By Buğra Uzar / info@eurohoops.net
Shane Larkin, Anadolu Efes formasıyla bir kez daha Turkish Airlines EuroLeague’de Final Four oynayacak ve bundan önce milli süper yıldız, Eurohoops’a özel açıklamalarda bulundu.
Larkin, bu sezon gösterdiği performanstan Real Madrid serisindeki maçlara, geçen sezon yaşananlardan gelecek planlarına birçok farklı konuda samimi açıklamalar yaptı.
Huzurlarınızda Larkin ile gerçekleştirdiğimiz röportaj:
-Öncelikle tekrar Final Four’a kaldığınız için tebrikler. Real Madrid’e karşı çok zor bir seri oynadınız. İlk 2 maçı görece daha rahat kazandıktan sonra müthiş bir geri dönüş yaptılar. Seriyi 5. maça taşımayı başardılar ve son maçta gayet yakın geçti. Madrid’den böyle bir geri dönüş bekliyor muydunuz?
-“İlk 2 maçı kazanma şeklimizden sonra takımdaki kimsenin böyle bir geri dönüşü beklediğini söyleyemem. Stratejilerinde gerekli değişiklikleri yaptılar. Bizim işimizi baya zora soktular. Onların hakkını vermek gerekiyor çok iyi bir iş çıkardılar. Kendi evlerinde oynadıkları maçlarda çok sağlam oynadılar ve maç sonlarında gerekeni yapmayı başardılar. Biz bu konuda o kadar başarılı olamadık. Madrid gibi bir takıma her zaman saygı duymanız gerekiyor. Sonuna kadar savaştılar ve 2 maçı da kazanmayı hak ettiler. Ancak seri kendi sahamıza döndükten sonra takım olarak işimizi yaptığım için gururluyum. Final Four’da gittiğimiz için mutluyum.”
-Şampiyonluk kazanan takımların bu tarz zorluklarla karşılaşması gerekir. Siz takım olarak bunu yaptınız. Final Four’da böyle zor bir seriden çıkmış olmanın size faydası olacak mı?
-“Evet bunu kesinlikle düşünüyorum. İçinde bulunduğumuz durum çok iyi değildi ve test edilmemiz gerekiyordu. Eğer seriyi 3-0 kazansaydık şu an kendimizi çok daha rahat hissediyor olacaktık. Kendimize çok güvenecektik. Seriyi 3-0 kazanmak tabii ki çok güzel bir şey ama 5. maçtan sonra takıma da söyledim. Böyle kazanmayı tercih ederim çünkü zor bir durumda kaldık ve kim olduğumuzu herkese gösterdik. Final Four’da da her şey tek maç üzerinden belli olacak. Bu duyguyu Final Four’dan önce yaşadığımız için mutluyum. İlk hedefimizi gerçekleştirdik. Şimdi 2 maç daha kazanmaya çalışacağız.”
-5. maç senin için çok kolay geçmedi. Maçın son anlarına kadar çok skor üretemedin. Ancak büyük bir Kobe hayranı olarak, 5. maçta onun 2010 NBA Finalleri 7. maçındaki performansına benzer bir şeyi sende gördüm. Kobe de o gün çok skor üretememişti ama ribauntlarda, savunmada ufak işleri yaparak fark yaratmıştı. Bunun benzerini 5. maçta da sende gördük. Her zaman alışık olduğun seviyede skor üretememek kolay değil. Sayı atamamak maç esnasında kafana çok takıldı mı yoksa takıma diğer alanlarda katkı yapmak için seni motive mi etti?
-“Şutlarınızı sokamamak her zaman kafanıza takılır. Hücumda istediklerinizi yapamamak üzücü. Ancak sonuçta 5. maçta oynuyorduk ve takımın kazanabilmesi için mümkün olduğu kadar agresif olmaya çalıştım. Takıma yardımcı olabileceğim ufak şeyleri yapmaya çalıştım. Takımın önemli oyuncularından birisi olduğumu biliyorum. Bu yüzden maç sonunda sahada olacağımı da biliyordum. Asistlerle, ribauntlarla, savunmada efor sarf ederek takımıma yardımcı olmaya çalıştım. Neyse ki takım arkadaşlarım son dakikalarda sorumluluk aldı ve maçı kazanmamızı sağladılar.”
-Daha önceki röportajlarında “Henüz benim en iyi performansımı görmediniz.” ve “Bizi Mayıs ayında görün.” demiştin. Mayıs ayı geldi, Final Four’a kaldınız. Artık sizden daha fazlasını beklemeli miyiz?
-“Takım olarak burada olmak istiyorduk. Tekrar Final Four oynayıp şampiyonluk için mücadele etmek istiyorduk. Bu fırsatı yakaladık, artık önümüze maç maç bakacağız. CSKA harika bir takım. Play-off’larda Fenerbahçe’yi süpürdüler. Onları kesinlikle hafife alamayız. İlk olarak o maça odaklanmamız gerekiyor. En iyi oyunumuzu oynayıp önümüze bakacağız. Şu anda takım olarak iyi basketbol oynadığımızı düşünüyorum. Umarım Final Four’da birkaç yıl önce başladığımız işi tamamlayıp şampiyonluğa ulaşırız.”
–CSKA’dan bahsetmişken, Play-off serileri başlamadan önce basketbolseverlerin pek şans verdiği bir takım değillerdi. Hatta birçokları Fenerbahçe’yi onlar karşısında favori görüyordu. Play-off serilerine baktığımız zaman rakiplerini süpüren tek takım ise CSKA’ydı. Bu durum sizin aranızdaki eşleşmeye nasıl etki edecek? CSKA’ya karşı nelere dikkat etmeniz gerekiyor?
-“Sizin de söylediğiniz gibi play-off’larda rakibini süpüren tek takım onlar. Sürekli buraları oynayan bir takımlar. Üst üste 9. kez Final Four oynuyorlar. Çok iyi bir koça, iyi bir kadroya veya tecrübeye sahipler. Bu seviyede ihtiyacınız olan her şey onlarda var. Biz kendi gelişimimize odaklanıp, Final Four’a kadar daha iyi hale gelmek için çaba göstermemiz gerekiyor. Final Four’a gittiğimizde de onların ligdeki en iyi takımlardan biri olduğunu kabul etmeli ve hak ettikleri saygıyı göstermeliyiz. Biz, takım olarak ligdeki en iyi ekiplerden birisi olduğumuzu düşünüyoruz. Final Four’da artık her şey maç üzerinden belli olacak. Final Four’u bu özelliğini hem seviyorum hem de sevmiyorum. Tek bir maçta sezonu komple kaybedebiliyorsunuz. Ancak sahaya çıkıp elinizden gelen her şeyi yaptığınız zaman kazanmak için de şansınız oluyor. Kesinlikle rakibimizi hafife alamayız. Elimizden gelen her şeyle savaşmamız gerekiyor. Sezonun bu noktasında işler ne kadar mücadele ettiğinize bakıyor. Çok agresif ve rekabetçi bir maç olacaktır.”
-Geçen sezon çok dominant bir takımdınız. Ligin zirvesinde yer alıyordunuz ve şampiyonluk için en büyük favoriydiniz. Ancak ne yazık ki sezon iptal edildi. Daha önce bunu koç Ergin Ataman ve Bryant Dunston ile de konuştuk. “Bu tabii ki kimsenin suçu değil ancak şampiyonluğumuz çalınmış gibi hissediyoruz.” demişlerdi. Geçen sezonun iptal edilmesi bu sene size ekstra motivasyon sağlıyor mu?
-“Kesinlikle bize daha çok motivasyon veriyor. 2 sene önce final maçında kaybettik. Geçen yıl her maç kendimizi kanıtlamak için sahaya çıkıyorduk. Tam olarak bunu yapıyorduk ve bana kalırsa sene sonunda da şampiyon olacaktık. Daha sonra Covid-19 salgını başladı. Bu tabii ki kimsenin suçu değil fakat geçen senenin bizim için kefaret sezonu olması gerekiyordu. Hak ettiğimiz şampiyonluğu kazanacağımızı düşünüyorduk. Hala bu duyguyu hissediyoruz. Tabii ki geçen seneki kadar kuvvetli bir duygu değil. Ancak bu hala aklımıza gelen bir şey. 2 yıl önce finalde en iyi oyunumuzu oynamamıştık. Geçen sezon en iyi oyunumuzu oynarken Covid-19 salgını başladı. Bu sene de aynı motivasyon ve adanmışlıkla sahaya çıkıp sonuna kadar savaşacağız. Takımımızla alakalı en güzel şeylerden birisi bu. 4-5 oyuncu değil, soyunma odasındaki 15 oyuncunun hepsi birbiri için savaşmak istiyor. Şampiyonluk kupasını İstanbul’a getirmek için mücadele edeceğiz.”
–Anadolu Efes’e ilk geldiğinde kulübün Avrupa’da bu kadar büyük bir güç olacağını düşünüyor muydun?
-“Anadolu Efes’le ilk anlaştığımda takımdaki parçaları gördüm ve iyi bir takım olacağımızı düşündüm. Takımdaki Vasa dışında neredeyse herkese karşı oynamıştım. Yetenekli bir kadroya sahip olduğumuzu ve güçlü bir takım olabileceğimizi biliyordum. Buraya gelmemin sebeplerinden birisi de zaten buydu. EuroLeague şampiyonluğu kazanmak istiyordum. Kağıt üstünde iyi bir takım olarak gözüküyorduk. Ancak bizim bu kadar iyi bir takım olmamızı sağlayan şey son yıllarda takımdaki birçok oyuncunun oynadığı roller. Ben buraya geldiğimden beri çok geliştim, Micic aynı şekilde. Kruno kariyerinin en iyi basketbollarından birisini oynuyor. Tibor, Sertaç gibi isimler önemli gelişim kaydetti. Bryant ve Beaubois çok öneli katkı veriyor. 5. maçta Chris inanılmaz bir performans sergiledi. Takımda üst seviyede oynayabilen birçok oyuncumuz var. Son 3 yılda sürekli bir arada olmamız birbirimize güvenmemizi de sağlıyor. Sayıyı kim atarsa atsın, ribaundu kim alırsa alsın herkes takımın kazanması için mücadele ettiğimizi biliyor. İlk andan itibaren burada özel bir takım olabileceğimizi düşünüyordum. Beklentilerim de gerçeğe dönüştü.”
–Anadolu Efes’in ne kadar fazla silahı olduğuna inanmak çok güç. Senin de saydığın gibi sezon boyunca birçok farklı isimden önemli katkılar aldınız. Uzun süredir gördüğüm en bencil olmayan takımlardan birisi olduğunuzu söyleyebilirim. Bu kimyayı nasıl yakaladınız?
-“Bu sanırım doğal olarak gelişti. Sezonun ilk kısmında biraz istikrarsızdık. Herkes birbirini tanımaya çalışıyordu. Sezonun son kısmına doğru işleri yoluna koyup çok iyi oynamaya başladık ve finale kaldık. O finali kaybetmek bizi takım olarak daha da yakınlaştırdı. O takım belki dağılabilirdi. Ancak hepimiz geriye gelip şampiyonluk için mücadele etmek istedik. Geçen sene çok özel bir yıl geçiriyorduk. Özellikle hücumda yakın tarihin en iyi takımıydık. Bu durumun kimsenin tahmin edemediği bir virüs tarafından elimizden alınması bizi daha da yakınlaştırdı. Takım olarak yine dağılabilirdik fakat birbirimize şampiyonluk için bir kez daha mücadele etmeyi borçlu olduğumuzu düşündük. Bencil olmamamızın sebebi de bence bu. Herkes birbiri için oynuyor, herkesin tek amacı şampiyonluk. Bu da bizim şu andaki takım haline gelmemizi sağladı.”
-Anadolu Efes’in son 2.5 yılda başardıklarının bir EuroLeague şampiyonluğuyla tescillenmesi gerektiğini düşünüyor musun?
-“Bence şampiyonluk malumun ilanı gibi olur. Şu anda herkes Efes’i Avrupa’nın en güçlü takımlarından birisi olarak görüyor. İlk yılımızdan beri her sezonun başında herkes bizim Final Four’a gitmemizi ve şampiyonluk kalibresinde bir takım olmamızı bekliyor. Şampiyonluğun elde ettiğimiz başarıları tescil etmek için şart olduğunu düşünmüyorum ancak bu yaşanırsa son damgası olacaktır. Birçok inanılmaz şey yaptık. Bir yığın rekor kırdık, son yıllarda izlemesi en çok heyecan veren takımlardan birisi haline geldik. Herkes oynadığımız oyuna saygı duyuyor. Ancak günün sonunda şampiyonluk kazanmak bu başarının son noktası olacaktır. Herkesin takım olarak yaptıklarımıza saygı duyduğuna inanıyorum. Hepimiz zamanla daha iyi hale de geldik. Şampiyonluk, bu yaptıklarımızın tescillenmesi olmayacaktır. Fakat Avrupa’nın en büyüğü olarak görülmek istiyorsak bunun için şampiyonluk şart. Sadece Final Four’a kalmak bunun için yeterli olmayacaktır. Şampiyonluk kalibresinde olduğumuzu kanıtlamak için tabii ki şampiyon olmamız gerekiyor.”
-Son 2.5 sezonda bu kadar başarılı olmanızın en büyük sebeplerinden birisi de koç Ergin Ataman. Onunla çalışmak nasıl? Sizin aranızdaki ilişki nasıl? Ergin Ataman’la çalışmanın en büyük avantajı ne?
-“Bence koç Ataman ile çalışmanın en büyük avantajı kendiniz olmanıza izin vermesi. Bugüne kadar gördüğüm birçok koç oyuncularının üzerinde ve sahada oynanan oyunun çok büyük kısmını kontrol etmeye çalışıyor. Bizim takımımızda ise daha çok tempo ve akışa dayalı bir hücum var. Hepimiz, birbirimizin nasıl oynadığını, nasıl şut atmak istediğini biliyoruz. Ataman da bunu anlıyor ve kendimiz olmamıza izin veriyor. Benim, Vasa’nın, Kruno’nun Rodri’nin bu kadar başarılı olmasının sebebi de bence bu. Hepimizin buraya geldiğimizden beri kariyerimizin en iyi dönemini geçirmesinin sebebi bence bu. Sonunda istediğimiz özgürlüğe burada sahibiz çünkü. Ataman ile çalışmanın en büyük avantajının bu olduğunu söyleyebilirim. Tabii ki taktikleri, stratejileri, hücumda ve savunmada yapmanızı istediği şeyler var. Ancak sahaya çıkıp savunmada mücadele edip hücumda da agresif olduğunuz sürece size ihtiyacınız olan özgürlüğü sağlıyor. Ataman için oynamanın en avantajlı yanı bence bu.
-Koç, iddialı açıklamalar yapmayı da seviyor. Biz basın mensupları olarak bize başlık verdiği için bunu çok seviyoruz tabii ki. Koçun cesur açıklamaları sizi de motive ediyor mu?
-“Bence ekstra motivasyona ihtiyacımız yok. Çünkü yeteri kadar motiveyiz. Koçun yaptığı açıklamaları biliyoruz. Onun tarzı bu, kendisine ve takıma güveniyor. Biz de sahaya çıkıp elimizden geldiği kadar mücadele etmek ve onun açıklamalarını gerçeğe dönüştürmek istiyoruz. Kendine ve oyuncularına bu kadar güvenen bir koça sahip olmak her zaman güzeldir. Sahaya çıkıp işimizi yapmamıza da izin veriyor. Üzerimizde baskı oluşturmuyor. Medyaya manşetleri veriyor. Bize de sahaya çıkıp oynamak için sebep veriyor.”
-Koç Ataman’ın yakın zamanda yaptığı açıklamalardan birisini sana sormak istiyorum. Koç, “Anadolu Efes, bu sezon EuroLeague’i kazanacak” dedi. Sen bu konuda koça katılıyor musun?
-“Tabii ki. Bir şeyi başarabilmek için önce buna inanmanız gerekiyor. Kazanmamamız için hiçbir sebep olduğunu düşünmüyorum. Gerekli yeteneğe ve stratejiye sahibiz. Bu yüzden sahaya çıkıp kazanmak için mücadele edeceğiz. Neden biz şampiyon olmayalım ki?”
-Sana kısa rotasyonundaki takım arkadaşın Vasilije Micic’i sormak istiyorum. Bu sene harika bir oyun oynadı, birçokları onun MVP ödülünü kazanması gerektiğini düşünüyor. Sen buna katılıyor musun? Sence sezonun MVP’si olmayı hak ediyor mu? Buna ek olarak sence Avrupa’nın en iyi guard ikilisi misiniz?
-“Avrupa’nın en iyi guard ikilisi olduğumuza kesinlikle inanıyorum. Avrupa’da birçok yetenekli oyuncu var ancak oyuna bizim kadar etki edebilen bir guard ikilisi olduğunu düşünmüyorum. MVP konusuna gelince bu sezon kesinlikle bizim takımımızın en değerli oyuncuydu. Sezon boyunca sağlıklıydı, her maçta oynadı. Her kritik anda onun eli vardı. Çok büyük maçlar oynadı. Ödülün oylaması nasıl oluyor, kim seçiyor bilmiyorum ancak Vasa’nın kesinlikle hakkı olduğunu düşünüyorum.”
-Bu sezon hakkında konuşursak Covid-19 salgını sebebiyle tarihin en zor yıllarından birisiydi. Sen de bazı sakatlık sorunları yaşadın. Sanırım Covid de geçirdin. Bu senenin getirdiği zorluklarla başa çıkmak bir oyuncu olarak nasıldı?
-“Kesinlikle zor bir sezon oldu. Daha önce oynadığım hiçbir sezona benzemiyordu. Tribünlerde taraftar yoktu. Sürekli seyahat ediyorduk, maske takıyorduk. Sürekli etrafınızdakilere dikkat etmeniz gerekiyordu. Bu kesinlikle zordu. Sezon ilerledikçe biraz daha alışmaya başladım. Zamanla kendinizi zihinsel anlamda dinlendirebilecek şeyler buluyorsunuz fakat çok zor bir yıldı. Fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak benim geçirdiğim en zor sezondu. Bu sezon boyunca dünyada bununla başa çıkmaya çıkan herkesin hakkını vermek gerekiyor. Bu maçları oynamak hiçbir zaman kolay değil. Dünyada birçok şey yaşanırken motivasyonunuzu ve odağınızı korumak kolay değil. Geri adım atmayan herkesin hakkını vermek gerekiyor. Kimse için kolay bir zaman olmadı. Bu açıdan bakınca da takım olarak bu noktada olduğumuz için çok gurur duyuyorum. Türkiye’de 2 kez kapanma geçirdik. Evlerimizde tıkılı kaldık. Basketbol antrenmanları dışında bir şey yapmaya fırsat bulamadık. Takımla bu yüzden gurur duyuyorum. Sezon boyunca başarılı performans gösteren herkesi de bu zor şartlar altında bunu başardıkları için kutluyorum.”
-Türk pasaportuna sahip olmak nasıl bir duygu? Türkiye’deki herkesin Milli Takımın formasını giydiğin için mutlu olduğunu söyleyebilirim. Bu konuda sen neler hissediyorsun?
-“Bu harika bir duygu. Geçen sezon pasaportu ilk aldığımda çok daha güzeldi. O dönemde henüz Covid yoktu ve dışarı çıkıp insanlarla bir araya gelebiliyordum. Buradaki kültürü daha çok öğrenebiliyordum. Bu açıdan bakınca çok güzeldi. Şu anda da daha çok gezip, daha çok şey öğrenerek toplumun bir parçası olmak istiyorum. Ancak Covid yüzünden bunu yapma fırsatım pek olmadı. Türkiye’yi temsil etmek harika bir duygu. Milli maçlarda oynamak asla unutmayacağım bir deneyimdi. Beni bu kadar destekleyen bir ulusun parçası olduğum için gururlu ve minnettarım. Bana çok büyük bir sevgi ve destek gösteriyorlar. Ben de bu sevgi ve desteğin karşılığını vermek istiyorum.”
-Türk insanı gayet misafirperverdir. Kapanma bittikten sonra birçok kişinin sana kebap, baklava ikram edeceğine eminim. Favori bir Türk yemeğin var mı?
-“Açıkçası bilmiyorum. Tercih yapmam gerekirse baklavayı söyleyebilirim. En sevdiğim tatlı kesinlikle o. Bir tane seçmem gerekirse sanırım mantıyı seçerim.”
-Sana Alperen Şengün’ü de sormak istiyorum. Milli takımda da beraber oynuyorsunuz. Geçtiğimiz günlerde NBA Draftı’na katılacağını açıkladı. Onun hakkında neler düşünüyorsun? NBA seviyesinde başarılı olabileceğini düşünüyor musun?
-“O çok yetenekli genç bir oyuncu. Bu sezon Basketbol Süper Ligi’ni adeta domine etti. Büyük ellere sahip ve çok atletik bir oyuncu. Bunun yanında önemli gelişim gösterebileceğini düşünüyorum. Oyunun bazı yanlarında hala ham, hala genç bir oyuncu ancak doğal bir yeteneğe sahip. Potansiyelini maksimize edebileceği bir yere gitmeye ihtiyacı var. Ancak doğal yetenek olarak baktığımız zaman onun harika olduğunu düşünüyorum. Şut atabiliyor, top sürebiliyor, pas verebiliyor. Büyük ellere sahip, çok atletik. Çemberin etrafında iki eliyle de pozisyonları bitirebiliyor. Çok parlak bir geleceği olduğunu düşünüyorum. Umarım NBA’deki takımlar, Alperen’in nasıl bir oyuncuya dönüşebileceğini düşünerek draft ederler. Ona gelişebileceği fırsatı vermeleri, 2-3 yıllık zamanı tanımaları gerekiyor. Eğer doğru bir adrese giderse NBA’de başarılı olmaması için bir sebep göremiyorum.”
-Senin için bu sezonki en unutulmaz maç hangisiydi?
-“Real Madrid ile oynadığımız 5. maçı söylemem gerekiyor. Bu sezonki en gergin atmosferde oynadığımız maçtı. Sezon boyunca taraftarsız oynamak maçların daha az gergin bir atmosferde oynanmasına sebep oluyordu. Ancak iki takım da ortada neyin olduğunu bilerek o gün salona geldiler. Bu yüzden maçın enerjisi çok daha farklıydı. Bu yüzden sezonun en gergin, önemli, eğlenceli, heyecanlı maçının Madrid ile oynadığımız 5. maç olduğunu düşünüyorum.”
-Simon, son saniyelerde attığı mucizevi şuttan önce senden tavsiye aldı mı? (Gülerek)
-“Kruno inanılmaz bir oyuncu. İnanılmaz birisi. Adeta bir sihirbaz gibi son şutu soktu. Tek dribling üzerinden çok zor bir açıdan şutu yolladı. Thompkins üzerindeydi. Buna rağmen üzerinden topu çok yüksek bir açıyla potaya yolladı ve top fileden başka hiçbir şeye değmedi. Gerçekten inanılmaz bir andı. Bu tarz şutları asla unutamazsınız.”
-Biraz geleceğin hakkında da konuşmak istiyorum. Bunu konuşmak için biraz erken farkındayım ancak bu sezonun senin için Avrupa’daki “Last Dance” sezonun olduğunu düşünüyor musun? Yoksa Anadolu Efes’te mutlu musun? Takımınla kontratın devam ediyor ama sözleşmende opsiyon da var.
-“Açık konuşmak gerekirse bunun üzerine çok düşünmedim. Bu sezon çok duygusal geçti. Sezona ameliyatla başladım, daha sonra Covid geçirdim. Bir türlü iyi oynayamadım, kendimi bulmam biraz zaman aldı. Bu yüzden gelecek sezon hakkında pek düşünmedim. Hala da pek düşünmüyorum. Geleceği planlamaya çalışan insanlardan birisi hiçbir zaman olmadım. Anın tadını çıkarmaya çalışıyorum. BSL’de play-off maçlarımız var. O maçları kazanıp yoluma bakmak istiyorum. Daha sonra EuroLeague Final Four’a gidip şampiyonluk kazanmak istiyorum. Final Four’dan sonra neler olacağını göreceğiz fakat şu anda geleceğime dair bir şey söylemem doğru olmaz. Çünkü gerçekten bilemiyorum.”
-Son olarak şunu sormak istiyorum: Anadolu Efes taraftarı Final Four’da sizi desteklemek için salonda olmayacak. Onlar için bir mesajın var mı? Sizden birkaç kelime duymayı gerçekten çok isterler.
-“Onları çok özlediğimizi söylemem gerekiyor. Onların enerjisini salonda hissetmeyi özlediğimi özellikle söyleyebilirim. Benim daha iyi oynamamı sağlıyorlardı. Taraftarın salonda olması bana enerji veriyordu. Oyundan daha fazla zevk almamı sağlıyordu. Bu yüzden onları kesinlikle özledim. Onları tekrar tribünlerde görmek için sabırsızlanıyorum. Final Four’da salonda olmayacaklar fakat bizi evlerinden desteklemeye devam edecekler. Biz de parkeye çıkıp şampiyonluğu getirmek istiyoruz. Uzun 3 sene geçirdik. EuroLeague finali kaybettik. Türkiye’de şampiyonluk kazandık. Geçen sezon inanılmaz anlar yaşadık. Şimdi tekrar olmamız gereken yerdeyiz ve şampiyonluk kazanma şansımız var. Sahaya çıkıp elimizden gelen her şeyi yapıp şampiyonluk kupasını İstanbul’a getirmek istiyoruz. Belki Türkiye’deki kısıtlamalar bittikten sonra ufak bir parti verebiliriz. Ama en büyük hedefimiz kupayı Türkiye’ye getirmek.”
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!