by Eurohoops Team / info@eurohoops.net
Turkish Airlines EuroLeague 2017 Final Four’da şampiyonluk kürsüsüne çok tanıdık bir isim çıktı. Başantrenör Zeljko Obradovic, EuroLeague’in tarih kitabına yeni ve mükemmel bir sayfa daha ekledi. İlk şampiyonluğunu 25 yıl önce Partizan ile kazanan Sırp koç, EuroLeague.net’ten Javier Ganchetto’ya özel bir röportaj verdi.
Merhaba koç. Bir EuroLeague şampiyonluğu daha kazandınız, tebrikler. Bu dokuzuncu şampiyonluğunuz fakat son altı yıldaki ilk şampiyonluğunuz oldu. EuroLeague’i kazanma hissini özlediniz mi?
“Teşekkürler. Şey, bunu düşünmek için fazla zamanım olmadı, biliyorsunuz. Fenerbahçe’ye dört yıl önce kafamda net bir düşünceyle, bu takımı Avrupa’nın en iyilerinden bir haline getirecek şeyleri yapmaya geldim. Yapabileceğimiz her şeyi yaptığımızı düşünüyorum. Son üç yıldır Final Four’dayız, adım adım gittik ve bugün şampiyon olduk. Bütün Fenerbahçe taraftarları için bir hayal gerçek oldu.”
Geçmişte Partizan ve Joventut ile başardığınız gibi kupayı ilk kez müzesine götürecek olan bir takımla kazanmak daha mı özel oluyor?
“Bir bakıma biraz daha özel fakat şampiyonluğu hep aynı şekilde kutluyorsunuz. Tabii ki herkes EuroLeague şampiyonu olmak ister. Her zaman bunu ilk kez kazanmanız özeldir. Ben de Partizan ve Joventut’ta olduğu gibi şimdi de Fenerbahçe’yle aynı şeyi yaşadım.”
Playoff’un hemen öncesinde Fenerbahçe’yi oyununun en iyi seviyesine getirmek ne kadar önemli ve ne kadar zordu?
“Sezona geçen yıl neler olduğunu bilerek hazırlandık. Sezonun başından itibaren gerçekten en iyi form durumumuzda olmaya çalıştık fakat bu süre boyunca birçok sakatlık yaşadık. Daha önce de söylediğim gibi 30 haftalık bir normal sezonda sadece yedi maçta tam kadro olabildik. Şanslıydık ki kritik playoff maçlarının öncesinde takımdaki herkes sağlığına kavuştu. Bundan sonra da çok iyi antrenman yaptık ve gerçekten çok iyi bir seviyede oynadık. Bu da EuroLeague’in son bölümünde bize çok yardımcı oldu. Çünkü hepimiz sağlıklıydık, bu şekilde iyi antrenman yapabildik ve oyun seviyemizi yükselttik.”
Panathinaikos’a karşı deplasmanda kazanılan playoff maçları sezonun dönüm noktası mıydı? Fenerbahçe bu noktadan sonra mı fiziksel ve mental olarak durdurulamaz hale geldi?
“Evet buna hiç şüphe yok. Söylediğim gibi, bu maçlar öncesinde çok iyi çalıştık ve bunu antrenmanlarda hissedebiliyorsunuz. 15 oyuncunuz da sağlıklı olduğunda istediğiniz gibi çalışabiliyorsunuz. Sezonun o anlarında daha fazla yoğunluk ve kısa antrenmanlara ihtiyacınız var fakat herkesin aynı yönde çalışması gerekiyor. Tabii ki en iyi yardım iyi bir sonuç almak ve Panathinaikos’u deplasmanda bir kez değil iki kez yenmek çok yardımcı oldu. Bunu da sonuna kadar götürdük.”
2011’deki son zaferinizde Barcelona’ya karşı saha avantajınız yoktu fakat sezonun son beş maçını da kazanarak kupayı kaldırdınız. Bu iki tecrübeyi nasıl karşılaştırırsınız?
“Bir bakıma benziyorlar. Söylediğiniz gibi saha avantajımız olmadan oynadık. İyi bir takıma karşı oynuyorsunuz ve bu durumda tüm pozisyonlarda kaliteli oyunculara sahip Panathinaikos’un bir de 20 bin kişiyle dolu salonu vardı. Oraya büyük bir saygıyla gitmek zorundasınız fakat kazandığınızda bu size güven veriyor ve kendinize inanıyorsunuz. Bir takım için bu hep önemli olmuştur.”
Real Madrid karşısındaki yarı final maçına geri dönersek; onların pas dolaşımını durdurmak öncelik listenizde neredeydi? Sadece 14 asist yaparlarken tam 16 top kaybettiler.
“Evet, maça bunu durdurma amacıyla hazırlandık. Madrid’in topu çok dolaştıran ve fazlaca asist yapan bir takım olduğunu biliyorduk. Onları normalde oynadıkları oyundan farklı bir şey oynamaya zorladık. Baştan sona maçta hakim olan taraf olduğumuza inanıyorum. Tabii ki Madrid yetenekli bir takım ve savaşan oyunculara sahipler. Bu yüzden maçın bazı bölümlerinde geri dönmeyi başardılar ancak hak ederek kazandığımızı düşünüyorum.”
Olympiakos’a karşı finalde herkes iyi oynadı. Geçen yıldan kazanılan tecrübe maça sert girip maç boyunca odaklanmış şekilde kalmanıza yardımcı oldu mu?
“Evet sanırım öyle oldu. Geçen sezondan kazandığımız tecrübe takıma elbette yardımcı oldu; bunu maçın başından itibaren okuyabilirdiniz. Odaklanmış durumdaydık ve maç sonu da oldukça sıkı geçti. Seviyemiz ikinci çeyrekte ve sonunda biraz düştü. Oldukça garip bir durumdaydık. Savunmada daha agresif oynama imkanına sahiptik çünkü faul haklarımız vardı ama bunun avantajını kullanamadık. İkinci yarıda ve onun sonunda ise oyunun tüm yönlerinde daha iyiydik, maçı da rahat kazandık. Olympiakos’a karşı oynamanın ne kadar zor olduğu düşünülürse… Asla vazgeçmeyen ve sonuna kadar savaşan bir takım. Ancak bu yıl biz kazanmayı hak ettik.”
Birçok oyuncunuz harika bir Final Four geçirdi ama Ekpe Udoh tam anlamıyla durdurulamazdı ve her şeyi doğru yaptı. Bu başarının neresinde duruyor onun bu performansı?
“Hem yarı finalde hem de finalde onun verimlilik puanları oldukça etkileyiciydi. Bence Final Four MVP’si ödülü adil bir tercih oldu. Ama diğer oyuncular da harikaydı. Tek bir adamın şovu yoktu ortada. İki maçta Nikola Kalinic’in yaptıkları örneğin, size şapka çıkarttırıyor. Bogdanovic, Vesely, Gigi Datome… Sahaya giren herkes. Pero Antic final maçında bize çok iyi bir sekiz dakika verdi, tecrübe kattı. Takım eforunun başarısıydı ama elbette bir oyuncu Ekpe gibi çıkıp oynayınca, bu onu hak edilmiş bir MVP yapar.
Fenerbahçe ile dördüncü sezonunuzu geçiriyorsunuz. “İyi bir takım” olmaktan bir “EuroLeague şampiyonuna” dönüşme süreci ne kadar sıkıntılı geçti?
“Büyük adımlar atmanız gerekiyor. Tıpkı bizim yaptığımız gibi. Geçen sezon herkes bizim iyi bir takım olduğumuzu ve kupanın elimizden kaçtığını söyledi. Ya da herkesin dediği gibi; bir ribaund ile. Geçen yılın Final Four’unda yarı finali uzatmalarda kazandık, finali uzatmalarda kaybettik. Ufak detaylar şampiyonu belirlemişti. Bu yılın Final Four’unda ise hem Madrid’i hem de Olympiakos’u domine ettiğimize inanıyorum. Takımım ne kadar yetenekli olduklarını gösterebildi. Bu yüzden oyuncuları herkesten çok tebrik ediyorum.”
Türk basketbolu için ilk EuroLeague kupası geldi. Basketbolun ülkedeki yükselişine böyle katkıda bulunmaktan dolayı ne kadar gururlusunuz?
“Evet, bununla çok gurur duyuyorum. Final Four’dan önce de söylediğim gibi, İstanbul’un her köşesinde insanların basketbol hakkında konuştuğunu duyabilirsiniz. EuroLeague’i kazanmak rüyaların gerçeğe dönüşmesiydi. EuroLeague’i kazanmak için ne gerekiyor biliyoruz. Şimdi Türkiye Ligi playoff’larına konsantre olup sonrasında yeni sezona aynı iştahla başlamalıyız. Eğer rüyaların yanında iştah da varsa, her şey gerçeğe dönüşebilir.”
Aynı takımla hiç arka arkaya EuroLeague kupası kazanamadınız. Kariyerinizde bu yeni bir meydan okuma olabilir mi? Ayrıca herhangi bir takımdan, koçtan ya da oyuncudan önce 10. kez bu kupayı kazanmak?
“Bunların hepsi güzel şeyler. Benim motivasyonum her gün idmana gelip, sahaya çıkıp oyuncularımla çalışabilme imkanına sahip olmak. En büyük motivasyon kaynağım bu çünkü işimi seviyorum. İşimi yapmaktan dolayı çok mutluyum, bu yüzden ekstra motivasyona ihtiyacım yok. Bu böyle gittiği sürece iyi bir koç olmaya devam edeceğim.”