Zeljko Obradovic: “Fenerbahçe’de Taraftarın Sevgisini Gerçekten Hissettim”

by Eurohoops Team / info@eurohoops.net 

Eurohoops Türkiye’nin Instagram hesabını takip etmek için tıklayın! 

Avrupa basketbolu tarihinin en başarılı koçu Zeljko Obradovic, Türkiye’de de derin izler bıraktı. 2013 ile 2020 yılları arasında Fenerbahçe’de başantrenörlük görevini üstlenen koç Obradovic, kulübü tarihinde ilk kez EuroLeague şampiyonluğuna taşıdı.

2021 yazından bu yana ise Partizan’da görev yapan Zeljko Obradovic, Sırbistan kaynaklı Mozzart Sport’un sorularını yanıtladı.

Çalıştığı kulüplerdeki ortamlardan bahseden koç Obradovic, Fenerbahçe hakkında övgü dolu sözler söyledi:

“Her kulübün kendine has bir ortamı var. Mesela Fenerbahçe taraftarı harika bir atmosfer yaratıyordu. Fenerbahçe inanılmaz bir kulüp, dünyanın en çok taraftara sahip kulüplerinden biri. Bazı veriler Fenerbahçe’nin dünyada 25 ila 30 milyon arasında taraftarı olduğunu söylüyor. Yunanistan’da da başta Panathinaikos ve Olympiakos olmak üzere büyük kulüpler var, ayrıca Selanik takımları da (Aris, PAOK) var. Sırbistan’da ise durum daha farklı, biz sadece yedi milyon nüfuslu bir ülkeyiz. Buradaki taraftar sayıları saydığım diğer kulüplerdeki kadar olsaydı kim bilir neler olurdu… 2021’de Partizan’a geri dönmek istedim. Kariyerim boyunca her türlü ortama uyum sağladım, hiçbir yerde uyum sorunu yaşamadım. Partizan’a da yeniden uyum sağlayacağımdam emindim. (Partizan’a imza atmadan önce) Beynimde bir sinyal yandı ve ‘ya şimdi, ya hiç’ diye düşündüm.”

Zeljko Obradovic, başantrenrörlükte ‘görev yaptığı kulübün kültürünü benimsemenin’ ne kadar önemli olduğunu anlattı:

“Bu işin en önemli kısmı çalıştığınız kulübün kültürünü benimsemek. Çalıştığım her kulübün kültürünü benimsedim, özellikle de Partizan’da. Partizan’dan ayrılıp Joventut Badalona’ya gittiğim zaman (1993) hayatımın sonuna kadar orada kalacağımı düşündüm ve sadece bir yıl kaldım. Sonrasında ise Real Madrid’e gittim, nereye gittiğimin ve işlerin ne kadar zor olacağının farkındaydım. Orada üç yıl kaldım ve ardından Treviso’ya gittim. Treviso, o dönem Avrupa’nın en organize kulüplerinden biriydi. 2+1 yıllık kontrat imzaladık, üçüncü senenin opsiyonu bana aitti. İkinci senemden sonra takımı ‘gençleştirmek’ istediler. Bense ‘tamam, sorun değil ama üçüncü seneden sonra ben ne olacağım?’ diye sordum. Net bir cevap veremediler. Peki bu ne anlama geliyordu? Opsiyonu kullanırsam bir sonraki sene takımın başında olup olmayacağımı bilmeyecektim, bu yüzden aklımda soru işaretleri olacaktı. Dolayısıyla ayrıldım ve o yaz Panathinaikos’un başına geçtim. Benden önce iki yıldan uzun süre takımın başında kalabilen bir koç olmamıştı. Bu riski göze alarak takımın başına geçtim, hedefim olabildiğinde uzun süre Panathinaikos’un koçluğunu yapmaktı. Günün sonunda 13 sene Panathinaikos’ta çalıştım. Fenerbahçe’ye de aynı beklentilerle gittim, uzun süre orada kalmak istedim ve yedi sene çalıştım. Fenerbahçe’de taraftarın sevgisini gerçekten hissettim, Panathinaikos’ta da aynı şekilde. Buna rağmen Partizan’da yaşadığım hisler gerçekten inanılmaz. Artık bir oyuncunun uzun süre aynı takımda oynadığını çok sık görmüyorsunuz, hayatlarındaki önceliklere göre karar alıyorlar.”

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
EuroLeague gündemindeki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!

Related Post