By Antonis Stroggylakis / info@eurohoops.net
Aslında geçtiğimiz yaz Juancho Hernangomez için NBA kariyerinde yeni bir başlangıç yapmak için şartlar son derece ideal gözüküyordu.
Toronto Raptors ile yeni sezon hazırlıklarına başlamadan önce Juancho, EuroBasket finalinde Fransa’ya karşı 7/9 üçlükle 27 sayı atarak İspanya’yı Fransa’ya karşı altın madalyaya taşımıştı. EuroBasket’teki sağlam performansının ardından İspanyol forvetin NBA’de kendine bir yer edinmesi bekleniyordu.
Yine de işler beklendiği gibi ilerlemedi. Raptors, Juancho’yu Şubat ayında serbest bıraktı. Yeni sezon öncesinde Eurohoops’a konuşan İspanyol oyuncu, konu hakkında ‘Aslında beni serbest bırakmaları sürpriz oldu çünkü soyunma odasında çok pozitiftim. İyi bir takım arkadaşıydım ve her gün çok çalışıyordum. Benim için zor bir süreçti çünkü bir ara neredeyse iki haftada bir takaslanıyordum. Yine de hayat böyledir, inişlere ve çıkışlara rağmen mücadeleye devam etmelisiniz.’ ifadelerini kullandı.
EuroBasket’teki performansından bir yıl sonra Juancho, artık Panathinaikos formasıyla yepyeni bir serüvene hazırlanıyor. Bir süredir taraftarlarına çok büyük hayal kırıklıkları yaşatan Panathinaikos için İspanyol yıldız, yeniden eski güzel günlere dönebilme yolundaki en kilit faktörlerden biri olacak.
Juancho Hernangomez, yeni sezon öncesi kulübünün düzenlediği medya gününde Eurohoops’un sorularını yanıtladı.
Eurohoops: Şu an OAKA’dayız, tavanda asılı şampiyonluk posterlerini görüyorsun. Posterlere bakınca aklına neler geliyor?
“Tarihi anlar, köklü bir basketbol kulübü, kazanmak, unutulmaz, tarihi akşamlar ve birbirinden önemli efsaneler geliyor. Panathinaikos bu salonda çok fazla gurur verici başarı elde etti, artık o eski güzel günlere geri dönmenin vakti geldi.”
EH: Aslında senin şu an burada olmanın nedenlerinden biri, Panathinaikos’un eski güzel günlere geri dönme isteği. Bildiğin üzere kulüp için son iki sezon çok kötü geçti, takım bu süreçte Olympiakos’u sadece bir kez yenebildi. Şimdi yeni bir takım kuruldu ve EuroLeague’de ilk maçınız Olympiakos’a karşı olacak, muhtemelen maç için tüm biletler satılacak. Sen ilk hafta oynanacak derbiye dair neler hissediyorsun?
“Öncelikle ‘muhtemelen’ demeyelim, tüm biletlerin satılacağına dair en ufak bir şüphem yok. Olympiakos maçı kariyerimin en özel maçlarından biri olacak. Daha önce finallerde oynadım, NBA Playofflarında oynadım, Milli Takımda altın madalya için savaştım ama bu maç farklı. Burada insanların Olympiakos’u yenmeyi ne kadar istediklerini görebiliyorum, bu durum benim için derbiyi daha da özel kılıyor. Bu nedenle Olympiakos maçı için çok çalışacağız, çılgın bir maç olacağına eminim. Taraftarlar inanılmaz bir atmosfer yaratacaklardır, elimizden gelen en iyi mücadeleyi verip kazanmamız lazım.”
EH: Aslında senin gibi önemli İspanyol oyuncuların İspanya dışında oynadıklarını çok sık görmeyiz. Bunun en büyük nedenlerinden biri de elbette İspanya Ligi’nin Avrupa’daki en iyi lig olması. Senin İspanyol takımları yerine Panathinaikos’u seçmenin sebebi neydi?
“Açıkçası Panathinaikos’taki kazanma arzusunun İspanyol kulüplerine kıyasla daha fazla olduğunu hissettim. Burada herkes kazanmak istiyor, bunun için olabilecek en iyi koçu ve oyuncuları getirmeye çalışıyorlar. Hatta bunun için ezeli rakibin liderini ‘çalıyorlar’. Bu yaz kulüp olarak ne kadar büyük transferlere imza attığımız malum, buraya gelmeden önce yaptığım görüşmelerde ‘Panathinaikos’a gelip bu kulübün başarısı için mücadele etmem gerektiğini’ hissettim. Açıkçası uzun süre burada kalıp kupalar kazanmak istiyorum. Elbette Panathinaikos’taki baskının çok büyük olduğunun farkındayım, dediğin gibi çok kötü geçen iki yılın ardından herkes başarı istiyor. Açıkçası bu arzuyu kişisel algılayıp Panathinaikos’a imza atmayı, burada basketbol oynamayı ve bu kulüpte kupalar kazanmayı istedim. Uzun süredir oynadığım takımlarda düzenli süre almıyordum, burada kariyerim için her şeyin daha iyiye gideceğinden eminim. Panathinaikos kulübü ve taraftarları için mücadele etmek istiyorum, taraftarlar sahada ölesiye mücadele edeceğimi görecekler. Elimden gelenin en iyisini yapacağım, bunu göreceksiniz. O gün şutlarım girmese bile sahada en çok mücadele eden oyuncu ben olacağım, Panathinaikos kulübü ve buradaki başarı kültürü için mücadele edeceğim.”
EH: Az önce söylediğin için soruyorum, sence Panathinaikos Kostas Sloukas’ı Olympiakos’tan ‘çaldı’ mı?
“Aslında doğru kelime ‘çalmak’ değildi. Sonuçta buraya gelmek Sloukas’ın seçimiydi, onu Olympiakos’ta daha fazla istemediler…”
EH: Aslında masada bir teklif vardı ama…
“Evet, doğru. Sloukas’ın bana dediğine göre Panathinaikos’a gelmek onun için kolay bir tercih olmuş. Onun gibi bir oyun kurucuyla oynamak çok gurur verici, Sloukas takımımızın kaptanı. O hepimiz için bir rol model, gerçek bir basketbol efsanesi. Buna rağmen hala başarılara, finallere ve kupalara aç. O bizim liderimiz, biz de onu takip etmeye çalışacağız.”
EH: Bu yaz Barcelona’nın sana bir teklifi vardi. Aslında kardeşin Willy’nin Barça’ya imza attığını düşünürsek bazıları Barcelona’ya gitmemeni ‘tuhaf’ karşıladı. Sen bu süreç hakkında neler söylersin?
“İnsanlar için neyin mantıklı olup olmadığını asla bilemezsiniz, her insan farklı şeylerden zevk alır. İnsanların farklı hedefleri vardır ve herkesin mantalitesi aynı değildir. Bu yaz kariyerim hakkında çok düşündüm, yeni bir serüvene atılma arzusu ağır bastı. EuroLeague takımlarından gelen teklifleri dinledim, birçok takımdan teklif aldım. Ardından kardeşim Willy, Barcelona’ya imza attı. Muhtemelen bunun üzerine çoğu kişi benim de Barcelona’ya gideceğimi düşündü. Yine de Willy’nin kariyeri ayrı, benim kariyerim ayrı. Mesela ikimiz aramızda para konuşmayız, ikimizin de menajerleri farklı. Birbirimize çok yakın olsak da kariyerlerimiz tamamen farklı şekillerde ilerliyor, ikimiz de farklı oyuncularız. Bu yaz Willy, İspanya’da dönmek istedi. Barcelona’dan güzel bir kontrat aldı, onun adına mutluyum.
Bense uzun uzun gelen teklifileri inceledim. Hedeflerini, kadrolarını, ne istediklerini ve benden ne beklediklerini araştırdım. Bu süreçte birçok kişiyle görüştüm ama beni en çok motive eden teklifin Panathinaikos’tan geldiğine karar verdim. Artık buradayım ve Panathinaikos’ta kupalar kazanmak istiyorum.”
EH: Geçen sezon EuroBasket’te harikaydın, özellikle final maçındaki performansın müthişti. Altın madalyadan sonra Toronto Raptors’a katıldın ama işler beklediğin gibi gitmedi, seni sezon ortasında serbest bıraktılar. Sence işler niye yolunda gitmedi?
“Raptors harika bir organizasyon, orada müthiş takım arkadaşlarım oldu. Açıkçası çok iyi oynamadım, Kasım ayında düzenli olarak süre almaya başlamıştım ama sonra sürelerim azaldı. Benim pozisyonumda oynayan farklı oyuncular vardı ve ben yeniden kenara geldim. Açıkçası şutlarım istediğim yüzdeyle girmedi, gerçek bu. Bazen hayatta işler b*ktan gider, yapacak bir şey yok. Aslında beni serbest bırakmaları sürpriz oldu çünkü soyunma odasında çok pozitiftim. İyi bir takım arkadaşıydım ve her gün çok çalışıyordum. Yine de pişman değilim, NBA’de işler böyledir. Orada işlerin nasıl gittiğini anladığınız zaman kabullenmek daha kolay oluyor. Çok fazla takaslandım. Bazen iyi, bazen kötü kontratlarım oldu. Serbest bırakıldım, yedek oturdum, sürekli takaslandım… Anlayacağın her şeyi yaşadım.”
EH: Aslında NBA’e dair her türlü tecrübeyi yaşadın.
“Evet, bunun için mutluyum. Açıkçası benim için kolay olmadı, sana karşı dürüst olacağım. Sürekli takaslanmak çok zordu. Bir kez iki hafta içerisinde önce San Antonio’ya, ardından Utah’a takaslandım. İşin kötüsü Utah’ta gayet iyi oynadım, hatta Playoffta bile önemli süreler buldum. Yine de hayat böyledir, iniş çıkışlar olsa bile mücadele etmeniz gerekir. NBA böyle bir dünya, zor olsa bile orada işlerin nasıl yürüdüğünü anlayıp mücadeleye devam etmeniz lazım. Bu deneyimleri yaşadığım için pişman değilim.”
EH: Kardeşinden bahsetmişken… Willy’nin bu yıl sana karşı oynayacağı maçlar hakkında ne dediğini okudun mu?
“Hayır”
EH: Gerçekten mi? Daha şimdiden takvimde sana karşı oynayacağı maçların tarihlerini işaretlediğini ve seni yenmek istediğini söyledi. Ayrıca seninle aynı takımdayken kupalar kazanmanın en büyük hayallerinden biri olduğunu ama işlerin farklı yönde ilerlediğini de söyledi. Sen Willy’e bir cevap vermek ister misin?
“Güzel, Panathinaikos ile Barcelona’nın oynayacağı maçların harika geçeceğinden eminim. Açıkçası Willy beni yenmek için epey hevesli gözüküyor, maçlar güzel geçecektir. Aslında daha önce çok kez birbirimize karşı oynadık, daha da oynamaya devam edeceğiz. Elbette maçtan sonra beraber yemek yiyeceğiz ama maç başladıktan sonra 40 dakika boyunca Willy, benim için herhangi bir rakipten farksız olacak. Kimin kazanacağını göreceğiz.”
EH: Şu an 28 yaşındasın, Panathinaikos ile olan kontratın sona erdiğinde 30 olacaksın. Artık senin için NBA defteri tamamen kapandı mı?
“Açıkçası şu an NBA’i düşünmüyorum, tamamen Panathinaikos’a odaklanmış durumdayım. Burada daha iyi bir oyuncu haline gelip takımımın kupalar kazanmasına yardımcı olmak istiyorum. Gelecek yıl nerede olurum bilmiyorum, hatta yarın nerede olurum onu bile bilmiyorum. Hayatta ne zaman ne olacağını bilemezsiniz, bu yüzden keyif almaya bakıyorum.”
EH: Senin de bir parçası olduğun ‘Hustle’ filminden sonra herkes seni ‘Bo Cruz’ (filmde oynadığı karakter) olarak çağırmaya başladı. Neredeyse artık kimse sana Juancho demiyor, eminim bunun sen de farkındasındır. Artık Bo Cruz olarak tanınmak seni rahatsız ediyor mu?
“Aslında ben tamamen kendi halinde bir insanım. Dışarı çıktığınızda herkesin sizi tanıması kolay bir şey değil, elbette Hustle filminde ‘herkes beni tanısın’ diye oynamadım. Filme dair tek pişmanlığım herkes tarafından tanınmak oldu. Eğer filmi çekmiş olsaydım ve sonrasında hala tanınmamaya devam etseydim bu şahane olurdu, filmde oynamak benim için inanılmaz bir deneyimdi. Elbette filmde oynamanın faydalarını da gördüm, film setinde harika insanlarla tanıştım. Her şeye rağmen Hustle filminde oynadığım için mutluyum çünkü filmi izleyen çocukların motive olduklarını görebiliyorum, bu çok güzel bir şey.
Soruna dönecek olursam herkesin beni ‘Bo Cruz’ olarak bilmesinden memnun değilim, böyle sanki herkes beni tanıyormuş gibi oluyor. İnsanlar beni sırf filmde gördükleri için arkadaşmışız gibi davranıyorlar, aktörlük çok zor bir iş. Adam Sandler’la konuştum, Adam bana tanındığı için hiçbir yere gidemediğini söyledi. Markete gidemiyor, sinemaya gidemiyor, neredeyse hiçbir sosyal aktivitede bulunamıyor. Çok zor bir hayat.
Yine de dediğim gibi film harikaydı, o set tecrübesini edinmek şahaneydi. Yedi yıl boyunca NBA’de oynadım, hayatım boyunca bir şeyler için çabaladım ve bu sayede Juancho Hernangomez oldum. Başlarda insanlar bana ‘Bo Cruz’ olarak seslenince sinirleniyordum ama ardından Bo Cruz’un da Juancho Hernangomez’in yaşamının bir parçası olduğunu fark ettim. Eğer dışarıda insanlar beni film yüzünden tanırlarsa onlara selam verip geçerim. Eğer filmi izlerken keyif aldılarsa onların adına mutlu olurum çünkü o filmde oynarken gerçekten çok çalıştım.
Beni mutlu edecek şey ise insanların dışarıda basketbol sayesinde beni tanımaları olur.”
2023-24 EuroLeague kadrolarına ve transferlerine ulaşmak için tıklayın!