by Bilal Baran Yardımcı / info@eurohoops.net
Eurohoops Türkiye’nin Instagram hesabını takip etmek için tıklayın!
Turkish Airlines EuroLeague’de yeni sezon öncesinde Fenerbahçe Beko’da medya günü düzenlendi. Yapılan organizasyonda Arturs Zagars, Eurohoops’a özel açıklamalarda bulundu.
Arturs Zagars, Fenerbahçe Beko’ya transferi, sakatlık süreci ve daha birçok konu hakkında konuştu.
Röportajı izlemek için:
EH: Geçen sezondan sonra seni burada görmek çok güzel. Sezon öncesi dönemde burada olmak nasıl bir duygu?
Zagars: Harika, bu sezon takımın parçası olmaktan dolayı çok heyecanlıyım. Çok iyi bir kadromuz var. Sezon öncesi dönemde koç takımla alakalı yeni şeyler deniyor. Takım olarak bazı şeyleri çözüp sezon başlamadan hazır hale gelmek istiyoruz.
EH: Biraz senin kariyer yolculuğundan bahsetmek istiyorum. 15-16 yaşındaki bir röportajından alıntı yapmak istiyorum. Boyun istediğin kadar uzun olmadığı için “Herkes benden şüphe ediyor” demişsin. İnsanların bu şüphelerini yenerek nasıl profesyonel bir basketbolcu oldun?
Zagars: Boy uzunluğu bizim kontrol edebileceğimiz bir şey değil. Buna yapabileceğimiz bir şey yok. Tabii ki bu bir baskı yaratıyor. Boyum çok uzun değil, en atletik oyunculardan biri de değilim. Bu yüzden sürekli olarak kendimi kanıtlamam gerekiyor. Ne kadar iyi oynasam da ertesi gün antrenmana geldiğimde kendimi tekrar sıfırdan kanıtlamam gerekiyor.
EH: Genç yaşta Letonya’da ayrılıp İspanya’ya gittin. Milli takımdaki arkadaşın Porzingis de senin gibi İspanya’ya gitmişti. Kariyer yolculuğunuz açısından onun senin için bir rol model olduğunu söyleyebilir misin?
Zagars: Tabii ki. Medyayla olan ilişkileri, kendini insanlara tanıtması… İspanya döneminde ondan gördüğüm ve örnek aldığım şeyler de oldu. Ama o dönemlerde Letonyalı oyuncular için İspanya’ya gitmek biraz moda gibiydi. Benim dışımda Rihards Lomasz Real Madrid’e gitti. Kurucs, Baskonia’da oynadı. Benim jenerasyonumdaki oyuncular için İspanya’ya gitmek bir trend gibiydi. Ben Badalona ile bir hazırlık turnuvasında denemeye gittim. Bana orada gösterdikleri ilgi ve yaklaşımları çok hoşuma gitti. Ben de benim için doğru bir tercih olduğunu düşündüm.
EH: İnsanlar İspanya’daki basketbol kültürünü her zaman över. Sadece milli takımı seviyesinde değil kulüp takımları için de aynısı geçerli. İspanya’da geçirdiğin dönem senin basketbol kariyerini nasıl etkiledi?
Zagars: Bir çocuk olarak profesyonel olmadan önce oradaki altyapı ortamını deneyimlemem benim için çok önemliydi. Takım için önemli bir oyuncuydum. Bana nasıl antrenman yapmam gerektiğini, nasıl profesyonel bir basketbolcu olacağımı gösterdiler. Bireysel anlamda daha profesyonel çalışmayı öğrendim. Letonya’da da her şey iyiydi ama İspanya’daki seviye çok daha rekabetçi bir noktadaydı. U18 EuroLeague’de ve İspanya Kupası’nda oynadım. Benim için çok önemli bir tecrübeydi. Basketbolun temel gerekliliklerine dair çok fazla şey öğrendim. İspanya’dan çıkan oyun kurucular genelde çok cilalanmış oyunlara sahip oluyorlar. Altyapıda oyunu nasıl okumanız gerektiğini, pas atmak olsun top sürmek olsun her şeyin inceliklerini öğretiyorlar. Genç bir oyuncu olarak orada çok geliştim. Profesyonelliğe geçme vaktim geldiğinde işler tam olarak benim istediğim gibi ilerlemedi ama hayat böyledir. Ama Badalona’da beraber zaman geçirdiğim kişiler hakkında söyleyecek tek bir kötü sözüm bile yok. Onlarla her zaman çok iyi ilişkilerim olacak.
EH: Bu arada çok akıcı bir İngilizcen var. İngilizceni tam olarak nasıl geliştirdin?
Zagars: Bilemiyorum. Büyük olasılıkla yetiştirilme şeklimle alakalı. İki kardeşim vardı, onlarla beraber sürekli İngilizce vide oyunları oynardık. İngilizce filmler izlerdim, müzik dinlerdim. Bunun çok yardımı olduğunu düşünüyorum. 16-17 yaşımdayken Badalona’ya gittiğimde de birçok Amerikalı takım arkadaşım vardı, onların da yardımı dokundu.
EH: Video oyunlarından bahsetmene sevindim, ben de sana bunu soracaktım. Video oyunlarını çok sevdiğini biliyorum. Playstation mı oynuyorsun yoksa bilgisayar oyunları mı?
Zagars: Genellikle Playstation oynuyorum. Bilgisayarda bazen Counter-Strike oynuyorum ama Playstation’da NBA oynuyorum. NBA’i aslında eskisi kadar çok oynamıyorum. FC ve War Zone favorilerim diyebilirim.
EH: Last of Us gibi hikayeli oyunları seviyor musun?
Zagars: Çok sevdiğimi söyleyemem. Yayıncıların hikayeli oyunları oynamasını seyretmeyi daha çok seviyorum. O tarz oyunları oynamayı hiçbir zaman çok sevmedim. Bir ara Assasins Creed oynamıştım. Başka oyunlar da denedim ama hiçbir zaman hikayeli oyunları bitiremedim.
EH: Video oyunlarını oynamayı seviyorsan, hikayeli oyunları tavsiye edebilirim. Oyun ilerledikçe karakterle bağ kurmaya başlıyorsun.
Zagars: Last of Us demiştin değil mi?
EH: Evet, hatta şimdi dizisini de yapıyorlar.
Zagars: Galiba Last of Us’ı YouTube’da bir yayıncının oynadığını görmüştüm.
EH: O zaman biraz da basketbola dönelim. 18 yaşındayken DraftExpress’e verdiğin bir röportajda favori oyuncuların olarak Kyrie Irving ve Dennis Schröder’i söylemiştin. Kendini basketbol dünyasına tanıttığın Dünya Kupası’nda Dennis Schröder’e karşı çeyrek finalde oynamıştın ki ondan daha iyi bir maç çıkardığını söylemek de çok yanlış olmaz. Senin için bir Hollywood filmi gibi olmalı.
Zagars: Gerçekten öyleydi, maç esnasında bunu tam olarak anlayamıyorsunuz. Adrenalinin de etkisiyle sadece maçı düşünüyorsunuz. O yüzden o esnada Dennis’ten daha iyi oynuyorum diye düşünmemiştim. Ama maçtan sonra benim yanıma geldi ve beni takdir ettiğini söyledi. Onun seviyesinde bir oyuncunun bunu söylemesi benim için büyük anlam ifade ediyordu. Gerçekten Hollywood filmi gibiydi. Onun favori oyuncum olduğunu söylemiştim, genç bir çocuktum. Dünya Kupası çeyrek finalinde Letonya formasıyla ona karşı oynamak çok güzeldi.