by Melikşah Bayrav / info@eurohoops.net
Eurohoops Türkiye’nin Instagram hesabını takip etmek için tıklayın!
Bundan yaklaşık bir buçuk sene önce Fenerbahçe Beko, CSKA Moskova ile iki kez EuroLeague şampiyonluğu yaşamış koç Dimitris Itoudis ile üç yıllık sözleşme imzalamıştı.
Bu imzalar atıldığında herkesin beklentisi, koç Itoudis ile birlikte Fenerbahçe‘nin yeniden Final Four’a geri dönmesiydi. Buna karşın geçen bir buçuk senede işler beklendiği gibi ilerlemedi.
İlk yılda Final Four’un tek maçla uzağında kalan Fenerbahçe, Basketbol Süper Ligi’nde ise yarı finalde saha avantajına rağmen Anadolu Efes‘e elendi. Hayal kırıklığı yaratan bu sonun ardından yeni sezon, sarı-lacivertli ekip için beklentilerin altında başladı.
EuroLeague’de çıktığı son yedi maçın altısını kaybeden Fenerbahçe, Basketbol Süper Ligi’nde ise son olarak yedi eksikli Anadolu Efes‘e mağlup oldu. Bu yenilginin ardından radikal bir karar alındı ve devam eden sözleşmesine rağmen koç Itoudis’le yollar ayrıldı.
Bundan yaklaşık üç buçuk sene önce yaşanmasını beklediğimiz birliktelik, gecikmeli de olsa yaşandı. Bu yaz yeni sözleşme imzalaması beklenirken Barcelona’dan ayrılan koç Saras Jasikevicius, oyuncuyken kısa bir süre de olsa formasını terlettiği Fenerbahçe’nin yeni başantrenörü oldu.
2020 yazında büyük beklentilerle Barça’nın başına geçen Saras, üç sezonda Katalan devini iki kez İspanya Ligi şampiyonu yapsa bile EuroLeague’de beklenen kupa bir türlü gelmedi. Fenerbahçe ise Zeljko Obradovic‘in ayrılığından sonra çok çabalasa bile bir türlü Final Four biletini alamadı.
Fenerbahçe ile Saras’ın yolları bundan üç yıl önce kesişebilirdi ama olmadı. Aradan geçen üç sene, sarı-lacivertli ekip için sancılı geçti. Saras ise Barcelona’da ‘başarısız’ denemeyecek (birazdan sebeplerine değineceğim) üç yıl geçirse bile takımını ana hedefe ulaştıramadı.
Açıkçası Avrupa basketbolunu yakından takip eden herkes bu birlikteliğin bir gün yaşanacağını çok iyi biliyordu. Saras Jasikevicius, önümüzdeki iki buçuk sezon boyunca Fenerbahçe’yi basketbolda eski ihtişamlı günlerine döndürmeye çalışacak.
Eurohoops Fırın, tahmin edebileceğiniz üzere bugün Fenerbahçe Beko ve Saras Jasikevicius birlikteliğinin getirebileceklerine göz atıyor.
Barcelona Dönemi: Gerçekten ‘Başarısız’ Mı?
Kazanılan Kupalar: İki İspanya Ligi, iki İspanya Kupası şampiyonluğu
Aslında yukarıda görmüş olduğunuz fotoğrafın hikayesi bence epey ironik. Bu fotoğraf, Barcelona’nın geçen sezon kazandığı İspanya Ligi şampiyonluğundan çok kısa süre sonra çekildi. Bu fotoğraftan çok kısa süre sonra ise Saras’ın sol yanında duran Barça GM’i Juan Carlos Navarro, Litvanyalı çalıştırıcı ile sözleşme uzatmak istediklerini şu sözlerle açıklamıştı:
“Biz Saras’ın koçumuz olarak kalmasını istiyoruz. Önümüzdeki süreçte kendisiyle yeni sözleşme için görüşmelere başlayacağız, Saras’ın görevde kalması konusunda bir sorun yaşayacağımızı sanmıyorum.”
Buna karşın ilginç şekilde Navarro’nun fikrinin değişmesi çok uzun sürmedi. Bu açıklamalardan yalnızca birkaç gün sonra Barcelona, Saras Jasikevicius ile yolların ayrıldığını açıkladı. Yerine ise sadece dakikalar sonra Roger Grimau’nun getirildiği duyuruldu.
Bugün geriye dönüp Saras Jasikevicius’un üç sezonluk Barcelona serüvenine baktığımız zaman çoğu kişi bu süreci ‘başarısız bir dönem’ olarak nitelendiriyor. Bu konuda benim fikrim ise biraz daha farklı ve neden böyle düşündüğümü birkaç ay önce bu yazımda özetlemeye çalışmıştım. Bu maddede ise yazın yaptığım özeti biraz daha detaylandırmaya çalışacağım.
Öncelikle Saras Jasikevicius Barcelona’nın başına geçtiği zaman basketbol şubesinin ne durumda olduğunu iyi anlamak gerek. Barça, EuroLeague’de son şampiyonluğunu 2010 senesinde kazanmıştı ve 10 yıllık şampiyonluk hasretini sona erdirmeyi çok istiyordu.
Daha da kötüsü Barça, EuroLeague’de 2014 yılından bu yana Final Four’un uzağında kalıyordu. Hatta düzenli olarak ligin en yüksel bütçeli 4-5 takımı arasında yer almasına karşın Barça, 2017 ve 2018 yıllarında Playoff yapmayı bile başaramamıştı. Son İspanya Ligi şampiyonluğu ise 2014 yılında gelmişti.
Harcanan yüksek paralara rağmen Barcelona, basketbolda tam anlamıyla kriz dolu bir dönemden geçiyordu. 2019 yazında Nikola Mirotic ve Cory Higgins hamleleriyle birlikte bütçesini biraz daha arttırıp bazı şeyleri değiştirmek istediğini net şekilde ortaya koyan Barça, 2019-20 sezonunda da Svetislav Pesic yönetiminde aradığını bulamadı. İspanya Ligi’nde şampiyonluğun Baskonia‘ya kaptırılması, Pesic döneminin sonu oldu.
Tüm bu detayları yan yana koyduğumuz zaman Saras Jasikevicius döneminin Barca için neden ‘başarısız’ olmadığı bence daha iyi anlaşılıyor. Evet, Barcelona’nın bu süreçteki bütçesi yüksekti. Yine de Katalan ekibi, Saras döneminde hiçbir zaman Avrupa’nın en yüksek bütçeli takımı olmadı. Bu konuda ezeli rakibi Real Madrid‘in ve ligde olduğu süreçte CSKA Moskova’nın hep gerisinde kaldı.
Ayrıca şu sıralar Fenerbahçe Beko taraftarının çok iyi bildiği bariz bir detay var. EuroLeague’de şampiyonluk gelmese bile bir Final Four takımına dönüşmenin önemi çok büyük.
Zeljko Obradovic döneminde sadece bir kez EuroLeague’i kazanmasına karşın Fenerbahçe, net bir Final Four takımına dönüşmüştü. Hatta bir noktada Final Four’a gitmek, Fenerbahçe taraftarları için sıradan bir durum haline gelmişti. Son üç yılda dört kez koç değiştiren Fenerbahçe Beko, bir türlü eski günlerindeki gibi Final Four biletini alamadı. Şu an Avrupa’da ‘Final Four takımı’ olmanın değerini Fenerbahçe taraftarı kadar iyi bilen bir taraftar kitlesi muhtemelen yoktur.
Saras Jasikevicius ise Barcelona’yı şampiyon yapamasa bile bunu başardı. Saras döneminde geçen üç sezonun hepsinde Final Four’a giden Barça, 2014 yılından beri süregelen hasreti dindirdi. Bunu yaparken de Barça, iki kez normal sezonu çok rahat şekilde lider bitirdi (2021, 2022). Son sezonda ise normal sezonu ikinci bitirip avantajlı şekilde Playoffa gitti.
Öte yandan Saras, Barcelona’da kaos dolu geçen yıllardan sonra bariz bir oyun kimliği oturttu. Evet, özellikle de NBA tarzı tempolu basketbolu seven kişiler hiçbir zaman Barcelona’nın oyunundan hoşlanmadılar. Bu üç yıllık süreçte Barcelona, düşük tempoda hücum edip sürekli doğru pozisyonu arayan ve teknik dokunuşların çok öne çıktığı bir takım oldu. Savunmada ise Katalan devi, her daim agresiflik ve sertlikle anıldı. Bu süreçte Barça, her daim Avrupa’nın en elit savunma takımları arasında yer aldı.
Evet, bunun sonucunda çok istenen EuroLeague şampiyonluğu bir türlü gelmedi. Bunun olmasında elbette Barcelona’nın düşük tempolu kalan hücum sisteminin ve takımdaki top yönlendirici sayısının yeterince fazla olmamasının çok büyük payı var. Bildiğiniz üzere artık dünyada olduğu gibi Avrupa’da da basketbolun oynanış şekli değişiyor. Bu değişimle beraber Ergin Ataman’lı Anadolu Efes ve bu sezonki Real Madrid gibi yüksek tempoda oynayıp birden çok kaliteli top yönlendiriciye sahip takımların başarı şansı artıyor.
Yine de Saras Jasikevicius, Barcelona’da tepetaklak giden basketbol şubesinin gidişatını değiştirdi. Barça’yı net bir Final Four takımı haline getirmesinin yanı sıra üç sezonda iki kez takımını İspanya Ligi şampiyonluğuna taşıdı. İspanya Ligi’nin Avrupa’nın açık ara en rekabetçi ligi olduğunu düşünürsek bu, hiç azımsanacak türden bir başarı değil.
Tüm bunlara rağmen Litvanyalı çalıştırıcının Barcelona serüvenine ‘başarılı’ dememiz de doğru olmaz. Evet, Barça’da Saras’ın hiçbir zaman kadroyu baştan aşağı kurma gibi bir şansı olmadı. Saras ilk geldiğinde zaten Nikola Mirotic, Cory Higgins, Alex Abrines, Thomas Heurtel, Kyle Kuric, Brandon Davies ve Adam Hanga gibi oyuncular takımdalardı. Yine de ilerleyen süreçte koç Jasikevicius, transfer konusunda daha doğru tercihler yapabilirdi.
Saras Jasikevicius döneminde Barcelona’nın ilk büyük transferi Nick Calathes oldu. Calathes her ne kadar o dönemde Avrupa’nın en gözde oyun kurucularından biri olsa da düşüşe geçmeye başlamış bir isimdi. Ayrıca Yunan oyun kurucunun şut tehdidinin neredeyse sıfıra yakın olması, Barcelona’nın yarı saha hücumlarındaki skor potansiyelini düşürdü. Bu durum etkisini özellikle büyük maçlarda ve yakın geçen maçların kritik anlarında hissettirdi.
Normal sezonu domine eden Barça, Playoffta 1-8 eşleşmesi olmasına karşın Xavi Pascual’in Zenit’ine karşı adeta ecel terleri döktü. Seriyi 3-2 de olsa bir şekilde geçen Katalan ekibi, kaybettiği maçların hepsinde hücumda ciddi sorunlar yaşadı. Bu noktada takımın ana oyun kurucusunun şut tehdidinin sıfıra yakın olması, Cory Higgins ve Nikola Mirotic ikilisinin üzerindeki yaratıcılık tehdidini çok arttırdı. Bu da Barça hücumlarını rakip savunmalar için bir nebze olsun kolay tahmin edilebilir kıldı.
Sonuç olarak Barcelona, finale kadar gelse de kupayı temsilcimiz Anadolu Efes‘e kaptırdı. İkinci sezonda yine yola Calathes ile devam eden Barça, bu sefer Real Madrid’den ayrılan Nico Laprovittola’yı kadrosuna kattı. Vasat geçen Madrid serüveninin aksine Barcelona’da müthiş bir çıkış yakalayan Arjantinli skorer, bir anda koçunun sisteminin en kilit parçalarından birine dönüştü. Bu sefer de Cory Higgins’in sürekli sakatlanması, Barça’nın hücum gücünü azalttı.
2022 yazında ise bilindiği üzere Calathes ile vedalaşıldı. Yerine ise Çekyalı oyun kurucu Tomas Satoransky geldi. Bu noktada Saras Jasikevicius, Satoransky yerine farklı profilde bir oyun kurucu tercih edebilirdi. Her ne kadar dış şut tehdidi Calathes’e göre daha keskin olsa da Satoransky, tıpkı Calathes gibi dripling üzerinden kendi şutunu yaratabilecek bir isim değil. Çekyalı oyun kurucu, daha çok atletizmi, ribaund katkısı, pasör becerileri ve geçiş hücumundaki artılarıyla öne çıkan bir isim.
Yani kısacası Satoransky, sahada kendi skorunu rahatlıkla yaratabilecek bir isim değil. Yani bu durum, Laprovittola ve Mirotic ikilisinin üzerinden skor yükünün aynı kalmasına ve Barça hücumlarında pek bir şeyin değişmemesine yol açtı. Higgins’in de sürekli sakatlanmaya devam etmesi, Barcelona için hücumdaki sorunların devam etmesine neden oldu.
Bu noktada Saras, Satoransky yerine kendi skorunu yaratabilen bir top yönlendiriciyi kadrosunda isteyebilirdi. Aslında 2022 yazında Barcelona’nın şu sıralar Fenerbahçe Beko kadrosunda yer alan Scottie Wilbekin ile ilgilendiğini de biliyoruz. Böyle bir tercih yapılmış olsaydı Wilbekin ve Laprovittola ikilisi, Barça’yı hücumda çok daha potansiyelli bir takım haline getirebilirlerdi. Hal böyle olunca Nikola Mirotic’in üzerindeki yaratıcılık baskısı da bir nebze olsun azalabilirdi.
Elbette eleştirebileceğimiz bir diğer nokta ise koç Jasikevicius’un oyuncularıyla iletişim becerileri. Nick Calathes’in Fenerbahçe Beko ile imzaladıktan sonra Saras’a dair neler söylediğini herkes hatırlıyordur. Son olarak Barcelona’da takım kaptanı Alex Abrines de İspanyol basınına yaptığı açıklamalarda eski koçunun ‘sürekli bağırmasını’ eleştirdi.
Evet, bu noktada Saras daha iyi bir iş çıkarabilirdi. Bu yaz Barcelona’dan ayrıldıktan sonra ABD’ye uçup Sacramento Kings‘i ziyaret eden Litvanyalı çalıştırıcı, yaklaşık bir ay boyunca Sacramento’da kalarak idmanları gözlemleme fırsatını buldu. Açık konuşmak gerekirse ben bu durumu, Saras’ın iletişim becerilerini geliştirme yolunda attığı bir adım olarak görüyorum. Sonuçta basketbol, artık Avrupa’da gün geçtikçe oyuncuların öneminin koçlara kıyasla arttığı bir spor haline geliyor. Bu noktada koçlar için teknik bilginin yanı sıra iletişim becerilerinin de önemi iyice artmış durumda.
Fenerbahçe‘de Ne Beklemeliyiz?
Fenerbahçe Beko’da başantrenörlük koltuğu, önümüzdeki iki buçuk sezon için Saras Jasikevicius’a emanet olacak. Bu noktada Saras’a yönelik ilk beklentinin ne olduğu çok bariz. Fenerbahçe’yi yeniden bir Final Four takımı haline getirmesi!
Elbette burada Barcelona’daki kadar yüksek bir bütçeye sahip olamayacak. Buna karşın son yıllardaki düşüşe rağmen Fenerbahçe, halen EuroLeague’in yüksek bütçeli takımlarından biri. Sürekli artan kura rağmen basketbol yatırımları devam ediyor ve bunun sonucunda şubede bariz bir Final Four beklentisi var.
Bu hedef doğrultusunda düşünecek olursak Saras, uygun adaylar arasında olabilecek en doğru seçenek gibi gözüküyor. Yedi sezonluk başantrenörlük kariyeri boyunca Litvanyalı çalıştırıcı, hep EuroLeague sahnesinde görev aldı. Dört sezon Zalgiris‘i, üç sezon ise Barcelona’yı çalıştıran Saras, bu yedi sezonun dördünde takımlarını Final Four’a götürmeyi başardı. Bu yüzden hedef Final Four’sa Saras Jasikevicius için ‘yanlış tercih’ demek çok kolay değil.
Şimdi gelelim işin teknik boyutuna. Az önce Barcelona döneminden bahsederken vurgu yapmaya çalıştığım bir nokta vardı. Barcelona, bir noktada hep takımdaki top yönlendirici sayısının az olmasının negatif etkilerini hissetti. Özellikle kritik anlarda Barça’nın hücumda kolay tahmin edilebilir bir takıma dönüşmesi, üç sezon üst üste Final Four biletinin gelmesine rağmen belki de şampiyonluğun önüne geçti.
Fenerbahçe Beko’da ise şu an Barcelona’nın tam tersi bir durum var. Fenerbahçe, kadrosundaki top yönlendirici sayısı bakımından EuroLeague’in en avantajlı takımlarından biri. Scottie Wilbekin, Marko Guduric, Tyler Dorsey, Yam Madar, hatta Nick Calathes… Bu oyuncuların hepsi serbest kaldıkları anlarda birden çok EuroLeague takımının radarına girecek kalitede isimler. Buna karşın Dimitris Itoudis döneminde Fenerbahçe’nin bu oyunculardan istikrarlı bir katkı aldığını söyleyebilmek mümkün değil.
Fenerbahçe kadrosuna dair en büyük dertlerin başında ise bu konu geldi. Son iki sezondur koç Dimitris Itoudis, kısalarından düzenli katkı alabileceği bir sistem inşa edemedi. Bazı maçlarda Wilbekin, bazı maçlarda Dorsey, bazı maçlarda Calathes, bazı maçlarda da Guduric parladı. Yine de bu isimlerin hepsinden kolektif bir katkının alındığı akşamlara çok az rastladık. Bu da haliyle Fenerbahçe’nin hücumdaki tavanını sınırladı.
Kadrosundaki yaratıcı kısa sayısının çokluğu nedeniyle Fenerbahçe’den hep maç sonlarını iyi oynayan bir takım olması beklendi. Yine de bu beklenti, koç Itoudis döneminde hiçbir zaman gerçeğe dönüşmedi. Sarı-lacivertli ekip, bu sezon özellikle maçların ikinci yarısında istediği gibi hücum etmekte çok zorlandı. Özellikle rakiplerin savunmadaki agresifliği arttırdığı ve switch yapmaya başladığı periyotlarda Fenerbahçe hücumları, bir anda tıkanma noktasına geldi.
Bu noktada hep şuna şahitlik ettik. Fenerbahçe Beko’da sürekli birileri birebir oynamaya çalıştı ve bu birebirler hep düzen dışında gelişti. Özellikle üst üste maçların kaybedildiği periyotta neredeyse kısaların sırayla birebir oynadıklarını gördük. Bu kaos dolu ortamdan bir düzen çıkmadı ve üst üste mağlubiyetler geldi. Bunun yarattığı hayal kırıklığının sonucunda ise malum son yaşandı.
Bana kalırsa Saras Jasikevicius’tan bu sezon özelinde beklenmesi gereken bir numaralı şey, daha düzenli hücum eden bir Fenerbahçe. Evet, bir noktada koç Itoudis’e hakkını teslim etmek gerek. Yunan çalıştırıcı, maç hazırlığı konusunda belki de EuroLeague’in en elit koçu durumunda. Bunu da geçen sezonki Olympiakos serisinde ve bu sezon maçların ilk yarılarında net şekilde gördük. Maça bir plan dahilinde çıkan ve sürekli doğru eşleşmelere atak eden Fenerbahçe, kaybettiği maçların ilk yarılarında çoğunlukla rakiplerine üstünlük kurdu.
Yine de ne zaman ikinci yarı başlasa ve rakipler savunma sertliğini biraz arttırsa Fenerbahçe, dağılmaya son derece müsait gözüktü. Özellikle yorgunluğun arttığı ve oyun ezberi ile bireysel kalitenin önem kazandığı anlarda sarı-lacivertli ekip, hep kısaları üzerinden zorlama birebirlere kaldı. Bu nedenle bu sezon özelinde Saras, Fenerbahçe’nin oyun ezberini geliştirmeye ve kısa rotasyonundaki rol dağılımını daha düzenli bir hale getirmeye çalışacaktır.
Peki bu nasıl olabilir? Öncelikle Saras Jasikevicius Barcelona’sı, yarı saha hücumu konusunda muhtemelen EuroLeague’in en detaycı takımıydı. Oyuncuların oynanan ana aksiyon sırasında nerede durmalarından nereye hareket etmeleri gerektiğine kadar her şey planlıydı. Zaten Barça için sorun planlanan aksiyonların işlemediği ve oyuncuların bireysel becerileriyle işi çözmeleri gerektiği anlarda yaşandı.
Bu noktada Barcelona’nın en çok başvurduğu aksiyonlardan biri de topsuz perdeleme çıkışı oyunlarıydı. Alex Abrines, Kyle Kuric ve Nikola Mirotic gibi oyuncuları sayesinde Barça, topsuz perde çıkışlarından gelen üçlükler sonucunda çok fazla sayı üretiyordu. Litvanyalı çalıştırıcının bunu Fenerbahçe’de de oturtmak istemesi pek sürpriz olmaz.
Fenerbahçe kadrosuna baktığımız zaman bu konuda en çok öne çıkan isimler Tyler Dorsey ve Scottie Wilbekin. İki oyuncu da perdelemeden çıktıktan sonra ayaklarını çabucak kurup şutu hemen potaya yollayabiliyorlar. Bu nedenle Saras’ın zaman ilerledikçe bu iki ismi topsuz oyunda çok aktif kullanacağını düşünüyorum.
Yine de şöyle bir durum var. Dorsey ve Wilbekin, Barça’daki Kuric ve Abrines ikilisinden farklı olarak topu ellerinde isteyen ve topu domine etmeyi seven oyuncular. Topla ilişkilerinin azalması ve sürekli topsuz perdelemelerde boğuşmak durumunda kalmaları, bu ikiliyi pek memnun etmeyebilir. Bu nedenle koç Saras Jasikevicius’un işi kolay olmayacaktır.
Ayrıca şöyle bir durum da var. Saras Jasikevicius, kariyeri boyunca çok sayıda top yenlendiriciyle çalışan bir koç olmadı. Ne Zalgiris‘te, ne de Barcelona’da topu sürekli elinde isteyen çok fazla oyuncusu yoktu. Hatta Final Four yapan Zalgiris takımının yedek oyun kurucusu Vasilije Micic, topla daha çok oynayabilmek için takımdan ayrılmış ve Anadolu Efes‘e gitmişti.
Bu da Saras’ın kariyeri için yepyeni bir sınav olacak. Sert tavırlarıyla bilinen Litvanyalı çalıştırıcı, en azından bu sezonun sonuna kadar Tyler Dorsey, Scottie Wilbekin ve Marko Guduric gibi topu domine etmeyi seven top yönlendiricilerle çalışacak. Bu isimlerden düzenli katkı alabildiği bir yapı oluşturması, kendi kariyerine yazacağı artının yanı sıra Fenerbahçe’yi de çok daha potansiyelli bir takıma dönüştürecek.
Öte yandan benim Saras’ın gelişinin pozitif anlamda en çok etkileyeceğini düşündüğüm isim ise Marko Guduric. Saras; oyun zekası yüksek, top yönlendirebilen ve kendi skorunu yaratabilen isimlerin performansını arttırmayı çok iyi bilen bir koç. Bunu Zalgiris’te Kevin Pangos, Barcelona’da ise Nico Laprovittola örneklerinde çok net gördük.
Ben benzeri bir çıkışı Marko Guduric’ten de bekliyorum. Evet, Guduric zaten halihazırda kıtanın en değerli kısalarından bir tanesi. Buna karşın Sırp yıldızın kariyerine dair en büyük derdi, performansının bir türlü beklenen istikrar düzeyine ulaşamaması oldu. Açıkçası ben, Saras’ın gelişiyle birlikte Guduric’in hücumun merkezine oturacağını ve zamanla performansını bir kademe daha arttıracağını düşünüyorum.
Saras Jasikevicius takımlarında en çok gördüğümüz detaylardan biri de uzunların kullanımı. Hem Zalgiris, hem de Barcelona takımları, boyalı alanı çok aktif kullanan ve uzunlar üzerinden düzenli olarak alçak posttan pozisyon yaratmaya çalışan takımlar oldular. Bunun bir benzerini Fenerbahçe’de de görebiliriz.
Barcelona döneminde özellikle Nikola Mirotic, sürekli boyalı alanda seal (topsuz oyunda rakibin önüne geçip pozisyon alma) yaptı. Bu aksiyonun üzerinden Mirotic, çok fazla sayı buldu.
Fenerbahçe ise seal konusunda Johnathan Motley, Dyshawn Pierre ve Nigel Hayes-Davis gibi çok etkili olabilecek isimlere sahip. Özellikle Motley, boyalı alanda seal yapıp erkenden pozisyon alma konusunda EuroLeague’in en elit uzunlarından bir tanesi. Hal böyle olunca Saras’ın gelişinin Motley’e yarayacağını düşünüyorum.
Nigel Hayes-Davis örneğinde ise durum daha farklı. Daha önce Barcelona ve Zalgiris’te Saras ile çalışan ABD’li forvet, şu an Fenerbahçe’de o dönemlere kıyasla çok daha farklı bir role sahip. Zalgiris ve Barça’da daha çok çember çevresinde skor üretmeye çalışan Hayes-Davis, Fenerbahçe’de ise net bir şutör dört numaraya dönüştü. Saras’ın gelişiyle birlikte Nigel’ı artık çember etrafında daha sık görebiliriz.
Aslında bu durum, Fenerbahçe’nin yararına olacaktır. Bu sezon kaybedilen maçlarda Fenerbahçe’nin iç dış dengesini sağlamakta çok zorlandığını gördük. Özellikle ikinci yarılarda sürekli zorlama birebirlere kalan sarı-lacivertli ekip, boyalı alanda yaptığı denemeleri bir anda bıraktı. Bu da Fenerbahçe’nin kolay tahmin edilebilir bir takıma dönüşmesine yol açtı.
Saras döneminde ise zamanla Fenerbahçe, birebir sayısını azaltan ve boyalı alanı çok daha aktif kullanan bir takım olacaktır. Bu konuda Pierre, Motley ve Hayes-Davis üçlüsünün öne çıkmasını bekleyebiliriz.
Yine de Fenerbahçe için şu an belki de hücumdan daha önemli olan bir nokta var, o da savunma. Kadrosunda Scottie Wilbekin, Yam Madar, Dyshawn Pierre ve Nigel Hayes-Davis gibi etkili savunmacıları bulundurmasın karşın Fenerbahçe, maç başına yaklaşık 82 sayıyla ligin en çok sayı yiyen takımlarından biri.
Saras takımlarında öne çıkan en büyük nokta ise hep savunma oldu. Barcelona’dan örnek vermek gerekirse Katalan devi, üç sezonluk Jasikevicius döneminde hep çok agresif savunma yaptı. Uzunların ikili oyun savunmasında çok aktif kullanıldığı, tepe baskısının çok agresif olduğu ve yardım zamanlamalarının hep tam yerinde olduğu takımları izledik. Bunun bir benzerinin Fenerbahçe’de de olması çok kritik olacak.
Açıkçası Fenerbahçe, kadro yapısı bakımından ligin en potansiyelli savunma takımlarından bir tanesi. Bu nedenle zaman içerisinde sarı-lacivertli ekibin Zeljko Obradovic dönemindeki gibi agresif savunma yapan bir takıma dönüşmemesi benim için çok büyük sürpriz olur.
Şunu unutmamak lazım. Saras Jasikevicius, Fenerbahçe Beko ile iki buçuk yıllık bir sözleşme imzaladı. Litvanyalı çalıştırıcı, bu sezon alışık olmadığı türden bir kadro ile çalışacak. Bu nedenle Fenerbahçe taraftarlarının bunun yepyeni bir süreç olduğunu ve büyük başarıların bir anda gelmeme ihtimalinin olduğunun farkında olması lazım.
Saras Jasikevicius, Avrupa basketbolu tarihinin gelmiş geçmiş en büyük oyuncularından bir tanesi. Oyunculuk kariyerinde kazanmadık başarı bırakmayan Saras, şimdi koç olarak Avrupa’nın zirvesine çıkmayı hedefliyor.
Fenerbahçe Beko ise Zeljko Obradovic ile geçen altın yıllardan sonra Dimitris Itoudis ile de aradığını bulamadı. Sarı-lacivertli ekip için Final Four hasreti, Aralık ayının tamamlanmasıyla birlikte beş yıla çıkacak.
Fenerbahçe Beko, Final Four’a geri dönmek istiyor. Saras Jasikevicius ise kupanın kıyısında geçen üç sezonluk Barcelona serüveninden sonra bu sefer koç olarak zirveye çıkmayı hedefliyor. Peki bu hedeflerin sonucunda ortaya bir başarı öyküsü çıkacak mı? Bunu hep beraber bekleyip göreceğiz.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
EuroLeague gündemindeki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!