By Buğra Uzar / buzar@eurohoops.net
Turkish Airlines EuroLeague’de sezonun kaderinin belli olacağı günler geldi çattı! Birbirinden çekişmeli maçlara sahne olan muhteşem bir normal sezon geride kaldı ve play-off heyecanı bugün resmen başlıyor!
Tabii ki geride bıraktığımız sezonda birçok isim öne çıkarken Eurohoops Türkiye jürisi de ödülleri dağıtmak için bir araya geldi. Eldeki performanslar ve istatistikler bizlere ciddi anlamda fikir verse de EuroLeague’in geçmişte play-off performanslarından önemli ölçüde etkilendiğini ve özellikle MVP ödülünü Final Four’a kalabilen takımlardan seçtiği malum. Dolayısıyla play-off’lar sona erdiğinde bizim de fikirlerimiz değişebilir. Sizleri daha fazla bekletmeden Eurohoops Türkiye jürisinin 2020-2021 EuroLeague sezonu ödüllerine geçelim:
Yılın Savunmacısı: Walter Tavares – Real Madrid
Diğer Oy Alan İsimler: Pierria Henry – Baskonia
Avrupa’da savunma denince akla gelen ilk isimlerden birisi olan Walter Tavares, bu sezon da beklentileri fazlasıyla karşıladı. Dolayısıyla Eurohoops Türkiye jürisi de neredeyse oy birliğiyle kendisini hakkını teslim etti ve Yılın Savunmacısı ödülünü ona verdi.
Real Madrid‘in 2.24 metre boyundaki dev pivotu, bu sezon Campazzo’nun ayrılığı ve Randolph’un sakatlığıyla hücumdaki artan yüküne rağmen savunmadaki görevlerini eksiksiz olarak yerine getirmeyi sürdürdü. Lige ilk adım attığında basketbola geç başlaması sebebiyle pozisyon alma bilgisi konusunda oldukça zayıf olan Tavares, buna rağmen üstün çalışma ahlakıyla kendisini her geçen gün geliştirdi. Hali hazırda ligin en iyi çember savunucusu olmasının yanında kısa savunması konusunda da sürekli olarak iyiye gitti.
Normal sezonun sonunda sakatlığı sebebiyle verimi düşse de 34 maçta 1.74’lük blok ortalamasıyla bu alanda ligin zirvesinde yer aldı. Üstelik 8 ribaunt ortalaması da yine bu alanda EuroLeague’de sezonun en yüksek ortalaması oldu. Son olarak 1 top çalma ortalamasıyla da ilk 20’de yer almayı başaran Tavares, etkili savunmasını istatistiklerle de desteklemiş oldu. Fakat tabii ki onun sahadaki etkisi bu istatistiklerin gösterdiğinden çok daha fazla. Sahada kapladığı devasa cüssesiyle bozduğu şutlar, kapattığı pas kanalları ve yarattığı caydırıcılık da cabası diyebiliriz. Kısacası 2019 yılında da bu ödülü kazanmayı başaran dev pivot, bu sezon da hak ederek bu ödülü kazanacak gibi duruyor. En azından bizim jürimizden kazandı bile!
Oy alan diğer isim ise Baskonia‘nın yıldızı Pierria Henry oldu. Bu sezon kendisini oldukça geliştiren ve iddialara göre gelecek sezon Real Madrid forması giyecek olan yıldız oyuncu, rakip guardlara ciddi bir baskı uygulamasının yanı sıra güçlü fiziği sayesinde birden çok pozisyonu savunabiliyor. Üstelik savunmadaki bu yüksek performansını hücumda aldığı büyük sorumluluğa rağmen gösterebilmesi takdire şayan. 1.7 top çalma ortalamasıyla bu alanda ligin zirvesinde olan Henry, karşılaşmak istemeyeceğiniz türde bir rakip. Fakat yine de Tavares’in performansı ona kıyasla biraz daha öne çıkmayı başardı.
Yılın En Çok Gelişme Kaydeden Oyuncusu: Achille Polonara – Baskonia
Diğer Oy Alan İsimler: Sertaç Şanlı – Anadolu Efes / Wade Baldwin – Bayern Münih
Baskonia bu sezon belki play-off’lara kalamadı ve sürpriz performansını taçlandıramadı ancak Eurohoops Jürisinin gönlü takımın yıldızı Achille Polonara’nın etkileyici performansının ödülsüz kalmasına razı olmadı. Bayanlar baylar, huzurlarınızda Yılın En Çok Gelişme Kaydeden Oyuncusu Ödülü sahibi Achille Polonara!
Aslında bu ödül EuroLeague’de resmi olarak verilmiyor ancak bize göre verilmesinde bir sakınca yok. Takımın lideri ve kalbi diyebileceğimiz Toko Shengelia’nın yaz döneminde CSKA Moskova’nın yolunu tutmasının ardından Baskonia’nın kendi kahramanlarını yaratması gerekiyordu. Polonara da tam olarak bu görevin karşılığını verdi.
Geçtiğimiz sezon 27 maçta forma giyen, hiç ilk beş başlamayan ve ortalama sadece 12 dakika sahada kalan Polonara, 3.1 sayı ve 2.8 ribaunt ortalamaları yakalayabilmişti. Bu sezon artan dakikalarının, sorumluluğunun ve koç Ivanovic’in kendisine olan güveninin karşılığını veren Polonara, 33 maçın 29’una ilk beş başladı, ortalama 29:47 dakika sahada kaldı ve 12.2 sayı, 6.6 ribaunt, 1.9 asist ve 1.2 top çalma ortalamaları yakalamayı başardı.
İstatistikler de İtalyan oyuncunun oyunundaki gelişimini gösteriyor. Hücumda çok önemli bir sorumluluk aldı, etkileyici şut performansının yanı sıra pasör özelliğini de öne çıkarttı, ribauntlarda ciddi bir katkı yaptı. Kısacası tabiri caizse “Fakir Shengelia’sı” gibi etkileyici bir performans gösterdi. Bu da bizim için ödülün sahibi olmasını sağladı.
Polonara dışında Olympiacos‘la geçirdiği kabus gibi bir dönemin ardından tarihi bir sezon geçiren Bayern Münih’le muhteşem bir performans gösteren Wade Baldwin, 15.2 sayı, 3.1 ribaunt, 3.9 asist ve 1.2 top çalmaları yakaladı. Alman ekibinin liderliği rolünü üstlenen ve savunmaların ilgisi üzerindeyken böyle etkileyici rakamlara ulaşması da onun değerini daha da arttırıyor.
Jürimizden oy alan bir diğer isim ise tanıdık bir oyuncu. Sezona tutuk başlayan ve sürpriz mağlubiyetler alan Anadolu Efes‘i tabiri caizse silkeleyen ve kendine getiren Sertaç Şanlı bu sezon çıkış yapan oyuncular arasına adını yazdırdı. Özellikle dış şutlarıyla ve çemberi kapatmasıyla takımına müthiş bir katkı yapan Sertaç, bu sezon birçok maçta kariyer rekorlarını kırmayı başardı. 7.4 sayı ve 1.8 ribaunt ortalamaları belki çok etkileyici değil ancak lacivert beyazlıların sezonunun gizli kahramanlarının başında onun adı gelecektir.
Yılın Koçu: Andrea Trinchieri – Bayern Münih
Diğer Oy Alan İsimler: Ergin Ataman – Anadolu Efes
Neredeyse oy birliği ile verilen bir ödül daha. Bayern Münih ile tarihi bir sezon geçiren ve Alman ekibini tarihinde ilk kez play-off’lara taşımayı başaran Andrea Trinchieri, Eurohoops Türkiye jürisine göre Yılın Koçu ödülünün sahibi oluyor.
Sezon başlamadan önce mütevazı bir kadroya sahip olan Bayern Münih’in Baskonia, Maccabi Tel Aviv, Olympiacos, Panathinaikos gibi EuroLeague devlerinin arasından sıyrılarak tarihin en zorlu sezonunda play-off’lara üstelik de 5. sıradan kalacağını söylesek sanırım birçok kişi buna gülerdi. Ancak Alman ekibi bunu başardı ve buradaki aslan pay da Andrea Trinchieri’ye ait.
Korona virüs pandemisi sebebiyle diğer sezonlara kıyasla çok yorucu bir sezon yaşadığımız aşikar. Kadro yönetmek ciddi anlamda zorlaştı ve oyunculara saha içinde olduğu kadar saha dışında da ilgi göstermek çok daha önemli bir hale geldi. Hemen her şeyin olabileceği böylesine bir sezonda İtalyan koçun takımına kurduğu hakimiyet takdire şayan. Kadrodaki her parçadan maksimum verimi almayı başardı. Baldwin, Lucic, Reynolds gibi oyuncular kariyer sezonlarını geride bıraktılar. Bunun yanı sıra Bavyera ekibi sezonun en etkileyici savunma takımlarından birisi olmayı da başardı. Yaptığı açıklamalar, koçluk tarzı, hayat felsefesi düşünüldüğünde nevi şahsına münhasır bir isim olan Andrea Trinchieri, takımıyla birlikte play-off’larda bu peri masalını sürdürmeye çalışacak. Fakat sonuç ne olursa olsun bu ödülü fazlasıyla hak ettiğini söyleyebiliriz.
Jürimizden oy alan bir diğer isimse Anadolu Efes‘in başantrenörü Ergin Ataman oldu. Aslında bu oyun sebebi, Ergin Ataman’ın bu sezonki performansından ziyade geçtiğimiz sezonki muhteşem performansının bir takdiriydi. Sonuçta geçen yıl bu ödül verilemedi fakat herkes bu ödülün Ergin Ataman’ın hakkı olduğu konusunda hem fikirdi. Tabii ki sadece geçtiğimiz yılki performansı sebebiyle olduğunu söylemek yanlış olur. Tecrübeli koç bu sezonun özellikle ikinci yarısında kusursuza yakın bir performans gösterdi ve sezonun en başarılı koçları arasında yer almayı kesinlikle hak ediyor. Anadolu Efes, Final Four’a kalma başarısı gösterirse belki bizim jürimizin de EuroLeague’in de kararı etkilenebilir.
En Değerli Oyuncu: Vasilije Micic – Anadolu Efes
Diğer Oy Alan İsimler: Nikola Mirotic – Barcelona
Bireysel ödüllerin en önemlisi olan En Değerli Oyuncu ödülünde jürimizin oyları bölündü fakat bir isim öne çıkmayı başardı. O isim de Anadolu Efes‘in lideri Vasilije Micic!
Son yıllarda EuroLeague’in en değerli isimlerinden birisi olan Sırp yıldız, bu sezon da etkileyici performansını sürdürdü. Anadolu Efes sezona iniş çıkışlı bir başlangıç yaparken Micic de bu durumdan etkilenmişti. Fakat sezonun ortasına doğru öyle bir vites arttırdı ki bir daha arkasına bile bakmadı. Hem o hem de takımı Anadolu Efes…
Skor bulma konusunda birçok farklı ve etkili meziyete sahip olan Micic, takım arkadaşlarına pozisyonlar yaratma konusunda da gerçek bir sihirbaz. Güçlü fiziği ve ribauntlardaki etkinliği sayesinde takımına savunmada da önemli katkı verirken aynı zamanda tempoyu arttırma konusunda da etkili olabiliyor. Üstelik bu yıl takım liderliği konusunda da bir adım daha öne çıktı ve Larkin’e kıyasla dizginleri elinde daha çok tutan isim oldu.
Micic, bu sezon 33 maçta 16,1 sayı, 2,6 ribaunt, 5 asist, 1.2 top çalma ve 17.1 PIR ortalamaları yakalamayı başardı ki bu da kendisinin etkinliğini gösteriyor. Sezonun ilk kısmındaki bocalaması olmasa belki bu rakamlar çok daha görkemli olabilirdi. Dolayısıyla Micic bu ödülü fazlasıyla hak ediyor. Ancak EuroLeague’in özellikle bu ödülü Final Four’a kalabilen takımlardan seçtiğini düşünürsek asıl görevi şimdi başlıyor ve play-off’larda da temsilcimizin en önemli kozlarından biri olacağını öngörebiliriz.
Jürimizden oy alan bir diğer isimse Barcelona’nın yıldızı Nikola Mirotic oldu. NBA’den Avrupa’ya geldiği andan itibaren etkileyici bir performans sergileyen Mirotic, bu sezon da bu durumu sürdürmeyi başardı. İçeriden ve dışarıdan etkili olabiliyor, üzerine nasıl bir savunma gönderirseniz gönderin skor bulmayı başarabiliyor ve yeri geldiğinde yönlendiricilik de yapabiliyor. 16.9 sayı, 6.3 ribaunt, 1.1 asist, 1.2 top çalma ve 22 PIR ortalamaları zaten birçok şeyi anlatıyor.
Mirotic’i Micic’ten ayıran bana göre iki nokta var. Birincisi Micic’in aksine onun sezonun son kısmında sakatlıkların ve rotasyonların da etkisiyle performansının biraz düşüş göstermesi diyebiliriz. İkincisiyse sahadaki görevini yaparken çok zor şeyleri dahi çok basit göstermesi. Yani 25 sayı, 10 ribauntla oynadığı bir maçta dahi çok fazla efor sarf etmiyormuş gibi gözüküyor ki tüm savunmaların odak noktasında olduğunu düşünürsek aslında ne kadar çok zor şeyler yaptığı ortada. Eğer o da takımını Final Four’a taşımayı başarırsa ve bu performansını sürdürebilirse ödülde çok ciddi bir aday olarak yer alacaktır.