Dusan Alimpijevic: “Oyuncular Yerine Bütçeler Karşılaşsa, Efes Bizi 100 Sayı Farkla Parçalardı”

2025-01-07T18:34:22+00:00 2025-01-07T19:02:29+00:00.

Meliksah Bayrav

07/Oca/25 18:34

Eurohoops.net

Beşiktaş Fibabanka koçu Dusan Alimpijevic, Sırp basınına açıklamalarda bulundu.

by Eurohoops Team / info@eurohoops.net 

Eurohoops Türkiye’nin Instagram hesabını takip etmek için tıklayın! 

Dusan Alimpijevic yönetimindeki üst üste ikinci sezonunu geçiren Beşiktaş Fibabanka, bu süreçte ligin ve EuroCup’ın en rekabetçi takımlarından biri oldu. Ligde son olarak evinde Anadolu Efes‘i farklı geçen Beşiktaş, EuroCup’ta ise ilk 13 haftanın sonunda 5. sırada yer alıyor.

Beşiktaş taraftarının büyük sevgisini kazanan koç Dusan Alimpijevic, Sırbistan kaynaklı Mozzart Sport’a özel açıklamalarda bulundu.

Koç Alimpijevic, Beşiktaş’ın basketbolda son iki sezonda yaşadığı dönüşümden bahsetti:

Efes karşısındaki performansımızdan dolayı çok memnun olmamız lazım. Enerji, fiziksellik ve hız bakımından maç boyunca EuroLeague seviyesindeydik. Bu üç noktanın önemi modern basketbolda çok büyük. Efes‘e karşı ligdeki en iyi maçımızı oynadık. Beşiktaş gerçekten çok büyük bir kulüp, takımın başına geçtiğim günden bu yana yaptıklarımızdan dolayı çok mutluyum. Ben ve ekibim geldiğimiz zaman bir önceki sezon takım zar zor ligde kalmıştı. Ligde kalmayı son hafta garantilemişlerdi. Beşiktaş Avrupa’nın en üst seviyelerinde olmayı hak eden bir kulüp. Burası çok ciddi bir organizasyon, arkamızda çok kalabalık bir taraftar kitlesi var. 20 milyon taraftar bu kulübü destekliyor. Geçen yıl normal sezonu 3. sırada bitirdik ve yarı final oynadık. Bu süreçte taraftarımızı yeniden salona çektik. Artık Beşiktaş taraftarı basketbolu daha büyük bir ilgiyle takip ediyor, neredeyse futbol kadar ilgililer. Tabii tüm bunlar aldığımız başarılı sonuçlar sayesinde oldu.”

Sırp çalıştırıcı, Beşiktaş’ta son bir sene içerisinde üç kez yönetimin değişmesi hakkında konuştu:

“Beşiktaş’a geldiğim günden bu yana üç kez yönetim değişti. Yönetim yapısı baştan aşağı değişti. Son seçimlerse Aralık ayının sonunda yapıldı, kulüp seçimleri Türkiye’de gerçekten sıra dışı geçiyor. Türkiye’de sadece Beşiktaş için değil, Fenerbahçe ve Galatasaray gibi diğer büyük kulüpler için de seçimler çok önemli. Tabii bir kulübün en az 20 milyon taraftarı olduğu zaman seçimler de haliyle çok yakından takip ediliyor. Bir anda tüm gözler seçime dönüyor.

Seçimden sonra ise ilk birkaç ay yönetimle iletişim kurmak biraz zor oluyor. Mesela transfer pazarında bir oyuncu boşa çıktığı zaman anında reaksiyon veremiyorsunuz. Ayrıca takımda devam eden bazı sorunlar varsa bu sorunları çözebilecek birini bulamıyorsunuz. Onun dışındaki her şey olağan akışında ilerliyor. Yani sadece bir süre bir oyuncuyu transfer etmek ve takımdaki sorunları halledebilmek için mevcut bir yapı olmuyor. Dolayısıyla işler kolay olmuyor, umarım sezonun kalan kısmında kulüpte her şey stabil şekilde ilerler ve yolumuza huzurlu bir şekilde devam ederiz.”

Dusan Alimpijevic, bu sezon uzun rotasyonunda yaşadıkları sorunlar hakkında şu ifadeleri kullandı:

“Bizi rahatsız eden bir diğer gelişme ise yazın uzun rotasyonundan bir oyuncumuzun ayrılması oldu. Genç uzunumuz Samet Yiğitoğlu’ndan bahsediyorum, bu sezon ona önemli süreler vermeyi planlıyorduk. SMU’dan inanılmaz bir teklif aldı, bu teklifi karşılayabilmemiz mümkün değildi. Tabii ayrıca iki yıl boyunca ‘hayatının parasını’ kazanmasına da engel olmak istemedik. Bu sayede kendisine ve ailesine fırsatlar sağlayabilir. Açıkçası Samet’in ayrılığından sonra aradığımız uzunu bulabileceğimizi düşündük, tabii o sırada transfer pazarının bu kadar dar olacağını düşünmemiştik. Özellikle de beş numara pozisyonu için. Bu sezon bazı dönemlerde istikrarsız sonuçlar aldık. Bazen 4 ya da 5 maç üst üste kazandık ama beklemediğimiz türden mağlubiyetler de aldık.”

Koç Alimpijevic, Kızılyıldız’dan kiralanan Sırp uzun Uros Plavsic hakkında ise şunları söyledi:

“Bence Uros’u kadromuza katarak çok iyi bir iş yaptık. Sezon başından bu yana uzun rotasyonunda eksiğimiz vardı, Uros’la birlikte bu eksiği kapattık. Açıkçası kaliteli bir oyuncunun transfer pazarında uygun duruma gelmesi için sabrettik, sonunda aradığımızı bulduk. Kızılyıldız bu sezon için Uros’u gözden çıkardı, bizim de onun gibi bir oyuncuya ihtiyacımız vardı. Dolayısıyla bu transferden son derece memnunuz. Uros çok kaliteli bir uzun, ayrıca Avrupa’da çok sık görmediğimiz türde bir profil. 2.16 boyundaki bir oyuncuya göre çok hızlı hareket ediyor, savunmada ise başta ikili oyun savunması olmak üzere her şeyi yapabiliyor. Ayrıca harika bir çalışma etiğine sahip, her idmanda yüzde yüzünü veriyor. Yine de henüz fiziksel olarak en iyi halinde değil, ritim kazanmak için biraz daha zamana ihtiyacı var. Buna rağmen Efes‘e karşı 16 dakika oynadı ve harika bir iş çıkardı. Uros varken savunmada çok daha iyiyiz, onun gibi bir oyuncunun varlığına ihtiyaç duyuyorduk.

Tabii Beşiktaş, Kızılyıldız’dan daha farklı. Burada hata yapsa bile oynamaya devam edebilir, EuroLeague’de ise durum bu şekilde değil. Sadece Kızılyıldız için değil, tüm EuroLeague takımlarında bireysel hataya yer yok. Hata yaptığınızda bunun sonucu takımdan gönderilmek veya daha çok baskı hissetmek oluyor. Uros’un burada tıpkı her oyuncumuz gibi hata yapma özgürlüğü var. Basketbol hatalar oyunu, her oyuncu gelişmek için hata yapmaya ihtiyaç duyar. Özellikle de genç oyuncular.”

Sırp çalıştırıcı, Uros Plavsic transferinin Kızılyıldız ile olan bağlantılarıyla bir alakası olmadığını belirtti:

“Bu transferin Kızılyıldız ile olan bağlantılarımla bir alakası yok. Kızılyıldız’ın dışında Partizan’dan da oyuncularla görüştüm. Buna karşın Partizan, görüştüğüm oyuncular ile yollarını ayırmak istemedi. Elbette benim için Sırp oyunular hakkında bilgi almak daha kolay, sonuçta aynı ülkedeniz. Yine de illa Sırp oyuncuları alacağız diye bir şey yok. Geçen sene Marko (Simonovic), bu sene ise Uros sistemime uyan türde oyuncular. Aslında yazın Marko’yu kadromuzda tutmak istedik ama ekonomik gerekçelerden dolayı bu mümkün olmadı. Bu nedenle şu an Bahçeşehir Koleji’nde oynuyor. Ayrıca genç oyuncularla çalışmayı seviyorum, özellikle de çalışma etiği yüksek olanlarla. Genç oyuncularla çalıştığınızda bunun sonucu hep iyi oluyor, bu alanda hem geçen sezon, hem de bu sezon iyi bir iş çıkardığımızı düşünüyorum.”

Dusan Alimpijevic, Basketbol Süper Ligi ve EuroCup’ın seviyesi hakkında ise şunları söyledi:

“İki organizasyonda da kalite düzeyi çok arttı. Türkiye Ligi zaten uzun süredir Avrupa’nın en güçlü liglerinden biri. Bu sezon ise yabancı sayısının yediye çıkmasından dolayı ligin zorluk seviyesi %30, 35 arttı. Artık her takımın Avrupa’nın her düzeyinde oynayabilecek 3-4 oyuncusu var. EuroCup ise bambaşka bir hikaye, kulüplerin yaptıkları yatırımları görüyorsunuz. Artık EuroCup’ta benzeri görülmemiş düzeyde yatırım yapan takımlar var.”

Koç Alimpijevic, takımının EuroCup’taki performansı hakkında konuştu:

“Bizim için beş numara eksikliği en baştan beri büyük bir dezavantajdı, bu yüzden bir süre ciddi şekilde zorlandık. Yine de yazın belirlediğimiz oyuncu bütçesini aşmak istemedim. Bütçemizi aşmadık ve bu sayede farklı türde sorunlar yaşamadık. EuroCup’ta bazı kulüplerin yaptıkları yatırımları gördüğümüz zaman bu sezon işimizin hiç kolay olmayacağını anladık. Yine de farklı bütçelere rağmen her takımın şansı var, basketbolu güzen yapan şey bu. Bunun örneğini Efes’e karşı gördük. Oyuncular yerine bütçeler karşılaşsaydı Efes bizi 100 sayı farkla parçalardı. Dolayısıyla basketbolda herkesin herkese karşı şansı var, bu sporu güzel yapan şey bu. Özellikle de yeterince cesur ve istikrarlıysanız. EuroCup’ta çoğu kulübün transfer pazarında bizden daha rekabetçi olduğunun farkındayız. Mesela bu sezon transfer pazarında bazı takımlarla aynı anda aktif olduğumuz zamanlar oldu. Bahçeşehir Koleji bu takımlardan biriydi. Bazı oyunculara yaptıkları teklifleri karşılayamadık, bu yüzden Bahçeşehir’in yolunu tuttular. Yine de kadromuzdan memnunuz ve yola bu şekilde devam edeceğiz.”

Dusan Alimpijevic, Beşiktaş’ın bu sezonki bütçesinden ve Türkiye’de spora olan bakıştan bahsetti:

“Bütçe konusunda geçtiğimiz sezonun bir adım önündeyiz. Herkes ilk yılımızda Türkiye Ligi ve EuroCup’ta yaptıklarımızın farkında. Zirve yarışında olmak istiyorsanız bütçe yarışında da rekabetçi olmak zorundasınız. Tabii dediğim gibi her şey bütçeden ibaret değil, başarılı olmanın ilk şartı yüksek bütçelerle oynamak değil. Yine de bütçeniz yüksek olduğu zaman işiniz çok daha kolay bir hal alıyor. Türkiye’de Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray için neredeyse her şey futbolda alınan sonuçlara bağlı. Türkiye’de en popüler spor açık ara futbol, dolayısıyla çoğu insan ilk olarak futbolu önemsiyor. Türkiye’de futbola inanılmaz derecede yatırım yapılıyor, ne yazık ki kulübümüz son iki sezonda futbola yaptığı yatırımların karşılığını alamadı. Geçen sezon ve bu sezon istenen sonuçlar gelmedi, bu yüzden birçok kez teknik direktör değişikliği yaşandı. Dolayısıyla yeni yönetimin ana odağının futbol olacağını düşünüyorum. Bizse basketbol takımı olarak doğru yolda ilerliyoruz. Bu yıl her şey stabil şekilde ilerliyor ama yeni yönetimin gelecek yıl ileriye doğru büyük bir adım atmak isteyeceğinden eminim.”

Koç Alimpijevic, Avrupa basketbolunun büyük bir krizin içerisinde olduğunu söyledi:

Avrupa basketbolu büyük bir krizin içerisinde. Açıkçası bu işi yürüten insanların büyük kısmı ya olup bitenlerin farkında değil, ya da yaşananları umursamıyorlar. Avrupa’da oyuncu havuzu gün geçtikçe daha yaşlı hale geliyor, sakatlık sayıları da artıyor. Aynı oyuncular sürekli belli başlı kulüpler arasında gidip geliyorlar, bu da Avrupa basketbolunda transfer pazarı için büyük bir sorun. Elbette iyi oyuncular her daim kendilerine kulüp bulabiliyorlar ama taze kanların da gelmesi gerekli. Basketbolda işler artık farklı şekilde ilerliyor. 2025 yılındayız, basketbolda son 2-3 senede hızın ve atletizmin önemi çok arttı. Bundan beş sene sonra neler olacağını düşünemiyorum bile, oyun hızı bu şekilde artarken muhtemelen oyun havada oynanmaya başlar. Avrupa basketbolu olarak oyuncular anlamında derin bir krizin içerisindeyiz. Bunun iki temel sebebi var; ilki G-League’in oyunculara çift yönlü kontratlar vermeye başlaması. İkincisiyse Asya pazarının iyice aktif bir hale gelmesi. Özellikle de Japonya pazarının. Japonya’da kulüpler ne istediklerini çok iyi biliyorlar, iki-üç senelik bir gelişim planları var. Bu planın detaylarını bazı arkadaşlarımdan duyuyorum ve kulağa gerçekten korkutucu geliyor. Bence kısa süre içerisinde çoğu oyuncunun Japonya’ya gittiğini göreceğiz. Bunun da iki sebebi var. İlki Avrupa’da çoğu kulübün maddi açıdan Japonya’ya kafa tutabilmesinin imkansız olması, ikincisiyse organizasyon olarak gün geçtikçe NBA’e daha çok benzemeleri.”

Sırp çalıştırıcı, Avrupa’da genç oyuncuların erkenden NCAA’in yolunu tutmaları hakkında da konuştu:

“Artık yetenekli oyuncularımız erkenden NCAA’in yolunu tutuyor, bu bir sır değil. Şartlar bu şekildeyken neden Sırp bir çocuk Partizan veya Kızılyıldız, İspanyol bir çocuk Barcelona veya Real Madrid, Türk bir çocuk Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray veya Efes için oynamayı hayal etsin ki? Ne yazık ki yetenekli çocukların hepsi daha çok para kazanabilecekleri için NCAA yolunu tercih edecekler. Tabii konu sadece para değil, NCAA’de koşullar çok daha avantajlı. Hem para kazanabiliyorlar, hem de basketbol oynarken diploma alabiliyorlar. Orada tüm düzen oyunculara göre kurulu. Avrupa’da oyuncuların nasıl idman yaptıklarını biliyoruz, ayrıca üzerlerinde ne kadar büyük bir baskı olduğunu da biliyoruz. Günün sonunda idmanlarımızın NCAA’den ne kadar farklı olduğunu da biliyoruz. Dediğim gibi büyük bir krizin içerisindeyiz, bu krizin önüne geçebilmek için ciddi anlamda stratejik adımlar atmak zorundayız.”

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
EuroLeague gündemindeki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!