EuroLeague: Sezonun Şu Ana Kadarki Hayal Kırıklıkları

28/Eki/24 12:09 Ekim 28, 2024

Meliksah Bayrav

28/Eki/24 12:09

Eurohoops.net

Eurohoops Fırın, EuroLeague’de sezonun ilk bölümünde hayal kırıklığı yaratan takımları ve isimleri sıralıyor.

by Melikşah Bayrav / info@eurohoops.net

Eurohoops Türkiye’nin Instagram hesabını takip etmek için tıklayın! 

Turkish Airlines EuroLeague’in 2024-25 sezonunda şu ana kadar beş haftalık bir süreci geride bıraktık. Bu süreçte basketbolseverler olarak heyecan dolu karşılaşmalara, etkileyici bireysel performanslara ve kıyasıya bir rekabete tanıklık ettik.

Bu yaz EuroLeague takımları, belki de son yılların en hareketli transfer dönemlerinden birine imza attılar. Yapılan çok sayıda flaş hamle yazın basketbol gündeminin üst sıralarında yer alırken sonuç olarak ortaya son derece rekabetçi bir lig çıktı.

Yaz dönemi boyunca yapılan gösterişli transferlere rağmen bu isimlerden beklenen performans seviyesine henüz ulaşamayanları gördük. Bunun yanı sıra sezona son derece iddialı hedeflerle başlayıp şu ana kadar beklentileri karşılayamayan takımları da gözlemleyebiliyoruz.

Eurohoops Fırın, bugünkü serisinde 2024-25 EuroLeague sezonunun şu ana kadar hayal kırıklığı yaratan oyuncularını, koçlarını ve takımlarını kendi perspektifinden inceliyor.

Ettore Messina’nın Olimpia Milano‘su

ettore-messina-milan-press-meeting-2024-2025

Derece: 5 maç, 1 galibiyet

Açıkçası ben artık her sene Ettore Messina’nın Olimpia Milano‘sunu sezonun hayal kırıklıklarının arasına yazmaktan sıkıldım. Buna rağmen Milano, her sezon istikrarlı olarak bu yazının konularından biri olmaktan sıkılmadı.

Evet, anlatmaya klasik cümlelerle başlamış olayım. Bir süredir her yaz olduğu gibi Olimpia Milano, bu yaz yine kadrosunu iddialı takviyelerle güçlendirdi.

Devon Hall’u Fenerbahçe Beko’ya kaptırmış olmasına karşın Nikola Mirotic ve Shavon Shields gibi iki önemli yıldızını takımda tutan Milano, bunun üzerine Zach LeDay, Josh Nebo, Neno Dimitrijevic, Armoni Brooks ve Leandro Bolmaro gibi ses getiren takviyelerle yeni sezona başladı.

Buna rağmen yine, yeni, yeniden Olimpia Milano, EuroLeague’in yeni sezonuna kabus gibi bir başlangıç yaptı. Son iki sezonda kaliteli kadrosuna rağmen hücum verimliliği bakımından EuroLeague’in son sıralarında yer alan Milano, bir kez daha hücumda istikrarsız bir görüntü çizdi.

Şu ana dek EuroLeague’de beş maça çıkan Milano, tek galibiyetini evinde ligin yeni takımı Paris Basketball’a karşı alabildi. Bu maçı da kaybetmenin eşiğine kadar gelen Ettore Messina’nın ekibi, kaliteli ellerinin son bölümde devreye girmesiyle geri döndü ve bir şekilde galibiyete uzandı. Kalan dört maçtaki tablo ise içler acısıydı.

Monaco ve Olympiakos deplasmanlarında hiçbir varlık gösteremeyen Ettore Messina’nın takımı, evinde de Zalgiris ve temsilcimiz Anadolu Efes‘e karşı son derece endişe verici türden iki mağlubiyet aldı.

Zalgiris‘e karşı üçüncü çeyreğin son bölümünde farkı 27’ye kadar çıkaran Milano, EuroLeague tarihine geçecek bir geri dönüşe izin vererek adeta akıllara durgunluk verircesine maçı kaybetti. Bunun üzerine evinde temsilcimiz Anadolu Efes‘i konuk eden İtalyan ekibi, Shane Larkin’in maç içerisinde yaşadığı sakatlığa rağmen maçı çift haneli farkla kaybetti.

Olimpia Milano’da alarm veren tek konu hücumdaki verimsiz görüntü değil. Şu ana kadar beş EuroLeague maçında Milano, iki kez potasında 90’ın üstünde (94, 96) sayı gördü. Olympiakos deplasmanında ise tam 89 sayıya izin verdi. Dolayısıyla sezona büyük hedeflerle giren Milano’nun mevcut görüntüsüyle Play-In yarışında faktör olabilmesi bile bir mucize olur.

Öte yandan işin en trajikomik tarafı da şu; bundan iki sezon önce koç Ettore Messina, katıldığı basın toplantılarında düzenli olarak ‘EuroLeague’in Play-In sistemini getirmesi gerektiğine’ vurgu yapıyordu. Geçen sezon Play-In yarışının uzağında kalan Milano, şu anki görüntüsüyle bir kez daha bu yarışta yer alamama ihtimaline dair güçlü sinyaller veriyor.

Elbette Ettore Messina, kariyerinde elde ettiği müthiş başarılarla Avrupa basketbolu tarihinin en büyük efsanelerinden bir tanesi. Yine de Milano serüveni bu denli kötü ilerlediği takdirde Messina’nın Avrupa basketbolu tarihindeki mirası, ciddi anlamda zarar görebilir.

Yeni Model Olympiakos

Vezenkov-Walkup-Fournier-Efes-Olympiacos

Derece: 5 maç, 2 galibiyet

EuroLeague’in son yıllardaki en başarılı ve rekabetçi takımlarından biri olan Olympiakos, geçtiğimiz sezon önemli bir darbe aldı. Bir süredir Yunanistan Ligi’ni domine eder vaziyetteki Olympiakos, ezeli rakibi Panathinaikos‘un Ergin Ataman önderliğinde yaptığı atılımın ardından bu bariz üstünlüğünü yitirdi.

Geçtiğimiz yıl kulüp tarihinin en başarılı sezonlarından birini geçiren Panathinaikos, Yunanistan Ligi finallerinde ezeli rakibine karşı 2-0 geri düşmesine rağmen müthiş bir geri dönüşe imza atarak seriyi 3-2 kazandı. Böylelikle Ergin Ataman’ın ekibi, sezonu EuroLeague ve Yunanistan Ligi şampiyonluklarıyla kapatmış oldu.

Açıkçası geçtiğimiz sezonki rekabette Olympiakos, ezeli rakibinin kadro kalitesiyle başa çıkmakta zorlandı. Özellikle Kostas Sloukas ve Kendrick Nunn ikilisi, final serisindeki etkili performanslarıyla dengeleri değiştirmeyi başardılar.

Bunun üzerine Olympiakos, bu yaz kulüp tarihinin en hareketli transfer dönemlerinden birini geçirdi. Bir önceki sezon Olympiakos ile EuroLeague MVP’si olan Sasha Vezenkov, takıma geri döndü.

Uzun süreli NBA kariyerinin ardından Avrupa’ya geri dönen Evan Fournier, muhtemelen kulüp tarihinin en çok heyecan yaratan transferlerinden biri oldu. Bu iki yıldıza ek olarak Tyler Dorsey, Keenan Evans ve Luca Vildoza gibi isimler de kadroya eklendi.

Hal böyle olunca Olympiakos, sezona çok büyük beklentilerle başladı. Bu yaz yaptığı ses getiren hamlelerle birlikte Yunan ekibi, sezon öncesi döneminde Panathinaikos ve Real Madrid ile birlikte Final Four yapmasına kesin gözüyle bakılan üç takımdan biriydi.

Buna karşın Olympiakos’un yeni sezona başlangıcı pek de beklendiği gibi olmadı.

İç sahada oynadığı iki maçı da kazanan (Zalgiris, Olimpia Milano) Olympiakos, deplasman maçlarında ise çok zorlandı. Deplasmanlarda üçte sıfır yapan Yunan ekibi, bu maçlarda takım savunması konusunda ciddi sorunlar yaşadı.

Deplasmanlarda sırasıyla Fenerbahçe Beko, Anadolu Efes ve Bayern Münih’e mağlup olan Olympiakos, üç maçta da potasında 80’in üzerinde sayıya izin verdi. Özellikle Anadolu Efes maçının ikinci yarısında potasında tam 50 sayıya izin veren Yunan ekibi, henüz takım savunması konusunda pek hazır olmadığının sinyallerini bariz şekilde verdi.

Bu süreçte yeni transferlerin performansı da soru işareti yarattı. Yazın çok büyük beklentilerle kadroya katılan Evan Fournier, henüz EuroLeague basketboluna tam anlamıyla alışamadığını belli etti. Çıktığı beş maçta 9 sayı ortalamasıyla oynayan Fournier, maç başına 21 dakika ortalamayla sahada kaldı.

Son olarak ise Olympiakos, Yunanistan Ligi’nde ezeli rakibi Panathinaikos’a evinde mağlup oldu. İç sahada alınan derbi mağlubiyeti, haliyle koç Georgios Bartzokas ve takımı için soru işaretlerinin biraz daha artmasına yol açtı.

Yine de Olympiakos, Avrupa basketbolunun son yıllardaki en istikrarlı takımlarından bir tanesi. Sezona yapılan yavaş başlangıca rağmen Yunan ekibinin haftalar ilerledikçe daha dengeli bir basketbol oynaması, muhtemelen kimse için sürpriz olmayacaktır.

Cedi Osman

Cedi-Osman-Panathinaikos-practice

İstatistikleri: 5 maç, 15 dakika, 6.0 sayı, 1.8 ribaund

Geçtiğimiz sezonu EuroLeague ve Yunanistan Ligi şampiyonluklarıyla tamamlayan Panathinaikos, haliyle yaz transfer dönemine girilirken son derece iddialı bir kadroya sahipti. Kadrosundaki önemli isimlerin tamamını koruyan Ergin Ataman’ın ekibi, verim alamadığı Luca Vildoza ve Olek Balcerowski gibi isimlerleyse yollarını ayırdı.

Bunun üzerine Panathinaikos, kadrosuna az ama öz takviyelerde bulundu. İlk olarak EuroLeague’in en iyi oyun kurucuları arasında yer alan Lorenzo Brown’u kadrosuna katan Yunan ekibi, ardından milli oyuncularımız Ömer Yurtseven ve Cedi Osman ile sözleşme imzaladı.

2017 yazında Anadolu Efes‘ten ayrılan Cedi Osman, kariyerini uzun süredir NBA sahnesinde sürdürüyordu. Son olarak San Antonio Spurs forması giyen Cedi’ye yönelik başlıca beklenti, kariyerini bir süre daha NBA’de devam ettirmesiydi.

Buna karşın sürpriz bir şekilde milli oyuncumuz, Ergin Ataman yönetimindeki Panathinaikos’a imza atarak EuroLeague’e geri döndü.

Cedi Osman’ın Panathinaikos’a imza atmasından çok kısa bir süre önce Olympiakos, kadrosunu Evan Fournier gibi flaş bir isimle güçlendirmişti. Bu nedenden dolayı Yunanistan’da birçok kişi, Cedi hamlesini ‘Panathinaikos’un Olympiakos’a misillemesi’ olarak nitelendirdi. Haliyle bu hamle, Panathinaikos taraftarları arasında ciddi anlamda heyecan uyandırdı.

Yine de Cedi Osman’ın yeni sezona başlangıcı pek de beklendiği gibi olmadı. Yazın çıktığı hazırlık maçlarında beklentilerin altında bir performans sergileyen Cedi, EuroLeague serüvenine de istediği gibi başlayamadı. Uzun süredir EuroLeague’in uzağında olan Cedi, açıkçası henüz burada oynanan basketbola tam anlamıyla adapte olamamış gibi gözüktü.

Şu ana dek beş EuroLeague maçında da süre alan Cedi, zaman zaman ribaunddan sonra tempoyu arttırarak geçiş hücumlarında etkili olsa bile henüz takımın ana parçaları arasına giremedi. Özellikle Panathinaikos’un yarı saha hücumlarında milli oyuncumuz, şu an için aktif rol alan isimlerden biri olamadı.

Öte yandan Cedi Osman, fiziksel açıdan da henüz tam olarak hazır gözükmedi. NBA’de oynadığı takımlarda savunmadaki enerjisiyle öne çıkan Cedi, şu ana dek takım savunmasına da beklenen katkıyı yapamadı.

Tüm bunlara karşın Cedi Osman’ın yeteneklerini ve kalitesini düşündüğümüz zaman sezonun ilerleyen bölümlerinde ritim bulması ve performansını iyice arttırması sürpriz olmayacaktır.

Fenerbahçe Beko’nun Uzun Rotasyonu ve Boban Marjanovic

boban-marjanovic-fenerbahce

Geçtiğimiz sezonu Final Four biletini alarak ve Basketbol Süper Ligi’nde şampiyonluğa ulaşarak tamamlayan Fenerbahçe Beko, yine de hareketli bir yaz transfer dönemi geçirdi. Yazın en çok değişimin yaşandığı nokta ise uzun rotasyonu oldu.

Bir önceki sezonun uzun rotasyonundaki iki ana oyuncusu Georgios Papagiannis ve Johnathan Motley, takımdan ayrıldı. Motley biten kontratının ardından, Papagiannis ise sözleşmesinin bitimine bir yıl kala farklı bir takımın yolunu tuttu.

Bunun üzerine Fenerbahçe Beko, uzun rotasyonuna ilk başta Nicolo Melli, Luka Samanic ve Khem Birch hamlelerini yaptı. Sözleşmesi bir yıl daha devam edecek olan Sertaç Şanlı ise beklendiği üzere takımda kaldı.

Yine de beklenmedik olan kısım şuydu; yazın NBA’den önemli beklentilerle kadroya eklenen Luka Samanic, bir anda kimsenin anlamadığı bir şekilde sadece bir hazırlık maçına çıktıktan sonra takımdan ayrıldı. Yerine ise kariyerini uzun süredir NBA sahnesinde sürdüren Sırp dev Boban Marjanovic eklendi.

Kariyerinin son yıllarını Olimpia Milano formasıyla beş numara pozisyonunda geçiren Nicolo Melli, Fenerbahçe Beko’da ise ağırlıklı olarak dört numaradan süre alıyor. Dolayısıyla şu sıralar Fenerbahçe’de beş numara rotasyonunun en çok süre alan isimleri Khem Birch, Sertaç Şanlı ve Boban Marjanovic.

Bir dönem NBA’de rotasyon oyuncusu olarak fena işler yapmayan Khem Birch, yaşadığı ağır diz sakatlıklarının ardından eski atletizm seviyesinde değil. 2.24 boyundaki Boban Marjanovic, artık 36 yaşına gelmesinin etkisiyle sahada çok zor hareket edebiliyor. Sertaç Şanlı ise yerli rotasyonu için değerli bir oyuncu olsa bile kariyerinin en iyi dönemlerinde değil.

Hal böyle olunca yeni sezona girilirken Fenerbahçe Beko’nun uzun rotasyonuna dair ciddi soru işaretleri vardı. Çok geçmeden bu soru işaretlerinin haksız olmadığı bariz şekilde ortaya çıktı.

Geçtiğimiz sezon İspanya Ligi’nde beklentilerin altında kalan Khem Birch, bu sezon beklentiler ışığında Fenerbahçe kariyerine hiç fena bir başlangıç yapmadı. Eski atletizminden uzak olmasına karşın ribaundlara ve özellikle adam değişimlerinde takım savunmasına önemli katkılar yapan Birch, hücumda ise zaman zaman kısa devrilmeler üzerinden verdiği paslarla etkili oldu.

Buna karşın uzun rotasyonunun kalanı için aynısını söylemek pek mümkün değil. Özellikle de Boban Marjanovic için.

Artık ilerleyen yaşıyla birlikte ayakları iyice yavaşlayan 36 yaşındaki pivot, EuroLeague’de neredeyse sahada olduğu her an takım savunmasına ciddi anlamda zarar verdi. Boban’ın yavaşlığını hem rakip kısalar, hem de uzunlar fazlasıyla lehlerine çevirdiler.

Dolayısıyla Fenerbahçe Beko’nun kaybettiği iki maçta da (Kızılyıldız, Panathinaikos) uzun rotasyonundaki problemler çok ciddi rol oynadı. Hal böyle olunca sezon ortasında Fenerbahçe’nin beş numara pozisyonuna yüksek profilli bir takviye yapma çabası içerisine girmesi muhtemelen kimse için sürpriz olmaz.

Stanley Johnson

İstatistikleri: 3 maç, 10 dakika, 2.0 sayı, 2.7 ribaund, %33 üçlük

Geçtiğimiz sezon EuroLeague’de üst üste ikinci kez Playoffların uzağında kalan Anadolu Efes, Basketbol Süper Ligi’nde ise şampiyonluğu Fenerbahçe Beko’ya kaptırarak hayal kırıklığı yaratan bir sezonu geride bıraktı. Bunun üzerine yaz transfer dönemi, Efes için hareketli geçti.

İlk olarak sözleşmesi sona eren ve Efes kariyeri boyunca çok tartışılan Will Clyburn ile yollarını ayıran Anadolu Efes, yerine ise üç numara pozisyonu için NBA tecrübeli iki takviye yaptı. Bu iki takviyeden ilki Stanley Johnson, ikincisi ise Jordan Nwora oldu.

Zaman zaman istikrar sorunları yaşasa bile Jordan Nwora, şu ana dek Anadolu Efes kadrosunun en kilit parçalarından biri olmayı başardı. Yine de aynı şeyi Stanley Johnson için söyleyebilmemiz pek mümkün değil.

Önemli bir NBA geçmişi olan ve kariyerini uzun süredir bu sahnede sürdüren 28 yaşındaki forvet, NBA serüveni boyunca savunmacılığı ve dış şut tehdidiyle öne çıkan bir isimdi. Bu nedenden dolayı kağıt üzerinde Johnson’ın Shane Larkin, Darius Thompson ve Elijah Bryant gibi top yönlendirebilen oyuncular için iyi bir tamamlayıcı olması bekleniyordu.

Buna karşın ABD’li oyuncu, beklentilerin aksine kariyerinin ilk EuroLeague serüvenine çok yavaş bir başlangıç yaptı. Özellikle oyunun hücum kısmında Johnson’ın henüz verimlilikten çok uzak olduğu bariz şekilde görüldü.

Agresifliği, atletizmi ve uzun kollarıyla Stanley Johnson, toplu ve topsuz savunmalarda çok etkili olabilen bir oyuncu. Bu nedenden dolayı Johnson, sahada olduğu sınırlı bölümlerde Anadolu Efes’in takım savunmasına önemli katkılar sağladı. Buna karşın hücumda durumun tam tersi olması, ABD’li forvetin sürelerinin maç başına sadece 10 dakika ile sınırlı kalmasına sebep oldu.

Hücumda neredeyse hiç varlık gösteremeyen Johnson, henüz Avrupa basketboluna alışamadığının sinyallerini bariz şekilde verdi.  Şu ana dek çıktığı üç maçta üç üçlük kullanan ABD’li oyuncu, bunların sadece birini isabete çevirebildi.

Yine de Stanley Johnson’ın kariyerinde ilk kez ABD’nin dışına çıktığını düşünürsek ilk EuroLeague serüveninde bu tür zorluklar yaşaması pek anormal olmayabilir. Sezonun ilerleyen bölümlerinde savunma katkısının yanına dış şut tehdidini ekleyebildiği takdirde Johnson, Anadolu Efes kadrosu için şu ana kıyasla çok daha önemli bir oyuncu haline gelebilir.

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!

EuroLeague gündemindeki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!