by Utkan Şahin / info@eurohoops.net
Tarih: 21 Mayıs 2017 – Zeljko Obradovic kariyerinde dokuzuncu kez EuroLeague’i kazandıktan bir saat sonra…
Tarih: 18 Ağustos 2017 – Zeljko Obradovic kariyerinde dokuzuncu kez EuroLeague’i kazandıktan 90 gün sonra…
“Belgrad’da 10. şampiyonluğumu kazanmak istiyorum”
57 yaşındaki Zeljko Obradovic 26 yıllık koçluk kariyerinde birçok kez iddialı oldu ancak onun hiç bu kadar EuroLeague şampiyonluğu için arzusunu dile getirdiğini görmedik.
Bunun bir sebebi var. Son yıllarda kendi ülkesinde gördüğü muameleden memnun değil efsane koç. En çok bundan dolayı 10. şampiyonluğu orada, evinde görmek istiyor… Ancak bu yaz NBA onun en değerli iki Avrupa oyuncusunu elinden alması Obradovic’i zor bir karar itti.
Avrupa basketbolunda uzun süreli planlar kurmak çok mümkün değil.
Fenerbahçe geçtiğimiz iki yılda bunu başardı. İlk Final Four’dan sonra Nemanja Bjelica takımdan ayrılınca Zeljko Obradovic oyun planını değiştirdi ve iki yıl boyunca bu oyun planı üzerinden oynadı. Sonuç olarak ise bir EuroLeague şampiyonluğu ve son anda kaybedilen bir EuroLeague finali geldi.
Oyun planını üzerine kurduğu Bogdan Bogdanovic ve Ekpe Udoh’un ayrılışı sonrası ise doğal beklenti Obradovic’in sil baştan başlayıp sıfırdan kadro kurmasıydı ancak yapmadı.
Çünkü Sırp koç, Belgrad’da kazanmak istediği kupa için sıfırdan kadroya kurmaya değil, elindekini geliştirmeye tercih etti.
TRANSFER
Bogdanovic’in gidişi beklenen bir durumdu. Sırp yıldız bu kıtada kazanabileceği bütün unvanları kazandı ve özgüven olarak en üst seviyedeyken gezegenin en iyi ligine gitmeyi tercih etti.
Udoh ise Türkiye’de oynadığı iki sezonda bizlere çok özel performanslar izletti. NBA’de yapmayı unuttuğu birçok şeyi burada, Obradovic‘in yanında tekrardan hatırladı ve Avrupa’nın en önemli uzunu olmayı başardı.
Hatta bana göre İstanbul’da yapılan Final Four’da ortaya koyduğu performansla ligin geçen sezon en çok fark yaratan oyuncusu olduğunu gösterdi. Ancak onun ayrılışı biraz sürpriz oldu. Kalacağını açıklamasına rağmen NBA’den istediği teklifi bulunca gitmeye karar verdi.
Ve Obradovic iki yıldır oyun planı üzerine kurduğu iki büyük yıldızını tek yazda kaybetmiş oldu. Sırp koç yine de geçen sene kadrosunda yer alan altı oyuncuyla sözleşme uzatmaya karar verdi. Üzerine ise ana rotasyonda yer alacak beş tane oyuncu ekledi.
57 yaşındaki koç, açık bir şekilde bu tercihleriyle bize sistemi değiştirmeyeceğini ancak geliştireceğini gösterdi.
Peki neyi geliştirmesi gerekiyor?
Sarı-lacivertli ekip geçen sezon tarihinin en büyük başarısını yaşadı ancak özellikle hücum kalitesi olarak şampiyonluğu son anda kaçırdığı yılın altındaydı.
Avrupa’nın en dominant oyuncularından ikisine sahip olduğu için Fenerbahçe bunun sorununu sonuç anlamında, skorbordda yaşamadı ve kupayı kazandı. Ancak Belgrad’da kazanılacak kupa için Fenerbahçe‘nin daha fazlasına ihtiyacı var.
Ekpe eski kıtanın en dominant performanslarından birini gösterdiği için Obradovic mantıklı bir şekilde Amerikalı uzununu oyun temeline yerleştirdi ama bu tasarım aynı zamanda Vesely‘nin dört numara oynamasına ve sonuç olarak Fenerbahçe’nin hücum seviyesi olarak yukarı çıkamamasına sebep oldu.
Sarı-lacivertli ekip hem Avrupa’nın en hızlı devrilen uzunlarından birinden en doğru bir şekilde yararlanamaz oldu hem de Vesely-Ekpe ikilisinin hücumda yarattığı spacing sorunu yüzünden hücumları çok daha temposuz oynamak zorunda kaldı.
Obradovic’in modern bir dört numara oynamaya uygun bir transfere ihtiyacı vardı. Bu isim de Melli oldu. İyi ki de oldu. Melli, Ekpe’nin takımdan ayrılması beklenmeden önce yapılan bir hamleydi ancak Ekpe’nin takımdan ayrılmasından sonra daha da değerlendi. Sahaya çıkıp özelliklerini göstermeye başladığında daha da değerlenecek.
Geçen sene Fenerbahçe, Ekpe’yi hücumda bir pas istasyonu olarak kullandı. Ekpe’nin ayrılışı sonrasında ise böyle bir oyuncuya ihtiyacı olacaktı ve Melli olmasaydı, Thompson transferi yeterli olmayacaktı. Avrupa’nın en iyi pasör uzunlarından birini kadrolarına katması Sarı-lacivertli ekip için özellikle bu açıdan büyük bir şans oldu.
Bunun bir artısı da Ekpe’nin ayrılmaya karar vermesinde sonrasında Fenerbahçe, Ekpe’nin muadilini aramak zorunda kalmadı. Bunun yerine uzun rotasyonun rolleri dağıtmaya karar verdi ve Jason Thompson ile anlaştı.
Kısa rotasyonunda ise Obradovic, Bogdanovic’in boşluğunu tam üç guardla anlaşarak doldurmaya karar verdi.
Kızılyıldız’da iki sezondur dikkat çeken Marko Guduric ile anlaşan Fenerbahçe Doğuş, bunun yanında rotasyonu genişletmek ve daha fazla ikili oyun oynayacak el bulundurmak için Sinan Güler’i kadrosuna kattı.
Sarı-lacivertli ekip, bütün bu transferlerle kadrosundaki oyuncu sayısını 14’e çıkartsa da bir transfer daha yapmak zorundaydı.
Çünkü Obradovic’in her şeyin kitlendiği yerde sorumluluk alacak ve takımı ayağa kaldıracak bir yıldıza ihtiyacı vardı. Bu isim de Brad Wanamaker oldu.
EuroLeague şampiyonluğunu çok isteyene Obradovic, sonuç olarak iki süper yıldızının ayrılışını onların büyük rollerini dağıtacak oyuncular bularak çözmeye çalıştı ve 15 kişilik oldukça geniş bir rotasyon oluşturdu.
PG: Kostas Sloukas – Bobby Dixon – Sinan Güler
SG: Brad Wanamaker – Marko Guduric – James Nunnally
SF: Gigi Datome – Melih Mahmutoğlu – Egehan Arna
PF: Nicolo Melli – Nikola Kalinic – Barış Hersek
C : Jan Vesely – Jason Thompson – Ahmet Düverioğlu
Koç: Zeljko Obradovic
GENEL GÖRÜNÜM
Fenerbahçe‘nin geçen sezon hücumun temelinde yaşadığı en büyük problem; Vesely-Udoh’un aynı anda oynamak zorunda olmasıydı ancak tek problem de bu değildi.
Geçen sene kısalarda hücumun temelleri Bogdanovic’in yaratıcılığına dayanıyordu. Bu da Fenerbahçe‘nin hücumda çok etkili ama neler yapabileceği belirli bir takım haline gelmesine neden olmuştu. Obradovic, Bogdanovic’in gidişini oyun planı ve kadro rotasyonu açısından bir fırsata çevirerek daha çok oyuncuyla yeni bir düzen kurmaya yolunu tercih ediyor.
Nunnally, Datome, Melih gibi bitirici oyuncuların yanına Obradovic daha fazla yaratıcı oyuncu koyarak hücumda opsiyon sayısını artırmaya çalışacak. Elbette, yeni alınan oyuncuların yaratıcı oyuncu olarak kalitesini eleştirebiliriz ama takımın elindeki silahların artması, verimliliklerinin zaman zaman düşüşünü telafi edebilir.
Hele de Obradovic elindeki kadroyu bir orkestra şefi gibi yöneten bir koç için daha çok seçenek nicel olmanın ötesinde nitel verimliliği de getirecek bir kapı açabilir.
Geçen sene deplasmanda bu kadar zorlanılmasının ana sebebi hücumun fazlasıyla tahmin edilebilir olmasıydı. Obradovic elinde daha fazla yaratıcı oyuncu olmadığı için işler kötü gittiği zaman tek çare olarak atıcı oyuncuları değiştiriyor, elindeki malzeme oyunun temposuna ve dengesine daha radikal bir müdahale yapmasına engel oluyordu.
Bu sene ise hücumdan verim alamadığı zaman yaratıcı oyuncuları değiştirerek oyun planını değiştirmeyi planlıyor. Bunda başarılı olursa, sonucu Fenerbahçe’nin hücumda çok daha tahmin edilemez ve bırakın durdurulmayı yavaşlatılması çok daha zor bir takım haline gelmesi olacak.
Yukarıda yeni uzun rotasyonun da görevlerin dağıtılacağından bahsetmiştim.
Bunun Melli kısmını Zadar Turnuvası’nda pek fazla göremedik çünkü ince ince işlenmesi gereken nokta orası. Fakat daha kolay olan Vesely ve Thompson planlarını turnuvada sahada gördük.
Fenerbahçe yeni uzun rotasyonunda Vesely’i açık bir şekilde 2015-2016 sezonun ilk bölümünde olduğu gibi gibi kullanmaya çalışacak.
O sene Çek oyuncu sakatlanıncaya kadar hücumda ana plan olarak onun ikili oyun devrilmesi kullanan Obradovic, bu sene bu planı tekrardan sahaya sürecek.
Fenerbahçe geçen sene Vesely’den tam olarak istediği katkıyı alamadı ancak bunun tek nedeni Vesely’i değildi. Sarı-lacivertli ekip, Vesely’i ile ikili oyun oynamaktansa Çek yıldızını sırtı dönük ya da sağ köşeden şut atarak kullanmaya çalıştı. Vesely’nin değerli olan özellikleri mecburen ikinci planda kaldı.
Bu sene ise Udoh’un gidişi ve daha fazla ikili oyun oynayan kısanın eklenmesiyle Vesely, hücumda daha doğru kullanılacak. Yıldız oyuncunun saha içerisinde geçen seneye göre aktif olacağı için yaşadığı konsantrasyon problemi de otomatikman çözülebilir.
Takıma yeni katılan Jason Thompson ise hazırlık döneminde isteği ve yetenek tavanının yüksekliğiyle dikkat çekti.
Amerikalı oyuncu hazırlık döneminde Avrupa’da oynama konusunda tecrübe sıkıntıları olduğunu gösterdi ancak bunun yanında hücumda çok özel bir silah da olabileceğini gördük.
Thompson, NBA’de oynadığı zamanlarda daha çok ribaund özelliğiyle parlasa da orta mesafe şutları da sokabilen bir oyuncuydu ama şu ana kadarki oyunu Avrupa’da daha özel bir skorer olabileceğine işaret ediyor. Tabii bu potansiyelin gerçeğe dönüşmesi için için fazlasıyla zamana ihtiyacı var.
Bu noktada, profil yazısında da söylediğim gibi, onu Udoh ile karşılaştırmak doğru değil. Oyun benzerlikleri olmadığı gibi oyun içi kullanımları da aynı olmayacak.
Trinchieri ile muhteşem bir gelişim gösteren Melli ise hücumun temeli olacak oyuncu.
Belki bu iki isim kadar skor atmayacak yada istatistikleri onlar kadar etkileyici olmayacak ancak Melli topun set içerisinde dolaşımı konusunda Fenerbahçe’nin en büyük kozu olacak.
Udoh geçen sene bu konuda büyük bir gelişim gösterdi ve bu sorunu çözmeye çalıştı ancak Melli bu konuda çok daha özel bir oyuncu ve bunu problem olmaktan öteye geçirip, Fenerbahçe’nin en büyük kozu haline getirebilir.
Brose’de parladığı sistemde iki kısayla oynaması ve Fenerbahçe’nin bu sisteme benzer bir sistemle oynayacak olması da onun için büyük bir şans olacak. Kısalarda daha fazla yaratıcı oyuncu olması ve saha içerisinde Melli gibi bir uzunun olması Fenerbahçe’yi hücumda çok tehlikeli kılıyor.
Hücum özelinde değinmek istediğim bir diğer oyuncu ise Gigi Datome. İtalyan yıldız, geçen sene fiziksel olarak çok kötü durumdaydı ve Fenerbahçe bunun kötü etkisini çok fazla hissetti.
Önceki sene atıcı oyuncusundan verim aldığı için Fenerbahçe hücumda geçen sene yaşadığı sorunları yaşamamıştı. Geçen sene Kalinic sezonun son üç ayı sahneye çıkmasa sezon ilk yarısındaki sorunlar sarı-lacivertlilerin başına en kritik virajda bela açabilirdi.
EuroBasket’te ve Zadar Turnuvası’nda izlediğimiz Datome, 2016 yılının Datome’siydi ve bu şekilde kalırsa Fenerbahçe’nin hücum verimliliği konusunda bir sınıf daha atlaması anlamına gelecek.
Tabii ki her tercihin olumlu yanları olduğu gibi olumsuz yanları da var.
Her ne kadar Obradovic oyun içerisindeki alışkanlıklarını korumak istese de bu kadar kilit değişimlerin olduğu takımda rolleri oturtmak gözüktüğü kadar kolay değil.
Doğal olarak Sarı lacivertli ekip geçen seneki kadar hazır bir takım olmayacak. Yeni eklenen oyuncuların sisteme adapte olması için zamana ihtiyaçları var.
Bunun yanında hücumda çok fazla opsiyon olması ve hücumun temposunun artması her takım isteyeceği bir şey ancak bunun doğru oyun planıyla yapılmaması büyük sorunlara yol açar. Fenerbahçe’nin hücum içi rolleri oturtmak, bu çeşitliliği olgun ve dengeli hale getirmek için her şeyden çok birlikte oynamaya ihtiyacı var.
Ve açıkçası rotasyonun bu kadar genişlemesi de bu konuda Obradovic’in işlerini ilk dönemde kolaylaştırdığı kadar zorlaştıracak da. Çünkü temel oyuncuların, kombinasyonların bulunması işi geniş bir kadroda daha karmaşık bir olacak.
Fenerbahçe taraftarı, geçen sezon takım çok sakatlık yaşadığı için rotasyonun bu kadar genişlemesine seviniyor ancak bu oyun temelinde bu kadar geniş rotasyon kullanmanız mümkün değil. En fazla 7-8 temel oyuncunuz olabilir. Fenerbahçe’de ise temel oyuncu sayısı çok fazla. Bu da doğal olarak saha içerisinde oynayarak öğrenme sürecini uzatabilir.
Fenerbahçe’nin son işareti ise Wanamaker‘ın kendisi!
Bogdan’ın ayrılışı sonrasında Fenerbahçe’nin çok açık bir şekilde Wanamaker‘e ihtiyacı vardı. Çünkü yukarıda ne kadar uzun uzun anlatsam da sezon içerisinde hücumda opsiyon sayısının ve temponun sizi kurtaramayacağı yerler olacak.
Geçen sene bu noktalarda Bogdanovic özel bir oyuncu olarak gerekli sorumluluğu aldı ve takımını ayağa kaldırdı. Bu sene ise Wanamaker’in performansı ne olacak, yaşayıp göreceğiz.
Wanamaker, Avrupa’nın özel oyuncularından. Bu değiştirilemez bir gerçek ancak Fenerbahçe’nin başarılı olması için onun özel oyuncu olduğu kadar büyük bir oyuncuya dönüşmesi; Obradovic’in plan ve tasarıları içerisinde yeteneklerini eritmesi gerekiyor.