by Melikşah Bayrav / info@eurohoops.net
Sırbistan basketbolunun son yıllardaki en gözde takımı haline gelen Kızılyıldız, bu yaz kulüp tarihinin en çok para harcanan transfer dönemini geride bıraktı. Yapılan çok sayıda eklemeye rağmen yıldız forvet Nikola Kalinic ve koç Devan Radonjic’i kaybeden Sırp ekibinin playoff yarışında yer alması pek beklenmiyordu.
Beklentilerle doğru orantılı olarak 2022-23 sezonuna sallantılı bir başlangıç yapan Kızılyıldız, genç koç Vlada Jovanovic’le bir türlü istikrar yakalayamadı. EuroLeague’de çıktığı ilk altı maçın beşini kaybeden kırmızı-beyazlı ekip, henüz imzaların atılmasının üzerinden sadece 4 ay geçmiş olmasına rağmen koç Jovanovic’le yolları ayırdı.
2022-23 sezonunun henüz yarısına bile gelmemiş olmamıza karşın Kızılyıldız, şu ana kadar 3 tane kırılma noktası yaşadı. Bunlardan ilki, 1 yıllık NBA serüvenini noktalayıp Avrupa’ya geri dönen Luca Vildoza’nın sezon ortasında gelen transferiydi. İkincisi ise takımın başına Dusko Ivanovic’in getirilmesi oldu.
Deneyimli çalıştırıcıyla birlikte çok kısa süre içerisinde müthiş bir çıkış yakalayan Kızılyıldız, alınan üst üste galibiyetlerle bir anda playoff hattına yaklaşmaya başladı. Ivanovic yönetiminde çıktığı sekiz EuroLeague maçının yedisini kazanan Sırp temsilcisi, bir anda sezonun en flaş ekiplerinden biri haline geldi.
Yakalanan bu müthiş formun ardından Kızılyıldız için sezonun üçüncü kırılma noktası yaşandı. Yaz boyunca transferin en çok konuşulan isimlerinden Facu Campazzo, 2 sezonluk NBA serüveninin son bulmasıyla birlikte Avrupa’ya geri döndü. Çoğu kişi oyuncunun eski takımı Real Madrid‘e geri dönmesini beklerken Arjantinli yıldızın yeni yuvası Belgrad oldu.
Transfer iddialarının ortaya çıktığı ilk günden itibaren Avrupa basketbolu gündeminin zirvesine yerleşen Campazzo, imzaların atılmasıyla birlikte Kızılyıldızlı taraftarların müthiş ilgisiyle karşılaştı. Yeni formasıyla ilk maçına geçtiğimiz günlerde çıkan yıldız oyun kurucu, Adriyatik Ligi’nde 9 dakika süre aldığı Borac karşılaşmasını 11 sayı, 3 ribaund ve 5 asistle tamamladı.
Eurohoops Fırın, bugünkü serisinde Dusko Ivanovic’li Kızılyıldız’ın güncel durumuna ve Campazzo transferiyle artan playoff beklentilerine bakış atıyor.
Dusko Ivanovic + Luca Vildoza = Kazanan Kızılyıldız!
Yazın yapılan çok sayıda transfere ve harcanan paraya rağmen Kızılyıldız, sezon başında kimliğini bulmakta zorlanan bir takımdı. Dejan Radonjic döneminde agresif savunmasından beslenen ve hücumda tempoyu olabildiğince düşürerek pozisyon sayısını azaltan Sırp temsilcisi, yeni koç Vlada Jovanovic’le birlikte tanımlanması epey zor bir takım haline gelmişti.
Hal böyle olunca bu kaotik durumun sonuçlara negatif anlamda yansıması da pek uzun sürmedi. Alınan üst üste yenilgilerle ligin dibine demir atmasının yanı sıra Kızılyıldız, hücumda ve savunmada iyiye gideceğine dair bir ışık vermiyordu. İlk 6 haftanın sonunda ortaya çıkan bu son derece negatif tablo, koç Vlada Jovanivic’in kısa süre içerisinde sonunu getirdi.
Deneyimli başantrenör Dusko Ivanovic’le atılan imzaların ardından Kızılyıldız başkanı Nebojsa Covic, sahada daha sert oynayan bir takım görmek istedikleri için bu yönde bir karar aldıklarını açıklamıştı. Avrupa basketbolunun simge koçlarından biri olan Ivanovic, hücumda oynattığı akışkan yarı saha basketbolunun yanı sıra oyuncularına uygulattığı yoğun idman temposu ve sert savunma isteğiyle de ünlenmiş bir başantrenör.
Kızılyıldız yönetiminin ve taraftarların sahadaki takımdan talepleri az çok belliydi. Özellikle iç sahadaki müthiş atmosferle birlikte fiziksel temastan asla kaçınmayan, mücadeleden vazgeçmeyen ve sert savunma yapıp rakipleri “boğan” bir takım görmek istiyorlardı. Yine de son 8 EuroLeague maçında alınan 7 galibiyeti muhtemelen en fanatik taraftar bile kolay kolay aklından geçiremezdi.
Dusko Ivanovic takımları ve hücum dendiğinde yıllardır öne çıkan başlıca bir detay var, o da topsuz hareketlilik. Geçmişte Baskonia‘yı (o zamanki adıyla TAU Ceramica) EuroLeague finaline kadar taşıyan Karadağlı çalıştırıcı, takımlarında oluşturduğu akışkan hücum kurgularıyla savunulması çok zor yapılar ortaya çıkarmayı başarmıştı.
EuroLeague seviyesinde Kızılyıldız’dan önce son olarak yine Baskonia‘yı çalıştıran Dusko Ivanovic, aynı hücum anlayışı sayesinde Achille Polonara, Luca Vildoza, Pierria Henry ve Shavon Shields gibi oyuncuların parlamasındaki en önemli pay sahibi olmuştu. Karadağlı çalıştırıcının 1.5 aylık Kızılyıldız serüvenine baktığımızda ise yine benzer bir oyun anlayışı oturtmaya çalıştığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Özellikle son dönemlerdeki Kızılyıldız hücum kurgusuna baktığımız zaman topsuz hareketliliğin bolca ön planda olduğu, oyuncuların 24 saniye boyunca sürekli bir yerlere topsuz hareket ettiklerini ve bu sayede rakip savunmayı sürekli olarak rotasyona zorladıklarını görebiliyoruz.
Evet, Sırp temsilcisi yetenek seviyesi bakımından EuroLeague’in en üst düzey takımlarından biri değil ve bu sebeple kazandıkları maçların büyük çoğunluğunda 80’li sayıların üzerine çıkamadılar. Yine de başta Luca Vildoza olmak üzere Filip Petrusev, Luka Mitrovic, Ognjen Dobric ve Nemanja Nedovic gibi oyuncuların Dusko Ivanovic’le birlikte artan performansları, gelecekte bu takımın hücum potansiyeline dair pozitif sinyaller veriyor.
Son olarak deplasmanda 86-90 kazanılan Olympiakos maçında da bariz şekilde gördüğümüz üzere Kızılyıldız, sürprizlerle dolu bir takım. Artık 24 saniyenin dolmak üzere olduğu ve zorlama bir el üzeri şutla tamamlanacağı düşünülen hücumlarda bile Sırp temsilcisi, bir anda devreye sokulan topsuz aksiyonlarla rakiplerini gafil avlayabiliyor. Mesela takımın ana uzunu Luka Mitrovic’in deneyimli skorer Nemanja Nedovic’e hücum süresinin son anlarında yaptığı bir topsuz perdeleme, zora girmiş gibi gözüken bir hücumun rahat bir turnikeyle sonlanmasına yol açabiliyor.
İşin savunma kısmına baktığımızda ise yönetimin ve taraftarların beklediği sert oynayan takımı bariz şekilde görebiliyoruz. Özellikle taraftarıyla bütünleştiği iç saha maçlarında sert savunmasıyla rakiplerine zorlu anlar yaşatan Kızılyıldız, ligde son dönemlerin potasında en az sayı gören ekiplerinden biri.
Aslında Kızılyıldız kadrosuna baktığımız zaman eldeki oyuncuların savunmacılıklarına dair bazı soru işaretleri ortaya çıkıyor. Kısa rotasyonunun ana ikilisi Luca Vildoza ve Nemanja Nedovic, savunmacılıklarıyla öne çıkan isimler değiller.
Hassan Martin’in uzun süreli sakatlığının ardından uzun rotasyonu ikilisini oluşturan Filip Petrusev ve Luka Mitrovic, hücumdaki artılarına rağmen yavaş ayaklara sahipler. Switch ve yardım savunmalarındaki etkinliğiyle bilinen Ben Bentil ise Dusko Ivanovic döneminde rotasyondaki yerini kaybetmeye başladı. Buna rağmen Kızılyıldız, bir şekilde savunmasıyla öne çıkabiliyor.
Koç Dusko Ivanovic, geldiği ilk günden itibaren takımının savunmadaki sertliğini arttırabilmek için iki ismin sürelerini arttırdı. Bunlardan ilki, çok uzun yıllardır Kızılyıldız formasını terleten Branko Lazic. İkincisi ise Sırp forvet Stefan Lazarevic.
2011 yılından beri Kızılyıldız kadrosunda yer alan takım kaptanı Branko Lazic, artık ilerleyen yaşıyla birlikte hücum yönü çok sınırlı bir oyuncu haline gelse de savunmacılığıyla fark yaratabilen bir isim. Lazic’in özellikle topa yaptığı agresif baskıyla rakip takımların yıldız kısalarını yıpratabilmesi, koçu Dusko Ivanovic’in hücumdaki eksilerine rağmen kendisinden pek kolay vazgeçememesine yol açıyor.
Tıpkı Lazic gibi hücum yönü sınırlı bir isim olan Stefan Lazarevic ise hem switch savunmasına uygun profili, hem de yardım savunmalarındaki agresifliğiyle öne çıkıyor. Ayakları yavaş olan uzun ikilisine rağmen switch yapmaktan vazgeçmeyen Kızılyıldız’da bu ikili, sertlikleriyle takım savunmasına büyük katkı sağlıyorlar.
Bu noktada bahsetmemiz gereken bir isim daha var, o da Arjantinli yıldız Luca Vildoza. Daha önce koç Ivanovic’le Baskonia döneminde de çalışma fırsatı elde eden Vildoza, şu sıralar kariyerinin en formda dönemini geçiriyor.
Kızılyıldız’a imza attığı ilk günden itibaren takımın kalbi haline gelen Arjantinli oyun kurucu, kadronun maç başına açık ara en çok süre alan ismi konumunda. Takımının bariz şekilde ana top yönlendiricisi olan, topla neredeyse sınırsıza yakın bir karar verme özgürlüğüne sahip olan ve kritik anlarda sorumluluktan asla kaçmayan Vildoza, kısa süre içerisinde müthiş bir etkiye imza attı.
Baskonia döneminde kısa rotasyonunun bir diğer yıldızı Pierria Henry’le birlikte sürelerini paylaşan Vildoza, Kızılyıldız’da ise şu ana kadar takımının başlıca yıldızı konumundaydı. Koçu Dusko Ivanovic’in kendisine olan güvenini boşa çıkarmayan Arjantinli yıldız, sahaya adım attığı ilk günden itibaren kırmızı-beyazlı taraftarların sevgilisi haline geldi.
Sahada bir oyun kurucu olarak hem takımını organize edebilen, hem çembere güçlü şekilde atak edebilen, hem asistleriyle takım arkadaşlarını işin içine sokabilen, hem de kendi skorunu rahatlıkla yaratabilen Luca Vildoza, EuroLeague’de sezonun en dikkat çeken isimlerinden biri olmayı başardı.