By Eurohoops team/ info@eurohoops.net
EuroLeague’de 13.1 sayı ve 5.7 asist ortalamalarıyla geçirdiği iyi bir sezonun ardından Shane Larkin Boston Celtics’in kadrosuna dahil olarak NBA’e geri döndü. Yıldız oyuncu ABD’ye giderken Avrupa’da geçirdiği zaman sayesinde üzerinde kesin bir basketbol zenginliği taşıyor.
Amerikalı oyun kurucu, HoopsHype’tan Alex Kennedy ile yaptığı uzun podcast röportajında Avrupa’da yaşadığı tecrübe ve bu tecrübenin oyununa birçok açıdan yaptığı etkiler hakkında konuştu. Ayrıca İspanya Ligi ve EuroLeague’i de değerlendirdi.
Larkin’in açıklamaları şöyle:
Okyanus aşırı ülkelerde basketbol oynaması kendisine güveninin artmasına nasıl yardımcı oldu:
“Kesinlikle yardımcı oldu. NBA kariyerim bir hortum gibiydi. Draft edildikten iki hafta sonra ayak bileğimi kırdım. Sonrasında pek oynama şansı bulamadım. Daha sonra da bir oyuncu olarak bana tam anlamıyla uymayan bir üçgen hücum sisteminin içindeydim. Sonra Brooklyn’e gittim. İyi bir sezon geçirdim fakat koçlar ve yönetimle ilgili her şey değişti. Çılgıncaydı.
Okyanus aşırı ülkelere gitmek bana bir oyuncu olarak yardım etti ve kesinlikle özgüvenimin patlamasına yardım etti. Oraya gidip 30 dakika oynamak ve hatalarımı görmek. Kolejdeki gibi tekrar esas adam olmuştum.
Birçok şekilde okyanus aşırı ülkelere gitmek kötü gibi görünen ama sonu iyi olan bir şeydi. Bilgisayarımda NBA’de oynadığım maçları izlemek istedim. Sahada kendimi tanıyamadım. Bu ben değilim, dedim. O kişiyi bir oyuncu olarak tanıyamadım. Kesinlikle bazı maçlarda iyi oynadım fakat diğer maçlarda oyuna ne savunmada ne de hücumda etki edemedim. İspanya’da ‘Sana her maçta 30 veya 40 dakika oynaman için ihtiyacımız var’ şeklinde bir sorumluluk aldım. ‘Herkesi devreye sokmalısın’. Kesinlikle ihtiyacım olan özgüvenimi kazanmama yardım etti. Şimdi bu yıl için NBA’de bir fırsat yakaladım. Beni daha önce izleyen herkes bu sefer her şeyin nasıl daha farklı olacağını görecek.”
Avrupa’daki yaşantısı:
“Çok iyi bir tecrübeydi. Bazen saha dışındaki zamanlarda “Evimi özledim” modundaydım. Ancak zamanın çoğu harika geçti. Baskonia’da muhteşem takım arkadaşlarım vardı. Çok sıcak karşıladılar. Herkes İngilizce konuşuyordu ki bu da muazzam bir şeydi. Vitoria şehrinde basketbol çılgınca seviliyor. Büyük bir futbol kulübümüz yok. Bu nedenle de insanlar basketbol için çıldırıyor. Taraftarlar inanılmaz. Kesinlikle çok iyi zamanlardı. Oraya gitme fırsatını yakaladığım için çok minnettarım. Beni bir oyuncu ve kişisel olarak kendime getirdi.
NBA ile Avrupa’daki organizasyonların seviyelerini karşılaştırırsa:
“Kesinlikle NBA… NBA’dir. Ondan daha iyi bir organizasyon yok. EuroLeague birçok yetenekli oyuncuya sahip ve gelip NBA’de de oynayabilirler. İş ulusal liglere gelince tepeden tırnağa farklılıklar var. Avrupa’dayken EuroLeague’de üst düzey takımlara karşı oynayıp sonra İspanya Ligi’nde oynuyorsunuz.
Yunanistan, Rusya, Türkiye… her yerden takımlarla oynadık. Sonrasında İspanya Ligi’nde yerel takımlara karşı oynadık. Belki ilk sekiz takımın rekabet düzeyi yüksekti fakat geri kalanı o kadar güçlü değil. Fakat İspanya Ligi’yle ilgili yine de söyleyeceğim bir şey var: Tüm takımlar sahaya çıkıp en zorlu şekilde mücadele ediyor ve sizi daha çok çalışmak zorunda bırakıyor.
EuroLeague’deki yeteneklerin seviyesine gelince, çok güçlü ve yüksek olduklarını söyleyebilirim. Çoğu oyuncu bu yaz yaptıkları gibi NBA’e gelebilir. NBA’deki her oyuncunun da çıkıp Avrupa’ya gitmesi durumunda da size orada aynı şeyi söyleyeceklerdir. Kolay olduğunu söylemezler. LeBron ya da onun gibi bir oyuncu değilsiniz.”