By Eurohoops team/ info@eurohoops.net Fenerbahçe Doğuş başantrenörü Zeljko Obradovic, takımının Real Madrid ile oynadığı maç için gittiği İspanya'da Gigantes'e çok kapsamlı bir röportaj verdi. Başarılı çalıştırıcıdan röportajın ilk bölümünde büyük bir saygıyla bahsediliyor ancak aynı zamanda samimiyetine de atıfta bulunuluyor. Zeljko Obradovic için röportajın ilk bölümünde kullanılan ifadeler şöyle: "Obradovic, saygı gören biri. Onunla konuşurken Avrupa basketbol tarihinin en iyi koçunun önünde olduğunuzu görüyorsunuz. Ancak her şey konuşunca değişiyor. Kızarmış, hakemlere ya da kendi oyuncularına öfkeli bir Obradovic imgesi tamamen yok oluyor ve farklı bir karakter ortaya çıkıyor. Samimi, diyaloga açık, değer veren bir adam. Kıta sporunda her şeyi kazanmış olması hiç önemli değil gibi. Jestleri ve söyledikleri, dinleyene klinikteymişsiniz hissi veriyor. Güncel konular, geçmiş ve gelecek üzerine fatih Zeljko Obradovic ile konuştuk!" Daha sonra Zeljko Obradovic'e 26 yıllık kariyer ve bunca başarının ardından hâlâ iştahını nasıl üst düzeyde tuttuğu soruluyor. Obradovic'in cevabı ise şu şekilde: "Benim hayatım bu: çalışmak. Sabah uyanıp işe gidiyorum. Bu sezon mesela antrenman düzenimizi değiştirdik, günde tek çalışma yapıyoruz. Önceden neredeyse hep günde iki yapıyorduk. Çok da iyi oldu. Çünkü sabahları oyuncular bireysel çalışma yapmaya geliyor. Sevdiğiniz insanlarla olunca iyi hissediyorsunuz. Her gün bir şeyler öğrenme fırsatınız oluyor. Değilseniz, ölüsünüz." Fenerbahçe ile İstanbul'da kazandığı EuroLeague şampiyonluğunun diğerlerinden farklı olup olmadığı sorulan Obradovic, "Orada neden olduğu etki nedeniyle farklı. Şampiyonluktan sonra bana Türkiye'nin her yerinden fotoğraflar gösterdiler. Çoluk çocuk, yaşlılar... Her şehre dev ekran kurulmuştu. Kutlamalarda üç saat boyunca Bağdat Caddesi'nde otobüsteydik. Etkileyiciydi. Onlar için çok önemliydi. Bu sayede İstanbul'da basketbol, futbol seviyesine geldi," diyor. Tahincioğlu Basketbol Süper Ligi ve İspanya ACB Ligi'ni karşılaştıran deneyimli koç, bu konuda ise, "Oldukça benzer bir seviyede iki lig. Kalite yüksek. Kolay maç yok. Kolay kazanacağınızı düşünürseniz kesin kaybediyorsunuz. Her takımda altı yabancı var ve çok mücadeleci bir turnuva," şeklinde konuşuyor. Sarı-lacivertlilerin geçen sezon EuroLeague'de Final Four'da inanılmaz bir seviyeye çıktığı hatırlatılan Zeljko Obradovic'e EuroLeague kariyerindeki en iyi takımın Fenerbahçe olup olmadığı soruluyor. Cevabı şöyle: "Bilmiyorum. Gerçekten yüksek bir seviyede oynadık ve sezonu üst üste 22 maç falan kazanarak tamamladık. Ama bunlar önemli değil. Benim için değerli olan birçok sakatlık sorununun üstesinden gelmiş olmak. Hep kaliteliydik ama hiç hep birlikte antrenman yapamamıştık. Ama Panathinaikos maçından bir hafta önce tüm sakatlıklar bitti. O anda her şey değişti ve ben de farklı bir şey, bir tutku hissetmeye başladım. Hazırlıklarımızı tamamladık ve sezonun son bölümüne, her şeyin belli olduğu bölüme sıkıştırdık." Yürürlüğe giren yeni maç takvimine de değinen Obradovic, "Zihinsel olarak oyuncular ve koçların bu yeni gerçekliğe adapte olması gerekiyordu. Büyük bir değişiklik oldu. Ancak herkes için durum aynı, şikayet etmenin bir faydası yok. Bakın, sezon öncesinde rotasyon yaparak altı günde altı maç oynadık ancak şu anki tempo da buna yakın bir tempo. Bir sonraki maça hazırlanmak için yalnızca tek antrenman yapabiliyoruz. Eskisi gibi 3-4 gününüz yok. Oyuncular mücadele etmek istiyor. Onlar için daha az antrenman daha iyi. Onların anlaması gereken bu tempo. Oyununuzda bir temel oluyor: savunmamız bu, hücumumuz bu. Rakip geldiğinde küçük bir değişiklik yapabilirsiniz ama şaşırtmak çok zor," diyor. Daha sonrasında konu Luka Doncic'ten açılıyor ve Obradovic, genç yıldızı takip ettiğini ve kendisiyle sürekli konuştuklarını söylüyor. NBA'e ne zaman gideceğinin kararını kendisinin vereceğini söyleyen Obradovic'e bu kez de Bogdanovic'in NBA kararı hatırlatılıyor: "2-3 günde bir konuşuyorum onunla. Her şey çok güzel. Bence Sacramento'daki en iyi oyuncu o çünkü basketbol oynuyor, sorumluluk alıyor ve oyunu anlıyor. Geçen sezon bittiğinde onunla konuştuk. 'Ben senin tarafındayım. Ayrılmak istiyorsan zamanı geldi,' dedim. Onunla gurur duyuyorum. Özel bir basketbol zekası var. Çalışıyor ve gelişmek istiyor. All-Star olduğu zaman ona bir tek eski koçunu unutmamasını söyledim." Geçen sezona göre takımdaki değişiklikler kendisine sorulan Obradovic, "Bobby Dixon çalışmalara çok geç başlayabildi. Kalinic doğru düzgün antrenman yapamadı. Udoh ve Bogdanovic ayrıldı. Takımda ilk 5 oynayan beş oyuncudan dördü değişti. Bir Vesely kaldı. Çok iyi oyuncular ancak kurduğumuz takımdan ötürü çok memnunum. Sakatlıklar nedeniyle sızlanamazsınız. Önemli olan kulübün başarıyı tekrarlamak konusunda yine kararlı olduğunu görmem. Ben bu tutkuyu görüyorum, hala duruyor. Ve ben bu tutkuyu çok seviyorum," diyor. Sakatlıkların sebebinin yoğun maç programı olup olmadığı sorulan ve nasıl değişiklikler yaptığı sorulan Obradovic'in yanıtı şöyle: "Hayır, hiç alakası yok. Ben hep antrenmanlarda genç de olsa 15 oyuncu ile çalışmak istiyorum. Sezon içerisinde sakatlık yaşamamak imkansız. Sürekli 11-12 oyuncunuzun olması önemli. Türkiye Ligi'nde takımı değiştirdik. Orada 6 yabancı, 6 Türk oyuncu ile çıkıyoruz. Hep bu şekilde yapıyorum. EuroLeague'de çift maçlı haftalarda da durum farklı. Onlar da insan. Bir ay Detroit'te kaldım ve Joe Dumars ile vakit geçirdim. NBA'de üst üste yapılan maçlarla ilgili konuştuk. Koçlar için gerçekten çok zor. Öncesinde NBA ile ilgili bir fikrim vardı ancak oraya gidince bu oyun tarzını gördüm ve farklı şeyler düşündüm. Bir oyuncu nasıl iki gün üst üste oynayabilir ki diyorsunuz. Bu tempoyu kaldırabilecek çok oyuncu yok." Basketbolun evrimi, artan üçlük sayısı, Avrupa'daki NBA fiziğine sahip oyuncularla ilgili ise Obradovic, "Basketbol çok basit. Herkes iyi oyuncuyu anlar. Benim ilgimi oyuncunun karakteri, bir gruba nasıl dahil olabileceği çekiyor. Bu çok önemli. Piyasaya çıktığınız zaman da birileri gelip size 'bak bu oyuncu iyi ama bizim o pozisyonda zaten oyuncumuz var' diyebilir. Ben de orada diyorum ki: 'Umurumda değil. İyi oyuncular istiyorum.' Benim işim herkesi bir yere koyup görevlerini dağıtmak," diyor. NBA ve uluslararası basketbolun ilişkisine de değinen Obradovic, konuyu yine Bogdanovic'e getiriyor: "Basketbol değişti. Bu kadar yabancı oyuncunun NBA'e gitmesi tesadüf değil. Demek ki Avrupa'da doğru işler yapılıyor. Ancak bu şekilde devam edecekleri belli. NBA'de fark edebildiğiniz en iyi şeylerden biri de topsuz oyundaki hareketlilik. Bu konuda çok ısrarcıyım. Bu bir süreç. Bir günde değiştiremezsiniz bunu. Çok çalışmalısınız ancak çok zamanınız yok. Ayrıca ciddi bir bireysel çalışma da söz konusu. Burada oyuncular 9-10 aylık sezonda maç oynuyor, sonra da milli takıma gidiyorlar. Orada isterlerse bireysel çalışma için 5 ayları var oyuncuların. Bogdan bana maç hazırlığının da farklı olması nedeniyle şaşırdığını söyledi. Size 'Bu adam seni böyle savunacak, dikkatli ol' diyorlarmış. Kişisel hazırlık var." Zeljko Obradovic'e LeBron James - Stephen Curry karşılaştırması soruluyor: "Eğer yalnızca oyunculardan bahsediyorsak benim için en iyisi LeBron James. Her şeyi yapıyor. Karşılaştırılamaz bir fiziği var. Ancak bu koşullara sahip olmayıp büyüleyici işler yapan oyuncuları da seviyorum. Stephen Curry gibi. LeBron olmak imkansız. Ancak diğerlerinin yaptıkları taklit edilebilir. Şutunuzu, top kontrolünüzü geliştirirsiniz. Öğrenmek için de en iyilere bakmanız gerekiyor." Fenerbahçe'nin en az üçlük kullanan takımlardan biri olduğu hatırlatılan Obradovic, "Takımımın maçta 50 tane üçlük atması benim için sorun değil. Eğer iyi şutsa. Önemli olan bu. Diğer takımın sizi nasıl savunduğuna bağlısınız. Şutörlerimiz var, şutörlerimiz için setlerimiz var, pick-and-roll de oynuyoruz. Basketbol basit. Şutörler için tepede perde yapabiliyor, onlara şut imkanı yaratabiliyorsunuz. Tamamdır. Üçlüklerle ilgili bir sorunum yok. Ben, iyi şut olmasını istiyorum. Ribaund alma şansımız olsun, tamam işte. Boş şutu kaçırmanız da hiç sorun değil. Onlara hep söylüyorum. 0/10 şut atıyorsanız bu sizin sorununuz değil, size güvendiğim için benim sorunum." NBA ile olan ilişkisini geliştirdiği hatırlatılan Obradovic, şöyle konuşuyor: "İşin aslı ben her şeyi takip ediyorum. Popovich bir referans noktası mesela. Warriors'ı görüyorsunuz. Bireysel kaliteleri çok üst düzeyde ancak takım olarak yaptıkları işlere bakmanız gerekiyor. Hücumları, topsuz hareketlilikleri. Sevdiğim iki koç daha var, Doc Rivers ve Rick Carlisle. Carlisle ile Dusko Ivanovic'le birlikte İspanya'da tanıştım. Birlikte kahve içtik. Adam EuroLeague ve bizimle ilgili her şeyi biliyordu. Muhteşem, gerçekten. Brad Stevens da etkileyici bir koç. Oklahoma'da Billy Donovan ile de tanıştım. Yemek yedik. NCAA hakkında konuştuk. NBA'de 3-4 favori takım var ama Avrupa'da durum çok daha farklı." Son şampiyon olarak favoriler arasında yer almalarıyla ilgili Obradovic, "Böyle bir şey söz konusu değil. Taraftarlar ve gazeteciler böyle söylüyor ancak 2-3 aday yok. Çok daha fazlası var. EuroLeague'deki her takıma sorun. Hedefleri hep ilk 8 arasında olmaktır şu ana kadar. Garanti. Sonra Final Four geliyor. Böyle bir EuroLeague'de favori olmaktan bahsedebilirsiniz, Avrupa şampiyonusunuzdur, anlarım. Gelin mücadele edelim, ondan sonra görelim ne olacağını," diyor. EuroLeague'in 24 takıma çıkarılmasıyla ilgili ise başarılı çalıştırıcının görüşleri şöyle: "Uzun yıllardır EuroLeague'in NBA gibi olması gerektiğini söylüyorum. EuroLeague olsun, bir de ulusal turnuvalar oynansın. Bir ay falan artık ne kadar olursa. Avrupa'da basketbolun geleceği bu. Özel yanlarımızla da bu modeli kusursuz hale getirmeliyiz. Herkes sportif sonuçlardan bahsediyor. Bunu anlıyorum. EuroCup da bu yüzden böyle olmalı. Mesela EuroCup'tan EuroLeague'e sadece şampiyon çıkmasın. Dört takım çıksın, dört takım düşsün. EuroLeague böyle büyüyorken farklı bir takvim oluşturmak şart. Buradaki takımların kendi liglerinde 1-2 ay oynaması, playofflara çıkması gerekiyor. Oyuncuları düşünmek, onlara dinlenecek daha çok vakit sunmak zorundayız. Temelde bu var. En azından topa dokunmadan 1 ay geçirebilmeliler." Oyuncularının sakatlık dönüşlerinde aldıkları sürelere de değinen Obradovic, "Oyuncuların aldıkları süreler kendilerine bağlı, bana değil. Çok basit. İyi oynuyorsanız oynamaya devam edersiniz. Onlar veriyor bunun kararını. Mesela Llull dönerse Pablo mutlu olur. Böyle bir takvim, bu kadar çok yolculuk varken bir oyuncuyu bir maçta uzun süre oynatıp sonraki maç 5-10 dakika süre verebilirsiniz. Mesela Vesely bizim için çok önemli bir oyuncu. Bazen ona '10 dakika oynayacaksın ama iyi bir 10 dakika oynamana ihtiyacım var' diyorum," şeklinde konuşuyor. Bir gün İspanya'ya dönüş ihtimali sorulan Obradovic, "Geçenlerde bu konu bana soruldu ve Maurizio Gherardini vardı yanımda. Ben de 'bunu bana şimdi sormayın, genel menajerim yanımda oturuyor. Dikkatli olun, onlarla üç yıllık kontratım var,' diye şaka yaptım. Ayrıca doğru, bu sezondan sonra iki yıllık daha kontratım var. Böyle bir bağ varken aklınız bulunduğunuz yerde oluyor. İspanya'yı çok seviyorum. Alella'da bir evim var, her yaz geliyorum. Sahile yakın, her şeyden uzak. Sakinliği, dostlarımla kart oynamayı seviyorum. Her yerde arkadaşım var. Ülkemde olup bitenler hoşuma gitmedi, politikacıların ayıbıydı. Ama eski Yugoslavya'nın her yerinden insanlarla ömür boyu arkadaş kalacağım. Bununla, sahip olduğum dostluklarla gurur duyuyorum.Ama benim aklımda bir sonraki maç var," diyor. İspanyol taraftarların kendi tutkusunu çok sevdiği hatırlatılan Obradovic, konuyla ilgili şunları söylüyor: "Ne diyebilirim ki buna? Ben böyleyim, değişemem. Ben bu tutkuyla yaşıyorum. Ben bir koçum ve dostlarımı gördüğüm zaman mutlu oluyorum. Çok doğal bir insanım. Beni tanımayan insanlar kenarda beni gördükten sonra dışarıda görüşüp bir şeyler içince şaşırıyorlar. Bazıları 'Maçlarda derdin ne senin yahu?' diye soruyor. Geçen gün sponsorumuz Ferit Bey'in eşi bir maça geldi. Maçtan sonra 'Mutlu Yıllar' dedim. Sonra yemekte bana aynı kişi olduğuma inanamadığını söyledi. Bu hayat tek, iyi olmaya çalışıyorsunuz." Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!