by Eurohoops Team / info@eurohoops.net
Hayatı boyunca sayısız başarıya imza atan, Avrupa ve Türk basketbolunun önde gelen antrenörlerinden Ergin Ataman’ın hayat hikayesinin anlatıldığı “Zafere Giden Yol” adlı kitap okurlarla buluştu. Basketbol tarihine adını altın harflerle yazdırmış olan Aydın Örs’ün ön sözünü yazdığı kitabın lansmanı gerçekleştirildi.
Ergin Ataman’ın yanı sıra kitabın yazarları Gökhan German ve Hamit Turhan’ın katıldığı lansmanda ilk sözü alan başarılı başantrenör “Yoğun geçen bir sezonun ardından böyle bir niyetim yoktu. Ancak yılbaşına doğru Gökhan German beni aradı ve önemli bir konu hakkında konuşmak istediğini söyledi. Benim basketbola ilk başladığım günden bu yana yaşadıklarımı Hamit Turhan ile birlikte kaleme almak istediğini belirtti. Önce biraz çekindim ama fikir hoşuma gitti. Kafamda uygun bir zamanda kitap yazma düşüncesi vardı. Kamp dönemlerinde ve liglerin ertelenmesinin ardından zaman buldum ve kitabı hazırladık. Kitabın başında beni çok duygulandıran bir önsöz yazan Aydın Örs’e çok teşekkür ediyorum. Kitabı okurken göreceksiniz; çalıştığım bütün takımlarda inanmak, inandırmak ve büyük vizyonlara insanları ikna etme düşüncem hiçbir zaman değişmedi. Bu yolda başta ailem olmak üzere bana destek olan herkese teşekkür ediyorum. Bu kitabı ticari bir amaçla yayınlamadık. Elde edilecek gelir Türk Eğitim Gönüllüleri Vakfı’na bağışlanacak. Bu sezon hedefimiz Euroleague kupasını kazanmaktı ama olmadı. Bu hedefimiz sadece 1 sene ertelendi. Aynı doğrultuda yürümeye devam edeceğiz. Umarım çok daha büyük başarıları Türkiye’ye getireceğiz.” ifadelerini kullandı.
Açılış konuşmalarının ardından kendisine yöneltilen soruları yanıtlayan Ergin Ataman’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şu şekilde:
“Başarımızın sonunu getirebilirdik”
“Maalesef yaklaşık 6 aydır tatildeyiz. Alışık olduğumuz bir durum değil. Antrenman yaptırmak, maç yapmak, kupa kazanmak bir yana dursun basketbolun neredeyse konuşulmadığı bir dönem yaşadık. Tam kadro olarak sezon öncesi çalışmalarına başlayacağız. Bu sezona resmi olarak son Türkiye Süper Lig şampiyonu ve son EuroLeague finalisti olarak gireceğiz. Yarım kalan sezonda EuroLeague’in en iyi basketbol oynayan takımyıdık. Arkamıza aldığımız rüzgarla, başarımızın sonunu getirebilir miydik? Bence evet. Bu sebeple bazı rakiplerimiz bizi yakalamak adına kadrosuna önemli takviyeler yaptı. Bu dönemde basketbola olan yatırım azalacağı konuşuluyordu ama böyle olmadı. Barcelona, Real Madrid, Armani Milano ve CSKA Moskova önemli isimleri kadrosuna kattı.”
“EuroLeague yönetimine kırgınım”
Aşı konusunda bir gelişme olana kadar herkesin kendini koruması gerekiyor. EuroLeague sponsorları tarafından özellikle yolculuk konusunda takımlara destek verilmesi lazım. NBA’de olduğu gibi EuroLeague’de de protokoller belli oluyor. Önümüzdeki en önemli örnek futbol… Arada ufak tefek pürüzler çıksa da, neredeyse sorunsuz bir şekilde ligler tamamlandı. Burada en önemli husus seyirci… Her ülkenin kendi bakanlıkların vereceği kararlar ile belki yüzde 40-50 doluluk oranıyla maçlar seyircili bir şekilde oynanabilir. Ben bu konuda iyimserim. Bildiğiniz gibi geçen sezon da EuroLeague sezonunun tamamlanmasından yanaydım. Bu nedenle EuroLeague yönetimine kırgınım.
“Siena’daki başarımı ayrı bir yere koyuyorum”
Türk antrenörlerin yurt dışında çalışma konusunda karşılaşabilecekleri bazı sorunlar var ama Yunan, İtalyan ve Sırp antrenörler bunu başarabiliyorlar. Avrupa’daki takımlar, sadece yerel başarı elde eden Türk antrenörleri göreve getirmez. Türk takımları ile Avrupa’da başarı yaşamanız lazım. Ben sadece İtalyanca bildiğim için Siena’ya gitmedim. Efes ile Final Four oynadığım için beni takımın başına getirdiler. Kariyerimdeki başarılar arasında da Siena ile kazandığım Saporta Kupası’nı farklı bir yere koyarım. Elime Türk bayrağı verildiğinde kendimi milli bir kahraman gibi hissetmiştim. Yabancı bir takımın başında böyle bir başarı elde etmek gerçekten çok özeldi. En büyük “keşke”m de Siena dönemindeydi. Çok iyi bir dönemden geçiyorduk. Türkiye’ye geri dönmeyip Siena ile yoluma devam etseydim. 3 değil belki 6-7 kez takımlarımı Final Four’a taşıyabilirdim.
“Larkin’i Süper Lig’de oynatmayabiliriz”
Micic, üç yıl önce Philadelphia 76ers tarafından draft edilmişti. Ancak NBA takviminde salgın nedeniyle oluşan sıkışıklık, Micic’in teklif almasını engelledi. Bu nedenle bizle yola devam edecek. Shane Larkin ise ufak bir operasyon geçirdi. Dizindeki bazı sorunlar halledildi. Larkin, Türk statüsüne geçtikten sonra bazı talepleri oldu. Biz de buna karşılık vererek, yeni bir sözleşme imzaladık. Olimpiyat Elemeleri ertelenince, Larkin henüz milli takım formasıyla maça çıkamadı ve bu sebeple yönerge gereği biz de onu henüz Türk statüsünde oynatamıyoruz. Bu konuda ne yapacağımızı biz de bilmiyoruz. Uzun bir süre Türkiye Süper Lig’de Larkin’i oynatmamayı düşünüyoruz.
“Torino’ya fikirlerimle yardımcı olacağım”
İtalya’da geçirdiğim 9-10 senelik dönem nedeniyle elime böyle fırsat geçti. Dünyadaki çoğu ülkenin yatırımcıları çeşitli ülkelerde, çeşitli spor dallarında takımlara yatırım yapıyor. Türk olarak biz neden böyle bir şey yapmayalım dedik ve Torino’nun büyük ortağı haline geldim. Sadece saha içinde değil farklı yönlerde de basketbolun içinde olmak istedim. Fikirlerimle yardımcı olacağım. Özellikle bir Türk’ün böyle bir yatırımda bulunması medyada büyük bir yankı uyandırdı. Bu da haliyle beni memnun etti.
“Benim bir duruşum var”
Ben sokakta yürürken büyük sevgi ve saygı görüyorum. Bu benim için çok daha önemli. Ben sadece sahadaki başarılarla var olmadım. Benim bir duruşum var. Ergin Ataman duruşu bu. Bazı insanlara ters gelebilir ama kimse kendini herkese kabul ettiremez. Ancak insanların benimle fotoğraf çektirmesi, imza istemesi benim için çok değerli. Başarılarımla ve kazandıklarımla değil toplumun sevdiği bir kişi olarak hatırlanmak istiyorum.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!