by Eurohoops Team / info@eurohoops.net
EuroLeague’in resmi internet sitesinde en iyiler listelerini yapmaya devam eden Vladimir Stankovic bu kez Final Four’un arifesinde bu zamana kadarki en iyi 10 Final Four’u sıraladı. İşte Stankovic’in kaleminden EuroLeague tarihinin en iyi 10 Final Four’u…
Formatın bugünkü halini aldığı 1988 yılından bu yana bütün Final Four’ları gördüm. Bunlardan 25’ini kendi gözlerimle deneyimlerken geriye kalanını da televizyondan seyrettim. Bunlar benim anılarımdaki en heyecan verici anlar. Her şeyden biraz var: dram, duygu, kahramanlar ve trajik figürler, muhteşem maçlar, mükemmel yıldızlar ve harika koçlar. Canlı olarak tanıklık etmediğim Final Four’lardan 1988 yılındakinde Bob McAdoo’yu hatırlıyoruum. Avrupa’da oynamış en iyi Amerikalı oyunculardan biriydi. 1989 Münih’ten Toni Kukoc ve Dino Radja’nın yeteneklerini hatırlıyorum, 1991 Paris’ten muhteşem Kukoc – Zoran Savic ikilisini hatırlıyorum, Jugoplastika ile üçlemeyi yapmışlardı. 1999 Münih’ten ise Litvanya’nın lokomotifi Zalgiris‘in dahi oyun kurucusu Tyus Edney ile kupayı kaldırışını hatırlıyorum.
10. 2004 – MUCİZE!
Eğer 2004’teki Maccabi Tel Aviv ile Fortitudo Bologna arasında oynanan maçın 118-74’lük skoruna bakılırsa şöyle bir düşünce oluşturulabilir: Tarihin en farklı galibiyeti, mucize bunun neresinde? Bu biraz kandırmacalı bir soru çünkü mucize birkaç hafta öncesinde Top 16 sonunda ortaya çıkmıştı. Maccabi neredeyse Zalgiris Kaunasa tarafından eleniyordu. Derrick Sharp’ın son anda gelen üç sayılık basketi Maccabi’nin maçı uzatmasını sağladı ve sonrasında galip gelen İsrail ekibi, kendi şehrindeki Final Four’a kadar ilerledi. Anthony Parker, Sarunas Jasikevicius, Nikola Vujcic, Maceo Baston, Tal Burstein, Gur Shelef, Sharp, David Bluthenthal gibi isimlerden oluşan mükemmel bir takımdı… Lakin şampiyonluklarını bir mucizeye borçlular.
9. 1993 – SÜRPRİZ
Eğer bana Final Four tarihinin en büyük sürprizi sorulacak olursa Atina’da düzenlenen finallerde Limoges’un Real Madrid ve Benetton Treviso’yu yenerek kupayı kaldırmasını söylerim. Geçmiş yıllardaki Jugoplastika ve Partizan’ın şampiyonlukları da sürprizdi elbette fakat onlar yetenekli takımlardı. Limoges ise azimli ve çok çalışan bir takımdı. Tabii ki birkaç iyi oyuncuya da sahiptiler. Özellikle Michael Young ve Jure Zdovc artı bir de Richard Dacoury’nin tecrübesi… Koç Boza Maljkovic takımına liderlik ederek elindeki oyuncu grubuyla en iyisini başardı. Çemberi savunan bir oyun tarzıyla yarı finalde Real Madrid‘i 62-52, finalde de Benetton’ı 59-55 yendiler. Bu şampiyonluk bir koçun en büyük meziyetinin elindeki oyunculardan alacağı verim olduğunu gösterdi.
8. 1989, 1990 ve 1991 – YETENEK
Jugoplastika 1990’ların başında kıta basketbolunda sonsuz bir yetenek kaynağı ve Radja ile Kukoc gibi genç yıldızlarıyla fırtına gibi esti. Takımda ayrıca tecrübeli kaptan Dusko Ivanovic de vardı. Onun yanı sıra yetenekli genç cevherler Velimir Perasovic, Savic, Luka Pavicevic ve Goran Sobin de işlenme sürecindeydi. Takımın başında koç Boza Maljkovic bulunuyordu ve oyuncularını arka arkaya 1989 ve 1990 şampiyonluklarına taşıdı. Doğal yetenek ayrıca 1991’de de üst üste üçüncü şampiyonluğunu kazanırken Radja, Ivanovic ve Maljkovic takımdan ayrılmıştı ancak muhteşem Kukoc vardı.
7. 1996 – TARTIŞMALI
Barcelona’daki taraftarlar hala Panathinaikos ile oynanan 1996 finalinin kendilerinden çalındığına inanıyorlar. Stojan Vrankovic’in Jose Antonio Montero’ya yaptığı bloğun kural dışı olduğu doğru fakat Barcelona’daki hiç kimse Montero’nun topu çalışının ve Yeşiller’in potasına basketi bırakışının kural dışılığıyla ilgili bir şey duymak istemiyor. Masa hakemlerinin bir başka kötü yönetimi oldu. Tıpki 1994’te saatin 4.8 saniye kala durması gibi. Bu hataların birilerine yardımcı olup olmadığını bilmiyoruz fakat gerçek şu: Montero’nun pozisyonunda saat durmuştu dolayı bu pozisyon gerçekte olmadı. Barça’nın bu işin sonunda olumsuz etkilendiğine şüphe yok fakat ortada bir illegal blok da yoktu çünkü maç aslında devam etmiyordu. Komik bir durum tespiti olarak Zeljko Obradovic Real Madrid‘le Final Four’da ilk kez bu yıl kaybetti.
6. 2003 – EN ÇOK ARZULANAN
Birçok hayal kırıklığıyla sonuçlanan denemenin ardından Barcelona sonunda hayalini gerçekleştirdi. Palau Sant Jordi’de EuroLeague’in şampiyonluk kupasını kaldırdı. Svetislav Pesic takımın başında ilk yılını geçiriyordu ve ev sahibi avantajıyla CSKA Moskova’yı yarı finalde 76-71 yendi. Sonrasında finalde Benetton Treviso’yu da 76-65 mağlup etti. MVP Dejan Bodiroga, Jasikevicius, Juan Carlos Navarro, Gregor Fucka, Anderson Varejao, Rodrigo De la Fuente, Roberto Dueñas ve Patrick Femerling’den oluşan nefis bir takımdı. Hiç şüphe yok ki en çok arzulanan şampiyonluktu.
5. 2006 – HEYECAN
Rusya’nın ebedi şampiyonu CSKA Moskova, kıtadaki beşinci şampiyonluğunu kazandı ama arada bir 35 yıl beklemesi gerekti. Dördüncü şampiyonluk 1971’de gelmişti. CSKA’nın Prag’daki zaferinden birkaç ay önce kulüp başkanı ve geçmişte Avrupa’nın efsane koçlarından olan Aleksandar Gomelskiy hayatını kaybetti. Takımı tekrar zirveye çıkaracak olan yeni CSKA projesinin başındaki isimdi. Ancak bu girişim 2003, 2004 ve 2005’te üst üste üç kez kupayı kazanmada yetersiz kaldı. CSKA sonunda dağın zirvesine Gomelskiy olmadan tırmandı. Şampiyonluk da ona adandı.
4. 1992 – DRAM
Avrupa kupaları tarihinde hiçbir takım, 1991-92 sezonunda Partizan’ın oynadığı kadar deplasman maçı oynamamıştır. Yugoslavya’daki savaş nedeniyle Partizan 21 maçının 20’sini evinden uzakta EuroLeague maçları için organize edilen Fuenlabrada – İspanya’da oynadı. Takım çeyrek finale grubunu dördüncü sırada tamamlayarak yükseldi fakat Virtus Bologna’yı playoff serisinde eleyerek İstanbul’daki Final Four’a gitmeye hak kazandı. Yarı finalde Milan’ı, finalde de Joventut Badalona’yı meşhur üçlükçüsü Sasha Djordjevic ile bitime saniyeler kala 71-70’lik skorla devirdi.
3. 2007 – EN ÜST SEVİYEDE BİR MAÇ
Panathinaikos ile CSKA arasında OAKA’da oynanan maç bir hücum festivali gibiydi. İki muhteşem koç Zeljko Obradovic ve Ettore Messina ile iki muhteşem takım şampiyonluk için mücadele etti. Yeşiller Dimitris Diamantidis, Ramunas Siskauskas, Mike Batiste, Dimos Dikoudis, Frankie Alvertis, Dejan Tomasevic, Kostas Tsartsaris, Sani Becirovic ve Milos Vujanic gibi isimleriyle 93-91 kazanarak kupayı kaldırdı. CSKA‘nın kadrosunda da J.R. Holden, Trajan Langdon, Matjaz Smodis, Theo Papaloukas, Aleksey Savrasenko ve David Andersen vardı. Muhteşem bir final maçıydı, muhtemelen izlediğim en iyi maç…
2. 2016 – UZATMA
Final Four tarihinde 2014 yılındaki Maccabi Tel Aviv – Real Madrid finalinin ardından ikinci kez şampiyonu uzatma bölümü belirledi. CSKA ilk yarıda Fenerbahçe‘yi domine ederek devre arasına 20 sayı farkla önde girdi: 50-30. Muhtemelen hiç kimse maçın uzatmaya gitmesini beklemiyordu. Muhteşem bir geri dönüşle, özellikle son çeyrekte Fenerbahçe neredeyse kupayı alıyordu. Ancak Viktor Khryapa CSKA‘yı bitime iki saniye kala attığı basketle kurtardı ve maç uzatmaya gitti. CSKA uzatmada tekrar öne geçerek yedinci şampiyonluğunu kazandı. Unutulmaz bir maçtı.
1. 2012 – GERİ DÖNÜŞ
1992’den sonra ikinci kez – ve aynı şehir İstanbul’da – bir EuroLeague şampiyonluğu son saniyelerde geldi. Bu kez sezonun en ama en son şutunda. Olympiakos üçüncü çeyreğin sonunda CSKA Moskova karşısında 34-53 gerideydi. Fakat sonrasında mucize bir geri dönüş başladı ve Georgios Printezis’in son saniye şutu çemberden geçince Yunan ekibi 62-61 galip geldi. İnanılmazdı. Final Four yine daha önce iki kez şampiyonun son saniyelerle belirlendiği şehre geliyor. Bir tekrar yaşanır mı?