By Buğra Uzar / buzar@eurohoops.net
Fenerbahçe Beko’ya sezon ortasında katılan Malcolm Thomas, Eurohoops’a özel ve geniş bir röportaj verdi!
Sarı lacivertlilerin Amerikalı pivotu, buraya gelme sebeplerinden kariyerindeki seçimlerine, Obradovic‘le olan ilişkisinden Türkiye’deki yaşamına kadar birçok konuda samimi açıklamalar yaptı. Kariyeri boyunca birçok farklı ülkede birçok farklı takımın formasını giyen Thomas, artık oyununun olgunlaştığını ve modern basketbolun kendisine uyduğunu düşünüyor. Üstelik kendi deyimiyle “teklif aldığına inanamadığı” bir takımda bu yeteneklerini sergileyecek!
31 yaşındaki pivot, yemek seçtiği ve sessiz bir karakterde olduğu için farklı yerlere uyum sağlamakta zorlandığını söylese de bu konuda bazı atılımlar yaptığını da itiraf ediyor. Üstelik Türk yemekleriyle de tanışmak için fazlasıyla sabırsızlanıyor! Thomas’ın en iyi arkadaşıysa kızı. Yıldız oyuncu, göğsünde kızı için yaptırdığı özel dövmeyi de Eurohoops’a anlattı. Daha fazla vakit kaybetmeden sizleri Thomas’la yaptığımız bu keyifli röportajla baş başa bırakalım!
– Kariyerin boyunca birçok değişiklik yaşadın. Farklı yerlere gittin, farklı kültürler gördün, farklı liglerde oynadın. Her oyuncu hatta her insan böylesine kararlar alamıyor çünkü sen çok şehir değiştirdin. Bu kararları nasıl aldın?
– Genelde benimle kimin daha fazla ilgilendiği önemli oldu. Aşağı yukarı böyle. Basketbolu, rekabeti çok seviyorum. Bu kararlar genelde kimin beni daha çok istediği önemli oldu.
– Peki oyun tarzını böyle farklı kültürlere, liglere nasıl adapte ettin? Güney Kore’ye gittin, sonra tekrar NBA, G League, Avrupa’ya geldin, Çin’e gittin, tekrar buraya geldin. Ayrıca şu an EuroLeague’in en iyi takımlarından birisindesin.
– Açıkçası gidip farklı yerlerde oynamak gerçekten nimet ancak farklı tarzlara uyum sağlamaya çalışmak da zor. Benim oyun tarzım daha ziyade takım oyununa uygun. Takım oyunu oynamayı seviyorum. Avrupa basketbolunun bana çok uygun olduğunu düşünüyorum. Sürekli farklı liglerde oynayarak zamanla uyum sağlamayı öğrendiğimi düşünüyorum.
– Basketbol giderek hızlanıyor ve senin gibi şut atabilen mobil uzunlar da giderek daha değerli hâle geliyor. Sen de kendini bu değişiklikler ile daha rahat hissediyor musun?
– Kesinlikle. Kolejde belki de iki yılda toplam 10 üçlük denedim. Kolejden sonra bunun üzerine tabii ki çalıştım. Şimdi de meyvelerini almaya başlıyorum gibi. Takımlar bu yüzden beni istiyor. Ben de takımlara bunu katabildiğim için mutluyum açıkçası.
– Eski basketbolu özlüyor musun? Eskiden uzunlar çok baskındı. Oyun farklıydı. Şimdilerde “Basketbol bu değil, bu iş zayıf” diyorlar. Böyle bir atmosferde oynamak ister miydin?
– Şu anki oyun tarzını seviyorum. Derrick (Williams) ile birlikte aynı yıl NBA Draftı’na girdik. Biz drafta girdiğimiz zaman fiziğimizin pozisyonumuza göre küçük olduğu konuşuluyordu. 2,08’in üzerinde olup 4 numara oynayan oyunculara karşı oynuyorduk. Şimdi Avrupa’da pivot oynuyorum. Şu anki tarzı seviyorum çünkü şu anda daha fazla pozisyonda oynayıp daha fazla pozisyonu savunabileceğimi düşünüyorum. O yüzden şu anki tarzı seviyorum.
– Şu an sen 5 numara oynarken insanlar bunun ideal 5 olduğunu düşünüyor. Kısa bir dizilişle oynanmıyor. Seni gerçek bir pivot olarak görüyorlar. Basketbol bu kadar değişti.
– Evet evet. Bu çok acayip. Gerçekten. Bence bu oyuna heyecan katıyor. Biraz daha hızlı oynanıyor. Her oyuncu şut atabiliyor. Böyle seviyorum…
– Sezon içerisinde farklı EuroLeague takımları ile de ismin anıldı ama neticede Fenerbahçe ile anlaştın. Çin’de oynarken bu kararı nasıl aldın? Menajerin sana ‘Fenerbahçe ve Zeljko Obradovic burada olmanı istiyor’ dediğinde neler hissettin?
– Benimle iletişime geçen birkaç EuroLeague takımı vardı. Ben her konuda daha fazlası olduğuna inanırım. Ben sabırla oyunumu oynuyordum. Menajerim Fenerbahçe’nin beni istediğini söylediğinde ‘Hadi canım’ dedim. ‘Bildiğimiz Fenerbahçe mi?’ ‘Evet’ dedi ‘bildiğimiz Fenerbahçe.’ ‘Vay be’ dedim. Menajerim onların beni düşündüklerini söylediğinde bunun olduğuna inanamadım. Gitmek isteyip istemeyeceğimi sordu. ‘Tabii ki’ dedim, ‘tabii ki gitmek istiyorum.’ Kolay bir karardı. Benim için şaşırtıcıydı ama olduğu için kesinlikle mutluyum.
– Sezon ortasında takım değiştirmek tabii ki zor. Fenerbahçe düşünüldüğü zaman da çok fazla set oyunları var. Düzene çok bağlı oynuyorlar. Bu konuda çok sıkılar. Harika taktikleri var ama çok sayıda taktikleri var. Takım değiştirmek zor ama Fenerbahçe’ye gelmek daha da zor. Bu sisteme nasıl uyum sağlıyorsun?
– Giderek alışıyorum gibi geliyor. Burada yaklaşık bir ay geçirdim. Setlerin hepsini gördüm ve çoğu oynanan temel setler, zaten bildiğim, oynadığım setler. Ancak her gün bunları çalışıyor olmamızın da faydası var, beşe beş çalışmak faydalı oluyor. Jan (Vesely) de dönmüşken onu izleyip onunla oynanan setleri görebiliyorum. Alışıyorum. İlk günlerimde gerçekten zordu.
– Antrenmanlar nasıldı? Her oyuncu bize maç gibi olduğunu söyledi. Hatta bazen daha da sert geçiyormuş?
– Kesinlikle daha sert. Hakem yok. Temaslar çalınmıyor ve böylece maçlarda bunlar olunca alışıyoruz. Çok kötü değildi ama büyük bir rekabet oluyor ve ben de antrenmanlarla ilgili bunu seviyorum.
– Fenerbahçe için sezon başında sorun savunmadaydı, özellikle de boyalı bölgede. Şimdi sen geldin, Vesely döndü. Artık durum çok daha iyi. Takımların için savunmada çapa olmayı seviyor musun?
– Kesinlikle. Aşağı yukarı bütün kariyerim boyunca bunu yaptım, savunmada etkili olmaya çalıştım. Yapmayı sevdiğim şey de bu. Beni ateşleyen şey de bu; rakibi durdurmak ya da blok yapmak. Şu anda da takıma bunu katmak istiyorum. Skorer, şutör oyuncularımız var ve ben de kendi üzerime düşeni yapıp maça enerji getiren, savunma yapan oyuncu olmak istiyorum. Yapabileceğimi düşündüğüm şey bu.
– Zeljko Obradovic ile ilişkin nasıl? Buraya gelmeden önce onunla ilgili neler duydun ve burada neler gördün?
– Sadece bildiğim kadarıyla onun Avrupa tarihinin en iyi koçu olduğunu düşünen oyuncular, gelmiş geçmiş en iyi koç olduğunu düşünen basketbolla ilişkisi bulunan insanlar olduğunu duyuyordum. Bu da benim için iyi bir şey çünkü hâlâ çok şey öğrenebileceğimi düşünüyorum. Her gün de harika geçiyor. Maçlarda çok coşkulu oluyor. Size bir şey söylerse, sizi tebrik ederse bence buna ihtiyaç var. Sizin üzerinize gelebiliyor ama aynı zamanda size cesaret de veriyor. Bence bu iyi bir şey. Kazanmakla biliniyor. Belli ki oyuncuların en iyi hâllerini ortaya çıkarıyor.
– Bağıran, kızmış, tamamen kızarmış bir Obradovic ile karşılaştın mı?
– Gördüm ama henüz öyle bir Obradovic ile yüz yüze gelmedim. Gelmemeye çalışıyorum. (Gülüyor.)
– Umarım gelmezsin ama herkes payını alıyor. Muhtemelen sen de geleceksin.
– Evet evet, herkes payını alıyor. (Gülüyor.) Umarım benimki düşük dozda olur.
– Fenerbahçe formasını ilk kez giyip de Ülker Spor ve Etkinlik Salonu’nda sahaya çıktığında taraftarlar ismini haykırırken ne hissettin? İlk EuroLeague maçını da burada oynadın. Nasıl bir histi?
– Muhteşemdi. Yalan söyleyemem, gerçekten muhteşemdi. Rakip olarak başka salonlarda da oynadım ve harika atmosferleri gördüm ama bunun bir parçası olmak insanı şaşırtıyor. Gerçekten size çıkıp iyi oynamak için enerji veriyor. Taraftarın tutkusunu görüyorsunuz, her düdükte, her an neler olduğunu biliyorlar. Böyle bir atmosferde oynamak istiyor insan. Bu atmosferde gerçekten oynamayı istiyorsunuz ve ben de böyle bir atmosferde oynadığım için kendimi şanslı sayıyorum.
– Buraya daha önce rakip olarak gelmiştin ama şu an onlar seni destekliyor. Onlarla ilgili neler söylemek istersin? Onlarla iletişimin nasıl? Sosyal medya hesaplarına birçok mesaj gönderdiklerini biliyorum.