Marko Guduric: “2023’e Kadar Fenerbahçe ile EuroLeague Şampiyonluğunu Hedefliyorum”

2021-01-11T16:02:23+00:00 2021-01-11T16:02:23+00:00.

admin69

11/Oca/21 16:02

Eurohoops.net

2 yıllık bir aranın ardından Fenerbahçe Beko’ya dönen Marko Guduric, Eurohoops’un sorularını yanıtladı…

By Dionysis Aravantinos / info@eurohoops.net

2019 yılında Fenerbahçe Beko formasıyla Türkiye Kupası ve ING Basketbol Süper Ligi şampiyonluğu yaşayan Marko Guduric, 2 yıllık bir sözleşme imzalayarak Memphis Grizzlies‘in yolunu tutmuştu.

NBA’de çaylak senesinde 44 maçta forma giyen Guduric, 3.9 sayı ve 1.7 ribaunt ortalamaları yakaladı. Guduric için çok ideal bir ortama sahip olmayan Memphis Grizzlies, kontratının ikinci yılının başında kendisini serbest bıraktı.

Bu gelişmenin üzerine Guduric de eski takıma Fenerbahçe Beko ile 3 yıllık bir anlaşma imzalayarak tekrar Türkiye’ye döndü. Fenerbahçe, Turkish Airlines EuroLeague’e 5-10’luk bir dereceyle başlangıç  yapmıştı.

Guduric’in Turkish Airlines EuroLeague’de oynadığı ilk maçtan itibaren üst üste 3 galibiyet alan Fenerbahçe, derecesini 8-10’a geliştirdi.

25 yaşındaki Sırp yıldız, Eurohoops’a verdiği röportajda Türkiye’ye dönüş kararı, sarı-lacivertli ekibin sezona yaptığı sıkıntılı başlangıç, Fenerbahçe’nin koçu Igor Kokoskov ve Memphis’te işlerin neden yolunda gitmediğine dair açıklamalarda bulundu.

Fenerbahçe formasıyla tekrar Avrupa’ya, Türkiye’ye döndün. Neler hissediyorsun?

Marko Guduric: Harika hissediyorum. İstanbul benim evim. Şu anda hiç ayrılmamışım gibi hissediyorum. Geri döndüğüm ve son zamanlarda iyi bir performans sergilediğim için mutluyum.

Fenerbahçe’ye dönmen ve 2023 yılına kadar sözleşme imzalamanın arkasındaki sebepler nelerdi?

MG: Benim için en iyi seçenek buydu. Neredeyse 1 yıldır oynamıyordum, son maçıma 2020’nin Ocak ayında çıkmıştım. Bu yüzden bildiğim bir yere gitmek benim için çok önemliydi. Burada bana güveneceklerini biliyordum, karar verirken benim için en önemli şey buydu. 2023’e kadar sözleşme imzaladım çünkü bu süre içerisinde EuroLeague kazanmayı umut ediyorum.

Memphis Grizzliez’te geçirdiğin dönemde işler neden yolunda gitmedi?

MG: Bu biraz uzun bir hikaye. Fiziksel olarak çok iyi durumda değildim, FIBA Dünya Şampiyonası’ndan direkt olarak Amerika’ya geçtim. Bu yüzden NBA’e hazırlanacak ve adapte olacak fazla zamanım olmamıştım. Buna rağmen süre aldığımda neler yapabileceğimi gösterdiğim iyi maçlarım oldu.

Ancak orada işler farklı. Her şey fırsat ve değişimle alakalı. Koç rotasyonda ve kadroda bazı değişikliklere gitmek istedi ve beni kadro dışında bıraktı. O dönemde takım olarak iyi oynamaya başladık, o andan sonra da bir daha kadroda oynama yapmayı düşünmedi. Ben de bir daha şans yakalayamadım. Hayat aslında basit, bazen her şey sizinle alakalı olmuyor. Ben elimden geldiğince sıkı çalıştım ve fit kalmaya çalıştım. Ancak tekrar kadroya girecek fırsat bulamadım.

Gelecekte NBA’de ikinci bir şansa sıcak bakar mısın?

MG: Tabii ki. Bu cevaplaması çok basit bir soru.

Amerika’da geçirdiğin zamanda EuroLeague maçlarını takip ettin mi? En çok gözüne çarpan şey neydi?

MG: Çok fazla maç izledim. Özellikle Belgrad’daki evime döndüğümde baya maç izliyordum. Genellikle daha önce oynadığım iki takım olan Fenerbahçe Beko ve Kızılyıldız’ı izliyordum. Barcelona, CSKA Moskova ve Real Madrid‘i diğer takımların önünde görüyorum. Bayern Münih beni çok şaşırttı, gerçekten çok iyi basketbol oynuyorlar. Zenit’i de iyi oynayan bir takım olarak söyleyebilirim.

Ancak neler olacağını asla bilemezsiniz. Anadolu Efes şu anda çok iyi bir performans göstermiyor ancak onların Final Four’a gidebilecek potansiyele sahip olduğunu biliyoruz. Maccabi ve Olimpia Milano için de aynısını söyleyebiliriz. Bu sezonki EuroLeague’de birbirine denk çok fazla takım var. 2-3 tane çok iyi, 2-3 tane kötü takım var. Bu takımlar dışındaki ekipler birbirine çok yakın. Neler olacağını göreceğiz, önümüzde uzun bir sezon var.

Fenerbahçe’nin sen İstanbul’a gelmeden önceki zorlandığı dönemde gözüne neler çarptı?

MG: EuroLeague’deki en önemli şey takım kimyası. Uzun süre bir arada kalmanız gerekiyor. Bu sene Fenerbahçe kadrosundaki birçok oyuncuyu değiştirdi. Oyuncularla beraber koç ve sistem de değişti. Kadroda 7-8 tane yeni oyuncu bulunuyor. Bu kadar değişiklik yaptıktan sonra hemen iyi bir kimya yakalamak kolay bir iş değil. Biraz zamana ihtiyaçları vardı. Şu an daha iyi oynadığımız için çok mutluyum. Çalışmaya devam etmeli, oyunumuzu ve takım kimyamızı geliştirmemiz gerekiyor.

Fenerbahçe’ye döndüğünden beri oynadığınız 3 karşılaşmayı da kazandınız. Deplasmanda Kızılyıldız’ı Lorenzo Brown’ın son saniye basketiyle yendiniz. Senin ve takımın mental gücü açısından bu ne kadar önemliydi?

MG: Gerçekten çok önemliydi. Bu galibiyet beni çok mutlu etti. Bu takımın potansiyeline inanıyorum ve daha fazla maç kazanmayı hak ettiğimizi düşünüyorum. Burada birçok tanıdığım ve arkadaşım var. Onlarla aramızda iyi bir kimya var. Dediğim gibi takıma yeni katılan oyuncularla birbirimize alışmalı ve beraber oynamayı öğrenmemiz gerkeiyor. İşler yavaş yavaş rayına oturmaya başladı. Umarım sezonun kalanında sağlıklı kalırız ve kazanmaya devam ederiz.

Biraz da koç Igor Kokoskov hakkında konuşmak istiyorum. Son zamanlarda taraftardan onun Avrupa’da koçluk yapamayacağına dair çok sert eleştiriler almaya başladı…

MG: Ne yaparsanız yapın insanlar her zaman konuşur. Herkesin kendi görüşleri var. Igor gerçekten harika bir koç, basketbol bilgisi inanılmaz bir seviyede. NBA’de 20 yıl geçirmiş bir koç, bu birçok koçun söyleyebileceği bir şey değil. Slovenya ile Avrupa şampiyonluğu kazandı. Avrupa’da nasıl koçluk yapılacağını çok iyi biliyor. Oyunu çok iyi anlıyor.

Sadece biraz zamana ihtiyacı var. Onun oyuncularını, oyuncuların da onu tanıması gerekiyor. Onun muhteşem bir koç olduğuna dair en ufak bir kuşku yok. Eğer Avrupa’da kalırsa tüm zamanların en iyi koçlarından birisi olma ihtimali var.

Sezonun geri kalanı için bireysel hedeflerin neler?

MG: Açık konuşmak gerekirse sadece sıradaki maçı kazanmak istiyorum Her zaman bu prensibe sahip birisi oldum. Maç maç yaklaşmayı seven birisiyim. Şimdi önümüzde iç sahada oynayacağımız Baskonia ve Panathinaikos maçları var. Bu maçları kazanarak derecemizi 10-10’a getirmek istiyoruz.

Panathinaikos‘tan bahsetmişken, onları puan durumunun üst sıralarında şampiyonluk adayı olarak değil de 5-12’lik dereceyle ligin son sıralarında görmek nasıl bir duygu?

MG: Panathinaikos ve Olympiacos‘un her zaman iyi takımlara sahip olmasını beklersiniz. Her zaman iyi Yunan ve yabancı oyunculara sahip oldular. Bu yüzden onları bu durumda görmek garip. Bazı maçları son saniyelerde kaybettiler ama genel olarak iyi bir takım olduklarını düşünüyorum. Özellikle hücumda çok yetenekli ellere sahipler. Sayı üretme konusunda çok iyi olan bazı oyuncuları var. Onlar da kadrolarında çok ciddi değişim yaşadı.

Avrupa’da yeni oyuncuların bir araya geldiği bir takımla başarılı olmak kolay değil. Az önce de söylediğim gibi her şey kimyayla alakalı. Zamanla onlar da dahai iyi hale gelecektir.

Avrupa’daki ilk maçından sonra sana mesaj attığımızda burada olmayı ve taraftarın önünde oynamayı özlediğini söylemiştin. Hem Amerika’da hem de Avrupa’da taraftar önünde oynama şansın oldu. Aradaki fark hakkında neler söylemek istersin?

MG: Bu sorunun cevabının ne olduğunu zaten biliyorsunuz, cevap olarak istediğinizi yazabilirsiniz… (Gülüyor) Gerçekten arada çok büyük fark var. Bazı NBA takımları gerçekten çok tutkulu taraftarlara sahipler. Philadelphia, Los Angeles, Utah, Boston… Ancak Yunan, Türk ve Sırp taraftarlar gerçekten çok farklı. Size söylediğim gibi onları çok özledim.

Özellikle Panathinaikos, Kızılyıldız ve Fenerbahçe taraftarı ayrı bir seviyede. Eğer taraftarımız salonda olsaydı çok daha fazla maç kazanırdık. Panathinaikos, kendi sahasında oynadığı 7 maçı kaybetti. Eğer taraftarları salonda olsaydı onlar da çok daha fazla maç kaznaırdı. Bu takımların taraftarının yokluğunu hissettiğini düşünüyorum. Ancak bu konuda elden gelen bir şey yok. Umarım bu durum yakın zamanda sona erer…

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!