By Utkan Şahin / info@eurohoops.net
Fenerbahçe Doğuş sezon başlamadan önce son transferini yaparak Brad Wanamaker‘ı kadrosuna kattı. Wanamaker‘ın kariyer gelişiminin son evresi Türkiye’den geçti, dolayısıyla onu geçen sezon Darüşşafaka‘da yakından takip etmiş bir basketbol kamuoyuna tanıtmak pek mantıklı olmayacaktır.
Ama Fenerbahçe Doğuş formasıyla neler yapabileceği sorusu henüz cevabı belirsiz ve ucu açık bir soru.
Wanamaker – Fenerbahçe beraberliğini konuşmaya (gitmesine rağmen) taraftarın sevgilisi Bogdan Bogdanovic ve destekçilerinin kalbini kırarak NBA’i seçen Ekpe Udoh’la başlamak gerekiyor: Fenerbahçe geçtiğimiz sezon EuroLeague şampiyonluğuna ulaşırken, hücumda liderliği Bogdan Bogdanovic’e vermiş, savunmada ise Ekpe Udoh’un gücünün etrafında planlarını yapmıştı.
Set hücumunda çok fazla yaratıcı oyuncusu olmayan Sarı-lacivertli ekipte Bogdanovic, sorumluluk alarak hücumda işlerin yolunda gitmesini sağlamış, zaman zaman işlerin gitmeye devam edebilmesi için yepyeni yollar yapmıştı. Udoh’un savunmadaki bazı özel nitelikleri de müdafaada Fenerbahçe’yi sağlam ve sert bir ekip olmanın ötesine geçirip özel bir takım haline getirdi.
Bu yaz Bogdanovic ve Udoh’un ayrılması sonrası ise Fenerbahçe sadece kadrosunda değil, kadro planlamasında da değişikliğe gitti. EuroLeague’de kaliteleriyle Fenerbahçe’ye yeni boyutlar ekleyen bu iki kaliteli ismin yerine yeni oyuncular bulmak yerine yeni bir kadro organizasyonu yapmaya karar verildi.
Melli, Thompson, Guduric ve Sinan’ı transfer eden Sarı-lacivertli ekip, uzun rotasyonunda Udoh’un rolünü üç oyuncuda paylaştırmaya karar verdi. Bir anlamda Udoh’un muadili bulunması mümkün gözükmeyen niteliği, birden fazla kaliteli isme görevlerini dağıtarak “nicel” bir çözüm hedefliyor.
Fenerbahçe, Bogdanovic’in yokluğu için de benzer bir plan yapmış gibi gözüküyor. Yarı sahada hep çift guardla oynayarak Bogdanovic’in yerini “doldurmayı” düşünüyor. Obradovic, Dixon-Sloukas–Guduric-Sinan dörtlüsünden sürekli ikisinin sahada olacağı bir oyun planıyla saha içerisinde yaratıcı oyuncu sayısını artırmayı planlıyor.
Bogdanovic gibi bir oyuncuyu Avrupa piyasasında her gün bulamadığınızı düşününce bu plan ilk bakışta mantıklı. Ancak bu dört ismin sahadaki niceliklerine rağmen form ve kalite olarak Bogdanovic’in getirdiği yaratıcı enerji ve sıradışı çözümleri getirip getirmeyeceği açıkçası şüpheliydi.
Geçen sezon Bogdanovic’in sakatlığında Bobby-Sloukas ikilisine dönmek işe yaramamış, Fenerbahçe özellikle deplasman maçlarında büyük düşüşler yaşamıştı. Bunun yanına kalitesi tartışmasız ama istikrarı sorgulanabilecek iki oyuncu daha ekleyip, sezona girmek Fenerbahçe için zor günleri getirebilirdi.
Dolayısıyla, Obradovic‘in Wanamaker konusunda, biraz da politika yaparak, “Olsa da olur, olmasa da olur” söylemi aslında pek de isabetli bir tespit değildi. Nitekim Sırp koç da Fenerbahçe’nin Bogdanovic sonrası bir saha içi lidere ihtiyacı olduğunu fark etmiş olacak ki Wanamaker transferi biraz da sürpriz bir “son dakika” hamlesiyle bitti.
Fakat tabii ki yeni bir transfer için geldiği takımla ilgili sorular gelişinden önce değil, sonra başlıyor. Sarı-laciverdin yeni lideri olması beklenen ismin cevaplaması gereken üç kritik soru parke üstünde vereceği yanıt bekliyor.
Wanamaker Saha İçi Lideri Olabilir mi?
Wanamaker’in transferi sonrası akıllara gelen ilk soru bu. Wanamaker’ın bu sorumluluğu nasıl taşıyacağı yahut taşıyıp taşıyamayacağı…
Avrupa basketbolunda ilk olarak Pistoia’da gösterdiği performansla fark edilen Wanamaker aradan geçen üç sezonda aslında adım adım bu seviyeye çıktı.
Andrei Trinchieri gibi Avrupa’da bir Amerikalı oyuncunun gelişimi için çalışabileceği en iyi koçla çalışan Wanamaker geçen sezon da bir başka efsane David Blatt’ın oyun kurucusu oldu.
Bu koçlar sebebiyle Wanamaker’ın her yıl eksiklerini kapattığını gördük. Brose’de ilk yılında oyun bilgisi düşük olan ancak potaya penetre yeteneği ve fiziksel avantajlarıyla fark yaratan Wanamaker, Daçka‘da tam bir saha içi lideri rolüne büründü.
Ve bunu gerçekten iyi ve gösterişli bir şekilde başardı. Daçka‘ya tüm sezon liderlik yapan Wanamaker, belki her zaman doğru oyunu oynamadı ama ne zaman sorumluluk alması gerekse yeteneklerini sahaya koydu. Sonucunda da Darüşşafaka, Top-8 oynamayı başardı.
Bazı istatistiklere bakacak olursak, Wanamaker’ın geçen sezon clutch time’da * en çok skor üreten üçüncü oyuncusu olduğunu görüyoruz. Hem de bunu %44 gibi çok yüksek bir saha içi isabetle başardı. Bunun yanında birebir üzerinden en çok sayı üreten dördüncü oyuncuydu. Daha önemlisi, bireysel performansının puan durumunda “icraata” dönüşmesi ve yeşil-beyazlı ekibe playoff’a götürmesi oldu.
Peki bu Fenerbahçe’nin ne işine yarayacak?
Geçen sene Bogdanovic’de gördüğümüz gibi… Maçları takım olarak oynarsınız ancak işi bitiren, sonucu getiren liderlerdir.
Bogdanovic bunu çok iyi başardı. Hangi kritik anda ne yapması gerektiğini çok iyi bilerek oynadı ve öldürücü darbeyi vurması gerektiği zaman vurdu.
2017-2018 kadrosunda çok değerli isimler olsa da sürekli olarak bu rolü üstlenecek bir oyuncu yoktu. Wanamaker ise bu boşluğu doldurmaya geliyor. Yani yeni kral olmaya!
Bu da bizi bir sonraki soruya getiriyor…
Nasıl Bir Değişiklik Yaratacak?
Amerikalı yıldız, rol olarak Bogdanovic’in yerine gelse de oyun tarzı olarak Sırp yıldız gibi bir oyuncu değil. Oyuncu kalitesi olarak EuroLeague’in kalbur üstünde kalan iki ismi olsalar da ikisinin güçlü ve zayıf noktaları farklı. Bu da Fenerbahçe‘nin geçen sezonki oyun düzenine kıyasla bazı değişikliklerin kaçınılmaz olması anlamına gerekiyor.
Hücumdan başlarsak Fenerbahçe, şampiyon olduğu kadronun bile eksiği olan bir sorunu aslında Wanamaker‘ın gelişiyle çözdü: Potaya gitmek.
İki yıl boyunca Sarı-lacivertli ekip, en çok pas kanallarına baskı yapan takımlara karşı zorlandı. Bunun da temel sebebi ana oyun planı potaya gitmek olan bir oyuncusu olmamasıydı. Wanamaker ise bu sorunu tamamen rafa kaldırabilecek bir oyuncu.
Avrupa’da rakip guardlar karşısında Russell Westbrook gibi kalan Wanamaker, güç olarak durdurulamıyor. Bunun yanında fiziksel olarak güçlü guardlarda genelde gördüğümüzün aksine ilk adımı hızlı ve potaya giderek bitirişlerini dengeli bir şekilde yapabiliyor.
Melli‘nin gelişi sonrası Fenerbahçe’nin artık dört şutör oyuncuya döneceğine düşünürsek Wanamaker’ın bu güçlü yanından yararlanmak çok daha kolay olacaktır.
Bunun yanında Wanamaker, çift oyun kurucuyla oynamanın nasıl bir şey olduğunu biliyor. Brose’de böyle oynadı. Zisis ya da Strelnieks ile aynı anda sahada olan yıldız oyuncu, oyun kurma işini arka plana attığında özel bir skorere de dönüşebiliyor. (Üçlük atışlarındaki yüzdesini de artırdığını düşünürsek, bu çok daha fazla önem kazanabilir)
Son olarak ise Wanamaker’ın hızlı hücum katkısı. Fenerbahçe geçen sezon genellikle yarı saha basketbolu oynayan ve tempoyu düşük tutan bir takımdı. Bu sene Melli ve Wanamaker’ın gelişi ise bunun değişmesine neden olacak.
Hiçbir zaman Daçka kadar tempoyu zorlayacak bir kadro olmayacak Fenerbahçe ama Wanamaker ribaundları aldığı zaman oyun içerisinde Sarı-lacivertli ekibin birkaç kolay sayı bulmasına yardımcı olabilir.
Tempoyu anında değiştirebilen bir guard’ın kadroda olması geçen sezon zaman zaman kitlenen hücuma çeşitlilik getirecek bir liderin gelişi anlamına da geliyor
İşin savunma kısmına bakarsak… Fenerbahçe, Bogdanovic ve Ekpe’nin gidişiyle en iyi kısa ve uzun savunmacılarını kaybetti. Bu yüzden savunmada bir değişiklik yapmak zorundalar. Artık Udoh gibi savunmada sürekli doğruları yapan bir uzunları yok ve kısa savunmanın yükü bu yüzden kaçınılmaz olarak artacak.
Sarı-lacivertli ekibin son iki yılda savunmadaki sorunlarından biri de ön alanda topa baskı yapan bir kısası bulunmamasıydı. Fenerbahçe bu sorunu sahaya enerji koyarak çözmeye çalışsa da Udoh’un gidişiyle daha fazlasına ihtiyacı olacaktı.
Wanamaker ise bu konuda tam olarak daha fazlası… Amerikalı oyuncu savunma konsantrasyonu her zaman yüksek olmasa da Fenerbahçe’nin eksikleri doldurabilecek en iyi oyuncu olabilir.
Topa baskı yapabilen yıldız oyuncu bu konuda Fenerbahçe’nin dertlerini çözmesinin yanında ayrıca çift guardın savunmada yaratacağı sıkıntıları da çözecek. Fiziksel olarak çok kuvvetli olan Wanamaker, oyun içerisinde gerekirse üç numara bile savunabilir.
Bu da sahada Fenerbahçe’nin Bobby ile oynadığı zaman fiziksel olarak küçülmesini önleyecek. Bunun yanına Kalinic‘i de ekleyince savunmada rotasyon çeşitliği daha da büyüyecek. Geçen sezon Udoh’un ayaklarının sağladığı savunmanın “özel” yönünün yükü, kısa ve uzun isimler arasında dağılabilir.