by Eurohoops Team / info@eurohoops.net
Basketbol Süper Ligi şampiyonluğunun ardından Anadolu Efes‘ten resmi olarak ayrılan ve Panathinaikos‘la 2 yıllık sözleşme imzalayan koç Ergin Ataman, beIn Sports’tan Pınar İlik Üçer’in sorularını yanıtladı.
Anadolu Efes‘in hayal kırıklığı yaratan EuroLeague sezonunu değerlendiren Ataman, şunları söyledi:
“Sezon başında bazı radikal değişiklikler yaptık, mesela 4 numara pozisyonunu tamamen değiştirdik. Yıllardır Adrien Moerman ve Chris Singleton ikilisiyle oynarken onların yerine Amath M’Baye ve Achille Polonara’yı aldık. Pivot pozisyonunda ise Ante Zizic gibi önemli ama farklı bir oyuncuyu transfer ettik. Asıl temel değişiklik ise 3 numara pozisyonunda oldu. Önceki dönemlerde bizim 3 numaralarımız Krunoslav Simon, James Anderson gibi tamamlayıcı oyunculardı. Bu isimlerle yolları ayırıp dominant bir hücum oyuncusu olan Will Clyburn’ü kadromuza kattık. Böyle olunca kadro yapımız epey değişti. Anadolu Efes‘in önceki başarılarında hep Vasilije Micic ve Shane Larkin ikilisinin üzerine kurulu bir sistem konuşulmuştu, sezonun ilk yarısında Larkin’in aramızda olamayışı bizi farklı bir sistem arayışına itti.
Larkin’in dönüşünden sonra ise adaptasyon süreci istediğimiz gibi olmadı, buna rağmen baktığınız zaman Playoff yapamadık ama yüzde 50’lik bir galibiyet oranı yakaladık. Çoğu maçı 2-3 sayılık farklarla kaybettik. Biz aslında ilk 8’deki takımların çoğunu en az 1 kez yendik, mesela Barcelona’yı 2 kez yendik. Olympiakos ve Real Madrid‘i de iç sahada mağlup ettik. Bizi yaralayan nokta ise Playoff hattının dışında kalan takımlara kaybetmemiz oldu. Mesela Bayern Münih’e hem içeride, hem dışarıda kaybettik. Aynı şey Valencia ve Baskonia için de geçerli. Bu kayıplar nedeniyle yüzde 50’lik galibiyet oranı tutturmamıza rağmen Playoff yapamadık.
Çoğu insan bizim bir noktada vites arttırıp Playofflara kalmamızı, sonrasında da geçmişte olduğu gibi Final Four ve şampiyonluğa gitmemizi bekliyordu. Maalesef bu kez olmadı, sporda bu tür hayal kırıklıkları olabiliyor. Sezona modern EuroLeague’de bir ilki başarıp üst üste 3. kez şampiyon olma hedefiyle başlamıştık, maalesef olmadı. Sporda bu tür büyük başarılara gidebilmek için sadece teknik taktik konuların değil, şans ve sakatlık gibi faktörlerin de yolunda gitmesi gerekiyor. Geçmiş yıllarda bu faktörlerin hepsi yanımızdaydı, bu sefer olmadı ve EuroLeague’de başarısız olduk.”
Will Clyburn, Vasilije Micic ve Shane Larkin üçlüsüne değinen Ataman, üç yıldızla oynamanın getirdiği zorlukları anlattı:
“2 büyük yıldızı saha içi ve saha dışında kontrol etmek, 3 yıldıza göre daha kolay. 3 yıldızın sahada aynı anda hareket edebilmesi çok kolay değil, o zaman iki yıldızın farklı düşünürken bir diğerinin daha farklı düşünmesi gibi durumlar olabiliyor. Bu gibi durumları hem saha içi, hem de saha dışında yaşadık. Saha dışına baktığımız zaman Anadolu Efes‘in en büyük özelliği, takım içerisinde büyük bir takımdaşlık duygusu olmasıydı. Mevcut gruba Will Clyburn gibi dominant bir oyuncunun gelmesi, bu konuda biraz sarsılmamıza neden oldu. Bu durum saha içini de etkiledi, bir anda sürekli top kullanmak isteyen 3 yıldızımız oldu. Bu konularda sıkıntı çektik, eğer sezona Clyburn, Larkin ve Micic üçlüsüyle başlamış olsaydık belki daha farklı olabilirdi. Larkin’in ilk yarıda sakatlığı nedeniyle oynayamaması ve Larkin döndükten sonra Micic’in 1.5 ay oynayamaması, bu konuda bizi olumsuz etkiledi. Ayrıca sezon içerisinde büyük şanssızlıklar yaşadık, Bryant Dunston çok ciddi bir trafik kazası geçirdi. Chris Singleton’ı aldık, son bölümde kalp zarı iltihaplandı. Hep böyle sorunlar yaşadığımız için saha içi ve saha dışında istediğimiz bütünlüğü sağlayamadık.”
Takım içerisinde zaman zaman sorunlar yaşadıklarını belirten Ataman, buna rağmen aradaki ilişkinin hiç kopmadığını söyledi:
“Biz son 4 yılda kazanmaya alışkın, ‘winner’ bir takım olduk hep. Sezona büyük bir hedef ve sorumluluklarla başladık, başlarda yaşadığımız çalkantılar hepimizin dengesini bozdu. Ayrıca kulüpten gelen bir baskı var, sonuçta büyük bir yatırım yapıyorlar. Eğer biz Final Four’a kalıp yarı finalde elensek bile buna benzer bir hayal kırıklığı olacaktı. Kulüpten gelen baskı beni, benim üzerimdeki baskı da oyuncuları etkiliyor. Sonuçta sahada oynayanlar oyuncular, bu bir gerçek. Geçmiş yıllarda da biz şampiyonluk hedefiyle yola çıktık ama bu seferki baskı farklıydı. Ayrıca sezona çalkantılı başlamamız, sinirlerin gerilmesine neden oldu. Zaman zaman oyuncularla aramızda problemler yaşandı. Bunu derken saha dışından bahsetmiyorum, saha dışında hiçbir zaman problem yaşamadık.
Bizim oyuncularla problemimiz hep saha içine yönelik oldu, geçmiş yıllardaki performansın gelmemesinden dolayı antrenör olarak bu duruma müdahale etmek durumundaydım. Oyuncular da bu müdahaleye alışkın değiller, sonuçta 4 yıl boyunca her şey çok iyi gitmiş. Bu gibi konularda sorunlar yaşadık ama hiçbir zaman sınırlar aşılmadı. Bir ara herkes ‘Ergin Ataman’ın oyuncularla arası iyi değil’ diyordu, gerçekten iyi değildi çünkü kazanamıyorduk. BSL Playoffları döneminde ise işler değişti çünkü oyuncular sahada istediklerimi yapıyorlardı, kazanmaya başlamıştık. Bunun sonucunda da Playofflar boyunca güzel bir birliktelik yakaladık. Aile içerisinde zaman zaman tartışmalar olabilir, buna rağmen dediğim gibi hiçbir zaman aramızdaki ilişki kopmadı.”
Ergin Ataman, ‘sizin için sezonun dönüm noktası ne oldu?’ sorusuna şöyle yanıt verdi:
“Sezon içerisinde Panathinaikos‘la anlaşmam oldu sanırım. Herkes ‘Tamam, hocadan kurtuluyoruz. Artık rahat rahat oynayabiliriz’ dedi herhalde (gülerek). Ayrıca Panathinaikos’la anlaştıktan sonra benim üzerimdeki baskının azalması da olabilir. Esas faktör ise takımda taşların yerine oturması oldu. BSL Playoffları boyunca tüm oyuncularımızdan katkı aldık, çoğu maça Micic, Larkin, Clyburn üçlüsüyle başladık. Bazen Beaubois’yı, bazen Pleiss’ı, bazen de Zizic’i kullandık. Sezonun bu son iki ayını hazır bir şekilde geçirdik. Sistem oturdu, üzerimizden EuroLeague’deki başarı baskısı kalktı. Biz hiçbir zaman ‘tamam, sezon bizim için bitti’ moduna girmedik. EuroLeague’de Final Four oynayan 4 takım var, bu 4 takımın dışındakiler kendi liglerine döndüler. Ondan sonra da şampiyonluk mücadelesi başladı. O dönemde daha çok birlikte vakit geçirdik, Yukatel Merkezefendi Belediyesi maçı öncesi Bodrum’da kamp yaptık mesela. Güzel geçti, takım olarak hep birlikte eğlendik. Çağdaş Bodrumspor tesislerinde idman yaptık, onları ve koçları Ender Arslan’ı da BSL’ye yükseldikleri için kutlarım. Sonrasında Denizli’ye gittik, o dönem çoğu kişi yarı finalde Fenerbahçe Beko’yla eşleşmemek için o maçı kaybedeceğimizi düşünüyordu. Ben ise oyunculara bizim kimseden çekinmeyeceğimizi, bugün kazanıp yolumuza bakmamız gerektiğini söyledim. Sonuçta şampiyon olmak için Playofftaki tüm rakipleri geçmeniz lazım, bu stratejiyle çıkıp net bir galibiyet aldık.”
Yarı finalde Fenerbahçe‘ye 42 sayı farkla kaybettikleri maça değinen Ataman, o karşılaşmaya dair şunları söyledi:
“Fenerbahçe o maça çok iyi başladı, bir türlü maçım içerisine giremedik. Devre arasında strateji değiştirdik ve maça ortak olabilmek için bir hamle yaptık, yine de bazen sporda işler yolunda gitmez. Siz de antrenör olarak olmayacağını görürsünüz. O an salondaki atmosferin ağırlaştığını, farkın iyice açılabileceğini gördüm. Sonuçta iki gün sonra bir maç daha var, yarı final serisi oynuyoruz. O zaman ben de tüm as oyuncuları kenara aldım, fark iyice açıldıktan sonra müdahale etmedim. Biz hiçbir zaman ‘biz bu maçı 42 sayı farkla kaybedelim, Fenerbahçe de iyice rahatlasın’ gibi bir düşünce içerisinde olmadık. Son çeyrekte as oyuncuları dinlendirerek 42 sayılık farkı bir motivasyon unsuruna dönüştürmeye çalıştık. Bu çok büyük bir fark, Efes tarihinin en kötü yenilgilerinden bir tanesi. Yine de böyle şeyler olabilir. 2. maç çok kritikti, o maçı kaybetseydik geri dönmek bizim için çok zor olacaktı. 2. maçta her şeyimizi ortaya koyarak kazandık. Son 30 saniyede 7 sayı farkla öndeydik, herkes Clyburn’ün mucizevi son saniye üçlüğünü konuşuyor ama asıl mucize, Fenerbahçe’nin geri dönüp öne geçmesiydi.
42 sayılık yenilgi, herkesin üzerinde büyük bir baskı oluşturdu. 2. maça kadar olan süreç, duygusal açıdan hepimiz için çok önemli bir süreçti. 4 yıllık büyük bir başarıdan sonra böyle ağır bir yenilginin gelmesi, hepimizi duygusal açıdan çok etkiledi. O 1 günlük süreçte çok değişik duygular yaşadım, hatta istifa etmeyi düşündüm. Eğer bu sonucu 1.5 ay önce alsaydık muhtemelen istifa ederdim. Yine de o büyük farka rağmen seriyi çevirebileceğimize inandığım için son ana kadar direndim.”
Anadolu Efes’in yeni koçu Erdem Can’a değinen Ataman, başarı dileklerini iletti:
“Anadolu Efes’in yeni koçu Erdem Can’a başarılar diliyorum. Kendisi genç bir antrenör arkadaşımız, Türk Telekom’da harika işler yaptı. Mutlaka kendi sistemini ve yönetim tarzını en iyi şekilde uygulayacaktır. Efes’le EuroLeague’de rakibiz ama BSL’de rakip değiliz, bundan sonrası için Erdem Can’a ve ekibine başarılar diliyorum.”
Panathinaikos tercihini nasıl yaptığını açıklayan Ataman, karşı taraftaki heyecanın belirleyici olduğunu söyledi:
“Panathinaikos’un beni en çok heyecanlandıran kısmı, gerçekten beni çok istemeleri oldu. Başkan Dimitris Giannakopoulos’la ilk görüşmemizde kendisi beni çok etkileyen bir şey söyledi. ‘Evet, şu an piyasada çok iyi koçlar var ama benim için teknik özelliklerin dışında senin liderlik özelliğin çok etkileyici. Biz dibe vurduk, uzun süredir EuroLeague’de Playoff yapamıyoruz. Bir türlü Olympiakos’u yenemiyoruz, ligde sürekli şampiyonluk kaybediyoruz. Bizim kulübe heyecan getirecek bir antrenöre ihtiyacımız var’ dedi. Karşı tarafın bu kadar istekli olması beni çok etkiledi, bu sebeple sezon sonunu beklemeden anlaşmaya vardım. Ben coşkuyu ve heyecanı seven bir insanım, kararı vermeden önce sürekli YouTube’dan OAKA atmosferini izledim. Sonrasında ‘Tamam, burası benim için güzel bir meydan okuma olabilir’ dedim. Başkanın çok ciddi bir hevesi var, çok kaliteli bir takım kurmak istiyor. Bütçemiz Real Madrid, Barcelona kadar olmasa bile şampiyonluk hayali kurdurabilecek bir seviyede. Bunu iyi yönetebilirsek 21.000 kişilik OAKA tamamen dolar, Ergin Ataman’lı Panathinaikos deplasmanına gelen her takımın üzerinde de ciddi bir tedirginlik olur.”
Panathinaikos’taki yardımcılarına değinen Ergin Ataman, transfer gelişmelerinden de bahsetti:
“İlk görüşmede 2 Türk, 2 Yunan asistan koç üzerinde konuştuk. Benim kafamda uzun yıllardır birlikte çalıştığım Yakup Sekizkök’ü 1. yardımcım olarak Atina’ya götürmek vardı, Yakup gelmediği takdirde Türkiye A Milli Basketbol Takımı’ndaki 1. yardımcım Hakan Demir kafamda vardı. Yakup hoca Darüşşafaka‘yla anlaştı, çok iyi işler yapacağına inanıyorum. Kendisi için doğru bir tercih yaptı. Hakan hoca ise hepimizi şaşırtıp İran Milli Takımı’nın başına geçti. Böyle olunca geçmişte beraber çalıştığım antrenör arkadaşlarla konuştum, beni bilen antrenörleri yanımda götürmek istedim. Henüz 1. yardımcımın kim olacağı belli değil ama Anadolu Efes’teki asistan koçlarımdan Cenk Yıldırım benimle birlikte Panathinaikos’a gelecek. Türk oyuncu transferi için bir şey söyleyemiyorum, transfer için şu an için bir şey söyleyemiyorum ama zaman içerisinde göreceğiz. EuroLeague seviyesindeki Türk oyuncularımız, yerli kuralı sebebiyle Türkiye’de daha iyi kontratlar bulabiliyorlar. Onun için Türk oyuncu transferini çok kolay görmüyorum.
Bu transfer döneminde Anadolu Efes’le sözleşmesi biten yabancı oyuncularla ilgili de çok dedikodu çıktı. Bir keresinde Alper Yılmaz bana gelip ‘Ergin, biz bir yabancı oyuncuyla sözleşme uzatamayacağız gibi gözüküyor. Panathinaikos’a almak istiyorsan alabilirsin’ dedi. O ara açıkçası bir ilgimiz oldu ama sonrasında Efes’in oyuncuya istediği maaşı verme kararı aldığını görünce ilgiyi ilerletmedik. Arttırsaydık muhtemelen o oyuncuyu alabilirdik ama bunu yapmak istemedim. Efes’in oyuncusunu ciddi bir sözleşme vererek Panathinaikos’a götürmek istemedim. Bir ara Panathinaikos için Rodrigue Beaubois ve Elijah Bryant’la ilgilendiğimiz doğru ama bu oyuncuların gözünü parayla boyayıp Yunanistan’a götürmeyi açıkçası istemedim. Bu sebeple Anadolu Efes’ten herhangi bir oyuncu almayacağız, zaten EuroLeague’deki oyuncuların çoğunu tanıyoruz. EuroLeague’den çok önemli isimlerle temas halindeyiz, önümüzdeki hafta transfer bombalarını patlatırız. En az 2-3 yıldız alacağız. En az 6-7 tane çok iyi yabancı alacağız.”
Olympiakos – Panathinaikos rekabetine dair konuşan Ataman, Olympiakos’un Yunanistan’daki hakimiyetine son vereceklerini söyledi:
“Yunanistan’da bana yönelik çok büyük bir ilgi var, orada basketbol birinci spor gibi. Panathinaikos taraftarları bana ‘senin bu takımı ayağa kaldıracağından eminiz’ diyorlar. Olympiakos taraftarları ise bana büyük saygı duyuyorlar. Bu durum bana büyük bir sorumluluk getiriyor, ben oraya gidip finalde yine Olympiakos’a kaybeden kadroyla yola çıkamam. Bu sebeple ciddi bir kadro kuracağız, ben zaten Anadolu Efes kadrosunu kurarken kağıda Fenerbahçe kadrosunu yazmıştım. Çünkü o dönem en büyük rakibimiz Fenerbahçe’ydi ve 5 yıl üst üste Final Four’a katılmışlardı.
Benim bu hakimiyete son verebilmem için kendimi güvende hissedebileceğim bir kadro kurmam lazım, o dönem zaten Fenerbahçe kadrosu EuroLeague’in en iyilerinden bir tanesiydi. Bu da demek oluyor ki Fenerbahçe kadrosunu geride bırakabilirsek EuroLeague’deki hayallerimize de ulaşabiliriz. Şimdi aynı şey Olympiakos için geçerli. Efes’e geldiğimde nasıl kendime rakip kadro olarak Fenerbahçe’yi koyduysam ve zaman içerisinde Fenerbahçe’yi geride bırakabildiysem şimdi aynısını Olympiakos’a karşı yapmaya çalışacağım. Olympiakos kadrosunu başkanın ve genel menajerin önüne koydum, ben buradaysam bizim Olympiakos’u yenebilecek bir kadro kurmamız lazım dedim.
Georgios Bartzokas benim çok iyi arkadaşım, yıllardır karşılıklı oynuyoruz. Mutlaka benim gelmemden dolayı biraz endişeleniyordur. Bartzokas’a çok büyük saygı duyuyorum ama biraz tedirgin olması gerek, biz Panathinaikos olarak karşınıza çok ciddi bir rakip olarak geliyoruz. Önce Yunanistan’daki hegamonyanızı bitireceğiz, sonra da inşallah Final Four’da sizi yeneceğiz.”
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!