetinde ekibin “Aşil tendonu” oldu ve işlerini bitirdi.
Dahası Bender’le beraber parke üzerinde gerekli pozisyonları yaratıp oynayarak 4-5 ortaklığıyla sahayı açacakları fikri, iyi bir fikirdi. Gel gör ki sadece bir fikir olarak kağıt üzerinde kaldı.
Bu yıl Hırvatistan oyun kurucu pozisyonunda hem yetenek hem de derinlik eksikliğinin bedelini ödedi. Mario Hezonja, Ante Zizic ve Ivica Zubac gibi kritik isimlerin de yokluğu kötü etki yaptı. Ama gerçek yük, bu takımı gelecekte taşıyacak isim olan Saric’in omuzlarında olacak.
23 yaşında bir isim olarak yaptıklarıyla artık neredeyse çok az insan yeteneğinden şüphe ediyor ve artık bir NBA yıldızına dönüşmesine kesin gözle bakılıyor. Onun da artık bir görevi var: Lider bir oyuncu olduğunu göstermek, yüksek seviyede sadece yeteneğini ve potansiyelini değil rekabet gücünü, istikrarını ve sağlamlığını da göstermek.
Hırvatistan’ın 1995’ten bu yana madalya kazanmadığı düşünülürse işi zor. Takımın ise “geçmişin hayaletlerini” geçen yıl Olimpiyatlara giderek ve Rio’da iyi bir turnuva geçirerek geçmişte bırakmış olması gerekiyordu. Ama Koç Petrovic’in elendikten sonra psikolojik sorunlardan söz etmesi bu varsayımı zayıflatıyor.
Yetenek açısından bir pozisyon hariç eksiği olmayan, Bogdanovic gibi skor üretme işini yaratıcı keskinlik ve görev bilinciyle yapan bir isimle ve genç NBA cevherlerinin katkısıyla daha yukarılarda olması gerekirdi. Eksik olan ise belli: Liderlik özelliklerini sahaya koyan bir oyuncu.
Doğru an geldiğinde birinin yükselmesi gerekiyor. Yükselmesi gereken adam belli: Dario Saric.