by Melikşah Bayrav / info@eurohoops.net Eurohoops Türkiye’nin Instagram hesabını takip etmek için tıklayın! Turkish Airlines EuroLeague'in 33. haftası, heyecan dolu geçen bir müsabakaya sahne oldu. Anadolu Efes, deplasmanda karşılaştığı Fenerbahçe Beko'yu mağlup ederek Play-In yolunda çok kritik bir galibiyet elde etti. Bu sonucun ardından Anadolu Efes, artık son hafta çok büyük bir mucize olmadığı takdirde Play-In biletini cebine koymuş olacak. Son derece inişli çıkışlı geçen bir EuroLeague normal sezonunun sonunda Efes, artık Play-In sahnesine çok ama çok yakın. Ligi ilk altı içerisinde bitirmeyi ve Playoff biletini daha öncesinde garantileyen Fenerbahçe Beko ise saha avantajı için mücadele ediyordu. Buna karşın bu hafta alınan sonuçlarla birlikte Fenerbahçe'nin ilk dört sıra şansı sona ermiş durumda. Elbette ilk dört sıra içerisine olup saha avantajını almak, Playoffta her takım için çok kıymetli. Buna karşın Türk derbisinin önemi, bariz şekilde Anadolu Efes için daha büyüktü. Eğer Fenerbahçe deplasmanında kaybetmiş olsaydı Efes, son hafta Kızılyıldız'ı yenip Partizan'ın da evinde Valencia'ya kaybetmesini bekleyecekti. Valencia'nın Play-In yarışında havlu atmış olduğunu düşünürsek bu ihtimal, açıkçası Efes için pek gerçekçi değildi. Tüm bu faktörleri yan yana koyduğumuzda Anadolu Efes için bu maç, hayati derecede büyük önem taşıyordu. Dolayısıyla baştan sona müthiş bir çekişmeye sahne olan mücadeleyi daha çok ihtiyacı olan takımın kazandığını söyleyebiliriz. Eurohoops Fırın, bugünkü serisinde EuroLeague'deki Türk derbisine teknik bir bakış atıyor. Anadolu Efes Neleri Doğru Yaptı? Anadolu Efes için Fenerbahçe Beko maçı, açıkçası son derece büyük inişler ve çıkışlarla geçti. İlk çeyreğe müthiş bir başlangıç yapan ve Fenerbahçe hücumlarını neredeyse tamamen devre dışı bırakan Efes, sonrasında ise benzeri bir senaryoyu kendisi yaşadı. İlk çeyreğin sonlarından ilk yarının sonuna kadar Fenerbahçe, yaptığı sert savunmayla rakibini ciddi anlamda zorladı. Bu bölümde görünen net bir şey vardı. Fenerbahçe Beko koçu Saras Jasikevicius, tepe baskısını olabildiğince agresif tutarak Anadolu Efes hücumlarını yavaşlatmaya çalıştı. Açıkçası koç Jasikevicius'un bu planı, ilk yarı özelinde fazlasıyla işe yaradı. Maça Will Clyburn üzerinden Tarık Biberovic'e atak ederek başlayan Efes, başlarda bu eşleşme üzerinden epey sayı buldu. Buna karşın devamında Fenerbahçe'nin eşleşmeyi değiştirmesi, Efes'i farklı opsiyonlar aramaya itti. Bu noktada Fenerbahçe'nin yaptığı agresif tepe baskısı, Efes'in hücum üretkenliğini ciddi anlamda etkiledi. Fenerbahçe, rakibinin tepedeki ikili oyun veya handoff aksiyonlarını hep iki kişiyle savundu. Toplu oyuncu savunmasındaki kısaya ek olarak uzunun da tepeye çıkıp sürekli pas kanallarına baskı yapması, Efes hücumlarını durağan hale getirdi. Bu noktada Clyburn dışında bir oyuncudan skor katkısı alamayan Anadolu Efes, ilk yarıda hücum bakımından son haftaların en kötü görüntüsünü verdi. Buna ek olarak Fenerbahçe, bir konuda daha dersine çok iyi çalışmıştı. Anadolu Efes; Will Clyburn, Shane Larkin ve Darius Thompson üçlüsüne yapılan 'gölge perdelemeleri' hücumda çok sık kullanan bir takım. Bu aksiyonda uzunun perdeye gelecekmiş gibi yapıp bir anda çekilmesi, rakibin ikili oyun savunmasını şaşırtıyor. Bu da toplu oyuncu için penetre ve pas kanallarını önemli ölçüde açıyor. Fenerbahçe ise maç boyunca bu aksiyonları çok iyi savundu. Gölge perde yapılan her oyuncu yerini kaybetmek yerine topun karşısında kalmaya devam etti. Bu da ilk yarıda Anadolu Efes'in hücum akışkanlığını çok etkiledi. Buna karşın ikinci yarıda işler değişmeye başladı. Fenerbahçe'nin tepedeki agresif baskısına karşı Efes, bu sezon pek sık kullanmadığı bir opsiyonu, yani uzunların kısa devrilmelerini devreye soktu. Açıkçası bu plan fazlasıyla işe yaradı. İlk yarıda topu paylaşmakta ve hücum akışkanlığını sağlamakta çok zorlanan Efes, bu kez çok daha etkili hücum etmeye başladı. Bu noktada Tibor Pleiss ve özellikle de son çeyrekte Daniel Oturu, son derece etkili oldular. Anadolu Efes, uzunlarının kısa devrilmelerini kullanarak iç dış dengesini daha iyi sağlamaya başladı. Bu durum, skorun da yayılmasını kolaylaştırdı. Maça müthiş başlamasına karşın ilk yarının devamında üretkenliği azalan Will Clyburn, bu kez istediği birebirleri daha rahat bulmaya başladı. İlk yarıda hiç devreye giremeyen ve sürekli zorlama atışlar deneyen Rodrigue Beaubois, istediği köşe üçlüklerini buldu. İlk yarı baskıya karşı çok zorlanan Shane Larkin de bu kez daha rahat topla buluşmaya başladı. Bu noktada Daniel Oturu'ya mutlaka bir parantez açmak gerek. İlk yarıda hiçbir etki yapamayan Oturu, son çeyreğe tam anlamıyla damgasını vurdu. Kısa devrilmeler üzerinden çembere giderek hem sayı bulan, hem de faul çizgisine gelen Oturu, maçın gidişatına direkt olarak etki etti. Ayrıca ABD'li uzunun ribaundlardaki agresifliği de Efes için galibiyetin en kilit noktalarından biriydi. Bu durumun etkilerini asist rakamlarında net şekilde görüyoruz. İlk yarıyı sadece beş asist ve altı top kaybı ile tamamlayan Efes, ikinci yarıda ise tam 13 asist yaptı. İlk yarıyı sadece 32 sayıyla tamamlayan Efes, ikinci yarıda tam 50 sayı attı. Galibiyetin şifresi, topun daha sık dolaşmasında ve farklı opsiyonların devreye girmesinde saklıydı. Maçın kaderine direkt olarak etki eden noktalardan bir diğeri ise ribaundlar oldu. İlk yarının çok büyük bölümünde kabus gibi hücum eden Fenerbahçe Beko, buna rağmen soyunma odasına 36-32 üstün gidebildi. Bunun başlıca nedeni ise Fenerbahçe'nin ribaundlardaki üstünlüğüydü. İlk yarıyı rakibinin tam sekiz ribaund gerisinde tamamlayan (21-13) Efes, savunma ribaundlarını net şekilde alamadığı için hücumda ritim bulmakta çok zorlandı. Tempoyu arttırmaya çalışsa bile sürekli yarı saha hücumlarına kalan Anadolu Efes, burada da Fenerbahçe'nin agresif baskısını aşamayınca çok kötü hücum ettiği bir ilk yarıyı geride bıraktı. Hücum performansı olarak rakibinden pek farksız gözükmeyen Fenerbahçe ise ribaundların ve ikinci şans sayılarının avantajını iyi kullanarak devreyi üstün bitirdi. İkinci yarıda bu tablonun da terse dönmeye başladığını gördük. Ribaundlarda ilk yarıya göre çok daha fazla mücadele etmeye başlayan Efes, ribaundlara birden fazla oyuncuyla girerek dengeyi sağlamayı başardı. Bu tablonun maç sonu istatistiklerine de yansıdığını görüyoruz. Efes'te kısa rotasyonundan Shane Larkin 4, Rodrigue Beaubois 3, Elijah Bryant 3, Justus Hollatz 2, Darius Thompson da 2 ribaundla maçı tamamladı. Savunma ribaundlarının daha net şekilde alınmaya başlanması, Efes'in ikinci yarıda ritim bulabilmesinin en büyük sebeplerinden biriydi. Açıkçası bugün (siz okuyucularımız için dün) Ataşehir'de Playoff sertliğinde geçen bir maç oynandı. Sezon boyunca yaşadığı çok ciddi iniş çıkışlara rağmen Efes, sezonun en kritik bölümünde hazır olduğunu ve Play-In'de karşılaşacağı her rakibe büyük zorluk çıkarabileceğini gösterdi. Bu noktada sezon boyunca çok eleştirilen Will Clyburn'ün de form yakalamış olması, Anadolu Efes taraftarları için çok iyi bir sinyal. Fenerbahçe Beko'da Mağlubiyetin Öne Çıkan Noktaları Fenerbahçe Beko'da bu sezon Dimitris Itoudis döneminin nasıl sona erdiğini hepimiz biliyoruz. Üst üste mağlubiyetlerin geldiği dönemde Fenerbahçe'de tam anlamıyla bir belirsizlik hakimdi. Nick Calathes, Scottie Wilbekin, Marko Guduric, Tyler Dorsey ve Yam Madar gibi çok değerli isimlerin olduğu kısa rotasyonunda rol dağılımı iyice karmaşık bir hal almıştı. Bir maçta başka bir oyuncu öne çıkarken öbür maçta bambaşka bir tabloyu görebiliyorduk. Bu kaosun sonunda gelen üst üste yenilgilerin ardından koç değişimiyle Fenerbahçe, bambaşka bir yola girdi. Saras Jasikevicius döneminde şu ana dek en çok öne çıkan nokta, rol dağılımının Itoudis dönemine göre çok daha net olması. Kısa rotasyonunda Nick Calathes ve Scottie Wilbekin, uzun rotasyonunda ise Johnathan Motley performansını sezon başına göre epey arttırdı. Nigel Hayes-Davis ise sağlıklı olduğu bölümlerde etkili ve istikrarlı performansını korudu. Buna karşın Fenerbahçe Beko'nun Saras Jasikevicius döneminde oynadığı iki maçta geçmişe dair izler gördük. Bunlardan ilki, Panathinaikos deplasmanıydı. O maçta ikinci çeyrekten itibaren kısalarından hiçbir şekilde düzenli katkı alamayan Fenerbahçe, hücumda Saras döneminin açık ara en kötü maçını geride bırakmıştı. Açıkçası bugün oynanan Anadolu Efes maçında da Panathinaikos deplasmanına benzer bazı izler gördük. Maça Tyler Dorsey ile başlayan Fenerbahçe, ilk çeyrekte sıkça topsuz oyun aksiyonları üzerinden Dorsey'i devreye sokmaya çalıştı. Buna karşın Dorsey, sezon genelinde olduğu gibi bir kez daha kendisinden beklenen performansın epey uzağında kaldı. İlk yarı Anadolu Efes'in sert ve baskılı savunmasına karşı çembere gitmekte çok zorlanan Fenerbahçe, sıkça zorlama atışlara kaldı. Hal böyle olunca sarı-lacivertli ekip hem üçlük yüzdesi konusunda epey beklenti altında kaldı, hem de çok sayıda top kaybı yaptı. Bu noktada maç içerisinde çok net göze çarpan bir detay vardı. Fenerbahçe Beko, kısa rotasyonunda delici bir kısasının olmamasının eksikliğini çok hissediyor. Özellikle rakibin çok sert savunma yaptığı maçlarda Fenerbahçe, rakip savunmayı eksiltip dengesini bozmakta ve pas trafiğini sağlamakta zorlanıyor. Geçtiğimiz sezon bu gibi durumlara karşı sarı-lacivertli ekip, Dyshawn Pierre ve Nigel Hayes-Davis'in sırtı dönük birebirlerini çok sık kullanıyordu. Bu sezon ise işler değişti. Zalgiris maçında yaşadığı sakatlıktan sonra Pierre, halen eski formunun çok uzağında gözüküyor. Normalda pozisyonu için kusursuza yakın bir sırtı dönük birebirci olan Pierre, bu maçta istediği birebirleri bulsa bile bitirme konusunda çok zorlandı. Pierre'e dair soru işareti yaratan bir diğer nokta ise yardım savunmasında yeterince keskin gözükmemesi. Bildiğiniz üzere Dyshawn Pierre, EuroLeague'de son birkaç senedir yardım savunması konusunda en elit oyunculardan biri. Efes maçında ise özellikle ikinci yarıda zaman zaman yardım savunmalarında aksadığını, yetişmesi gereken yere zamanında yetişemediğini gördük. Bu durum, Tarık Biberovic'in de savunmada çok güvenilir bir forvet olmadığını düşünürsek Fenerbahçe için pek olumlu bir sinyal değil. Nigel Hayes-Davis ise artık tamamen bir dış oyuncuya dönüşmüş durumda. Artık Hayes-Davis'in sırtı dönük birebirlerden ziyade bir kısa gibi dripling üzerinden orta mesafe attığını, topsuz perdelemeden çıkıp şut attığını veya topu alıp çembere gittiğini görüyoruz. Elbette şutlarını isabete çevirebildiği günlerde Nigel Hayes-Davis, EuroLeague'in durdurulması en zor oyunculardan biri. Zaten bunu geçtiğimiz hafta ALBA Berlin karşısında fazlasıyla gösterdi. Yine de bugün olduğu gibi şutunu bulamadığı günlerde Hayes-Davis, Fenerbahçe'nin tıkanmaya müsait yarı saha hücumları için bir çözüm olamıyor. Kadrosunda net bir delici kısası olmadığı için Fenerbahçe, özellikle sert savunma yapan takımlara karşı hücumlarını çeşitlendirme ihtiyacı duyuyor. Hayes-Davis'in yanı sıra Pierre'den de sırtı dönük hücum katkısı alamayan Fenerbahçe Beko, bu tür maçlarda yarı sahada tıkanmaya müsait bir takım görüntüsü veriyor. Aslında Fenerbahçe'nin 'delici kısa' tanımına en net uyan oyuncusu hiç şüphesiz Scottie Wilbekin. Her ne kadar ilk adımı çok çabuk bir oyuncu olsa da Wilbekin, rakibini eksilttiği zaman sıklıkla kendi şutuna gitmeyi tercih ediyor. Wilbekin'in pasörlüğünün skorerliğine göre daha geri planda olması, bugünkü gibi sert savunma yapan rakiplere karşı bir nebze zorlanmasına sebebiyet verebiliyor. Bunu her ne kadar 17 sayı atmış olsa bile tam altı top kaybı yapmış olmasından görebiliyoruz. Fenerbahçe Beko için soru işareti yaratan noktalardan bir diğeri ise uzun rotasyonu. Sezonun sonuna gelmiş olmamıza karşın Fenerbahçe'nin halen net şekilde 'ilk beş oyuncusu' diyebileceğimiz bir uzunu yok. Her ne kadar sezonun ikinci yarısını formda geçirse de Johnathan Motley, savunmada neden olduğu soru işaretleri ve her an faul problemine girme tehlikesiyle Playoff sahnesi için 'yüzde yüz güvenilir' bir uzun değil. Bugün 13 sayıyla öne çıkan Georgios Papagiannis, hücumdaki geniş repertuvarına rağmen savunmada çok ciddi zaaflara neden olabilen bir oyuncu. Playoff vakti geldiğinde rakipler, mutlaka Papagiannis'in sahada olduğu bölümlerde onun yavaş ayaklarına atak edecekler. Özellikle Monaco'nun rakip olarak gelmesi halinde Yunan pivotun Mike James, Jordan Loyd ve Elie Okobo gibi delici kısalara karşı sahada kalması çok kolay olmayacak. Sertaç Şanlı ise dış şutunda isabet bulabildiği günlerde değerli bir oyuncu. Papagiannis'e göre savunmada çok daha güvenilir bir oyuncu olan Sertaç, yine de şutunun girmediği günlerde çok tekdüze kalabiliyor. Bu nedenle Sertaç için de net şekilde 'takımın ilk beş pivotu' diyebilmemiz mümkün değil. Açıkçası Fenerbahçe Beko, Playoff öncesi çok formda gözükse bile henüz 'kusursuz' bir takım değil. Yine de bana göre Anadolu Efes yenilgisi, Fenerbahçe Beko için Playoff öncesi çok iyi bir ders niteliği taşıyacak. Koç Saras Jasikevicius, bu maçın analizinden takımının Playoff rotasyonunu nasıl oluşturacağına dair önemli izlenimler edinebilir. Sonuç olarak Fenerbahçe Beko, her ne kadar saha avantajı şansını yitirse bile Playoffta kimsenin eşleşmek isteyeceği bir takım olmayacak. Anadolu Efes maçından çıkarılacak dersler, Fenerbahçe'nin Final Four yolunda daha emin adımlarla ilerlemesini sağlayacaktır. Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın! EuroLeague gündemindeki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!