by Utkan Şahin / info@eurohoops.net
25 yaşındaki Muhammed Baygül, geçtiğimiz sezon Karşıyaka’da geçirdiği harika sezonun ardından bu yıl bambaşka bir rolde sınandı ve neler yapabileceğini herkese gösterdi.
Belki Pınar Karşıyaka’daki kadar çok şut atmadı ama oyunun her iki tarafında da EuroCup seviyesinde nasıl bir katkı verebileceğini ortaya koydu. Yeri geldi rakibinin en iyi savunmacısını tuttu, yeri geldi hücumda takımına yardımcı oldu. Üstelik bütün bunları çok daha iyi başlamadığı, rotasyonda süre bulmakta zorlandığı bir sezonda yaptı ve EuroCup şampiyonluğuna katkı sağladı.
Biz de şampiyonluk sonrasında Muhammed Baygül ile konuştuk ve EuroCup şampiyonluğundan milli takımda olmamasına kadar birçok farklı konuya değindik.
– En güzel anla başlayalım. Şampiyon olduğunuzda ilk olarak ne hissettin?
Mutluluk. Onun dışında sevinç ve büyük bir gurur.
– Şampiyonluk sonrası çok duygusaldın. Hani derler ya mutluluğun gözlerinden okunuyordu…
İnanılmaz bir andı çünkü. İşin buralara gelme ihtimali çeyrek finalde başladı. Maçları kazandıkça “Acaba mı?” diyorduk. İnanılmaz işler, mucizeler oldu. Son saniye basketleri oluyor, Scotty çıkıp 41 atıyor, acayip toplar sokuyor falan… Son maça geldiğimizde de herkes dolmuştu artık, o anı bekliyordu. O an geldiğinde de insan ne yapacağını bilemiyor, sadece seviniyorsun.
– Peki Pınar Karşıyaka’dan Darüşşafaka‘ya gelirken EuroCup şampiyonu olacağınızı düşünüyor muydun?
Dürüst olmak gerekirse turnuvanın başında pek düşünmüyordum ama maçlar oynanmaya başladıkça gördüm ki biz takım olarak ilerleme kaydediyoruz ve maçları belirli bir şekilde rahat rahat kazanıyoruz. Üç mağlubiyet aldık ama tek yenilgi olarak da sayıyorum ben onu çünkü diğer ikisini kazanabilirdik, o anlık psikolojiyle yenildik. Sezon başladı geliştik, geliştiğimizi gördük ve çeyrek finalden sonra yavaş yavaş inanmaya başladık.
– EuroCup şampiyonluğu boyunca kritik katkılar da verdin. Burada oynanan Alba Berlin maçında çok kritik rol oynadın. Ondan sonraki maçlarda da özellikle savunmada çok iyi çıkardın. Sezon senin için nasıl ilerledi?
Aslında sezona hiç istediğim gibi başlayamadım. Geçen sezon gösterdiğim performans ve aldığım rolden sonra buraya geldiğimde baya bocaladım. Hatta kafamda farklı şeyler de düşünüyordum devre arasına kadar, ta ki burada oynadığım Alba Berlin maçına kadar… Belli bir kırılma noktasıydı. Ondan sonra da takımın içine daha fazla dahil oldum ve sezon gelişti.
– Kırılma anı dedin. Peki sence şampiyonlukta sence kırılma anı var mıydı?
Aslında her seride vardı. Yarı finalde Stanton’ın üçlüğü var, finalde Howard topu çaldı, sonrasında Scottie üçlüğü attı. O an dedim ki bu iş oldu artık.
– Lokomotiv Kuban çok güçlü bir rakipti. Hiç kaybetmeyen bir takımdı. Finale gelirken çekinceniz var mıydı?
Ben rakibi çok takip etmiyordum ama takım arkadaşlarım sürekli hiç bizim gibi bir takımla oynamadı diyorlardı. Gerçekten de öyleydi sanırım çünkü çıktık iki maçı da aldık. 20 maçı kazanmaları ve hiç kaybetmemeleri insanı biraz korkutuyor ama ilk maça çıktıktan sonra gördüm ki biz bu işi yapabiliriz ki, yaptık da…
– Bu tarz şampiyonluklarda alınan sorumlulukların Türk Milli Takımı için çok önemli olduğunu düşünüyorum. Daçka‘nın sezonuna baktığımız zaman da yerli oyuncuların, kritik katkılar verdiğini görüyoruz.
Bizim takımızda herkes bir şey yapıyor. Scottie, JJ ve belli kişilerin skor anlamında vermesi gereken şeyler var. Onun dışında bizler de farklı farklı yönlerden katkı veriyoruz. Daha da önemlisi her gün bizim takımımızda birisi çıkıp çok önemli katkılar verebiliyor. Bazen ben, bazen Okben, bazen Kartal, Doğuş, Emircan ya da kaptanın önemli katkılar verdiği bir ortam oluştu. Çıkıyoruz, süre alıyoruz ve elimizden geleni yapıyoruz. Bazen hücumda, bazen de savunmada. Bu rolüne göre değişiyor. Kimse de söyleyemez ki, “Kardeşim sen ne yapıyordun? 2 sayın var, 5 sayın var, 10 sayın var.” Herkes çıktı ve rolünü yaptı. Zaten normalde de kimseyi böyle yargılamamak lazım. Biz çıktık, yapmamız gerekeni yaptık. Kupaya biraz faydamız olduysa ne mutlu bize.
– EuroCup şampiyonu oldunuz. Sence bunun lige bir etkisi olur mu?
Bence olur. Şu anda bir zafer sarhoşluğu var. Geçen maç da vardı. Yine oyunun içine gelmeye çalışıyorsunuz ama çok uğraştığınız, mücadele ettiğiniz zorlu bir ortamdan zaferle çıkmanın illa ki bir rahatlaması oluyor. Fakat playoff zamanı geldiği zaman eminim tekrar o eski seviyeye çıkacağımızı düşünüyorum.
– Geçen yaz, hatta bu sezon Şubat ayında milli takımda olmaman çok dikkat çekti. Açıkçası ben olmanı bekliyordum. Sen bu konu hakkında ne düşünüyorsun?
Sezon içerisinde çağrılmama hiçbir şey diyemem. Çünkü ortada bir performans ya da süreklilik yoktu. Ha oraya çağrılan herkeste var mıydı? Ben onu bilemem fakat benim yoktu. Bu yüzden hiçbir şey diyemem ancak geçen sene o kadar süre almış belki en üst seviyede değil ama belirli bir seviyede katkı vermiş bir oyuncu olarak yazın o kadar geniş kadroda yer almam gerektiğini düşünüyorum. 15 kişinin ya da 12 kişinin içinde olmalıydım demiyorum ama geniş kadroda olabilirdim. Oraya gitmek herkese gurur yaşatır. Sonuçta milli forma. Oraya gitmeyi düşünüyordum ama gitmedim. Vardır bi’ hayır. Tabii ki gitmek isterdim ama kimseyi yargılayacak bir halim ya da gücüm yok. Dediğim gibi çok geniş bir kadroydu, ben de orada olabileceğimi düşünüyordum ama olmadı. Demek ki öyle uygun görmüşler.
– Cedi ve Furkan’ın NBA’de oynaması herkeste büyük bir heyecan yarattı. Sen takip edebiliyor musun?
Maçları çok takip ediyorum desem yalan olur ama haber olarak ya da video olarak önümüze düşüyor. Sonuçta orada kendi milletimizden birisinin olması insana gurur veriyor. İnşallah daha da başarılı olur ki başarılı olduklarını ve orada kalıcı olacaklarını da düşünüyorum.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!