By Nikos Varlas/ Çeviri: Anıl Can Sedef
EuroLeague’deki yedinci randevuları olacak bu. Şimdiye dek durum 3-3. En önemli maçlarında Berlin’de 2016 EuroLeague Final Four’unun şampiyonu belli oldu ve CSKA Moskova şampiyonluğu kazandı.
Bir yıl sonra İstanbul’da Obradovic, Fenerbahçe Doğuş‘u ülke tarihinde ilk kez EuroLeague kupasına ulaştırdı.
Kardeşliğe dönüşen güçlü bir dostluk
Ancak onların hikayesi yakın değil uzak geçmişten başlıyor: 1993’te Amsterdam’daki bir turnuvada tanıştı Zeljko Obradovic ve Dimitris Itoudis. Yıllar geçti ve tarih yazacak bir ortaklık kuracakları bir şekilde bir araya geldiler. Obradovic 1999 yazında Panathinaikos‘un başına geçti ve Itoudis’i yardımcı olarak seçti. Yunan koç sonradan açıkladı ki aslında kararın fikir babası Sırp basketbolunun bir diğer antrenör efsanesi Dusan Ivkovic’ti.
Obradovic’in ona güvenmesinin ise iki önemli sebebi vardı: Birincisi, o dönem 29 yaşında olması ve buna rağmen başantrenör ve yardımcı rollerde koçluk tecrübesinin bulunması.
İkincisi ise Itoudis’in Yugoslavya topraklarında yaptığı çalışmalar: İlk profesyonel basketbol işini Zagreb’de bulan Yunan koç, KK Zagreb’de önce u18 antrenörlüğü yapmıştı. Üç yıl sonra ise A takımın teknik kadrosunda yardımcı olacaktı. Aynı dili konuşuyorlar, direkt iletişim kurabiliyorlardı. Obradovic için Sırpça bilen Yunan bir yardımcıyla çalışmak önemli bir faktördü.
Ve Avrupa tarihini değiştiren ortaklık başladı: 1999-2000’den 2011-12’ye 23 şampiyonluğu beraber yaşadılar. 5 EuroLeague, 11 Yunanistan Ligi ve 7 Yunanistan Kupası kazandılar. Beraber geçirdikleri sayısız saatte birçok şeyi beraber yaşadılar, üzüntüler ve sevinçlerle geçen yıllar saha dışında kurdukları güçlü bağların kurulmasını ve sağlamlaşmasını sağladı.
Birbirlerinin sağdıcı oldular. Obradovic, Itoudis’in kızı Alexandra’nın vaftiz babası oldu ve başarılı iş ilişkileri bir noktada artık bir akrabalığa, ailevi bir bağa, bir kardeşliğe dönüştü.
Anlaşmazlıklar, karşılıklı saygı, güven ve… Alter ego!
Panathinaikos‘ta ikilinin nasıl çalıştığını yakından görenler onların yönteminin benzersiz olduğunu ve yardımcı koç diye genellenen kavramı “ortak koç” denebilecek yeni bir noktaya getirip kavramlaştırdıklarını söylüyor. İkilinin oluşturduğu bu kavram zamanla Avrupa’nın zirvesinde de kabul gördü.
Biri diğerini etkiliyor ve fikirlerini değiştiriyor, her şey hakkında konuşuyorlar ve çoğu zaman anlaşmazlıklara düşüyorlardı. Onları bilmeyenler aralarındaki dengeyi ve ilişkilerini var eden detayları tanımadıkları için şiddetli tartışmalarını yakında patlak verecek büyük bir kavganın emareleri sanıyordu.
Oysa bu Obradovic’in isteğiyle başlattıkları bir iletişim biçiminden başka bir şey değildi. Çünkü farklı görüşlerin ve sorgulayıcı zihinlerin çarpışmasının yeni fikirler getireceğini ve oynadıkları basketbolu sürekli olarak geliştireceğini düşünüyorlardı.
Panathinaikos’ta geçirdikleri yıllarda Itoudis antrenmanları yöneten Obradovic ise gerekli gördüğü her noktada duruma müdahale eden taraftı. Zoc’un meşhur ıslığı çaldığı zaman her şey duruyor, maçlardan tanıdık olduğumuz o meşhur nutuklar başlıyordu. Obradovic’in gözleminin sessiz kaldığı anlarda ise ortağı her şeyin sorunsuz ilerlemesini sağlıyor
Onları yakından tanıyanlar ikilinin birbirleri üzerinde büyük etkisinin olduğunu, basketbol ve koçluk konusunda birçok ortak fikre ve özelliğe sahip olduklarını söylüyor. Onlardan biri de Itoudis’in bugünlerde CSKA‘da “ortak koçluğunu” yapan Andreas Pistolis.
Onlar rakip olunca rekabet katlanıyor!
Sanki her şey mükemmel bir planın parçası gibi… 13 yıl boyunca neredeyse her günü beraber geçiren ve ortak hedeflere yürüyen iki dost bugün karşı karşıya bir ligin kaderini belirliyor.
Değişen tek şey şimdi sahada rakip olmaları ve ikisinin de kazanacağı bir senaryonun imkansızlığı. İkisi de temsil ettikleri kulüp için savaşıyor, kendileri, kendi hedefleri için yürüyorlar. CSKA ve Fenerbahçe Doğuş, EuroLeague’in iki süper gücü olarak her sezon şampiyonluk hedefiyle yola çıkıyor. Son iki şampiyonluğun iki “kardeş” arasında paylaşılması durumu yeterince özetliyor.
Bu ikilinin yeniden Final Four’da birbirlerine rakip olacakları günün bir daha gelmesi ise sadece zaman meselesi.
İkisi de birbirinin felsefesini, düşüncelerini, tepkilerini, en gizli ilham kaynaklarını ve zayıf yönlerini biliyor. İkisi de diğerinin aklındaki en küçük detayı hissedebiliyor. İkisi de bu küçük detayların, olabildiğince çok bilgiye ulaşmanın ve ileri seviye gözlemin başarıyı getirdiğine inanıyor.
Bu da aralarındaki rekabete adeta büyülü bir nitelik kazandırıyor. Biri Yüzüklerin Efendisi… Avrupa tarihinde 9 EuroLeague şampiyonluğu olan tek adam.
Diğeri baş antrenör olarak bu sevinci bir kez yaşamış olsa da zaferin muhteşem tadını Yüzüklerin Efendisi’nin “alter egosu” ve en önemli yardım kaynağı olarak beş kere tatmış.
Birbirlerine rakip olduklarında adeta hepimizin gözleri önünde bir basketbol satrancı başlıyor. Sanki iki koç, kendi kendisine rakip olmuşcasına şiirsel ama acımasız bir rekabet hayat buluyor.
Artık karşı karşıya duran iki koç, akıllarında yeni planlar, hafızalarında eski günler… Karşılarında ise kendileri kadar iyi tanıdıkları bir rakip. Ve tabii ki ikisinin de kalbinde amansız bir kazanma hırsı! İşte tam da bu yüzden onların düellolarında rekabetin tadı ve dozu iki katına çıkıyor.
Ama o son an gelip maç bittiğinde zihinlerdeki arenanın ışıkları kapanıyor, o ailevi dostluk geri geliyor.
Aralarında zaman zaman bir savaş, gerginlik, hatta anlaşmazlıklar olsa bile beraber edindikleri her tecrübe onların arasındaki o bağı daha da güçlendirdi. 13 yılın sonunda ortaya çıkan tam karşımızda:
Zihnen birbirine bağlı iki kardeş, basketbol sahasında ise oyundaki felsefe ve çatışmanın sınırlarını zorlayan amansız ve tadına doyulmaz bir rekabetin mimarı iki rakip.