By Cesare Milanti / info@eurohoops.net
Eurohoops Türkiye’nin Instagram hesabını takip etmek için tıklayın!
Bu yaz sözleşmesinin sona ermesiyle birlikte Anadolu Efes‘ten ayrılan Will Clyburn, kariyerini İtalya’da sürdürüyor. Yazın serbest kalmasının ardından tecrübeli yıldız, Virtus Bologna ile iki yıllık sözleşme imzaladı.
Takımıyla yeni sezon hazırlıklarını sürdüren Clyburn, kulübünün düzenlediği medya gününde Eurohoops’un sorularını yanıtladı.
Clyburn, Nigel Hayes-Davis’in bu yaz ABD Milli Takımı’nın Olimpiyat hazırlıkları için çağırdığı ‘Select Team’ kadrosunda yer almasına dair konuştu:
“Şahsen ben herhangi bir milli takımın parçası olmak istemem, sezon yeterince uzun. Bunun yerine ailemle birlikte yaz tatilinin keyfini çıkarmayı tercih ederim. Bu yüzden milli takımda oynamak istemezdim. Yine de ABD Milli Takımı’nın turnuva kadrosuna en azından 2-3 Avrupa’da oynayan ABD’li oyuncuyu eklemesi güzel olurdu. Geçmiş yıllara bakarsanız G-League oyuncularının bile milli takıma seçildiğini görüyorsunuz. Böyle oyuncuların yerine FIBA kurallarına hakim, basketbolu bilen ABD’li oyuncuların kadroda olmaları daha iyi olur. Elbette ‘Avrupa’da oynayan ABD’li oyuncuların diğerlerinden daha iyi olduğunu’ söylemiyorum ama basketbolu iyi bilmeleri milli takım için bir avantaj olabilir.”
Clyburn, kariyerinin ilk EuroLeague deneyimini yaşadığı Darüşşafaka günlerinden bahsetti:
“Darüşşafaka‘ya ilk gittiğimde ortada ilginç bir durum vardı. Takımdan bir oyuncu (Mindaugas Kuzminskas) son anda NBA’e gitmişti, bu yüzden beni transfer etmişlerdi. Dolayısıyla bir ‘son dakika’ transferiydim. O yüzden ilk başlarda ‘aslında burda olmamam lazımdı, sırf eksik kalmamak için beni aldılar’ diye düşünüyordum. Sonrasında koç David Blatt beni yanına çağırıp ‘dinle, seni bu takıma aldım çünkü kadronun gerçekten iyi bir parçası olacağına inanıyorum’ dedi. Sadece söylemekle kalmadı, bunu sahada da gösterdi. Bana epey süre ve fırsat verdi, kendi oyunumu oynamama olanak sağladı. Bu sayede öz güvenim iyice arttı.”
Tecrübeli oyuncu, o dönemki takım arkadaşı Brad Wanamaker hakkında şunları söyledi:
“Brad çok yetenekli bir oyuncuydu, çok güçlüydü. Tam bir ‘Philly (Philadelphia) boğası’ gibiydi. NBA’de oynayabilecek potansiyelde olduğu çok belliydi. Basketbolu iyi biliyordu ve akıllıydı, ayrıca çok rekabetçi bir oyuncuydu. Hal böyle olunca onu durdurmak çok zordu.”
Clyburn, o dönemki bir diğer takım arkadaşı Scottie Wilbekin’den de bahsetti:
“Scottie’nin Darüşşafaka’dan sonra harika bir EuroLeague serüveni oldu. Ben ayrıldıktan sonra bir yıl daha takımda kaldı, EuroCup şampiyonluğu yaşayıp MVP seçildi. Zaten nasıl bir kariyeri olduğu ortada, bu yüzden onu kutlarım.”
Will Clyburn, ayrıca bu yaz NBA’den EuroLeague’e geri dönen oyuncular hakkında konuştu:
“Elbette herkesin adına konuşamam ama insan gerçekten istendiği ve değer gördüğü bir yerde olmak istiyor. Vezenkov ve Micic gibi oyuncular şanslarını NBA’de denemek istediler, tabii bu oyuncular için Avrupa’ya dönüş kapısı her zaman açık. Vezenkov NBA’e gitti ve bir sene sonra ‘tamam, artık evime geri dönmek istiyorum’ dedi. Olympiakos’u evi olarak görüyor, bu yüzden kendisi için en iyisi olduğunu düşündüğü şeyi yaptı.”
Tecrübeli oyuncu, yeni takımındaki rolünden şu cümlelerle bahsetti:
“İlk hedefim takımın liderlerinden biri olmak. Kadronun en yaşlı ve tecrübeli oyuncularından biriyim, şu ana kadar edindiğim tecrübeyi ve liderlik özelliklerini sahaya yansıtmaya çalışıyorum. İlk hedefim bu. Geriye kalan her şey zamanla rayına oturacaktır. Sayı atmak, ribaund almak, savunma yapmak… Bunlar zaten tüm kariyerim boyunca yaptığım şeyler. Dolayısıyla genç oyunculara yardımcı olmak ve takıma liderlik yapmak gibi şeyler daha önemli. İlk hedefim bunları yapabilmek olacak.”
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
EuroLeague gündemindeki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!