İşte Amerikalı pivotun EuroLeague resmi sitesinde yer alan “Sırtlarımız Duvara Dayandı” başlıklı blog yazısının tercümesi:
“Kendimizi bir çukura düşürdük. Madrid’deki ikinci maçı kazandıktan sonra 3. maçı evimizde oynayacağımız için heyecanlıydık. Ama çok erken geri düştük. 18 sayı gerideydik ve Real Madrid gibi harika bir takıma karşı geri dönerek maçı kazanmak için gereken enerji işleri zorlaştırıyor. Evimizde 18 sayı düşerek kendimizi bir kuyuya kazamayız. Bu çok fazla. Yaklaştık ama enerjimiz bitti ve yeterince süre kalmamıştı.
Dördüncü maç Cuma günü. Maça “underdog” gibi başlamalıyız ve daha fazla savaşmalıyız. Bence maça Madrid’de aldığımız galibiyeti düşünerek başladık. Sahaya çıkmalıyız ve sırtımız duvara dayalıymış gibi, seride 0-2 gerideymişiz gibi davranmalıyız. Bu şekilde başlamalı ve bu şekilde bitirmeliyiz. Kötü düşüncelerimiz olmamalı.
Bunu yapabileceğimizi biliyoruz çünkü ilk iki maçta olan şey buydu. İlk maçı kaybettikten sonra ikinci maçı kazanmak için top kayıplarını azaltmamızı ve ribauntlardaki savaşı kazanmamız gerektiğini biliyorduk. Savunmada bazı ayarlamalar yaptık ve karşılığını da aldık. Maçın sonlarına doğru, dördüncü çeyrekte, savunmada onları gerçekten kilitledik ve bazı zor şutlar soktuk. Bir o tarafa bir bu tarafa giden bir mücadeleydi ve bir galibiyet alacak kadar şanslıydık. Çok yakın geçen bir maç sonucu kazandık ama maçın sonlarına doğru kendimizi kazanabilecek konuma getirmiştik ve böyle de yaptık. Sergio Llull’ün çok zor şutlar sokabilen harika bir oyuncu olduğunu biliyorduk. Bu her zaman dikkat etmemiz gereken bir şey ama biz onun için işleri daha da zorlaştırmaya çalıştık, her zaman etrafında birileri oldu ve onu zor şutlar atmaya zorladılar ki bu bizim için iyi bir şey. Bazılarını soktu çünkü o bu tip şutları sokabilen bir isim ama bazılarını da kaçırdı. Biz sadece onun önünde kalmaya çalıştık.
Sergio üçüncü çeyrekte bu şutlardan birçoğunu soktu ve biz de çeyrek sonunda iki sayı geriye düşmüştük. Bazı iyi bire bir oyunlar oynadık ve topu sakince dolaştırdık. İstikrarlı olmaya ve maçın içinde olmaya devam ettik. İlk maçta kritik anlarda bir top kaybı yapmıştık ve bu bizim canımızı çok yakmış, momentumumuzu bozmuştu. İkinci maçta bu top kayıplarını yapmadık ve bu da bizim için kilit noktalardan biri oldu.
Benim açımdan Madrid’e geri dönmek harikaydı. Bu maçı geçtiğimiz yıldan işaretlemiştim! Geçtiğimiz sezon onlara karşı oynayamamıştık ve bu yıl da normal sezonda ben ne yazık ki sakatlığım nedeniyle oynayamadım. Bu yıl Madrid’e geri dönemeyeceğimi düşünüyordum ama playofflara kaldık ve ben de burayı tekrar ziyaret etme şansı buldum. Üstelik sadece bir maç için de değil, dört günde iki maç için. Bu harikaydı ve taraftarlar bana kesinlikle çok sevgi gösterdiler. Bu harika bir histi. Onları tanıyorsanız aramızdaki bağın sıradan bir şeyden çok daha fazlası olduğunu bilirsiniz. Onlara her zaman sevgi gösterdim ve onlar da her zaman bana sevgi gösterdiler. Madrid benim her zaman ailem oldu. Bunun bir parçası olmak harika. Onları turnuvada ilerilere gitmek isteyen bir rakip olarak dahi olsa tekrar görebildiğim için minnettarım.
Şu anda bizim hedefimiz beşinci maç için tekrar Madrid’e dönebilmek. Bu da bize İstanbul’daki Final Four’a kalabilmek için bir şans verecek. Final Four’a kalabilme şansı yakalamak çok büyük bir olay, Final Four’un İstanbul’da mı yoksa Paris’te mi yoksa Londra’da mı olduğundan bağımsız. Her organizasyon orada olmak ve bir şampiyonluk kazanmak ister. Bu ilk günden itibaren bizim ana hedefimizdi ve buna gerçekten inandık; bunun için uğraşıyoruz. Bunu yapmak için iki maç kazanmalıyız; her fırsattan yararlanmalıyız, kendi güçlü yanlarımızı ve onların zayıf yanlarını değerlendirmeliyiz. Maçta kim daha sıcaksa onu kullanmalıyız ve istikrarlı olmalıyız.
Evimizdeki ilk playoff maçını oynamak çok özeldi. Harika bir atmosfer vardı. Burada bir taraftar kitlesi oluşturduk ve atmosfer harikaydı. Ama daha çok savaşmalıyız ve onlara tezahürat edecek daha çok sebep vermeliyiz. Umarım taraftarlarımız dördüncü maçta da arkamızda olurlar!”