Derya Yannier: „Taraftarlar Koçumuza, Sürece ve Burada Yapılmak İstenenlere İnansınlar“

30/Aug/22 21:26 August 30, 2022

Meliksah Bayrav

30/Aug/22 21:26

Eurohoops.net

Fenerbahçe Beko’nun Genel Menajeri Derya Yannier, kulüp televizyonuna konuştu.

by Eurohoops Team / info@eurohoops.net

Turkish Airlines EuroLeague’deki temsilcilerimizden Fenerbahçe Beko’nun Genel Menajeri Derya Yannier, kulüp televizyonu FB TV’ye kapsamlı açıklamalarda bulundu.

Yaz dönemi hakkında bilgiler veren Derya Yannier, şu ifadeleri kullandı:

Yeni sezon hepimize hayırlı olsun. Yeni bir heyecan, yeni bir sayfa, nispeten yeni bir takım, yeni bir koç. Takımı düzenince epey yeni bir şeyler var. Bu kadar yenilik aynı zamanda yeni bir heyecan ama aynı zamanda da zorluk derecesi daha yüksek bir resim ortaya çıkarıyor, çünkü bildiğiniz üzere düzenleri sil baştan oturtmak her zaman için zaman alır ve daha zordur. Transferde 1-1,5 ay çok yoğun geçti. Aslında sezonun son dönemini de buna katabiliriz. Planlamanın gidişatı o zamanlarda belli olmuştu. Dolayısıyla bu dönem çok yoğun, çok zorlu geçti ama bir yandan da yeni baştan bir düzen oturmak bir anlamda keyifli de diyebilirim.

Takımda devam eden oyuncular oldu, veda etmemiz gereken bazı oyuncular oldu. Tekrardan parçaları birleştirmek için uzun dönemler görüştüğümüz oyuncular oldu. Koçumuzun da milli takım serüveni başlamıştı, o anlamda bizlerden daha da yoğun dönemi oldu. Elinde uğraşması gereken iki farklı iş vardı. Dolayısıyla bütün bu parçaları birleştirdiğimizde bu yaz dönemi zorlu ve hareketli geçti diyebiliriz. Ama ben günün sonunda özellikle karakter anlamında birbirini tamamlayan ve buraya ait olmak isteyen oyuncuları bir araya getirebildiğimizi düşünüyorum.

Yeni bir iskelet oluştu. Yeni başladığımız bu üç senelik serüvende iskeletin %80-90 tutuyor olması çok önemli. Bu iskeletin tutmasında karakter, buraya aidiyet ve buraya adaptasyon çok çok önemli parçalar. İşin teknik kısmı tabii ki ikinci kısmı ama ben bu anlamda hem kişisel karakter olarak, bu camiaya, bu taraftara ait hissedecek oyuncuların hem de teknik anlamda birbirini tamamlayan iyi bir kimya oluşturduğumuza inanıyorum. Şu an için transfer sürecimiz tamamlandı. Her zaman piyasayı takip ediyoruz, her an farklı ihtiyaçlar olabilir, dolayısıyla burayı da açık tutuyoruz ama şu anda dediğim gibi Puzzle’ın parçaları birbirine tamamlanmış durumda.

Bir yanda da milli takım süreci devam ediyor. Orası çok yoğun bir takvim ve şu anda 6 tane oyuncumuz -3 tane Türk milli takım, 2 tane Sırp milli takım, 1 tane de Yunan milli takım- bizimle beraber değil. İdmanlarımız onlarsız devam ediyor, koçumuz da milli takımda. Yeni bir takım kimyası oluştururken koçun hazırlık döneminde bizimle olmaması aslında büyük bir handikap. Onların EuroBasket’te sonuna kadar gideceğini tahmin ettiğimizde belki de buraya geldikten 1 hafta sonra ilk resmi maçımıza Cumhurbaşkanlığı Kupası’nda çıkıyor olacağız. Ardından Basketbol Süper Ligi ve EuroLeague maçları başlayacak.

Dediğim gibi bizim için en zorlayıcı faktör, koçumuzun ve oyuncularımızın büyük bir kısmının bizimle olmayacak olması. Fakat şu anda çok pozitif şekilde idmanlarımız devam ediyor, yeni düzene takımı alıştırmaya çalışıyorlar, oyuncular birbirlerine ve buraya adapte olmaya çalışıyor. Ciddi bir hazırlık maç takvimimiz de var. Umuyorum ki bu süreç koç gelene kadar mümkün olduğunca pozitif şekilde adaptasyon tamamlanmış olur. Koç ve diğer oyuncular da aramıza katıldıktan sonra da artık tam gaz sezona giriş yaparız diye düşünüyoruz.“

Dimitris Itoudis’in takımın başına geçme sürecinden bahseden Yannier, en az 3 sene boyunca sürecek yeni bir döneme başladıklarını ifade etti:

Geçen sene Rus takımlarının savaştan dolayı belli pozisyon almalarından sonra koç piyasası belki de son zamanlarda hiç olmadığı kadar hareketli oldu. Tabii buna oyuncu piyasası da dahil. Oyuncuların uzun süreli kontratları olabiliyor, daha komplike süreçler söz konusu olabiliyor ama koçlar açısından genellikle bu tarz süreçlerde daha fazla esneklik sağlanabiliyor. Bizim de tabii mevcut düzende Sasha Djordjevic ile aslında opsiyonlu bir kontratımız vardı. Biz EuroLeague sezonu bittikten sonra legal olarak koçun kontratından çıkabileceğimizi ve farklı bir yola gidebileceğimizi biliyorduk. Fakat bu hem çok duygusal hem de çok profesyonel bir iş.

Biz Djordjevic’le bütün yaz dönemi irtibattaydık, çok yakın bir dostluğumuz da var. Dolayısıyla hem bu duygusallığı taşımanız gerekiyor hem de kulüp ve gelecek açısından en doğru kararı verebilmeniz gerekiyor. Biz o dönemde bütün sezonki gözlemlerimize de bakarak ki bu EuroLeague’de play-off olmadı diye alınmış bir karar değildir. Siz bazı doğruları gözlemliyorsunuz ve bu doğrular içerisinde gelecek açısından maksimum yüzdeyle nasıl başarılı olabileceğinizi ortaya çıkarmaya çalışıyorsunuz. Bu dönemde de böyle bir karar aldık.

Dimitris Itoudis de bizim hedeflerimiz, camiamızın gerçekleri, bütün rakiplerimiz, hedeflerimiz, geleceğimiz… Aslında bütün bunları bir araya koyduğumuzda Dimitris Itoudis ismi bu camiaya en eşleşecek isimlerin başında geliyordu. Tabii onun da süreci kolay değildi çünkü CSKA ile devam eden bir kontratı vardı. Açıkçası onların devam etmek istediği ve Dimitris Itoudis’in de mutlu olduğu bir senaryo vardı. Tabii şunu da göz ardı etmemek lazım; CSKA’da EuroLeague’de olmayacaktı, maliyetler açısından farklı bir yola gitmek daha mantıklı olabilirdi. Dimitris Itoudis kendi açısından yeni bir meydan okuma istiyordu. Tüm bu şartlar birleştiğinde kendisiyle, menajeriyle 2-3 haftalık çok detaylı bir iletişim sürecimiz oldu. Defalarca bir araya geldik; fikirleri tartıştık, hedefleri tartıştık ve günün sonunda hedeflerin örtüştüğünü gördük.

Özellikle vurguluyorum; 3 senelik yeni bir serüvene, yeni bir sürece başlama kararı aldık. Bu süreçte hemfikir olduğumuz konu, yeni bir iskelet kurarken sürecin arkasında tüm benliğimizle durma zorunluluğuydu. Bu bir süreç. Bu süreçte taraftarımızın, camiamızın, yönetimimizin bütün bu sürece inanması ve bir bütün olarak bunun arkasında durmamız çok önemli. Ben inanıyorum ki Itoudis başta olmak üzere tüm bu ekiple 3 senelik sürecin belki çok başında belki sonunda tekrar Avrupa’nın zirvesine geleceğimiz bir yola başladığımıza tüm benliğimle inanıyorum. „

İdari ekipte bu yaz yaşanan görev değişimlerinden bahseden Yannier, sezon içerisinde yaşanan iniş çıkışlar hakkında da konuştu:

„Geçen sezon benim ilk yılımdı, asistan genel menajer olarak başlamıştım. Maurizio Gherardini burada 8 yıldır çok emek vermiş ve burada yeni bir kültür oluşmasının başrolünde yer almış kişi diyebilirim. Dolayısıyla onunla beraber ilk seneyi böyle geçirmek, şimdi de biraz roller farklılaştı ama yine beraberiz. Onunla bu serüveni yaşıyor olmak benim için ayrı bir mutluluk ve keyif. Geçen sezon çok inişli çıkışlı geçti. Biz Maurizio ile kendi aramızda da konuşurken bunu bir ‘Roller Coaster’a, yani parklardaki hız trenine benzetiyoruz. Sezon biraz buna benziyor. Çok fazla faktör barındırıyor.

12-15 kişiyi bir araya getiriyorsunuz, bir koç koyuyorsunuz, bu dışarıdan bazen kolay gözüküyor ama burada insanların duyguları var, herkesin bireysel hayatı var, insanların birbirleriyle iletişimi var, sakatlığı var, sezon içerisinde yaşanan sorunlar var. Yani bu seyahatte yaşadığınız bir zorluktan maçın içinde yaşadığınız bir zorluğa, soyunma odasındaki zorluktan insanların ailesiyle yaşadığı zorluklara kadar çok farklı faktörleri içinde barındırıyor. Dolayısıyla bu iniş çıkışların özellikle bu kadar zorlu fikstürün yer aldığı Avrupa basketbolunda olması çok doğal. Geçen sezon da şanssız bir şekilde çok fazla sakatlık yaşadık.“

Geçtiğimiz sezonun içerisinde yaşanan problemler hakkında konuşan Derya Yannier, Basketbol Süper Ligi şampiyonluğunun pozitif etkisine de değindi:

„Geçen sene EuroLeague’e başlangıcımız şanssız bir şekilde kötü oldu. Çok ucu ucuna son saniyede maç verdik. Bunu şanssızlığa da bağlayabilirsiniz, pek çok teknik analiz de yapılabilir. Biz de o zaman bunun çok teknik analizini yaptık. Ondan sonra takım sakatlıkların da geldiği dönemde ciddi bir ivme yakaladı. Bence playoff’taki yerimizi almaya doğru gidiyorduk. Ancak ondan sonra kimsenin elinde olmayan bir savaş süreci ki hala etkileri sürüyor, buradan en negatif etkilenen takım biz olduk. Rus takımlarına karşı bütün maçlarımızı kazanmıştık. O galibiyetler bir anda eksildiğinde biz çok dezavantajlı durumda kaldık. Burada bir özeleştiri de yapmam gerekirse orada aslında beklenen reaksiyonu takım çok fazla gösteremedi.

Evet, çok hakkımız yendi, hepimizin canı yendi fakat oradan tekrar bir zıplayıp daha mücadeleci bir şekilde çıkabilirdik. Biz o süreci aslında biraz kabullenmiş olarak geçtik. O nedenle o reaksiyonu gösteremediğimizde puan tablosunda kendimizi bir anda çok aşağıda bulduk, hiç hak etmediğimiz yerde bulduk. Camia da doğal olarak burayı benimsemedi. Dolayısıyla EuroLeague tarafı çok istediğimiz gibi bitmedi. Ancak biraz önceki özeleştirimin tam tersi bir şekilde takım Süper Lig’de çok farklı bir reaksiyon gösterdi takım.

Aslında bu süreci bir kelimeyle anlatmak kolay değil çünkü bu yaşayan bir süreç ve o yaşayan sürecin içerisinde psikolojileri yönetmeniz gerekiyor. EuroLeague’de elenmeyi kimse içine sindiremedi çünkü hak ettiğimiz bir şey değildi. O tablo ortaya çıkmasa belki biz play-offlarda olacaktık, play-off’ta da ne olacağını kimse bilemez. Bir başka şey ise profesyonel bir iş yapıyoruz ve herkesin iyi biten bir sezon sonrasındaki alacağı ödül çok daha fazla oluyor. Bunu da bu seviyelerdeki profesyonellikte olan herkes biliyor. Benim oynadığım dönemlerde de hep aynı şey söylenirdi; ‘Sezon sonu hatırlanır’ diye ve bu bilinen bir şeydir. Sezon sonunu iyi bitirmek herkesin bireysel hedefleri açısından çok önemli bir noktadaydı. Dolayısıyla herkes bunun etrafında bir araya gelebildi.

Benim bu noktada koçumuza da bir kredi vermem lazım, bireysel anlamda oyuncularımıza da kredi vermem lazım. Takım bu ana hedef etrafında kenetlendi ve günün sonunda Türkiye’de şampiyonluğu kazanmak bence hem kulüp açısından hem camia açısından hem de bizim bu yeni çıktığımız 3 yıllık serüven açısından bize ivme kazandırdı. Taraftarımızın morallenmesi açısından da çok pozitif oldu. Geçen sezonu pozitif bir noktada bitirmek bu sezon adına önemli bir yansıma olacaktır.“

Bütçedeki azalma hakkında konuşan Yannier, başarı için istikrarın önemini de vurguladı:

Fenerbahçe Beko basketbolda Avrupa’nın, belki dünyanın sayılı markalarından biri haline geldi, son 8-10 senede. Fakat bunu yaparken belki de Avrupa’nın 2-3 en yüksek bütçesinden biriydi senelerce. Hala içinde bulunduğumuz süreçte kulübümüz, yönetimimiz çok büyük fedakârlıklarla bu branşı hala Avrupa’nın zirvesinde tutmaya çalışıyor fakat bu da bir gerçek ki artık o dönemki bütçelerin altındayız. Ve şu anda da EuroLeague’de bakıldığında tepe 7-8 bütçe içerisindeyiz. Yani o tepe 3-4 bütçenin epey altındayız. Bu tamamen bir bütçe işi değil. Spor böyle bir denklem değil. İçinde çok fazla faktör barındırıyor. Daha az bütçeyle başarılı olmak sabır gerektiren bir iş. Yeniden yapılanma, herkesin sahiplenmesi, inanması ve arkasında durmasını gerektiren bir süreç.

Kadroda çok fazla değişiklik olmaması, kadro istikrarının, koç istikrarının sağlanamaması aslında başarı sürecini geciktiren faktörler. Kendi tarafımızdan baktığımızda kabul etmemiz lazım. Benim Genel Menajerlikteki ilk senem, yeni bir koçumuz var, yeni bir sayfa açtık diyoruz. Bu 3 senelik serüvende artık bu istikrarın sağlanabiliyor olması lazım. Bu istikrarın sağlanabilmesi için bizlerin, koçun, teknik anlamda ne kadar rolü varsa camianın ve taraftarımızın tahammül seviyesinin artması gerektiğini düşünüyorum. Geçmişten birikmiş tahammülsüzlükler var fakat sportif anlamda da şunu bilmek lazım ki bu bir süreç işi. En iyi oyuncuları getiremiyorsanız, hazır oyuncuları bir araya getiremiyorsanız –ki bu en tepe bütçelerin yapabildiği bir şey- sabır ve emek gerektiriyor.

Örnek vereyim; Carsen Edwards bizim epeydir scouting anlamında takip ettiğimiz ve iletişimde olduğumuz bir oyuncuydu. Fakat Carsen Edwards Avrupa’ya ilk defa gelen bir oyuncu. 1 sene Amerika’da kolejde oynadım, oradaki senemde gördüğüm çok karşılaştığım bir tablo, Amerikalıların çoğu Amerika dışında bir ülke olduğunun farkında dahi değiller. Böyle bir kültürden ilk defa ülke dışına çıkan bir insanın hem teknik anlamda adaptasyonu, ülkeye adaptasyonu, arkadaşlarına adaptasyonu… Bunların hepsi zaman gerektiriyor. Carsen Edwards çok büyük bir potansiyel, Avrupa’nın bence sayılı oyun kurucularından olabilecek bir potansiyele sahip. Bu adaptasyon sürecini doğru tamamlayamazsa bir risk. Hesaplanmış risk hamleleri de yapıp bu hamlelere emek harcayıp onları büyütmeniz gerekiyor. Bu da tahammül, biraz destek, biraz sabır ve sürece tümüyle inanma işi.“

Günümüz dünyasında gitgide artan sosyal medya etkisi hakkında konuşan Derya Yannier, bu durumun olumlu ve olumsuz yanlarından bahsetti:

„Sosyal medyayı uzaktan takip ediyorum. Benim bir üst jenerasyonum iyice koptu. Yaşça kopmamam gerekiyor, takip etmem gerekiyor. Çerçeveleri belirlenmiş şekilde takip ediyorum. Sosyal medyayı komple olarak görüyorum. Sosyal medyanın şöyle bir tehlikesi var. Sosyal medya dünyası etkileşim yaratma, takipçi sayısı vs. bunun etrafında dönen bir dünya olduğu için ki bunu eleştiremez, kenara atamazsınız, her şey uçta yaşanıyor. Ya çok pozitif bir şey yaptığınızda etkileşim yaratabiliyorsunuz, ya da çok negatif, tam zıttı eleştiren bir dünya yarattığınızda o dünya oluşuyor. Fenerbahçe’de çarpanıyla etkileşim yaratan bir gerçek olduğu için sosyal medyada her şey çok uçlarda yaşanıyor. Bir yandan da bu ilginin olması, bu kadar konuşulması bu işin ekonomisinin devam etmesini de sağlayan bir şey.

Beraber A Milli Basketbol Takımımızın maçındaydık tüm takım. O sevgi, atmosfer o kadar pozitif ki. Bizim halkımız gerçekten basketbolu çok seviyor, sahiplenmeyi çok seviyor. İlgiyi yaşamanız lazımdı. Sosyal medya bunu besleyen bir unsur. Sosyal medyayı yok sayamazsınız. Transfer sürecinde sosyal medya kaynaklı çok şey konuşuluyor. Bu çok güzel bir şey. Eleştirmiyorum. Herkesin fikrinin olması güzel bir şey. Ama bir yandan da transfer piyasasının bazı gerçekleri var.

Nemanja ve Calathes örneklerinde, ikisiyle de uzun süredir irtibattaydık ama birinin NBA’deki süreci, birinin Barcelona’daki süreci bizim beklememiz gereken bazı süreçleri ortaya çıkardı. Biz sezon içerisinden itibaren Nemanja’nın buraya gelme ihtimali üzerinde çalışıyorduk aslında. NBA’de kalmamaya karar vermesi, Avrupa’ya gelmek istemesi. Böyle bir fırsat oluştuğunda mevcut şartlarımızdaki bütçeyi belli bir planda kullanmaya çalışıyorduk tekrar oraya bir pay aktarmamız ve kadro mühendisliğini farklı şekilde yapmaya dönmek biraz süreç aldı. Nemanja gerçekten burayı çok seviyor. Buraya dönme fikrini çok fazla sahiplendi. Taraftarla bütünlüğü yaşama, EuroLeague şampiyonluğu yaşayamadı, o içinde bir hayal. Burada olmak için çok heyecanlı, bu fırsatı çok sahiplendi.“