By Nikos Varlas/ Çeviri: M.Bahadır Akgün & Yılmazcem Özardıç
2017 EuroLeague adına kayda değer bir yıldı. Ligin zirvesindeki rekabet daha da arttı, duygular açığa çıktı ve 2017, sonunda EuroLeague’in yeni heyecan verici formatının tadına bakabildiğimiz sene olarak aklımızda kalacak.
Eurohoops 2017’de EuroLeague’de yaşanan en önemli ve önümüzdeki yıllar boyunca hatırlanacak 10 olayı derledi. En çok öne çıkan ise tabii ki Fenerbahçe‘nin ülkemize getirdiği ilk EuroLeague şampiyonluğuydu!
2017’de Ekpe Udoh Final Four MVP’si oldu, Sergio Llull ve Keith Langford da mutlaka hatırlanacaklardır. Bir yılda Luka Doncic heyecan verici bir gençken bir yıldıza dönüştü, Sarunas Jasikevicius koçluk anlamında en yukarılara çıktı ve Olympiakos bir kez daha Final oynadı.
Haydi hep beraber bir bir bu anıları hatırlayalım!
Fenerbahçe: Rüyalar gerçek oldu!
Fenerbahçe, İstanbul’da tarihinin ilk EuroLeague şampiyonluğunu kazandı ve bu yılı Türk basketbol tarihine de altın harflerle işlemiş oldu. Yönetim, Zeljko Obradovic ve Maurizio Gherardini ile birlikte çalışıp çekirdeği kurduktan sonra her yaz doğru hamleler yaptı. İlk Final Four 2015’te geldi, 2016’da Final’de kaybedildi ancak sonunda, üçüncü denemede Fenerbahçe sonuna kadar gitti ve Avrupa basketbolunun en büyüğü oldu.
Bogdan Bogdanovic ve Ekpe Udoh’un önderliğinde toplanan önemli grubun Final hikayesi playoff’larda başladı. Sarı-lacivertliler ev sahibi avantajı olmamasına rağmen Panathinaikos‘u 3-0’la geçti. Final Four’un ilk gününde Real Madrid‘i yendi ve 21 Mayıs’ta son halka Olympiakos’u 80-64 mağlup ederek şampiyonluğa ulaştı. Fenerbahçe, hem kendi tarihinde hem de Türkiye tarihinde bir ilki başarıyordu!
Yeni format: Bir başarı hikayesi!
2017’de vuku bulan çok önemli bir değişiklik de EuroLeague’de değişen format oldu. 16 takım, 30 maçlık bir fikstür, playoff’lar ve Final Four! Sahalarda neler olacağını karar veren oyuncular ve koçlar, taraftarlar ve dünyanın dört bir yanından medya bu değişimin Avrupa basketbolunun zirvesi için her anlamda çok yararlı olduğu konusunda ortak kanıya vardılar.
Daha çok maç, heyecan verici mücadeleler, son topa kadar devam eden çekişmeler, insanların ilgisindeki, biletlerlerdeki, televizyon haklarındaki, karlardaki artış ve her alanda büyüme gelecek için birçok şey vaat ediyor. EuroLeague’in ve kulüplerin ortak çalışmasıyla artan popülerlik, NBA dışında dünyanın en iyi ligini daha da yukarı seviyelere çıkararak bir başarı hikayesini ortaya çıkardı!
Obradovic: Boşta Kalan Tek Parmak!
1958’de başlayan turnuvanın şimdiye kadar gelen haline baktığımızda en çok şampiyonluk kazanan koç, 2017’de bir yüzük daha aldı. Obradovic, beşinci farklı takımıyla dokuzuncu şampiyonluğunu kazandı! 92’de Partizan, 94’de Joventut Badalona, 95’te Real Madrid, 2000, 2002, 2007, 2009 ve 2011’de Panathinaikos ve 2017’de Fenerbahçe!
Tarihte daha çok EuroLeague kazanan bir koç yok ve Yüzüklerin Efendisi Obradovic’in yüzükle dolu olmayan tek parmağı kaldı. 9 şampiyonluğunun ilkinin Aleksandar Djordjevic’in inanılmaz basketiyle İstanbul’da başladığının ve 25 yıl sonra bu sefer Fenerbahçe‘nin şampiyonluğuyla aynı yerde tamamlandığını söylemeden geçmek de olmaz.
Udoh: Boyalı bölgenin mutlak hakimi!
2017, hafızalarımızda Udoh sebebiyle de kalacak. Oyun kurucuların, büyük maçların ve turnuvaların sonuçlarına karar verdiği bir dönemde Udoh, boyalı bölgedeki etkileyici ve mutlak hakimiyetiyle tabuları yıktı. Fenerbahçe‘nin oyunu üzerindeki etkisi çok büyüktü ve Final Four’da yaptıkları da tarihe geçti!
Real Madrid ve Olympiakos ile oynanan iki maçta 14 sayı, 10,5 ribaund, 3,5 blok ve 32,5 verimlilik puanı ortalamaları yakaladı! Yarı finaldeki 36 verimlilik puanıyla sergilediği performans, bu alanda bir rekordu. Keza final maçındaki 5 bloğu ve bir pivot olarak Final Four’da yaptığı toplam 12 asist de öyle… Tarihin sayfalarında yaşayacak olan şey de aslında Fenerbahçe‘nin şampiyonluğunda Udoh’un pota altı savunması ve belki de 1995’te Arvydas Sabonis’ten bu yana gördüğümüz en dominant performansı göstermesinin payı olacak!
Olympiakos: Sağlam, İstikrarlı ve Çok Değerli
Profesyonel sporlarda, hayatta olduğu gibi, istikrar ve dayanıklılık her takımın, her oyuncunun değerini gösteren önemli bir ölçüttür. Olympiakos, ya da 2012’de CSKA Moskova karşısında oynanan finalin ardından söylenen şekliyle Feleğin Takımı, aynı felsefe, aynı tarz ve merkezde aynı oyuncular ile tarih yazmaya devam ediyor.
Son 6 sezonda Yunanistan temsilcisi dört final maçına çıktı. Bunun büyük bir başarı olduğuna hiç kuşku yok… 2012 ve 2013’te arka arkaya gelen zaferlerin ardından 2015 ve 2017 yıllarında güçlü Yunan çekirdekleri ve kendilerine has özellikleri, büyük maçlarda daha da büyümeleriyle birer kez daha finale ulaştılar.
2015 ve 2017 yıllarında Real Madrid ve Fenerbahçe karşısında kaybedilen finaller kırmızı-beyazlı takım için bir anlamda deplasman maçlarıydı ve eğer tarafsız salonlarda, tribünlerde farklı bir taraftar grubu ile bu maçlar oynanmış olsa işler farklı olabilirdi. Ancak tarih “eğer”lerle yazılmaz. Vassilis Spanoulis, Georgios Printezis ve arkadaşları için kazanılacak bir kupanın, deneyimlenecek bir uçsuz başarının daha olup olmayacağını zaman gösterecek.
Llull: 2017’de her şeyi yaşadı!
2017, etkili İspanyol guardın kesinlikle unutamayacağı bir yıl oldu. Kariyerinde ilk kez EuroLeague MVP’si seçildi ve bunu da hak etti. 2016-2017 sezonunun başından itibaren muhteşem oynadı ve takdire şayan, istikrarlı bir performans gösterdi. Real Madrid‘in normal sezonu ilk sırada bitirmesinde ana etkenlerden biriydi. Llull, 16,5 sayı, 5,9 asist ve 1,8 ribaund ortalamalarının yanına bir dolu etkileyici şutu eklemişti. Özellikle de son saniyelerde attığı şutlar, Llull’un imzası oldu.
İspanyol yıldız, işin acıklı yanlarını da yaşadı. İspanya ile Belçika arasında 9 Ağustos’ta oynanan hazırlık maçında sağ dizinden sakatlandı. Bağları kopan Llull, hâlâ iyileşme sürecinde ve tüm Avrupa basketbol camiası onun eskisinden de güçlü dönüşü ve EuroLeague’de yine yapacağı harika işler için sabırsızlanıyor.
Langford: İkinci Bahar, İkinci Alphonso Ford Ödülü
2017’yi modern EuroLeague tarihinin en büyük skorerlerinden Keith Langford‘ın Unics Kazan’da geçirdiği sezon ile de hatırlayacağız. 34 yaşındaki Langford, kariyerinin açık ara en iyi, en verimli sezonunu geçirdi.
Langford, 21,8 sayı ortalaması ile ligin en skorer oyuncusu oldu ve tam olarak aynı verimlilik puanı ortalaması ile sezonu tamamladı. Bunların yanına 3,4 ribaund ve 3,7 de asist ekledi. Alphonso Ford Yılın Skoreri Ödülü’nü ise 2013-2014 sezonunun ardından ikinci kez kazandı.
Doncic: Volkan gibi patladığı yıl!
2016, hepimizin çok yönlü Sloven guardın dünyadaki en iyi ergen basketbolcu olabileceğini anladığımız yıl oldu. Peki ya 2017? Yıl içinde günler geçtikçe, Doncic bir volkan gibi patladı ve muhteşem bir taraftar kitlesi yarattı. Geçen sezonun sonunda ve özellikle bu sezon EuroLeague’de yaptıklarının yanı sıra ülkesinin tarihinde ilk kez altın madalya kazandığı EuroBasket’teki performansları da onu başka bir seviyeye taşıdı.
Artık ergen bir fenomen değil. Şimdiden Madrid’in nihai saha lideri olarak her türlü duruma etkili çözümler üretebilen bir yıldız oldu. Henüz 18 yaşında, her ne kadar çok şaşırtıcı da olsa, artık oynadığı oyun ve sahadaki etkisinin EuroLeague’de yaşlarından bağımsız şimdiye kadar gördüğümüz en iyi oyuncularla kıyas kabul edeceğini kabul etmemiz gerekiyor.
Jasikevicius: Büyük bir koç doğuyor!
Tüm basketbol camiası Sarunas Jasikevicius’un bir oyuncu olarak değerini biliyor. Üç farklı takımla dört EuroLeague şampiyonluğu yaşayan tek oyuncu o tarihteki.
2017 yılı ise hepimizin Jasikevicius’un oyuncu olarak inşa ettiği efsaneyi koç olarak sürdürebileceğini fark ettiğimiz yıl oldu. Jasikevicius, Zalgiris‘te mucizeler yaratıyor ve benchte oyuna hâlâ dahiyaen bakış açıları getirirken oyuncuların, rakiplerin ve tüm basketbol camiasının saygısını kazanıyor. Büyük bir koç doğdu ve o koç modern EuroLeague tarihinin en güçlü figürlerinden biri!
Sergio Rodriguez: Geri döndü!
Rodriguez 2017 yazında Avrupa’ya ve EuroLeague’e geri döndü! Peki ya sebep? Kendi ifadesi şu şekilde:
“Her şeyden çok zirveye oynamak istediğime karar verdim. Basketbol oynarken benim için en önemli şey bu ve CSKA‘nın teklifi de tüm arzularımı karşılıyordu.”
Başka hiçbir oyuncu Milos Teodosic’in ayrılığıyla açılan boşluğu onun kadar iyi dolduramazdı. Dahası, EuroLeague tarihinin en etkili guardlarından biri de geri döndü. Çaylak sezonunu Movistar Estudiantes ile geçirdi, sonra 6 sezon üst üste Real Madrid‘de oynadı. EuroLeague’deki sekizinci sezonunda ilk kez İspanya dışında bir Avrupa ülkesinde oynuyor.
Daha da etkileyici olan şey ise CSKA‘da oynayan ilk İspanyol olması!
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!