Bir Üst Seviyeye Çıkabilecek 10 EuroCup Oyuncusu

20/Mar/18 11:48 Nisan 1, 2018

Semih Tuna

20/Mar/18 11:48

Eurohoops.net

7DAYS EuroCup’ta finale doğru yaklaşırken Eurohoops Fırın bir üst seviyeye çıkması muhtemel, sezonun 10 yıldızını belirledi!

By Mustafa Kocatürk / info@eurohoops.net

7DAYS EuroCup her sezon olduğu gibi bu yıl da yıldızlar ve yıldız adayları ile doldu taştı. Kimi potansiyelini tam olarak yansıtamazken kimi ise gösterdiği performans ile Turkish Airlines EuroLeague’e terfi etmeyi fazlasıyla hak etti. Eurohoops Fırın olarak üst seviyeye çıkabilecek 10 EuroCup oyuncusunu sizler için derledik ve değerlendirdik…

Yalnız, bir üst seviyeye çıkmasını beklediğimiz oyuncuları derlerken bir de kriterimiz vardı; daha önce Turkish Airlines EuroLeague’de mücadele etmemek!

Sözü daha fazla uzatmadan sizleri 7DAYS EuroCup’ın bu sezonki parlayan yıldızları ile baş başa bırakıyoruz…

Marius Grigonis (ALBA Berlin)

ALBA Berlin, yeni sezonların planlarını yapmaya çok erken başladı ve şu an Almanya Ligi’nde ikinci olarak bunun meyvesini topluyorlar. Takımın başına Reneses’i getiren Berlin, bu sezon olmasa da ilerideki sezonlarda EuroCup’ın kafa takımlarından biri olmaya aday bir yapı.

ALBA Berlin’in bu yapıyı kurarken attığı ilk temel de Marius Grigonis oldu. 23 yaşındaki oyuncuyu uzun süreli bir kontratla takımına bağlayan ALBA, ekmeğini de ilk sezondan yemeye başladı.

Geçtiğimiz sezon FIBA Şampiyonlar Ligi Final Four’unun MVP’si olduğu Tenerife’deki performansını bir adım daha ileriye taşıyan Grigonis, neredeyse tüm istatistiklerini yukarı çekti.

Topu yere vurabilen, etrafını besleyebilen, rol verildiği zaman skor üretebilen ve %47 gibi inanılmaz bir yüzdeyle üçlük atan Grigonis, EuroCup’tan EuroLeague’e gidecek biletin en büyük adaylarından biri. Ancak yukarıya doğru atacağı son adımın EuroLeague’de olmayacağına eminim.

Raymar Morgan (TOFAŞ)

Geçtiğimiz sezon Alman Bundesliga’da MVP olduktan sonra Bursa’nın yolunu tutan Raymar Morgan, artık en gelecek vaat eden yaşlarında değil. Ancak yaşı ilerledikçe daha iyi yapılar içinde yer alan Morgan, eskisinden daha iyi basketbol oynuyor.

Geçtiğimiz sezon Leibenath’ın ratiopharm Ulm’ünde takımın iki ana skor silahından biri olan Raymar Morgan, play-off’larda Alman Ligi’nin klasik dev pivotlarına karşı varlık göstermemiş ve takımının sezonunu yakmıştı. Ancak bu sezon TOFAŞ’ta işler daha farklı.

Kenny Kadji ve Josh Owens’ın yanında ve takımın skor yükünü taşıyacak Crocker ve Mejia gibi isimlerle oynayan Raymar Morgan, bu sezon kendine çok daha geniş bir konfor alanı buluyor. Bu alan da onu hiç olmadığı kadar derli toplu bir oyuncu haline dönüştürdü.

Raymar Morgan, artık 29 yaşında ve oyununa çok büyük enstrümanlar ekleyemez. Ancak Brandon Davies’in play-off takımının ana parçası olduğu bir EuroLeague’de, seneye kendine yer bulması kimseyi şaşırtmamalı.

Amedeo Della Valle (Reggio Emilia)

Della Valle, İtalya Ligi izleyenlerin uzun zamandır beklediği bir oyuncuydu. Kıvırcık saçları, dişlek ağzı ve şut kullanmaktan hiçbir zaman çekinmeyen skorer huyları onu her zaman dikkat çekici bir potansiyel yaptı.

O potansiyel, mental olarak yol kat etmekte zorlandığı için tamamlanmayacak. Ancak Della Valle, bu sezon yaptıklarıyla kariyerinin en büyük adımını atmaya bir adım daha yakında. Bunu nasıl yapacağını da Reggio Emilia’nın sürpriz EuroCup yürüyüşünde gösterdi.

Sahada şutun her türlüsünü deneyen ve sokabilen, kalite eğrisinin değişmesiyle birlikte EuroCup’ta son 4’e kalan bir takımın taşıyıcı skoreri olabilen Della Valle, EuroLeague’de bu rol için henüz çok ham. Ancak EuroLeague’de hedef kovalamak isteyen takımların hamle ve enerji oyuncusu olmak için de elinde tüm parçalar var.

Reggio Emilia’nın yarı final eşleşmesinde Lokomotiv Kuban’a dikiş tutturması bir hayli zor. Ancak EuroLeague, saçma sapan şutlar sokan kıvırcık bir İtalyan skorere o kadar da uzakta değil.

Ondrej Balvin (Gran Canaria)

Çek pivot Ondrej Balvin, uzun zamandır İspanya Ligi’nde yer alan isim. Porzingis ve Hernangomez’in dans ettiği meşhur videodaki üçüncü Sevillalı olan Balvin, şanssız geçirdiği geçen sezonun tüm acısını bu sezon çıkartıyor.

Kariyerinin her gününde elit bir pick&roll uzunu olan Ondrej Balvin, bu sezon istikrar kavuşturamadığı tüm diğer yeteneklerini de sahaya yansıtıyor. Bunlardan en önemlisi de merkezi tamamiyle kapatması.

Bunun yanında Balvin, EuroLeague ortalaması kadar iyi bir ribaunbçı ve EuroLeague’de hiçbir takımda sırıtmayacak kadar da becerikli bir takım oyuncusu. Bu da onun olası EuroLeague transferinin ihtimalini arttıran başka bir etmen.

Tarcewzski – Gudaitis ikilisinin EuroLeague’de yakaladığı başarı, seneye takım kuracak takımların aklına Ondrej Balvin’i getirecektir. Pick&roll’u iyi oynayıp savunmada sert durabilen oyuncular Avrupa’da her zaman değerli olmuştur. Balvin’in de olmaması için de bir sebep yok.

Nigel Williams-Goss (Partizan)

EuroCup’ın belki de en dikkat çekici çaylağı olan Nigel Williams-Goss, gerçekten bir çaylak. Geçtiğimiz sezonu Gonzago Bulldogs’ta geçiren Williams-Goss, takımıyla sezon sonu turnuvasını finalde kaybetmişti.

NBA Draft’ında Utah Jazz tarafından ikinci turda seçilen Williams-Goss, bu zamanlarda çok oyuncunun yapmadığı bir yola girdi ve NBA’de şansını bile denemeden çok fazla rol ve süre alabileceği Partizan’ın yolunu tuttu.

Saha içinde bir takıma liderlik edecek tüm özellikleri zaman zaman gösterebilen Williams-Goss, çaylak sezonunda olmasının da etkisiyle müthiş maçları art arda çıkartamadı. Ancak EuroCup hafta MVP’si olduğu maçn görüntüleri hala akıllarda.

Bu sezon tüm turnuvalarda %46’yla üçlük atan ve maç başında 6.6 asist yapan Nigel Williams-Goss’un seneye Avrupa’da kademe atlayacağı kesin. Bunu Yapan EuroLeague takımı da bahsini yanlış ata yapmamış olur.

Chris Kramer (Lietuvos Rytas)

Kramer, bu listenin en göz dışındaki ismi. Ancak yaptığı istatistiklerle EuroCup’ı takip eden basketbol severlerin hepsine ismini duyurmayı başardı. Bunu da takım olarak büyük bir başarıyı kovalamayan Rytas da yaptı.

Kramer’in EuroCup’ta yaptığı istatistiklerin bazılarına bakmak gerek:

*Maç başına 7.4 ve toplamda 103 asistle turnuva lideri

*Asist/top kaybı oranında %361.5’la turnuva 4.’sü

*TOP 16’daki üçlük yüzdesi %43.8

Bu yaz transfer pazarında asist yapabilen, top kayıplarını kontrol edebilen ve şut atabilen bir oyun kurucu olacak. EuroLeague’in yaşadığı havuz darlığında Chris Kramer, kendin yukarıya atmak için doğal bir fırsat yakalabilir.

Peki buna hazır mı? Bence artık EuroLeague’in kalite seviyesine hazır olmak için baskı altında ezilmeden topu karşı sahaya geçirmek yeterli. Kramer de bunu yaptığını takımının tek silahı olduğu maçlarda ligin en iyi asist/top kaybı oranlarından birine sahip olarak ispatlamayı başardı.

Dustin Hogue (Trento Basket)

Geçtiğimiz sezon milyon dolara yaklaşık bir bütçeyle İtalya Ligi’nde final yapan Trento’nun en önemli parçalarından biri olan Dustin Hogue, bu sezon profesyonel bir basketbolcunun kariyerinde görebileceği en garip sezonlardan birini yaşadı. Ancak yuvasına dönmeyi başardı.

Karşıyakalı taraftarların formaları altında izlemeye fırsat bulamadığı Hogue, kendi seviyesinin en üst düzey savunmacılarından biri olarak sahaya çıktığı her gün dikkat çekmeyi başarıyor. Bunu da sadece bloklarla yapmıyor.

Avrupa’da kısaların karşısında en rahat kalabilen uzunlardan biri olan Hogue, yarattığı temas ve savunma konusundaki isteğiyle rakip hücumcuların görmek istemediği bir pivot. Bunlara karşın hücumda da tamamen olayın dışında sayılmaz.

Dustin Hogue, artık güzel paralar kazanmak için kariyerinden 4 ay çalacak saçma sapan Kore Ligi kontratlarından daha fazlasını hak ediyor. Bunu da her pozisyonda rakiplerine sahayı dar ederek yapıyor.

Devin Booker (Bayern Münich)

Devin Booker, iki sene önce Elan Chalon’da oynadığı basketbolla EuroCup/Şampiyonlar Ligi seviyesi takımların ilgisini cezbetmeyi başarmıştı. Bir önceki yaz neredeyse açık arttırma bir kontrat alan Booker, şimdi benzer bir sürecin dibinde.

İki sezondu Bayern Münich’te de iyi yaptığı her şeyi iyi yapmaya devam eden Booker, Avrupa basketbolunun elit hücum pivotlarından biri haline geldi. Potaya yakın mesafede ölümcül bir tehdit olan Booker, her sezon da üstüne koymaya devam etti.

Ayakları hiç hızlanmadı ancak bu defektini saklamayı artık daha iyi biliyor. EuroCup’ın en üst seviyesinde takım taşıyabiliyor ve durdurulması çok zor. Bunlar alt alta yazıldığı zaman ortaya heyecan verici bir tablo çıkıyor.

Bayern Münich, şu an yarı finalinde olduğu EuroCup’ı kazanmayı başarırsa (yada takımıyla favorisi oldukları Almanya Ligi’ni kazanırsa) Booker, zaten kendini bir EuroLeague oyuncusu yapacak. Ancak takımı onu yalnız bıraksa bile o daha iyi noktalarda olmayı hak eden bir basketbolcu.

Howard Sant-Roos (Darüşşafaka)

Darüşşafaka’nın kadrosunda bu sezon birçok heyecan verici oyuncu var. Ancak bu yazının yazarı olan ben, en çok Sant-Roos’u izlerken ayağa kalkıyorum. Onu ayrıca David Blatt’in elinde izlemek de bu sezon Avrupa basketbolunun en büyük keyiflerinden biri.

Bunun sebebi de oyunun iki tarafını da neredeyse kusursuza yakın oynaması. Sayı – asist – ribaund – top çalma – blok… İstatistik kağıdının her yerinde ismi var. Buna karşın tempo belirleme ve takıma enerji vermek gibi kağıda yansımayan işlerde de takımın en önemli ismi.

JaJuan Johnson ve Scottie Wilbekin gibi skorerler mimar dokunuşuyla Darüşşafaka’nın EuroCup yolunu döşüyorlar. Ancak bu yola dökülecek harcı Sant-Roos, tüm gözleri ortasında kendi başına karıyor.

Savunmasını yukarı çekmek, sorunlu yapısını tutkallamak ve ucuza Adam Hanga almak isteyen tüm EuroLeague takımlarının bu yaz pazarda ilk hedefi Sant-Roos olmalı. Eğer Sant-Roos bu sezon Avrupa’da kalmaya karar verirse…

Chris Babb (Lokomotiv Kuban)

Chris Babb, bu yazıda yer alan oyunculardan sezonu açık ara en kötü geçireni… Ancak iyi oynayan oyuncuyu herkes yazar değil mi? Onun için bir adım geriye çıkıp daha geniş bir ölçüden Babb’i anlatmak istiyorum.

Babb’i anlatırken odaklanacağım nokta Ulm’deki son sezonu olacak. Takımının namağlup götürdüğü 24 haftada %47 saha içi isabet oranı yakalayıp Avrupa’nın en formda skorerlerinden biri olarak gözüküyordu. Üçlük yüzdesi de %42’ydi ve maç başına 15.5 sayı atıyordu.

Buna rağmen savunmada da kolay kolay yenilen bir isim değildi. Ulm, play-off’larda Jack Cooley’e çarpana kadar Avrupa’nın o seviyede en kompakt basketbol oynayan takımlarından biriydi. Chris Babb de o takımı taşıyordu.

Buradan EuroLeague takımlarının yöneticilerine seslenmek istiyorum. Eğer 2018 yazında, bütçenizde çok ufak bir para kalmışken takımınıza hala skorer arıyorsanız Chris Babb’in menajerini bir yoklayın. Ola ki hala serbesttir, sezonunuzu kurtaracak yıldızı alabilirsiniz.

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!