by Eurohoops Team / info@eurohoops.net
Eurohoops Türkiye’nin Instagram hesabını takip etmek için tıklayın!
Barcelona’nın yıldız oyuncusu Kevin Punter, Avrupa basketbolunda sahneye çıktığından bu yana önemli bir yol kat etti. Bir zamanlar Partizan’ın skorer ismi olan Punter, Euroleague’de Ekim ayının en değerli oyuncusu seçildi.
Punter, takımını beş galibiyete taşıyarak ortalama 18.6 sayı ile dikkatleri üzerine çekti. Cuma günü Baskonia’ya karşı oynayacak olan Punter, bu önemli maça hazırlık olarak Chima Moneke’nin de yer aldığı “Triple Threat Show” programına konuk oldu ve Avrupa’da olmayı hiç planlamadığını belirtti.
“İlk kez Avrupa’ya geldiğimde buradan nefret etmiştim! Bu kıtayı tamamen görmezden gelmiştim. Avrupa’ya uçuşumdan iki hafta önce pasaportum bile yoktu. Buradaki yaşam tarzına uyum sağlamak benim için çok zordu. Yunanistan’daki ilk maçımdan sonra G League’e geri dönmeyi bile düşündüm.”
Şimdi ise Punter, Euroleague’de beş yıl geçirdikten sonra düşüncelerinin tamamen değiştiğini belirtiyor.
“Amerika’da biz Euroleague’i izlemedik, sadece NBA’i takip ettik. Bu, Amerikan kültürünün bir parçası. Sonuçta NBA, dünyanın en güçlü ligi. Kimse Avrupa’ya gitmeyi düşünmezdi. Bu, Avrupalılara karşı bir şey değil; biz böyle bir ortamda büyüdük. Sadece olgunlaştığınızda NBA’in ötesinde bir hayat olduğunu anlıyorsunuz, bunu deneyimlemek gerekiyor.”
Punter; Olympiakos, Kızılyıldız, Olimpia Milano, Partizan ve şimdi de Barcelona forması giyerek bu tecrübeyi yaşadı. Punter, bu deneyimlerin ardından NBA’den bir oyuncunun Avrupa’ya gelmesi durumunda hemen burada domine edemeyeceğini savunuyor. Örnek olarak Washington Wizards’dan Jordan Poole’u vererek düşüncelerini dile getirdi:
“Hemen burada dominant olacağını sanmıyorum. Kesinlikle değil. Oyun tarzından dolayı biraz zorlanır. Burada bir maçta 20 şut kullanamazsınız ya da arka arkaya beş kez aynı şekilde şut atamazsınız. Mental olarak da uyum sağlaması gerekir. Bunu yapmak istemeyenler var ve bu yüzden zorlanıyorlar. NBA’den bazı oyuncular burayı domine edebilir, ama öncelikle kendilerini değiştirmeleri gerekir. Pek çok şey farklı olduğu için bunu kabul etmeleri gerekiyor.
Bazıları, burada bir sezon dominant olup NBA’e geri döneceğini düşünüyor. Böyle bir düşünce onlara zarar verebilir çünkü bu durumda bencil oluyorlar. Bazen istedikleri gibi sonuçlanmıyor. Avrupa’da birçok iyi takım var, harika koç var. Saha daha küçük, boyalı alan dolu… Küçük detaylara uyum sağlamazsanız isminizin bir önemi yok. Karşıt örnekler de var, örneğin Kendrick Nunn. NBA’den farklı bir kültür ve oyun tarzını kabul etti. O yüzden başarılı.”
Geçen bahar Nunn, Panathinaikos’u Euroleague şampiyonluğuna taşımıştı. Bu başarı, basketbolseverleri ve Panathinaikos koçu Ergin Ataman’ı Boston Celtics’i OAKA salonunda oynamaya davet etmesi konusunda cesaretlendirdi.
“Euroleague kurallarına göre oynansaydı, Boston kazanırdı. Nasıl olurdu bilmiyorum, çünkü OAKA’da, Yunanların size küfrettiği bir ortamda olmak farklı. Bazı basketbolcular o dolu salon atmosferine hazır değil. Belki biraz zorlanırlardı, ama sonunda 4-0 biterdi seri. Panathinaikos NBA playofflarına çıkabilir mi diye sorarsanız, NBA’e yeterince saygı duyulmadığını söylerim. NBA’in en kötü takımları bile o kadar zayıf değil. Panathinaikos’a bakın, Ataman kaç oyuncu kullanıyor? Yedi ya da sekiz, ama NBA’de normal sezonda 82 maç oynamak gerekiyor. Panathinaikos, NBA’de playofflara bile kalamazdı.”
Punter ayrıca eski takım arkadaşı Mathias Lessort ile olan bağından da bahsetti.
“O benim kardeşim. Hem saha içinde hem de dışında. Birlikte oynadık, ilk yıl Belgrad’da Eurocup oynarken çok iyi anlaştık, ardından bunu Euroleague’e taşıdık. Sahada bir uyum yakaladık, gerisini tarih yazdı. Arkadaş olduk, sürekli iletişim halindeyiz, basketboldan çok hayat hakkında konuşuyoruz.”
Bu dostluk, insan ilişkilerine büyük önem veren Partizan’ın koçu Željko Obradović’in bir mirası. Punter, Obradović’e duyduğu minneti dile getirirken, onu basketbolu daha iyi anlaması konusunda kendisine çok şey kattığını belirtti.
“Željko bana oyunu daha iyi okumam konusunda çok yardımcı oldu. Maçları farklı bir perspektiften izlemeyi öğretti. Herkes benim skorer bir oyuncu olduğumu biliyor ama Obradović zihnimi açtı, oyunu okumayı öğretti. Bunun için ona teşekkür ederim. Ayrıca hayatın tadını çıkaran koçları severim, tabii ki hepimiz para kazanmak için basketbol oynuyoruz, ama hayatın tadını çıkarmak gerekiyor, Željko bize bunu öğretti. Takım arkadaşlarımızla öğle yemeğine gitmemizi, birlikte vakit geçirmemizi istedi. Onun kazanma içgüdüsü benimkine benziyor ve bu yüzden özel bir ilişki kurduk.”
Son olarak Punter, kısa soruları da cevapladı:
Euroleague’de savunması en zor oyuncu kim?
“Muhtemelen ben. Ancak Mike James de tahmin edilemez.”
Oynamakta en zorlandığı salon hangisi?
“İlk olarak Partizan. O ortamın bir parçasıydım, çılgın atmosferlere tanık oldum. İkincisi Panathinaikos’un OAKA’sı ve üçüncüsü Kızılyıldız. Çok çılgın, her zaman bize zor anlar yaşatmayı bildi,” dedi Kevin Punter.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
EuroLeague gündemindeki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!