by Bilal Baran Yardımcı / info@eurohoops.net
Turkish Airlines EuroLeague’in altıncı hafta müsabakasında temsilcimiz Fenerbahçe Beko, sahasında ağırladığı Olympiakos’u 79-77 mağlup ederek ligdeki beşinci galibiyetini elde etti.
Fenerbahçe‘de 40 dakika hiç çıkmadan oynadığı maçı 9 sayı, 7 ribaund, 4 asist ve 1 top çalma ile tamamlayan Nigel Hayes-Davis, karşılaşmanın ardından Eurohoops’un sorularını yanıtladı.
İlk olarak maçı değerlendiren Nigel, ilk yarıdaki iyi performans ile ikinci yarıda Olympiakos’un dönüşü arasında takımın neleri iyi, neleri kötü yaptığından bahsetti:
“İlk yarıda çok iyi savunma yaptık, savunmada ve ribaundlarda çok iyiydik. Şutları da sokunca her şey daha güzel oluyor. Fiziksel olarak rakibimize karşılık verebildik ve bu sayede ribaundlarda etkili olduk. İkinci yarıda ise Olympiakos bazı hamleler yaptı, savunmada sürekli switch yapmaya başladılar. Biz de buna karşılık hücumdaki etkinliğimizi sürdürebilmek için daha kısa beşlerle oynadık, bu da ribaundlardaki etkinliğimizin azalmasına neden oldu. Rakibimize özellikle geçiş hücumlarından kolay sayı fırsatları tanıdık. Böylelikle aradaki fark eridi ve maça ortak oldular. Kazandık ama video izleyip bu maçtan gerekli dersleri çıkarmamız lazım. Yine de kaybedip ders çıkarmaktan iyidir.”
Sezon önce Nigel ile yaptığımız röportajda geçen sezon yükselen performansı hakkında “En iyi oyuncular, alanlarındaki en iyi isimler bencilliğin sınırlarında yürürler fakat aynı zamanda diğer insanlarla beraber çalışabilir, takım oyuncusu olabilirler. Sezon ilerledikçe ben de daha fazla bencil olmaya başladım. O sınırın yanında dolaştım. Bunu oyunumda gözlemlemişsinizdir. Sezon ilerledikçe ve ‘Bu bencillik sınırını geçmeden nasıl üzerinde yürüyebilirim, geçersem de nasıl çok abartmam’ sorusuna cevap buldukça her şey ilerlemeye devam etti.” demişti.
Ayrıca hedefinin her zaman Avrupa’da bu beş seçilmese de “Yılın Savunma Beşi”nde yer almak olduğunu söylemişti.
2023-24 sezonunun başı itibarıyla Nigel savunma kısmında sözünü tutsa ve harika performans sergilese de hücumda belli bölümler hariç şut ritmini bulmakta zorlandı. Altı EuroLeague maçında toplamda 34 üçlük deneyen Nigel, sadece altısından isabet bulabildi ve yayın gerisinden %17.6 ile isabet buluyor.
Yıldız oyuncudan sezon öncesi yaptığımız röportajı hatırlatarak kendi performansını değerlendirmesini istedim.. Ayrıca bahsettiği bu “bencillik sınırı” konusunda iyi iş çıkarıp çıkarmadığını sordum:
“Bence yeterince iyi yapamıyorum, asıl sorun bu. Sahada fırsatım varken şutu kullanmayıp pas atarsam ve ertesi hücum şutu atarsam o şut kötü seçilmiş bir atış demektir. Bugün bir pozisyonda ‘closeout’a’ atak ettim, pozisyonu gözyaşı damlasıyla bitirme fırsatım vardı ama onun yerine pas verdim. Aslında kötü bir pas değildi ama o şutu kullanmam lazımdı. Bir sonraki pozisyonda ise üçlük attım ve girmedi, basketbol tanrıları sahada pasif olmayı asla ödüllendirmezler. Basketbol tanrıları utangaçlığı değil, sıkı çalışmayı ve sahada hırslı olmayı, cesur olmayı ödüllendirirler. Bunu yaptığım zaman şutlarım girmeye başlayacaktır. Şutlarım da girmeye başlarsa zaten… Huh! İşte o zaman rakiplere iyi şanslar.”
Ardından Nigel, son bir ayda performansı oldukça yükselen Nick Calathes ve sezon başından beri önemli performanslar sergileyen Georgios Papagiannis hakkında önemli demeçler verdi:
“Nick’i çok seviyorum. Sezon öncesinde yaşananlar çözüldüğü için mutluyum. Neto’nun başına gelen talihsizdi, bir an önce iyileşmesini umuyorum fakat Nick burada olduğu için çok mutluyum. O harika biri ve şahane bir takım arkadaşı, geçtiğimiz sezon attığım sayıların yüzde 50’si veya 60’ı onun sayesindeydi. Bu yüzden elbette Nick ile beraber oynamayı seviyorum (gülerek). Savunma yapabiliyor, saha görüşü çok iyi, veteran bir oyuncu, EuroLeague şampiyonluğu ve pek çok ödülü var… Avrupa tarihinin en iyi oyun kurucusu o.
Papagiannis ise bugün harikaydı, sahada üçlük tehdidiyle alan açabilen bir uzunun olması çok güzel. Bugün bildiğin üzere iki ‘dinozora’ (Fall, Milutinov) karşı oynadık, Papagiannis’in şut tehdidi sayesinde onları boyalı alandan uzaklaştırabilmesi işimizi kolaylaştırdı. Bu sayede boyalı alana daha rahat atak edebildik, onun varlığı rakiplerin daha sık switch yapmasına neden oluyor. Bu da ters eşleşmelerin oluşması anlamına geliyor. Nasıl Yunan yemekleri yiyorsa yemeye devam etsin. Harika iş çıkarıyor.”
Son olarak ise son yıllarda pek çok oyuncunun bu konuya dikkat çekmesi üzerine gündeme oturan “mental sağlık” konusunda Nigel’ın fikirlerini merak ettim.
İlk olarak mental sağlık konusunda kendi fikirlerini aktaran Nigel, son olarak “İşin bu tarafı en az taktiksel yön kadar önemli” fikrine katılıp katılmadığını belirtti:
“Mental sağlık herkes için çok önemli. Yaptığınız iş her ne olursa olsun mental açıdan sağlıklı olabilmek, temiz bir kafayla çalışabilmek çok önemli bir şey. İnsanların bu konuda bilinçli olması çok önemli. Özellikle sporda çok önemli çünkü biz sporcular, göz önünde olan insanlarız. Bazen özel hayatımızda yaşadığımız bir şeyden dolayı olması gerektiği kadar iyi performans veremiyoruz ve hemen ‘hey, neden yapman gereken işi iyi şekilde yapmıyorsun? Seni izlemek için para ödedim!’ gibi tepkiler alabiliyoruz. Diğer insanları ise 10.000 taraftar salonda, geri kalanlar da televizyonda izlemiyor. Ayrıca işin sosyal medya boyutu var, bu çılgınca bir şey ama her işin iyi ve kötü yanları var. Dünyanın herhangi bir yerinde yaşayan taraftar gelip sosyal medyadan size ‘berbatsın, şöylesin, böylesin’ yazabiliyor. Bu da işimizin zor yanlarından bir tanesi, bu yüzden etrafınızda gidip derdinizi anlatabileceğiniz ve konuşabileceğiniz, terapi alabileceğiniz insanların olması çok önemli. Mesela benim bir arkadaş grubum var, birbirimizle sürekli konuşuyoruz ve mental olarak iyi durumda olduğumuzdan emin oluyoruz. Etrafınızda sizi sizden çok umursayan insanların olması çok değerli. Mental taraf oyunun taktik kısmından daha da önemli.”
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
EuroLeague gündemindeki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!