by Semih Tuna / info@eurohoops.net
Frutti Extra Bursaspor, Zeljko Obradovic‘in Partizan’ını Stark Arena’daki 20.000 taraftarın önünde mağlup ederek Avrupa basketbolunda sezonun en büyük sürprizlerinden birine imza attı.
7DAYS EuroCup’ın şampiyonluk favorileri arasında gösterilen Partizan, çoğunluğun beklentisi galibiyet olsa da taraftarına zaferi yaşatamadı zira temsilcimizin mücadelesi, ev sahibi ekibin sahaya koyduklarına karşı üstün geldi. Bununla birlikte bu galibiyetin EuroCup’ın tek maçlık formatı sayesinde alınmış bir şans olduğunu söylemek, genç koç Dusan Alimpijevic’in, teknik ekibinin ve oyuncularının sezon başından bu yana ortaya koydukları çalışmayı yabana atmak haksızlık olur.
Bursaspor, Alimpijevic’in göreve geldiği günden bu yana her adımda ileriye gitmeyi başardı fakat EuroCup’ı kazanmayı hedefleyen, yıldızlarla dolu kadrosuyla göz kamaştıran Partizan’ı deplasmanda yenmeleri de beklenmiyordu.
Dahası, Bursaspor taraftarı ve takım bile hâlihazırda o ana kadar yaptıklarından ötürü tatmin olmuş ve gurur duyuyordu.
Eurohoops’a açıklamalarda bulunan koç Dusan Alimpijevic, maç öncesinde yaşadığı hisleri şöyle anlattı:
“Maçlardan önce nasıl hissettiklerini görmek için oyuncuları izlemeyi seviyorum. Keza ben de atmosferi hissederek daha fazla konsantre oluyorum. Maçtan önce oyuncularımla ne kadar gurur duyduğumu düşünüyordum. Onları izlerken ‘Muhteşem bir şey bu’ diyordum kendi kendime. İki ay önce elimizde hiçbir şey yoktu ve playoff için pek bir şansımız da yoktu. Fakat oyunumuzda ve bakış açımızda büyük bir değişikliğe imza attık.”
Hazır o değişiklikten söz açılmışken Alimpijevic, takımdaki rollerin artık daha belirgin olduğu görüşünde:
“Sistem nihayet oturdu ve herkes, kendi rolünün farkında. Bu noktaya geldik ve bu salonda 20.000 taraftarın önünde Zeljko Obradovic ve Partizan ile karşılaştık. Bizim için bu gerçekten muhteşem. Ben maçtan önce de sonra da takımımla gurur duyuyordum ama maçtan sonraki gururum, maçtan önceki gururumdan daha fazla değil. İnanın. Şu an yaptığımız şey ve geçirdiğimiz sezon gerçekten özel.”
Bursaspor, Kevarrius Hayes ve Derek Needham gibi oyuncuların yaşadığı faul sorunu nedeniyle bu oyunculardan uzatmalarda katkı alamadı fakat yine de takım konsantrasyonunu koruyup büyük bir mücadele sonrasında rakibini mağlup etti.
Alimpijevic, tüm bu zorluklara rağmen gelen galibiyeti şöyle değerlendiriyor:
“Artık bazı oyuncularımızın son birkaç ayda gösterdikleri üstün çalışma ile yaşadıkları gelişim sayesinde rotasyonda daha fazla oyuncumuz var. Zira pes etmek istemediler ve gerçekten çok çalışıyorlar. Şu anda rotasyonumuz dar değil. 8-9 kişilik bir rotasyonda oyuncularımız kendi konumlarını ve rollerini buldular.
Faul sorunu nedeniyle o noktada bir şey denememiz gerekiyordu. Kısa beş ile oynadık. Dört guardın yanına Metin Türen veya Dave Dudzinski’yi koyduk. Dahası Dave, maç boyunca 3-4 kez kramp geçirdi. Adeta ‘hayvan gibi savaştığı’ böyle bir maça hazırlanmak için ne kadar enerji sarf ettiğini düşünebiliyor musunuz?
Sadece o da değil. Derek (Needham), Onuralp (Bitim) ve Hayes de öyle. Herkes böyle. Metin, John Holland ve Ömer de öyle. Çıktı, dolu salonda üst üste dört serbest atış soktu. Bundan mutlaka bahsetmem lazım. Sahaya çıktı ve 20.000 taraftarın önünde dört serbest atış soktu. Bunu yapmak t*şak ister.”
Takım halihazırda koç Alimpijevic’i gururlandıracak işler yapmıştı fakat alınan galibiyet ile taraftarların da büyük bir gurur yaşamasını sağladı. Peki koç Alimpijevic, takımını böylesi zorlu bir deplasmanda oynanacak çok zor bir maça nasıl hazırlamıştı?
Kendisi şöyle anlatıyor:
“Açıkçası bence maç, onlar için bize oranla daha özeldi. Her gün basında ‘15.000 taraftar olacak, yok 18.000 olacak. Az bilet kaldı’ gibi şeyler okuduk. Ben de haberleri takip ettim çünkü sonuçta bu benim ülkem ve dili de biliyorum. Onların üzerinde daha büyük bir baskı olacağını düşündüm.
Bizim için bir diğer avantaj da benim bu ülke ve şehirden geliyor olmam. Benden daha iyi kim hazırlayabilir, salonda onları neyin beklediğini, doğru davranış şeklini ve bu salonda sadece basketbola nasıl konsantre olacaklarını kim açıklayabilir ki? Bu açıdan bence çok iyi bir maç hazırlığı yaptık.”
Elbette beklentiler, bir takımı hem rezil hem de vezir edebiliyor. Partizan, koç Alimpijevic’in dediği gibi bu beklentilerin altında kalmış olsa da maçı kazanmaya zaman zaman çok yaklaştı. Buna rağmen pes etmek, Alimpijevic’in Bursaspor’u için bir seçenek değilmiş:
“Bu durum farklı. Benim takımımla ilgili bunu söylemek mümkün değil. Biz pes edemiyoruz. Hiç pes etmeyi düşünmedik! Şu ana kadar takım, birçok kez pes etmeyi reddetti. Bunu daha önce yaşadık. Yakın geçen maçlarımız oldu. Ya da Pınar Karşıyaka maçında iki hafta önce 16 sayı farkla gerideydik. Karakterimizi ortaya koyup geri döndük. En önemlisi, sisteme inanıyor olmamız. Mentalitemize inanıyoruz, kendimize inanıyoruz. Ben oyuncularıma inanıyorum. Onlar da bize ve bana inanıyor. Harika bir atmosfer yakalıyoruz. Maç istediğimiz gibi gitmese de herkes büyük destek veriyor. Partizan karşısında 2-3 sayı geriye düştük diye kızayım mı? Asla. Onları yalnızca alkışlarım.”
Maç sonunda 3 sayı farkla geride olan Bursaspor, normal süredeki son hücumunda John Holland’ın üçlüğü ile maçı uzatmaya taşıdı. O şutu daha da özel kılan noktalardan biri ise maç boyunca alev alev yanan Andrew Andrews’ın topu alması beklenirken Holland’ın şutu atmış olmasıydı.
Peki Bursaspor teknik ekibi, o şutu Holland’ın atmasına nasıl karar vermişti? Alimpijevic şöyle anlatıyor:
“Tabii ki bir planımız vardı ama koç olarak bizim işimiz, farklı şeyleri tahmin etmek, ne oynayabileceğimizi ve rakibin bizi nasıl savunabileceğini düşünmek. Bu tip şeyleri yakalamada gerçekten iyi olduğumuzu düşünüyorum. Bir planımız vardı ve tüm gözlerin Andrew’ın üzerinde olacağını biliyorduk. Söz konusu o olunca insan ve oyuncu olarak böyle özelliklere sahip birine çok fazla açıklama yapmaya gerek olmuyor. ‘Andrew, Zeljko ve Partizan sana çok odaklanmış durumda. Topu paylaşmaya hazır ol’ dememiz yetti. Maçı 24 sayı ve 10 asist ile bitirdi ama topu paylaşmaya hazırdı ve bundan da keyif aldı. Bu da büyüklüğünü gösterdi.”
Partizan karşısında deplasmanda alınan galibiyet, elbette Bursaspor’un sezon boyu gösterdiği emeklerin bir karşılığıydı fakat ne Alimpijevic ne de takımı Avrupa basketbolunun en başarılı koçu karşısında alınan böylesi bir zaferin hoş tadını yaşadıktan sonra durmak konusunda istekli.
Zeljko Obradovic’e hep büyük bir saygıyla yaklaşan ve ondan “gelmiş geçmiş en büyük” diye bahseden Alimpijevic, maçın önemine ise şöyle değiniyor:
“Doğru yolda olduğumuza dair dev bir işaret bu. Sezonun iyi takımlarından biriyiz ama elbette çok yüksek veya çok alçak duygular yaşamayacağız. Hedefimiz neydi? Playofflara gitmekti, bu kadar. Elbette hayallerimiz var. Sporda hayatınız hayal kurmak zaten. Partizan, Zeljko Obradovic ve 20.000 taraftara karşı oynasanız da hayallerinizde kaybetmiyorsunuz zaten. Bir şeyler kazanıyorsunuz. Ama gerçekler tamamen farklı. Biz o çizgiyi geçtik ve büyük bir adım attık. Şimdi durmak istemiyoruz. Kim bilir?”
Öte yandan başarılı koç guardını düşürmeme konusunda kararlı. Takımını buraya taşıyan konsantrasyonu ilerleyen aşamalarda da korumak istiyor:
“Cedevita bence inanılmaz bir takım. Adriyatik Ligi’nde Partizan’ı iki kez yendiler. Türkiye Ligi’nde de konsantrasyonumuzu kaybetmek istemiyorum. Orada da playoff oynamak istiyoruz. Cumartesi günü Afyon Belediyespor ile oynayacağız. Soyunma odasında bunu söylediğim zaman gülmeye başladılar ama ben ciddiyim.
Zeljko, bizimle ilgili çok iyi şeyler söyledi. Minnettarız. EuroCup’ın en genç koçlarından biri olarak bunun benim için ne ifade ettiğini tarif bile edemem. Elbette bu koç olarak benim için, takım olarak ve kulüp olarak bizler için çok önemli. Kulüp için de çok önemli.”
Avrupa basketbolunun son 30 yılında yaşadığı başarılar düşünülünce koç Obradovic’e saygı beslemek kolay elbette fakat onunla böylesine büyük bir hayal kırıklığı yaşadığı maçın ardından konuşmak o kadar da kolay değil.
Kendisine maçtan sonra Obradovic ile konuşup konuşmadığını sorduğumuz Alimpijevic, şunları söylüyor:
“Onunla konuşmak için çok kötü bir zamandı gerçekten. Onların da hedefleri var. Ne kadar hayal kırıklığı yaşadığını anlayabiliyorum. Konuşmak için çok iyi bir zaman değil ama her zaman dediğim gibi, bana göre yalnızca basketbolda değil, tüm spor branşlarında en centilmen insanlardan biri. Her zaman rakipler ve rakip koçlar hakkında hoş şeyler söylüyor. Dokuz şampiyonluğu var, en büyük koç o. Hâliyle bunları söylemek zorunda değil ama bu fırsatı kullanarak hoş şeyler söylüyor. Bu çok önemli. Bizim işimizde maalesef pek gördüğümüz bir şey değil. Genelde sadece kendimizi önemseriz, başkalarına bakılmaz. O bu açıdan da ne kadar büyük olduğunu gösteriyor.
Zeljko Obradovic, Dusan Alimpijevic diye biri hakkında hoş şeyler söylemek zorunda değil. Sözleri için gerçekten minnettarım. Ona büyük saygım var. Kendisi tarihteki en büyük isim.”
Mevcut formatta EuroCup şampiyonları, EuroLeague’e giriş bileti alıyor ve Bursaspor’un çeyrek finale favorilerden birini yıkarak çıkmış olması, temsilcimiz için olası bir EuroLeague ihtimalinin de konuşulmasına yol açtı.
Öte yandan Alimpijevic, adım adım gitme konusunda kararlı:
“Evet bu ihtimal var ama bunun için aklımızı yitirmeyeceğiz. İstikrarlı olmak istiyoruz. Bu noktaya da istikrarlı ve konsantre olduğumuz için geldik, duygularımızı yoğun yaşadığımız için değil. Hedeflerimizi biliyorsunuz, buna odaklanıyoruz. Galibiyet, başından beri iyi bir iş çıkardığımızın işareti. EuroLeague ile ilgili durumu bilmiyoruz fakat zaten özel bir iş yapıyoruz. Takımla henüz ikinci sezonda playofflara gitmek zaten özel bir başarı. Kulübün pazarlama değeri açısından Partizan ve Zeljko Obradovic’e karşı oynamanın ne kadar önemli olduğunu düşünebiliyor musunuz? Fakat artık bir adım daha attık ve bu gerçekten inanılmaz.”
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!