Pierria Henry Anlattı: Trajik Çocukluk Öyküsü ve Ölümün Kıyısından Basketbolla Dönüşü

2022-04-12T16:35:17+00:00 2022-04-12T16:35:17+00:00.

Mehmet Bahadır Akgün

12/Nis/22 16:35

Eurohoops.net

Pierria Henry, dramatik hayat öyküsünü ve basketbolun kendisini nasıl değiştirdiğini anlattı.

by Eurohoops Team / info@eurohoops.net

Fenerbahçe Beko’nun Birleşik Amerika asıllı Senegalli guardı Pierria Henry, Turkish Airlines EuroLeague için açıklamalarda bulundu.

29 yaşındaki guard, hayat hikayesini anlatırken doğup büyüdüğü küçük maden şehri West Virginia, Charleston’da babasız yetiştiğini ve annesi ile diğer akrabalarının kendisini büyüttüğünü dile getirdi.

Henry, öyküsünü anlatırken “Koca bir köy sahip çıktı. Herkes, bugün olduğum insan olmamda pay sahibi. Oradaki hayat tarzı, dağların arasında sıkışıp kalmış olmak sizi ya büyütüyor ya da size pes ettiriyor. İnsanlar bazen hayatın bundan ibaret olmasından ötürü memnun ve huzurlu oluyorlar. Bense küçük bir yaşta o dağların ötesinde hayata dair çok daha fazla şey olduğunu öğrenmiştim. O yüzden de hep oradan çıkmak için dua ettim çünkü birçokları bunu yapamıyor” şeklinde konuştu.

Çocukluğundaki yaşamını anlatan Henry, şunları söyledi:

“Babamı tanımıyorum. Evde bir erkek yoktu açıkçası. Çabuk büyüdüm ve küçük bir yaşta birçok sorumluluk vardı omuzlarımda. Annem 2-3 işte birden çalışıyordu ve o evde yokken birinin çocukları beslemesi, birinin onlara banyo yaptırması, bir ebeveynin yardıma ihtiyaç duyabileceği küçük şeyleri yapması gerekiyordu. Bakıcı tutacak paramız falan yoktu. Dolayısıyla ben de mümkün olduğunca ailemin sorumluluğunu almaya çalıştım. Ev işlerinin icabına bakmaya çalıştım. Ev ekonomisine katkıda bulunup elimden geldiğince faturalara yardım etmeye çalıştım.”

Buna rağmen Henry ve ailesi için hayat zorluğunu devam ettirince aile bireyleri, annesinin ailesinin yanına taşınmak zorunda kalmış ve Henry de burada fedakarlık ve inancı öğrenmiş:

“Orası bizim güvenli cennetimizdi. Anneannem ve dedem, annem evden atıldığında başını sokabileceği bir yer olsun diye hayatları boyunca o ev için çalışmışlardı. Her zaman oraya gidebilirdik ve kendimizi oraya giderken de bulduk.

Küçüklüğümüzde onların tüm emeklerini görmek, orada hiçbir yabancının olmaması… O evde herkese yer vardı ve insanı kendi evinde gibi hissettiriyorlardı.”

Daha sonrasında Gürcistan’dan İsrail’e, Bursa’dan Kazan’a ve son olarak da Vitoria-Gasteiz’den Türkiye’ye gelen yolculuğunda Henry, hiç bu kadar ileri bir aşamada olmayı beklemiyormuş:

“Hayatı bu kadar uzun yaşamak bir yana, basketbolun beni buraya kadar getirebileceğini hiç düşünmüyordum. Yaşadığım sıkıntılardan bahsedebilirim. Polisin kötü muamelesinden dışarı çıktığınız her gün gördüğünüz nefrete, doktorun bana bacağımı kaybetmekten 30 dakika uzak olduğumu, hayatımı kaybetmekten 60 dakika uzak olduğumu söylediği ana kadar birçok şeyi anlatabilirim.

Oradan sonra sanki her şey bir bonus, bir fazla yaşam gibiydi. Şu an yaptığım her şey, yalnızca gençler için. Kızım için. Yeğenlerim için. Kendime para harcamıyorum. Bu oyundan kazandığım her şey, yalnızca keyif almam için. Bu oyuna duyduğum aşk, onun benim hayatımı kurtarışı, benim ve ailem için yaptıkları adına kazanıyorum.”

Henry, basketbol dışındaki hayatındaki tavrını ise şöyle özetliyor:

“Nerede olursanız olun, saygılı olduğunuz, insanların size davranmasını istediğiniz şekilde onlara davranmaya devam ettiğiniz sürece çok sorun yaşamayacağınızı, zor anlar geçirmeyeceğinizi öğrendim. Konfor alanınızdan veya kendi çevrenizden çıktığınız zaman da hayatta kalabilir, başarılı olabilirsiniz.”

29 yaşındaki oyuncu yalnızca hayatta kalmadı, aynı zamanda hayli başarılı bir kariyere sahip oldu. Özellikle son yıllarda EuroLeague’de dikkatleri çeken yıldız isim, burada oynanan basketbol ile ilgili şunları söyledi:

“Bir sanat. Gerçekten takım merkezli. Bana göre daha fiziksel mücadeleye dayalı oynanıyor oyun. Kesinlikle herkes aynı çizgide gibi. Bir basketbol topu ve bir çember olsa da herkesin farklı bir birlikteliği var. Takım basketbolu oynanıyor, oyun oynanması gerektiği gibi oynanıyor. Bunun bir parçası olabildiğim ve bu basketbolu öğrenebildiğim için minnettarım.”

Henry, saha dışında basketbolun kendisine yaşattığı deneyimler ile ilgili ise şöyle konuşuyor:

Farklı hayat yolculukları… Herkesin buraya gelirken başka bir yolu olmuş. Tanrı’nın herkesi, bir diğerinin hayatına getirmesinin bir sebebi olduğuna inanıyorum. Çocukken çok cahildim: Yurt dışını, coğrafyayı hiç bilmiyordum. Bildiklerim çok küçüktü. Bu dilleri duymak, bu deneyime dair en sevdiğim şey. Buna bayılıyorum. Takım arkadaşlarıma hep söylüyorum. Kendi dillerinde konuştukları zaman ağızlarının içine, yüzlerine dalıp gidiyorum. Kulağımla bir mücadele veriyorum. Sadece duymak istiyorum. Sadece öğrenmek istiyorum.

Çünkü benim geldiğim yerde hiçbir çeşitlilik yok. Ya siyah, ya beyaz. Sadece bu kadar. Tarih dersleri alabilmek ve farklı tarzları görebilmek, çok güzel bir şey. Böylece basketboldan daha fazla keyif alabiliyorum. Bunu çok seviyorum, gerçekten. Sandığınızdan da çok.”

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!