By Arma Kaynar / info@eurohoops.net
Fenerbahçe Beko’nun yeni transferlerinden Achille Polonara, takımının yeni sezon öncesinde düzenlediği basın günü etkinliğinde Eurohoops’un sorularını yanıtladı.
Huzurlarınızda İtalyalı yıldız ile gerçekleştirdiğimiz röportaj…
– Avrupa’nın son dönemdeki en başarılı ve en büyük kulüplerinden birine transfer oldun. Tabii bu sebeple de büyük beklentiler var. Böyle büyük bir organizasyonun parçası olmak nasıl bir his?
– Benim için bir onur. Buraya gelmeden önce, insanlar henüz Fenerbahçe ile anlaşacağımı bilmiyorken de birçok mesaj aldım. Bana kucak açtılar. ‘Fenerbahçe’ye gel’ mesajları yolladılar. Bu durum, buraya gelmeme yardımcı oldu ama benim için en iyi durumun, en iyi kulübün de burası olacağından emindim zaten. Çünkü Fenerbahçe, EuroLeague’in en büyük ve en önemli takımlarından biri. Buraya geldiğim için çok mutluyum çünkü tarihi bir kulüp ve her yıl kupalar kazanmak istiyorlar. Çok rekabetçi bir kulüp. Keza Avrupa’nın en iyi taraftarlarına da sahipler. Bu da bizim için, oyuncular için harika.
– Henry, Baskonia‘da da takım arkadaşındı. Buraya birlikte geldiniz. Transfer süreçleriniz nasıl ilerledi? Birbirinizle konuştunuz mu?
– Evet, bu yaz çok konuştuk. Galiba ben ondan önce imzaladım. O da benim imzaladığımı duyunca onun için de en uygun durum olacağından emindi. Çok iyi arkadaşız. Baskonia‘da iki yıl birlikte oynadık, o yüzden birbirimizi çok iyi tanıyoruz. O da buraya geldiği için çok mutluyum.
– Bu durum, uyum sürecinde seni nasıl etkileyecek? Birbirinizi çok iyi tanıyorsunuz.
– Evet, birlikte iki yıl oynadık ama bence genel olarak daha iyi tanımak için de daha uzun zaman gerekli. Bu durum, bize hazırlık maçlarında yardımcı olacaktır. Keza diğer takım arkadaşlarımızla birbirimizi tanımamıza da yardımcı olacak. Bence belli bir kimyamız var ama bunu daha da geliştirebiliriz.
– Fenerbahçe’nin çekirdek kadrosundan birçok oyuncu hâlâ burada ama yeni transferler de var. Şu ana kadar takım kimyası anlamında süreç nasıl ilerliyor?
– Öncelikle yeni bir teknik ekip ve yeni oyuncular var tabii ki. Üç hafta önce antrenman yapmaya başladık. Yapacağımız birçok iş var. Her gün gelişiyoruz. Herkes tecrübeli, Fenerbahçe’ye kazanmak istediği için gelmiş oyuncular. Teknik ekibin bizden istediği şeyleri yerine getirmek için elimizden geleni yapacağız.
– Fenerbahçe kadrosunda fiziksel mücadeleyi seven oyuncular var. Antrenmanlarda bu durum seni zorluyor mu?
– Antrenmanlar çok rekabetçi geçiyor çünkü herkes kendi karakterinden, kendi oyun tarzından bir şeyler göstermek istiyor. Derin bir kadromuz, çok iyi bir takımımız var. Birbirimizle uyum sağlayabileceğimize inanıyorum çünkü ilk hedefimiz, bireysel performanslar değil, takım olarak kazanmak olacak. İstediğimiz şey bu. Bunun için çalışacağız.
– Senin gibi koç da yeni geldi. Şu anda bireysel olarak ve takım olarak onunla ilişkiniz nasıl?
– Bence harika bir koç. Harika bir oyuncuydu. Basketbolu bırakalı çok olmadı. Oyuncularla nasıl ilişki kuracağını biliyor. Bize yardımcı olmak, daha iyi oynamamızı sağlamak için elinden geleni yapıyor. Keza sezon içerisinde de yardımcı olacaktır. Çok deneyimli bir koç. Avrupa’nın en iyi oyuncularından biriydi. Basketbolu biliyor. Böyle bir koçumuz olduğu için çok mutluyum.
– Yaklaşık iki yıldır tribünlerde taraftarlar yok fakat geçtiğimiz hafta sonu burada Fenerbahçe taraftarını biraz da olsa görme şansın oldu. Bu anlamda taraftarların salonlara döneceğini düşünürsek gelecek sezon için heyecanlı mısın?
– Evet, çok heyecanlıyım. Bu hafta sonu da taraftarlar vardı. Çok yoktu ama iki yıl sonra taraftarın önünde oynamak çok acayipti. 2.000 kişi ile de çok kalabalık gibiydi. Bu bizim için çok önemli. Çünkü dediğim gibi Fenerbahçe’nin harika taraftarı var. Salonda harika atmosfer yaratıyorlar. Bu da bizim için önemli. Umarım sezon içerisinde çok kalabalık da gelebilirler.
– Fenerbahçe taraftarının sana kucak açtığını söyledin. Bizimle paylaşmak isteyebileceğin özel bir etkileşimin oldu mu?
– Bana birçok Türkçe mesaj da attılar ama tabii ne dediklerini anlamadım. (Gülüyor.) Fakat bana birçok ‘Ailemize hoş geldin, Türkiye’ye hoş geldin, seni sahada görmek için sabırsızlanıyoruz’ mesajı attılar. Bir oyuncu için bu çok güzel. İnanılmaz bir takımla imzaladıktan sonra böyle mesajlar görünce çok iyi bir durumda hissediyorsunuz.
– Geçen sezon, belki de EuroLeague’in en çok gelişim gösteren oyuncusu oldun. Bu da bir oyuncunun kariyerinde senin seviyende pek görmediğimiz bir şey. Nasıl bu kadar geliştin ve oyununu bir sonraki seviyeye taşıdın?
– Geçen yıl çok sorumluluğum vardı ve çok süre aldım. Çok süre alınca kendinizi göstermek ve takımınıza yardımcı olmak için daha fazla şansınız oluyor. Koçunuzun istediklerini yapabiliyorsunuz. Bu da oyuncunun daha iyi istatistikler yakalamasına yardımcı oluyor. Geçen yıl harika bir sezon geçirmiş olsam da umarım bu yıl daha iyi bir oyuncu, daha iyi bir insan olurum ve kupalar kazanırız.
– Senin için Fenerbahçe’nin en iyi takım olduğunu söyledin. Geçen seneki performansından sonra muhtemelen birçok teklif aldın. Fenerbahçe’yi senin için “en iyi seçenek” kılan ne oldu?
– Ben buraya kazanmak için geldim. Ne kadar oynayacağımı bilmiyorum ama iki dakika da oynasam elimden geleni yapıp takımıma yardımcı olmak, koçuma yardımcı olmak istiyorum. Hiç sayı atmasam da kazanırsak, 20 sayı atıp kaybedeceğimiz bir senaryodan daha mutlu olurum. Ben böyle bakıyorum. Bence bir oyuncu, böyle düşünmeli. Çünkü öncelikle kazanmamız, formamıza ve kulübümüze saygı duymamız gerekiyor. Bireysel performans ondan sonra düşünülür.
– Geçen sezon pandemi nedeniyle çok zorlu geçti. Hâliyle basketbol dışında bir şey düşünüp kafanızı dağıtmak da zor olmalı. Sen, bu süreçte zihinsel sağlığını nasıl korudun?
– Bence taraftarlar olmadan oynamak ve tüm salonu boş görmek çok zor ve garipti. Fakat basketbola, kendi rollerimize odaklanmalıyız. Geçen yıl bir kızım oldu. O da benim daha iyi oynamama, daha fazla sorumluluk almama yardımcı oldu. Bu yüzden en iyi sezonumu geçirdim.
– Marko Guduric, Olimpiyat Elemeleri’nde Sırbistan’a karşı kazandığınız maçla ilgili seninle özel bir konuşma yapacağını söyledi. Bu yaz milli takım ile Olimpiyatlar’a gittiniz. Nasıl bir deneyimdi?
– Çok güzeldi. Uzun bir yaz oldu çünkü sezonu bitirdikten bir hafta sonra milli takım ile eleme maçları başladı ama çok güzeldi çünkü inanılmaz bir deneyimdi. Herkes ilk kez Olimpiyat oynuyordu takımda. Bence 17 yıl sonra hedefimize ulaştık. O yüzden herkes mutluydu. Kimse de bunu beklemiyordu. Çünkü Sırbistan harika bir takım. Eksikleri olsa da öyle. Belgrad’da kendi taraftarlarının önünde kazandık. Muhteşem bir deneyimdi.
– Kariyerinde bu Olimpiyat deneyimi ne noktada duruyor?
– Bence şu ana kadar yaptığım en iyi şey. Çünkü birçok insanın dediği gibi, Olimpiyatlar’a gittiğiniz zaman, özellikle de madalya kazanırsanız EuroLeague veya NBA’in bile üstünde. Böyle çünkü kendi ülkenizi temsil ediyorsunuz. Milyonlarca insanın sizi izlediğini biliyorsunuz. Kulüpte oynamak öyle değil. Çünkü belki de nasıl oynadığınız birçok insanın umurunda değil. Aileniz ve sevenleriniz önemsiyor. Ama tüm ülkeniz izlemiyor. İnanılmaz bir deneyimdi. Madalya kazanmamış olsak da güzeldi.
– Burada Türk yemeklerinin tadına bakabildin mi?
– Evet, birçok kez restoranlara gittim. Türk mutfağına gittim. Balık, et ürünlerinin bu kadar iyi olduğunu bilmiyordum. Keza tatlılar da öyle.
– Fenerbahçe taraftarına mesajın var mı?
– Bana kucak açtığınız ve beni desteklediğiniz için teşekkürler. Ülker Arena’yı taraftarla dolu, gümbür gümbür görmek için sabırsızlanıyorum.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!