by Semih Tuna & Melikşah Bayrav / info@eurohoops.net
Turkish Airlines EuroLeague’deki iddialı temsilcilerimizden Fenerbahçe Beko, bu yaz özellikle uzun rotasyonuna önemli takviyeler yaptı. İki sezonluk Barcelona serüvenini noktalayıp Türkiye’ye geri donen Sertaç Şanlı da yaz döneminin dikkat çeken transferlerinden biriydi.
Bu yaz Katalan devi ile yollarını ayıran Sertaç, Fenerbahçe ile iki yıllık sözleşmeye imza attı. Tecrübeli uzun, kulübünün düzenlediği medya gününde Eurohoops’un sorularını yanıtladı.
İki sezon sonra yeniden Türkiye’desin. Rekabetin bu kez diğer tarafında olmak nasıl hissettiriyor?
Biraz değişik, ama güzel. Dışarıdan baktığında hep bu rekabetin içinde olmak istersin. Şanslı hissediyorum kendimi. O tarafı güzeldi, eminim bu tarafı da çok güzel olacak. Şansıma Barça – Real Madrid rekabetini de gördüm. Belki ileride kısmet olur, Real tarafını da görürüm (gülerek).
Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzon’da oynayan tek basketbolcusun. Bu nasıl bir duygu?
Çok garip. Trabzon tekrar basketbolun içine girene kadar yapabilecek kimse de yok (gülerek). Her tarafı görmüş oluyorsun, her kulübü görmüş oluyorsun. Bu da sana çok şey katıyor.
Barcelona’nın da sana bir teklifi olmuştu değil mi?
Evet doğru, olmuştu.
Biraz komik gelecek ama 2 senedir orada ‘kurulu bir düzenin’ vardı.
Tabii vardı ama ondan önce Anadolu Efes’te de 3 senedir vardı. Ben, kulübünde kalıp efsane olan Sergio Llull gibi, Rudy Fernandez gibi oyunculara çok saygı duyuyorum. O başka bir olay. Fakat alıştığın yerden çıkıp kendini geliştirmeye çalışmak da başka bir olay. Anadolu Efes’den ayrıldıktan sonra bana ‘şampiyon olmuş takımdan niye gidiyorsun?’ dediler. Tamam da başka bir şey görmek, yaşamak için bir fırsat çıktı önüme. Ben de onu kullandım.
Sürekli rahat hissettiğin yerde olmak güzel, ama o rahatlık seni bir süre sonra tembelliğe alıştırabilir. Dışarı çıkmak zor bir karardı. Ancak çıktığın zaman, o ilk safhayı atlattığın zaman getirisi çok oluyor. Final Four’da kaybettik ama oraya gidene kadar yaşadıkların… İdmanlar, takım arkadaşların, yolda yürüdüğün cadde. Hepsi bir şeyler katıyor insana. Bunu yapmasaydım bu sene buraya gelemezdim, ondan önce Efes’ten Barcelona’ya gitmezdim. Daha öncesinde Efes’te 5 başlamazdım. Sürekli bir adım ileriye gitmeye çalıştığım için kendimi geliştirdiğimi düşünüyorum.
Sonuç değil süreç adamıyım diyorsun biraz da.
Kesinlikle. Sonuç orada duruyor: Kupayı almak. 10 senede de kupayı alamayabilirsin. Çalışırsın ve olmaz.
Taraftar dışarıdan görüyor bunu. İçeride o kupayı nasıl aldığın, neler düşündüğün, nerede kötü anlar yaşadığın ve atlattığın. Bu süreçten tatmin olmaya çalışıyorum. Bu da keyif veriyor bana.
Çoğu Türk oyuncu yurtdışına çıkmaktansa kariyerlerini Türkiye’de sürdürmeye karar veriyor. Bu deneyim, kişisel olarak ne kazandırdı sana?
Hayatımda basketbol çok önemli yer tutuyor, ama sadece ondan ibaret değil. Barcelona’da eşimle sokakta yürürken yaşadıklarımla buradakiler farklı bir duygu. İyi ki görmüşüm, iyi ki tatmışım o deneyimi.
Sadece şehir olarak baktığında neyi özlersin oradan mesela?
2 senedir İstanbul’dan uzaktım ya, trafiği unutmuşum (gülerek). Orası dünyanın en güzel şehri de olsa burada sahilde vakit geçirirken, karşıya bakarken hissettiklerim bambaşka.
Bu sezon Fenerbahçe kadrosuna senle birlikte Papagiannis eklendi şut atabilen uzunlar olarak, geçen sene orada biraz sıkıntı yaşamıştı Fenerbahçe. Senin bu özelliğin takım yapısında nasıl kilitler açacağını düşünüyorsun?
Yardımcı olacağını düşünüyorum ama hocanın benden ne istediğini öğrenmeye çalışıyorum. Nick Calathes ve Nigel Hayes-Davis takımda, onlarla Barcelona’da beraber oynadık. Onlara nasıl alan açabileceğimi, neler yapabileceklerini biliyorum. Şehmus ve Melih’le beraber Milli Takım’da beraber oynadık.
Diğer arkadaşlarıma gelecek olursam da… Dışarıdan rakip olarak zaten onların ne yapabileceklerini biliyorsun, sezon boyunca onları defalarca izliyorsun. Önceki maçların bir artısı oluyor. Ufak detayları da onlardan duyduktan sonra ‘aa, bu böyle miymiş’ diye öğrendiğinde de sahada kendini rahat hissediyorsun.
Papagiannis ile takıma yeni katıldık, beraber de oynadık 1-2 maçta. Herkes bana ‘aranızda doğal bir uyum var, nasıl oldu bu?’ diye soruyor. O beni izlemiş, ben onu izlemişim. Neyi yapıp yapamayacağını anlıyorum. Dediğim ufak detayları da çözdüğün zaman o uyum, etkileşim birden gelişiyor. Zaten basketbolu zorlaştırmaya da gerek yok. Takım arkadaşlarım beni, ben takım arkadaşlarımı sahada yönlendirmeye çalışıyorum. Saha içinde maç oynadıkça daha da gelişecektir.
Papagiannis ile beraber oynadığını gördük. Bunda muhtemelen Hayes’in de olmamasının da payı vardır. Yeni sezonda 4 numarada da süre almayı bekliyor musun?
Koç bana her şeye hazır olmamı söyledi. Koçun işi bu zaten, talepkar olmak zorunda. Sadece Papagiannis’le değil, çok şey denedi koç. 3 uzunla oynadık, benim 5 oynadığım dört kısa da var. O da ne yapabileceğini çözmeye çalışıyor. Zamanla her şey gelişecek.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!