by Eurohoops Team / info@eurohoops.net
Eurohoops Türkiye’nin Instagram hesabını takip etmek için tıklayın!
Bayern Münih’in yıldızı Carsen Edwards, bu sezon Avrupa basketbolu kariyerinin en formda dönemini geçiriyor. EuroLeague’de maç başına 20.7 sayı ortalamasıyla oynayan yıldız skorer, ligde sayı krallığının zirvesinde yer alıyor.
Takımıyla Playoff yarışını sürdüren Edwards, Amerikanos 24 YouTube kanalında yayınlanan Triple Threat Show isimli programa konuk oldu. 26 yaşındaki oyuncu, burada Fenerbahçe Beko döneminden de bahsetti.
Carsen Edwards, ‘EuroLeague’de GM olsan takımına ilk hangi oyuncuyu alırsın?’ sorusuna şu yanıtı verdi:
“Nigel Hayes-Davis. Oyunun iki yönünü de çok sağlam oynuyor, onu seviyorum. Sürekli bir yerlere seyahat ediyor. Evet, ben de seyahat etmeyi seviyorum ama Nigel farklı bir seviyede. Kimsenin beklemediği bir anda 12 saat boyunca başka bir ülkeye sehayat ediyor. Onunla sürekli ‘dostum, senin yapacak bir işin yok mu? Sürekli geziyorsun!’ diye şakalaşıyorum. O da bu yüzden beni attığı fotoğraflarda sürekli ‘dostum bak, yapacak bir işim var. Burada geziyorum’ diye etiketliyor.”
Edwards, Fenerbahçe Beko döneminde yaşadığı zorlukları anlattı:
“NBA’den Avrupa’ya gelirken ‘evet, burada düzenli süre alabilirim. Bu sayede öz güvenimi yeniden kazanabilirim’ düşüncesindeydim. İlk senemde böyle olmadı, bu yüzden kenarda otururken içimden ‘burada da aynı şeyleri yaşıyorum, neler oluyor?’ diyordum. Geriye dönüp baktığımda o zamanlar komik geliyor. Yine de EuroLeague’e ilk geldiğimde hiçbir şey bilmiyordum, ‘Fenerbahçe’ye gidiyorum, orada düzenli oynayabilirim’ düşüncesindeydim. Etrafımdaki veteran oyuncular hakkında hiçbir fikrim yoktu. Nick Calathes’in, Scottie Wilbekin’in, Marko Guduric‘in kim olduğunun farkında değildim. İçerisinde bulunduğun durumu fark ettikten sonra ‘buraya adapte olmak için bir şeyler yapmam lazım’ dedim. Sonuçta yazın ‘en kötü ihtimalle Avrupa’ya giderim’ kafasındaydım. Hal böyle olunca bırakıp gidemezdim, adapte olmam gerekiyordu.
Tabii gider gitmez rolümün G-League’dekiyle aynı olmasını beklemiyordum. Dünyanın herhangi bir yerinde bir oyuncunun o rolü alması kolay değil. Yine de ‘takımda benim için uygun bir rol vardır’ diye düşünüyordum. Elbette tüm düzenin benim etrafıma kurulmasını beklemiyordum ama önemli bir rol alırım diye tahmin ediyordum. Fenerbahçe’ye gittiğimde işlerin bu şekilde yürümediğini fark ettim, adapte olmam gerekiyordu. Elbette bu durum benden kaynaklıydı, EuroLeague hakkında hiçbir şey bilmiyordum ve işlerin nasıl yürüdüğünü anlamak için çok çaba harcamamıştım. Avrupa’da basketbolun ne kadar farklı olduğunu ve oyunun nasıl oynanması gerektiğini bilmiyordum. Açıkçası oyun tarzım o dönem Avrupa basketboluna pek uygun değildi. Ayrıca Fenerbahçe gibi EuroLeague’i kazanmayı hedefleyen bir takıma gelmiştim, etrafımda EuroLeague’de kendini ispatlamış oyuncular vardı. Dolayısıyla doğru mantaliteye sahip değildim. Benim için zor bir süreçti.”
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
EuroLeague gündemindeki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!