Geçtiğimiz gece Zalgiris Kaunas’ın Baskonia karşısında aldığı galibiyet Anadolu Efes’le Olympiakos arasındaki son sekiz eşleşmesini kesinleştirdi.
Eşleşme yalnızca bu sezonun kaderini belirlemekle kalmadı, Türk basketbolseverlerin aklındaki kırmızı-beyaz ve acı, tatlı hatıraları da getirdi.
Lacivert-beyazlı temsilcimizle, Yunan basketbol devi en son son sekizde yani EuroLeague playoff’larında eşleştiğinde takvimler 2013 yılının nisan ayını gösteriyordu.
O dönem EuroLeague’in son şampiyonu olarak Anadolu Efes’in karşısına çıkan Olympiakos eşleşmenin de net favorisi olarak görülüyordu. Ancak Yunan ekibinin işi Türk basketbolunun çınarı karşısında o kadar da kolay olmadı.
İlk maçtaki mücadelenin son anlara kadar tek basket farkla devam etmesi de mücadelenin çetin geçeceğinin ilk işareti oldu: Bitime 24 saniye kala 65-62’ye gelen skor Hines çok önemli bir hücum ribaundu çekmese temsilcimize maçı uzatmak için bir fırsat daha verecekti…
Ama o dönem işi bitiren takım olmasıyla bilinen son şampiyon sallanmasına rağmen yıkılmayıp 67-62’yle bir adım öne geçti.
İkinci maç ise temsilcimiz adına çok daha sönük geçti. Efes maça 8-0’lık harika bir seriyle başlasa da Olympiakos ilk maçtan itibaren üzerinden bir türlü atamadığı ölü toprağını ikinci çeyrekten itibaren attı.
Üçüncü çeyrekle birlikte farkı açan ev sahibi, son çeyrekte de sert savunmasından ödün vermeyerek 71-53’le galibiyete gitti. Vujacic’in 2, Semih’in 3, Jamon Gordon’ın 4 sayıda kalması ikinci maçın temsilcimiz için ne kadar zor olduğunun yeterince özetiydi.
Ancak serinin Abdi İpekçi’ye taşınmasının zamanı gelmişti ve işler orada tamamen değişti. Temsilcimiz serinin üçüncü maçına Final Four umutlarının hayatta kalması için çıktığının farkındaydı.
İlk andan itibaren önde gittiği maçta Efes üçüncü çeyrekte farkı açtı. Üçüncü 10 dakikanın ortasında 19 sayıya çıkan fark, son çeyreğe girilirken 15’ti. Olympiakos maç biterken farkı 10 sayıya çekerek geri dönüşün fitilini ateşledi.
Jamon Gordon o fitili çaldığı topu gönderdiği büyük üçlükle söndürerek serinin dördüncü maça gideceğini ilan etti. Abdi İpekçi’de seyirci de 83-72’lik skorla gelen zafer sonrası Efes’in seride kalma azmine bu maçla inanmıştı.
Bir sonraki maç hem Anadolu Efes’in azmini hem de seyircinin coşkusunu test etme bakımından çok daha büyük bir sınav olacaktı.
İlk 10 dakikada farkı çift hanelere çekerek maça başlayan ve Londra’daki Final Four’a gitmeye hazır gözüken Olympiakos ikinci çeyrekte temsilcimize çarptı. Ancak Sloukas’ın yaratıcılığı kırmızı-beyazlıları hala bir adım önde tuttu.
Üçüncü çeyrekte Savanovic’in skorda taşıdığı ve maça ortak ettiği Efes son çeyreğin son anlarına kadar Farmar’ın basketleriyle ayakta kaldı. Fakat gerçek kahraman son topta ortaya çıkacaktı.
Shipp’in son topta Farmar’ın pasıyla bulduğu son üçlük potadan döndü ama Jamon Gordon ribauntla ve yaptığı inanılmaz tiple adeta tavşandan şapka çıkarıp ekibimizi 74-73 öne geçirerek maçı kazandırdı.
O maçtan akıllarda en çok Murat Kosova’nın coşkulu sunumu ve o yıllarda klasikleşmiş biçimde maçın en heyecanlı son anlarında kendini kaybederek yaşadığı sevinç kaldı.
Son maça da bu son saniye galibiyetinin moraliyle giren temsilcimiz beşinci maçın ilk çeyreğinde küçük de olsa bir üstünlükle başladı. İkinci çeyrekteki 13-0’lık seriyle Londra hayalleri iyiden iyiye gözlerde canlanmaya başlamıştı ki…
Sahneye üçüncü çeyrekte Spanoulis çıkıp farkı kapattı, bir ara 12 sayıyı gören fark onun üst üste basketleriyle önce tek hanelere indi, sonra da kapandı.
Son çeyreğin başında geri düşmesine rağmen 8-0’lık bir başka seriyle geri dönen Efes’in nefesi son şampiyona yetmedi: Özellikle son anlardaki serbest atışlarda gelen isabetsiz denemeler ekibimizi yaraladı.
Çelik gibi sinirleriyle bilinen Olympiakos son hücumlarda yine soğukkanlılığını konuşturdu ve maç boyu çetin bir mücadele, küçük farklarla giden karşılaşma 82-72’lik çift haneli üstünlükle ev sahibine gitti.
O sezon yavaşladığı düşünülen ve geçen sezonki keskinliği olmadığına işaret olarak bu 3-2’lik seri gösterilen Olympiakos, Londra’daki Final Four’da önce CSKA’yı sonra da bir başka akılda kalan geri dönüşle Real Madrid’i devirerek şampiyonluğa yürüdü.
Anlaşıldı ki Olympiakos’u zorlayan kendi kötü formu olduğu kadar Anadolu Efes’in o dönemki inatçı oyun tarzıydı.
Umarız temsilcimizin formu ve kadrosu o döneme kıyasla çok yüksek ve derinken yine ev sahibi avantajı olmadan başladığı bu serinin rövanşı Türk basketbolu adına güzel anılar olduğu kadar güzel bir son da getirir.