by Eurohoops Team / info@eurohoops.net
Eurohoops Türkiye’nin Instagram hesabını takip etmek için tıklayın!
Anadolu Efes‘in yıldızları Shane Larkin ve Elijah Bryant’ın sunuculuklarını yaptığı Off The RECourt isimli podcast programının ikinci bölümü yayınlandı. Bu bölümün konuğu ise Panathinaikos başantrenörü Ergin Ataman oldu.
Ergin Ataman, Shane Larkin ve Elijah Bryant, bu programda Türkiye A Milli Basketbol Takımı’ndan, Ataman’ın Panathinaikos serüveninden Anadolu Efes dönemine kadar birçok konu hakkında konuştular.
Ergin Ataman, ‘antrenörlük yaparkenki öz güveniniz nereden geliyor?’ sorusunu yanıtladı:
“Aslında nereden geldiğini çok bilmiyorum (gülüyor). Sanırım karakterimle alakalı bir durum. Hayatım boyunca hiçbir şeyden korkmadım. Gençken babamın işinden devam etmek yerine basketbola yönelmeyi seçtim, babam bana defalarca kez ‘basketbolla ne işin var?’ diye sordu. Birçok kez ‘basketbolu bırak, aile şirketimizi beraber yürütelim’ dedi. Bense bunu istemedim. Basketbol antrenörlüğü yaparken kendimi çok rahat hissediyordum, bu işten hep büyük keyif aldım. Bu durum, antrenörlükte ilerlerken beni cesaretlendirdi. Genç takımları çalıştırırken bir kere bile şampiyonluk kaybetmedim, alt yaş gruplarında tüm kupaları kazandım. Tabii bunlar 30 sene önceydi, kimse bu başarıları hatırlamaz ama bu durum bana çok büyük bir öz güven verdi. Ayrıca o dönem çalıştığım çoğu genç oyuncu sonrasında yıldız oldu. Mesela Hidayet Türkoğlu, Mehmet Okur, Mirsad Türkcan gibi isimlerle çalıştım. Dediğim gibi bu durum öz güvenimi çok arttırdı.
Tabii biraz şans da gerekiyor, A takım düzeyinde ilk başantrenörlük teklifimi 30 yaşındayken Türk Telekom’dan aldım. Ondan önceki yedi sezonda Anadolu Efes‘in asistan koçuydum. Sonuç olarak Türk Telekom’dan gelen bu teklifi kabul ettim. O dönem herkes bana ‘neden bu riski göze alıyorsun?’ dedi. Aslında Efes‘te çok rahattım, maaşım iyiydi ve Koraç Kupası’nı kazanmıştık. Buna rağmen Türk Telekom’un teklifini kabul ettim. Takımda benden yaşlı olan iki oyuncu vardı. Başantrenörlük serüvenimin ilk senesinde Türk Telekom’u finale çıkardım, finalde Efes ile oynadık. Türk Telekom tarihi için bir ilkti. Evet, finali kaybettik ama sonrasında Cumhurbaşkanlığı Kupası’nda Efes’i yendik. Ayrıca Türk Telekom’u kulüp tarihinde ilk kez EuroLeague’e çıkardım. İlkler her zaman çok önemlidir, dolayısıyla tüm bu yaşadıklarım öz güvenimi çok arttırdı.”
Daha sonra geçen yaz döneminde Türkiye milli takımında yaşanan Shane Larkin ve Scottie Wilbekin krizinin perde arkasını anlattı:
“Geçen yaz Türkiye için çok önemliydi çünkü Olimpiyat elemelerini İstanbul’da oynadık. Olimpiyat oyunlarına kalmak istiyorduk. Geçen yaz Alperen, Ömer Faruk kadroda vardı. Cedi Osman, Federasyon ile anlaştı ve dinlenmek istediği için takıma gelmedi.
Benim için kadroda Shane veya Wilbekin’in olması çok önemliydi. Kadroyu seçerken Shane ve Wilbekin’in BSL’de Finallerde oynadığını biliyordum. Bir sakatlık ihtimaline karşı hem Shane’i hem de Wilbekin’i aday kadroya aldım. Ters bir durumda en azından iki oyuncudan birinin kadroda olmasını planlıyordum.
Scottie de harika bir oyuncu ama takım kimyası için Shane daha önemliydi. Çünkü Larkin genellikle oyun kurucu olarak oynuyor, Scottie’yi ise 2 numara olarak kullanıyorum. Biz kadroyu açıkladıktan sonra Shane’in bir sakatlığı olduğunu öğrendik. Bu bizim için beklemediğimiz bir durumdu çünkü finallerde hem Scottie hem de Shane çok iyi oynamıştı.
Sezon bittikten sonra kadroya çok iyi iki oyuncudan birini alacağımızı düşünüyordum. Ama sezon bittikten sonra Shane’in sakat olduğunu öğrendim. Shane İstanbul’a geldi ve doktorlar ciddi bir sakatlığı olduğunu söyledi. Wilbekin de aynı şekilde sakatlığı sebebiyle kadroya gelemedi. Ona ulaşıp doktor muayenesinden geçmesini istedik. Son güne kadar Wilbekin ve Shane’den birine ulaşmaya çalıştık.
Ama bir oyuncu sakatsa ve milli takımda oynadığı için Türk statüsünde oynuyorsa milli takımın doktorunun muayenesinden geçmesi gerekiyordu. Fakat Wilbekin gelmedi. Shane’in durumunda ise doktorlar sakat olduğunu söyledi. Shane’in iyileşmek için ne kadar vakte ihtiyacı olduğunu sorduğumda iyileşme süreci için 3-5 hafta gerektiği söylendi.
Daha sonra Shane’in tedavi süreci başladı ve biz de kamp için Bormio’ya gittik. Takım yetkililerine Shane’in bizimle birlikte Bormio’ya gelmesini ve takımla beraber olmasını istediğimi söyledim. Ama tedavi için Shane’in İstanbul’da kalmasının daha iyi olduğunu söylediler.
Eleme maçlarının başlamasından 3-4 gün önce Shane ikinci kez MR’a girdi ve doktorlar bana Shane’in henüz tam hazır olmadığını söylediler. Doktorlara ne kadar sürede iyileşebileceğin, eleme maçlarının ilk kısmında olmasa da finalde Larkin’e ihtiyacım olduğunu söyledim. Larkin’in o zamana kadar iyileşebileceğini söylediler.
Ama sanırım burada Shane’in menajeri ve federasyon doktorları arasında bir iletişim sıkıntısı oldu. Sonra Larkin, Amerika’ya döndü ve biz de zor bir durumda kaldık. Daha önce Shane’e de söyledim. Eğer üç gün daha Türkiye’de kalsaydın böyle bir yanlış anlaşılma olmazdı. Doktorlar Shane’i muayene edip bana tedavi için daha uzun süreye ihtiyacı olduğunu söyleseydi bir sıkıntı olmazdı. Fakat bu yanlış anlaşılma yaşandı.
Günün sonunda Wilbekin ve Shane kadroya gelmedi. Türkiye’deki insanlar bu durum hakkında büyük bir hayal kırıklığı yaşadı, çünkü milli takımın size ihtiyacı vardı. Ve insanlar konuşmaya başladı: “Türkiye pasaportları var, BSL’de Türk statüsünde oynuyorlar. Neden milli takımda yer almıyorlar?” diye sormaya başladılar.
Ancak ben kimseyi cezalandırmadım. Herkes sizi benim cezalandırdığımı düşünüyor ama Federasyonun kuralları var. Fazla spekülasyon yapmak istemiyorum çünkü Shane ve Scottie’nin durumları farklıydı. Bence bu biraz Fenerbahçe ve Anadolu Efes arasındaki rekabetin dengelenmesiyle alakalıydı. Siz de bir yıl boyunca ligde yabancı statüsünde oynadınız.
Bazen böyle şeyler yaşanabiliyor. Belki de bizim hatamız, kulüpleriniz ve sizinle daha iyi iletişim kurabilirdik. Belki de bu durum Shane için daha iyi oldu, BSL’de daha az oynadı ve EuroLeague’de daha iyi bir performans sergiledi. EuroLeague’de hem Shane hem de Scottie çok iyi bir sezon geçirdi. Günün sonunda Shane çok kibar davranarak milli takım davetini kabul etti. Umarım gerektiğinde Wilbekin de milli takımda oynayabilir ve bu durumu tamamen çözeriz. Yaşananlar bir yanlış anlaşılmadan ibaretti. Bu sadece bir tarafın hatası değil ancak artık geçmişi unutmanın ve geleceğe odaklanmanın zamanı geldi.”
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
EuroLeague gündemindeki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!