by Semih Tuna / info@eurohoops.net
Turkish Airlines EuroLeague’deki temsilcimiz Anadolu Efes, 2023/24 sezonu öncesinde ciddi değişimlere gitti. Bunların en önemlisi, geçen yıl Türk Telekom’u EuroCup finaline götüren Erdem Can’ın göreve getirilmesiydi.
Hayatındaki en büyük meydan okumalardan birine hazırlanırken 42 yaşındaki başarılı koç, Anadolu Efes medya gününde Eurohoops’a özel bir röportaj verdi. Erdem Can, Anadolu Efes‘e imzasından NBA’e kadar birçok konuya değindi.
İlk olarak transfer sürecini öğrenmek istiyorum. Anadolu Efes size ne zaman geldi, nasıl ilerledi süreç?
Anadolu Efes, yeni sezon için bir koç ihtiyacının olduğunu hissettikleri anda benimle bir iletişim kurdular. Ben de tercihlerden biriydim. Kendileriyle bir görüşmemiz oldu. Ben de çok istekliydim, motiveydim. Çok fazla düşünmeme gerek kalmadı açıkçası. O süreçten sonra da çok çabuk ilerledik. Tabii bu görüşmelerin tamamı, o anki kulübüm olan Türk Telekom’un bilgisi ve izni dahilinde oldu. Buna çünkü hem ben hem de Anadolu Efes tarafı çok önem veriyordu ve ben de Anadolu Efes’in bir parçası oldum.
Efes size teklif yaptıktan sonra artık sizin için tek ihtimal mi oldu?
Benim hayatta büyük hedeflerim var. Bu hedefleri başarmak için de büyük ve güçlü organizasyonların içinde olmak önemli. Ben antrenör olarak kendimi sürekli bir gelişim sürecinin içinde olarak görüyorum. Efes’ten de böyle bir teklif almak benim için çok onur vericiydi.
Quin Snyder Jazz’den ayrılışıyla birlikte sizin de Amerika döneminiz tamamlandı. Fakat siz orada kalabilir miydiniz? Yoksa artık benim başantrenörlük zamanım geldi şeklinde mi baktınız olaya?
NBA’deyken ne amaçla orada olduğunuz çok önemli. Orada edindiğim deneyimin basketbol görüşüme, kendi kafamdaki sistem ve yapacaklarım anlamında bana büyük katkısı oldu. Ancak ben her zaman başantrenörlük isteği ve motivasyonunda biriydim. Dolayısıyla o süreçten sonra artık başantrenörlük için hareket etmem gerektiğini hissettim.
Yani Türk Telekom’a ilk imzayı attıktan sonra sizin için geri dönüşü yok muydu? Sezon ortası Anadolu Efes durumu oluşmadan önce, Quin Snyder Hawks ile anlaştığında ‘buraya gel, sana ihtiyacım var’ dese gider miydiniz?
Biz Quin ile konuştuk ama o Hawks ile anlaştığında ben zaten kararımı vermiştim. Onunla hala konuşuyorum. NBA’deki diğer antrenörlerle, yöneticilerle, genel menajerlerle de devam ediyor ancak ben başantrenör olarak daha güçlü şeyler başarmak ve ardından daha güçlü bir şekilde NBA’e gitmek istiyorum.
Bu yaz takımı Justis Hollatz dışında erken tamamladınız. Ne faydalarını gördünüz bunun?
Erken tamamlamanın bir faydasını pek göremedik. Çünkü Doğuş erken sakatlandı ve bildiğiniz gibi Shane’in de Türk olma statüsüyle ilgili bir sıkıntısı var. Kadroyu erken tamamlarken göz önüne aldığımız dinamikler bir anda değişti. Dolayısıyla yeni bir değerlendirme sürecinin içine girdik.
Siz yıllarca EuroLeague’in bir parçası oldunuz Fenerbahçe ile, fakat CSKA Moskova serisi haricinde ilk kez başantrenörlü deneyimini tadıyorsunuz. Nasıl gidiyor şu ana kadar?
Valla iyi gidiyor şu ana kadar. Çok istekli ve motive bir oyuncu grubumuz var şu ana kadar. Başarılı olmayı çok istiyorlar. Onların motivasyonu en önemli unsur. Siz koç olarak ne kadar istekli olursanız olun, oyuncularınız motive olması asıl değerli kısım. Umarım hepimiz aynı sayfada buluşuruz ve doğru bir kimya ile birlikte başarılı bir sezon geçiriz.
Bu yaz Türk Telekom kadrosundan Jerian Grant, Erkan Yılmaz, Nate Sestina ve Tyrique Jones da bir üst seviyeye kendilerini attılar. Bu da oyuncu gelişimi konusunda ne kadar mahir bir iş çıkardığınızı gösteriyor. Siz burada bu tarz bir isimden çıkış bekliyor musunuz?
Takımın fotoğrafı ortada. Bizim EuroLeague seviyesinde çok başarılı birkaç oyuncumuz var. Bunun yanında da başarıya çok aç ve potansiyelli oyuncularımız var. Bunun yanında da EuroLeague seviyesinde oynamaya yeni başlayacak genç oyuncularımız var. Dolayısıyla herkesin kendi hikayesi var. Bazıları başarısını daha da başarılı hale getirerek kendi hikayesini yazacak. Bazıları burada kalıcı olacaklarını gösterecek ama her oyuncunun bir potansiyeli var.
Türk Telekom’dayken verdiğiniz her röportajda “her geçen gün daha iyi bir takım olmak istiyoruz” vurgusu yapıyordunuz. Burada da aynı mantalitenin geçerli olduğunu düşünüyorum. Peki öyle mi gidiyor?
Her organizasyonun, o dönem ve süreçle birlikte değerlendirilen kendi bir hikayesi var. Dediğinizin olmazsa olmaz unsurlardan biri olduğunu düşünüyorum. Çünkü yeni bir kurulan bir ekibiz. Takımda bazı oyuncular geçtiğimiz senelerden var ancak teknik ekip ve yeni katılanlarla birlikte yeni bir takımız aslında. Her gün daha iyiye gidecek konsantrasyonda olmak ana düsturumuz olacak.
Geçtiğimiz sezon Vasilije Micic – Shane Larkin ve Will Clyburn ile Anadolu Efes, EuroLeague’de bir ‘Büyük Üçlü’ oluşturmuştu. Şimdi onun bir ayağı ayrıldı ve yerine Darius Thompson geldi. Thompson daha paylaşımcı bir guard. Bu, elinizi rahatlatan bir element mi?
Darius Thompson’un özellikleri, Vasilije Micic ile aynı özellikler değil ama takımımız da aynı takım değil zaten. Herkesin beraber hareket edebileceği, yapabileceklerinden en fazlasını elde edeceğimiz, beraber olduklarında daha iyisini ortaya çıkarabileceğimiz bir yapı kurmaya çalışacağız. O yüzden Vasa ile Darius’u karşılaştıracak veya oyuncuların geçen sene veya daha önceki senelerdeki performanslarını karşılaştırarak hareket ettiğimiz bir ortam olduğunu düşünmüyorum. Çünkü yanlarında yeni oyuncular var, yeni bir koç var, yeni bir basketbol anlayışı var. Bunu beraber ne kadar büyütebileceğiz, onun için çalışma yapıyoruz.
Tyrique Jones ile bu sezon başka takımlar da ilgilendi EuroLeague’den ancak onun tercihi Anadolu Efes oldu. Onun potansiyelini nasıl görüyorsunuz? Undersized bir pivot olarak -hikayeleri aynı olmasa da- Dunston veya Hines gibi EuroLeague’de yıllarca kalıcı olabileceği bir senaryoyu hayal ediyor musunuz?
Bu Tyrique’in elinde. Bizim oynayacağımız basketbolun içinde Tyrique’in kendini ne kadar sahiplenebileceği ve buraya katkı vereceğiyle doğru orantılı. Tabii ki potansiyeli var, yoksa biz onu burada görmeyi istemezdik. Kendisi de başka teklifler olmasına rağmen bizimle birlikte olmayı istedi. Çünkü Anadolu Efes organizasyonunun, gücünün farkında. O da büyük bir yapının parçası olmayı istedi.
Geçen sezon Erkan, Rıdvan, Berk gibi yerli oyuncular da gelişim kat ettiler. Geçtiğimiz haftalarda da Alper Yılmaz, ‘Erdem Hocanın bana sözü var, gençlerimizden en az ikisini rotasyonun içine dahil edecek’ şeklinde bir açıklaması vardı. Yerli oyuncuların sizin için önemi nedir?
Bu benim kendime verdiğim bir söz. Bir Türk antrenör olarak bu oyuncuların işin içine katabileceğimiz bir yapının olması benim asıl istediğim şey. Ne yazık ki bu sene Doğuş’un sakatlığı bizi gerçekten çok etkiledi. Çünkü Türk oyuncu rotasyonundaki önemli bir isimden mahrum kalmış olduk. Ancak genç oyuncularımızı oynatma isteğimiz zaten vardı. Onları daha çok kullanmaya çalışacağız. Shane’in Türk oyuncu rolünün elimizden alınmış olması bizi zor bir duruma soktu. Ancak yapılacak bir şey yok. Ellerinden gelenin en iyisini almaya çalışacağız Türk oyuncularımızdan.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!