Oktay Mahmuti’nin Galatasaray’ın Başındaki En İyi 5 Maçı

13/Oca/18 11:42 Ocak 13, 2018

Mehmet Bahadır Akgün

13/Oca/18 11:42

Eurohoops.net

Oktay Mahmuti “ailem” dediği Galatasaray’a geri döndü, Eurohoops Fırın başarılı çalıştırıcının sarı-kırmızılı kulüp altındaki en iyi 5 maçını yazdı!

By Mustafa Kocatürk / info@eurohoops.net

Eurohoops’un duyurduğu anlaşma resmiyet kazandı ve Galatasaray‘ın yolları Oktay Mahmuti ile bir kez daha kesişti. Sarı-kırmızılı takım ile 1,5 yıllığına anlaşan deneyimli koç, “ailem” dediği yere böylece geri dönmüş oldu.

Sezona çok da iyi başlamayan Galatasaray Odeabank’ta Oktay Mahmuti’nin yapacağı hamleler ve getireceği değişimler merakla bekleniyor. Ancak tüm bunlardan önce tecrübeli koçun önceki Galatasaray döneminde yaptıklarını bir kez daha hatırlamak istedik.

Eurohoops Fırın, Oktay Mahmuti’nin önceki Galatasaray macerasındaki en iyi beş maçını yazdı. Lafı fazla uzatmadan o maçları birlikte hatırlayalım…

Fenerbahçe Ülker – Galatasaray Medical Park

Galatasaray Medical Park’ın çok iyi geçen sezonunun taçlanma maçı. Galatasaray taraftar kitlesinin yüzünün o sıkıntılı günlerde basketbola dönme maçı. Bu maç muhtemelen, modern Galatasaray basketbolunun doğuş maçı.
Maçın hikayesi de maçtan önce belli bir final maçı olduğu için. Fenerbahçe Ülker, deplasmandaki son maçı kazanıyor ve play-off serisinde durumu 3-1’e getiriyor. Ev sahibi avantajına sahip olan Fenerbahçe, artık seriyi bitirmek ve şampiyonluğu almak için hazır. O kadar hazır ki salonda kutlamalar için kullanılacak balon bile hazır.

Kader o ya, maç da geliyor gidiyor ve son 50 saniyeye sıkışıyor. Galatasaray durumu eşitlemek için hücum ediyor. Çizgide Evren Büker, 2’de 1 atınca Fenerbahçe büyük bir avantajla molaya gidiyor. Spahija bir hücum çizmiş olsa da moladan alan savunmasıyla dönen Oktay Mahmuti, çizilen hücumu çöp tenekesine atıyor. Fenerbahçe organize olamıyor ve Galatasaray’a maçı kazanmak için tam 25 saniye kalıyor.

Oktay Mahmuti moladan o sezon en çok kullandığı setle dönüyor. Tutku – Andric tepe pick&roll’u. Oyun sürenin sonlarına doğru başlıyor. Andric potaya doğru devrilirken Emir’in müdahalesi sonucu top canlanıyor ancak dip çizgiden gelen Shipp topu alıyor.

Shipp mümkün olan son saniyede dönüyor ve topu fırlatıyor. Top da potanın içine düşüyor. Galatasaray Medical Park bu galibiyetle birlikte evi Abdi İpekçi’ye “Yapabiliriz” diyerek dönüyor. Ne kadar seri 6. maçta bitecek de olsa taraftarların gözünde o sezonu tanımlayan anlardan biri o son top.

Mahmuti’yle beraber “vazgeçmeyen” Galatasaray’ın başlangıcı da…

 

Galatasaray Medical Park – Lietuvos Rytas

Galatasaray basketbolu adına çok büyük dönüm noktalarından biri. Tarihinde ilk kez adı EuroLeague’le yan yana anılan sarı-kırmızılar, üç maçın ardından hedeflenen maça gelmişti. İlk maç PAOK, ikinci maç ASVEL ve son maç da ev sahibi Lietuvos Rytas.

Galatasaray’ın basketbol taraftarı kesimi heyecanlıyken akıllarda iki kuşku var. Biri, rakibin ev sahibi olması. İkinci, Rice-Valanciunas ikilisi. Ancak taraftardaki tüm soruların cevabı sahada vardı.

İlk çeyrek geriye düştükten sonra ikinci çeyrek rakibine adeta potayı kilitleyen Cimbom, o çeyrek sadece 7 sayı yemeyi başarmıştı. Savunmasıyla yükselen Galatasaray için sonrası ise çorap söküğü gibi geldi. Shumpert ve Andric’in öne çıktığı maçta 71-63 kazanan Galatasaray, Abdi İpekçi’nin kırmızı tarafına ilk kez EuroLeague müziğini dinletmeye hazırlanıyordu.

Galatasaray Medical Park – Barcelona Regal

Bu maç, Galatasaray’ın Abdi İpekçi’de çıktığı ilk büyük EuroLeague maçıydı. Taraftar da bu maça ön eleme turunda çıkıldığı andan beri hazırdı. Hazırlanan sopalı pankartlar ve maç için aylar öncesinden oluşturulan ve burada söyleyemeyeceğim bir slogan maçın havasını daha da yükseltmişti.

Ancak maç Galatasaray’ın istediği gibi başlamadı. O zamanlar kariyerinin en keskin günlerini yaşayan Juan Carlos Navarro’nun önderliğinde özellikle ikinci çeyrekte çok iyi bir hücum performansı geçiren Barcelona, farkı yavaş yavaş açmaya başladı. İkinci çeyrek skoru 10-25’ti ki o sezon özellikle evinde kolay kolay 70’in üzerinde sayı yemeyen Galatasaray için bu kabul edilemez bir sekanstı.

Üçüncü çeyreğin ortalarına doğru Pete Mickael’in basketiyle skor 34-54, fark da 20 oldu. Galatasaray adına geri dönüş tam da bu an başladı. Savunmada baskı, hücumda yağ gibi akan pick&roll’larla Galatasaray farkı an ve an eritmeye başladı. Barcelona’nın hücumları 24 saniye sirenine takıldıkça Abdi İpekçi de ayağa kalktı ve takımını itmeye başladı.

Galatasaray farkı bitime 11 saniye kala 3’e kadar indirdi ve takımın serbest atışçısı Lakovic’i çizgiye gönderdi. Lakovic, ikinci atışında farkı bire indirme şansına sahipti ancak atışı bilerek kaçırdı. Top yine Lakovic’in eline düşse de hakemler, Luksa Andric’e boyalı alan ihlali çalınca maça dair umutlar birden eridi.

Ancak Galatasaray adına bu maç, galibiyetten daha ötede anlamlar içeriyordu. Galatasaray ve Abdi İpekçi sakinleri, burada isterlerse herkese diz çöktürebileceklerini fark ettiler. Galatasaray’ın sezonu da son yıllardaki tarihi de bu fark edişle birlikte değişti.

Galatasaray Medical Park – Olympiacos

EuroLeague’deki ilk hedef kazasız belasız atlatılmış ve Galatasaray Medical Park son 16’ya kalmayı başarmıştı. Grubundan 4. çıkan Galatasaray’ın altındaki Asseco Prokom ve Union Olimpia hariç galibiyet alamaması da takımın son 16 grubunda sıkıntı yaşayacağını akıllara getirmişti.

İç sahada güçlü bir oyun ortaya koyan Galatasaray’ın kaybedilen Anadolu Efes maçından sonra ilk hedef, Abdi İpekçi’de oynanacak Olympiacos maçıydı. Maç ise kolay geçmedi. İlk çeyreğin ardından işleri yine ikinci çeyrekte yoluna koyan Galatasaray, o sezon yaşadığı “ikinci yarı” krizine bu maçta da yakalanmış ve rakibinin farkı ertimesine engel olamamıştı.

Maçın sonu ise film gibi geçti. Önce Gordon’ın gol gibi basketi, sonra Jaka Lakovic’in güvenilir serbest atışları ve en sonunda da Kostas Sloukas’ın malum basketi. Abdi İpekçi tarihinin en kırıcı maçlarından birini oynarken Galatasaray savunması uzatmada geri adım atmadı. Maçın son hücumda yine top Olympiacos’ta kalsa da bu sefer onlara süre yetmedi. Galatasaray için ise EuroLeague bu maçla birlikte gerçekten başlamış oldu.

Galatasaray Medical Park – CSKA Moskova

Bir önceki hafta CSKA deplasmanında gösterilen direnç ve içeride Olympiacos’a karşı alınan galibiyet… Maç başlamadan önce her Galatasaray taraftarının içinde bir “Yoksa?” vardı ancak çok yüksek sesle dillendirilmiyordu. Çünkü karşıda o sezon EuroLeague’in üstünden silindir gibi geçen CSKA Moskova vardı.

Kirilenko, Teodosic, Krstic takımın ana merkezini oluştururken bench’ten gelen Jamont Gordon ve Alexey Shved gibi tehlikeli isimler de takımın yetenek tavanını yukarıya çekiyordu. Ancak Oktay Mahmuti’nin bir planı vardı.
Taraftarını arkasına alan Galatasaray, Andric’in etkili hücumlarıyla maça hızlı başladı. Savunmada da rakibini durdurmayı bilen Galatasaray, ilk çeyreği önde kapattı. İkinci ve üçüncü çeyreğin başları güçlü CSKA’nın yüksek bitiricilikle oynadığı oyunlar şeklinde geçti. Ancak son bir buçuk periyot Galatasaray’ın önce geri dönüşüne sonra zaferine sahne oldu.

Cevher Özer’in köşeden bulduğu kritik isabetler takımı maçın içinde tutarken tepede Josh Shipp – Furkan – Tepede Cevher – Köşede Göksenin şeklinde gelişen hücum Galatasaray’ı öne geçirdi. Son anlara girilirken Ender Arslan’ın el üzeri üçlüğü Galatasaray’a nefes aldırsa da Teodosic’in 3 atışı yürekleri ağıza getirdi.

Teodosic serbest atışları takip eden dakikalarda, o maçın sonunda meşhur İpekçi degajlarının ilkini yaparken Galatasaray Medical Park da Gençlik Marşı eşliğinde o ana kadarki şube tarihinin en büyük galibiyetini kutlamaya başladı.

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!