by Eurohoops Team / info@eurohoops.net
Eurohoops Türkiye’nin Instagram hesabını takip etmek için tıklayın!
Anadolu Efes‘in yıldızları Shane Larkin ve Elijah Bryant’ın sunuculuklarını yaptığı Off The RECourt isimli podcast programının ikinci bölümü yayınlandı. Bu bölümün konuğu ise Panathinaikos başantrenörü Ergin Ataman oldu.
Ergin Ataman, Shane Larkin ve Elijah Bryant, bu programda Türkiye A Milli Basketbol Takımı’ndan, Ataman’ın Panathinaikos serüveninden Anadolu Efes dönemine kadar birçok konu hakkında konuştular.
Ergin Ataman, Anadolu Efes ile üst üste iki EuroLeague şampiyonluğu kazandığı kadronun ilk sezonu hakkında şu ifadeleri kullandı:
“Kimse başarılı olacağımızı garanti edemezdi. 2017’de Anadolu Efes sezonu bitirdiğinde EuroLeague’de son sırada bitirmişti. Benim takımda geçirdiğim kısa sürede kadroyu değiştirme şansım olmamıştı. Sezon sonunda takımın başkanı Tuncay Özilhan, ‘Bu sezon senin sorumluluğun değil ama şimdi kendi kadronu kuruyorsun. Bu sezon senin sorumluluğunda olacak.’ dedi. Anadolu Efes bir önceki yıl bütçede indirime gitmişti. Genç oyunculara ve G-League oyuncularına gitmişlerdi. Ben de başkana ‘Bu şekilde çalışamam, bütçede bana %20 daha fazla verin. İyi bir takım kurmak istiyorum.’ dedim. Çünkü eğer düşük bütçeli bir kadro kurup sezonun başında 3-4 maç kaybetseydim beni görevden alabilirlerdi.
Anadolu Efes’te daha önce çalıştığım dönemlerde bu yaşandı. 2001 ve 2010’da sözleşmem bittikten sonra beni takımda tutmak istemediler. Ben de kendi kadromu kurmak istiyorum. Tabii ki en önemli eklemelerden biri Shane oldu. Boston Celtics‘in maçlarını izliyordum ve Shane’i beğenmiştim.
Transfer konusunda asla çekinmem. Daha önce Deron Williams’ı transfer etmiştim. Hemen menajeriyle iletişime geçtim. O dönemde NBA’de oynuyordu ama aldığı sürelerden memnun değildi. Bana eğer 20-25 dakika süre alabileceği bir kontrat bulabilirse NBA’de kalmak istediğini söylediler.
Biz de Shane ile bir kontrat yaptık ve 25 Temmuz’a kadar NBA çıkışı verdik. Benim için bu sorun değildi, bunun zor olacağını biliyordum. Başkan Özilhan ile konuştuğumuzda o bu duruma çok sıcak bakmamıştı. Eğer NBA’de kalırsa 25 Temmuz’dan sonra kimseyi bulamayız demişti. Ben bu noktada sorumluluğu üstlendim ve devam ettim.
Sonrasında her gün saymaya başladık: 24 gün kaldı, 23 gün kaldı, 22 gün kaldı. 25’inde ne olacağını görecektik. Shane istediği gibi bir kontrat bulamadı ve kapı bize açıldı.
Micic transferi de benzer şekilde gerçekleşti. Zalgiris‘te oynadığı dönemde yedek guard olarak rotasyonda bulunuyordu. O sırada bütçemiz çok yüksek değildi çünkü Shane’e yüksek bir maaş vermiştik. Bu yüzden genç oyunculara ihtiyacımız vardı, Micic’i beğendik ve onu transfer ettik.
Bir önceki sezondan kadroda tuttuğum tek oyuncu Krunoslav Simon‘du, çünkü basketbol sistemini değiştirmek istiyordum. En büyük rakibimiz Fenerbahçe‘ydi, son 2-3 sezonda BSL’de şampiyon olmuşlardı ve Final Four’larda mücadele etmişlerdi, bir kimyaları vardı. Ben de onlara rakip olacak bir takım oluşturmalıydım.
Fenerbahçe‘nin sisteminden farklı bir sistem kurmak isedik. Bu da üç guard ile oynamaktı. Simon’ı kadroda tuttuk, daha sonra Elijah Bryant da kadroya geldi ve üç guard ile oynadık. Pick and roll üzerinden oyun kurabilmeyi planlıyorduk.
Sonrasında diğer oyuncuları aldık ve kadroyu kurduk. Biraz da şanslıydık, bazen hayat çok farklı olabiliyor. Shane, sezonun başında ciddi bir sakatlık yaşadı ve birkaç ay boyunca takımdan ayrı kaldı. O dönemde Shane’e vermeyi düşündüğüm tüm sorumluluğu Micic’e verdim. Micic de bu fırsatı çok iyi kullandı. Böylece elimde iki kilit oyuncu oldu: Shane ve Micic. Diğer oyuncularla birlikte gerçekten harika bir basketbol oynamaya başladık.
İlk yılımızda finale çıktık ve tecrübe eksikliğine rağmen CSKA‘yı da yenebilirdik. Benim için de oyuncular için de ilk final tecrübesiydi. Finali kaybettik ama bizim için büyük bir adımdı.”
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
EuroLeague gündemindeki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!