by Bilal Baran Yardımcı / info@eurohoops.net Eurohoops Türkiye’nin Instagram hesabını takip etmek için tıklayın! Turkish Airlines EuroLeague'de yeni sezon öncesinde Fenerbahçe Beko'da medya günü düzenlendi. Yapılan organizasyonda Arturs Zagars, Eurohoops'a özel açıklamalarda bulundu. Arturs Zagars, Fenerbahçe Beko'ya transferi, sakatlık süreci ve daha birçok konu hakkında konuştu. Röportajı izlemek için: https://youtu.be/wHQU2eVTdLU EH: Geçen sezondan sonra seni burada görmek çok güzel. Sezon öncesi dönemde burada olmak nasıl bir duygu? Zagars: Harika, bu sezon takımın parçası olmaktan dolayı çok heyecanlıyım. Çok iyi bir kadromuz var. Sezon öncesi dönemde koç takımla alakalı yeni şeyler deniyor. Takım olarak bazı şeyleri çözüp sezon başlamadan hazır hale gelmek istiyoruz. EH: Biraz senin kariyer yolculuğundan bahsetmek istiyorum. 15-16 yaşındaki bir röportajından alıntı yapmak istiyorum. Boyun istediğin kadar uzun olmadığı için “Herkes benden şüphe ediyor” demişsin. İnsanların bu şüphelerini yenerek nasıl profesyonel bir basketbolcu oldun? Zagars: Boy uzunluğu bizim kontrol edebileceğimiz bir şey değil. Buna yapabileceğimiz bir şey yok. Tabii ki bu bir baskı yaratıyor. Boyum çok uzun değil, en atletik oyunculardan biri de değilim. Bu yüzden sürekli olarak kendimi kanıtlamam gerekiyor. Ne kadar iyi oynasam da ertesi gün antrenmana geldiğimde kendimi tekrar sıfırdan kanıtlamam gerekiyor. EH: Genç yaşta Letonya’da ayrılıp İspanya’ya gittin. Milli takımdaki arkadaşın Porzingis de senin gibi İspanya’ya gitmişti. Kariyer yolculuğunuz açısından onun senin için bir rol model olduğunu söyleyebilir misin? Zagars: Tabii ki. Medyayla olan ilişkileri, kendini insanlara tanıtması... İspanya döneminde ondan gördüğüm ve örnek aldığım şeyler de oldu. Ama o dönemlerde Letonyalı oyuncular için İspanya’ya gitmek biraz moda gibiydi. Benim dışımda Rihards Lomasz Real Madrid’e gitti. Kurucs, Baskonia’da oynadı. Benim jenerasyonumdaki oyuncular için İspanya’ya gitmek bir trend gibiydi. Ben Badalona ile bir hazırlık turnuvasında denemeye gittim. Bana orada gösterdikleri ilgi ve yaklaşımları çok hoşuma gitti. Ben de benim için doğru bir tercih olduğunu düşündüm. EH: İnsanlar İspanya’daki basketbol kültürünü her zaman över. Sadece milli takımı seviyesinde değil kulüp takımları için de aynısı geçerli. İspanya’da geçirdiğin dönem senin basketbol kariyerini nasıl etkiledi? Zagars: Bir çocuk olarak profesyonel olmadan önce oradaki altyapı ortamını deneyimlemem benim için çok önemliydi. Takım için önemli bir oyuncuydum. Bana nasıl antrenman yapmam gerektiğini, nasıl profesyonel bir basketbolcu olacağımı gösterdiler. Bireysel anlamda daha profesyonel çalışmayı öğrendim. Letonya’da da her şey iyiydi ama İspanya’daki seviye çok daha rekabetçi bir noktadaydı. U18 EuroLeague’de ve İspanya Kupası’nda oynadım. Benim için çok önemli bir tecrübeydi. Basketbolun temel gerekliliklerine dair çok fazla şey öğrendim. İspanya’dan çıkan oyun kurucular genelde çok cilalanmış oyunlara sahip oluyorlar. Altyapıda oyunu nasıl okumanız gerektiğini, pas atmak olsun top sürmek olsun her şeyin inceliklerini öğretiyorlar. Genç bir oyuncu olarak orada çok geliştim. Profesyonelliğe geçme vaktim geldiğinde işler tam olarak benim istediğim gibi ilerlemedi ama hayat böyledir. Ama Badalona’da beraber zaman geçirdiğim kişiler hakkında söyleyecek tek bir kötü sözüm bile yok. Onlarla her zaman çok iyi ilişkilerim olacak. EH: Bu arada çok akıcı bir İngilizcen var. İngilizceni tam olarak nasıl geliştirdin? Zagars: Bilemiyorum. Büyük olasılıkla yetiştirilme şeklimle alakalı. İki kardeşim vardı, onlarla beraber sürekli İngilizce vide oyunları oynardık. İngilizce filmler izlerdim, müzik dinlerdim. Bunun çok yardımı olduğunu düşünüyorum. 16-17 yaşımdayken Badalona’ya gittiğimde de birçok Amerikalı takım arkadaşım vardı, onların da yardımı dokundu. EH: Video oyunlarından bahsetmene sevindim, ben de sana bunu soracaktım. Video oyunlarını çok sevdiğini biliyorum. Playstation mı oynuyorsun yoksa bilgisayar oyunları mı? Zagars: Genellikle Playstation oynuyorum. Bilgisayarda bazen Counter-Strike oynuyorum ama Playstation’da NBA oynuyorum. NBA’i aslında eskisi kadar çok oynamıyorum. FC ve War Zone favorilerim diyebilirim. EH: Last of Us gibi hikayeli oyunları seviyor musun? Zagars: Çok sevdiğimi söyleyemem. Yayıncıların hikayeli oyunları oynamasını seyretmeyi daha çok seviyorum. O tarz oyunları oynamayı hiçbir zaman çok sevmedim. Bir ara Assasins Creed oynamıştım. Başka oyunlar da denedim ama hiçbir zaman hikayeli oyunları bitiremedim. EH: Video oyunlarını oynamayı seviyorsan, hikayeli oyunları tavsiye edebilirim. Oyun ilerledikçe karakterle bağ kurmaya başlıyorsun. Zagars: Last of Us demiştin değil mi? EH: Evet, hatta şimdi dizisini de yapıyorlar. Zagars: Galiba Last of Us’ı YouTube’da bir yayıncının oynadığını görmüştüm. EH: O zaman biraz da basketbola dönelim. 18 yaşındayken DraftExpress’e verdiğin bir röportajda favori oyuncuların olarak Kyrie Irving ve Dennis Schröder’i söylemiştin. Kendini basketbol dünyasına tanıttığın Dünya Kupası’nda Dennis Schröder’e karşı çeyrek finalde oynamıştın ki ondan daha iyi bir maç çıkardığını söylemek de çok yanlış olmaz. Senin için bir Hollywood filmi gibi olmalı. Zagars: Gerçekten öyleydi, maç esnasında bunu tam olarak anlayamıyorsunuz. Adrenalinin de etkisiyle sadece maçı düşünüyorsunuz. O yüzden o esnada Dennis’ten daha iyi oynuyorum diye düşünmemiştim. Ama maçtan sonra benim yanıma geldi ve beni takdir ettiğini söyledi. Onun seviyesinde bir oyuncunun bunu söylemesi benim için büyük anlam ifade ediyordu. Gerçekten Hollywood filmi gibiydi. Onun favori oyuncum olduğunu söylemiştim, genç bir çocuktum. Dünya Kupası çeyrek finalinde Letonya formasıyla ona karşı oynamak çok güzeldi. EH: Dünya Kupası’nda harika oynamıştın ve orada parladıktan sonra teklifler geleceği çok belliydi. Bu teklifler arasında Fenerbahçe’yi seçmenin arkasındaki neden neydi? Zagars: Tek bir neden söyleyemem, birçok nedenin bir araya gelmesiyle alakalıydı. Çocukken NBA daha fazla izliyordum ve EuroLeague takip etmeye başladığımda sürekli Fenerbahçe’yi görüyordum. Bu kulübün büyük bir tarihi olduğunu biliyordum. Tam olarak Fenerbahçe’nin taraftarı olduğumu söyleyemem ama kulübün tarihini, kültürünü, armasını çok seviyordum. Bu yüzden teklif geldiğinde aklımda çok bir şüphe yoktu. EH: Transferden kısa süre sonra büyük bir sakatlık yaşadın. Kariyerinin belki de o ana kadarki zirvesindeydin. Birçok süperstar, Klay Thompson ve Kevin Durant gibi NBA oyuncuları büyük sakatlıkların ardından fizikselden daha çok mental açıdan zorlandıklarını dile getiriyorlar. Sakatlığı mental olarak geride bırakmak ve tekrar en üst seviyede performans vermek kolay bir şey değil. Tabii ki fiziksel açıdan da bu çok zor ama sakatlığının mental tarafından bahsetmek istiyorum biraz. Kendini psikolojik olarak nasıl hazır tuttun? Zagars: Benim için adapte olması en zor olan şey zamandı. Zaman geçmiyor gibi hissediyordum. Mental olarak beni en çok zorlayan şey buydu. Sakatlığın ardından yaklaşımınız biraz daha pozitif oluyor. Başarılı bir ameliyat geçirdikten sonra önünüzde iyileşmek için net bir plan oluyor. Ama sonraki birkaç ay boyunca sürekli aynı şeyleri yapıyorsunuz ve o dönemde geliştiğinizi çok hissedemiyorsunuz. Benim için en sinir bozucu kısım buydu. Böyle dönemlerde etrafınızdaki insanların desteği çok önemli. Özellikle Fenerbahçe’de bana yardımcı olmak için sürekli tavsiye veren isimler vardı. Ailem ve arkadaşlarım da bana çok yardımcı oldular. Kendimi her zaman mental olarak kuvvetli bir insan olarak gördüm. Bu konuda özellikle İspanya’da geçirdiğim beş yıl çok etkili oldu. O dönemde de mental olarak zorlandığım süreçler yaşamıştım. Bu yüzden canımı sıkan şeyleri bir kenara koyup her geçen gün daha iyiye gitmeye, iyileşmeye çalıştım. Benim için en önemli şey disiplinli kalıp, geleceği çok fazla düşünmemekti. Geçmişi de kafaya takmayıp her gün iyileşmek için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyordum. EH: Yanlış hatırlamıyorsam baban da basketbol oynarken aynı sakatlığı yaşamıştı. Zagars: O ön çapraz bağ sakatlığı yaşamıştı. Ben iç yan bağlarımda bir sakatlık yaşadım. Kağıt üstünde daha hafif bir sakatlık, iyileşmesi biraz daha kısa sürüyor. Ama sonuçta ciddi bir sakatlıktı. EH: Bu konuda sana yardımcı olmuştur diye düşünüyorum. Zagars: Tabii ki yardımcı oldu. Bana ameliyat sonrasında yaşadıklarını, dizinin nasıl iyileştiğini neler hissettiğini anlattı. Birçok basketbol oyuncusundan da çok yardım aldım. Davis Bertans iki kez dizinden ameliyat yaşamıştı. Ben ameliyat olduğumda o da Türkiye’deydi. Buraya deplasmana gelmişlerdi, maçtan önce biraz konuşma şansımız oldu ve ona iyileşme sürecinde dair birçok soru sordum. Bana çok yardımı oldu. EH: Tekrar oynayabilecek hale geldiğinde Wolves formasını giydin. Geçen sezon neden Fenerbahçe’de değildin? Sakatlık sonrası parkelere dönüş sürecin nasıl ilerledi? Zagars: Ben, menajerim ve Fenerbahçe GM’i bir araya gelip benim için en doğru kararın başka bir yerde önemli bir role sahip olarak oynamam olduğuna karar verdik. Wolves o dönemde play-off dönemindeydi. Buradaki kadro tamken buraya gelip oynamak yerine beni neredeyse bir yıl boyunca bekleyen Wolves’da oynamayı tercih ettim. Kulüp ve Wolves’taki koç bana güveniyordu bu yüzden başka guard transfer etmediler. Döndüğümde süre almaya başlayacağımı biliyordum. Bunun benim için mantıklı bir tercih olduğuna karar verdik. EH: Şimdi buradayız, Avrupa basketbolunun zirvesinde tam bir sezon oynayacaksın. EuroLeague’de ortamını ilk kez deneyimleyeceksin. Buraya ait olduğunu nasıl kanıtlayacaksın? Burada olduğun için ne kadar motivesin? Zagars: Çok motiveyim. Benim için en önemli şey bu tecrübenin kıymetini bilmek, hiçbir şeyi garanti görmemek. Buradaki her şey benim için yeni. İlk kez bir EuroLeague takımının parçasıyım. Buradaki koçların, oyuncuların nasıl çalıştığını yakından görüyorum. Nasıl antrenman yaptıklarını izliyorum, her detaya ne kadar dikkat ettiklerini görüyorum. En iyilerden bir şeyler öğrenmek ve parkeye çıktığım her an elimden gelenin en iyisini yapmak istiyorum. EH: Sence takıma en ciddi katkıyı hangi alanlarda vereceksin? Zagars: Maç kondisyonumu bulduktan sonra oyunun temposunu çok iyi kontrol edebileceğimi düşünüyorum. Hem savunmada hem de hücumda doğru eşleşmeleri bulup doğru kararları vermek ve hem kendime hem de takım arkadaşlarıma ideal bir ortam yaratmayı istiyorum. EH: Takımdaki guard rotasyonu hakkında neler düşünüyorsun? Wade Baldwin ve Scottie Wilbekin gibi uzun süredir Avrupa’nın üst seviyesinde olan çok iyi skorerlerle birlikte oynayacaksın. Kadroda Marko Guduric gibi bir isim de var. Onlardan neler öğrenmeyi planlıyorsun? Şu ana kadar aranızda nasıl bir ilişki var? Zagars: Takım içerisindeki ilişkiler gerçekten harika. Özellikle guardlar da birbiriyle çok iyi anlaşıyor. Süre almak için birbirimize karşı rekabet etmemiz gerektiğini biliyoruz ama aynı zamanda hepimizin hedefi aynı. Hepimiz aynı forma için mücadele ediyoruz. EuroLeague’deki her takımın kadrosunda çok iyi oyuncular var. EuroLeague’de herhangi bir takımın kadrosuna baktığınızda kötü oyuncular görmüyorsunuz. EuroLeague’deki her oyuncu belirli bir seviyede isimler. Dakikalar için mutlaka rekabet edeceğiz, ben de bunu yapacağım ama aynı zamanda koçun kafasında bir plan olduğunu biliyoruz. O takım için en doğru kararları vermeye çalışacak biz de elimizden gelenin en iyisini yapacağız. EH: Takımla birlikte biraz vakit geçirme şansın oldu, herkesin çok iyi anlaştığını söyledin. Şu ana kadar aranın en iyi olduğu takım arkadaşların kimler? Zagars: Herkesle çok iyi anlaşıyorum. Size sadaece bir oyuncunun adını söyleyemem. Takımda sohbetinden keyif almadığım tek bir kişiyi bile söyleyemem. Soyunma odasında, seyahatler esnasında kimle konuşursam konuşayım çok keyif alıyorum. Herkesin çok iyi anlaştığını düşünüyorum. Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın! EuroLeague gündemindeki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!