By Utkan Şahin / info@eurohoops.net
Sezonun en güzel zamanı geldi, hazırsınız değil mi?
Kışı bilirsiniz, bir yanda harika ve eşsiz özellikleri vardır diğer yanda ise kasveti ve ağırlığı… EuroLeague normal sezonu da aynı böyleydi. 30 hafta boyunca 240 maçta harika şeyler gördük. Beklenmedik sonuçlar ya da beklenmedik performanslarla karşı karşıya kaldık. Diğer yandan ise uzunluğu içerisinde bazen yorulduk. Bayram gününü bekleyen çocuklar gibi bir an önce playoff gelsin istedik.
Ve sonunda geldi. Uzun kış geride kaldı, artık bahar ve playoff basketbolu zamanı.
Artık gerçek anlamda basketbolun zirvesindeyiz. Avrupa’nın bu sezon özelinde en iyi sekiz takımı beş maç üzerinden playoff serileri oynayacak. Normal sezonda sadece birkaç şeyi iyi yapıp takımlar maçları kazanabiliyordu, burada ise basketbolun sınırları zorlanacak.
Bütün o yıldızlar arasında gerçek yıldızlar ortaya çıkacak. Karakter ile korku bir arada dans edecek ve belki de en önemlisi, Avrupa’nın en iyi koçları taktik dehaları ortaya koymak için sınırları zorlayacak.
Tekrar soruyorum, bütün bunları görmek için hazırsınız değil mi?
Bugünkü yazımız ise o playoff serileri arasında en ilginçlerinden biri olan Olympiakos-Zalgiris serisi ile ilgili… Madem kış metaforuyla yazıya başladık, bu seri için de aynı şekilde devam edelim.
Spanoulis’in 2010’da bütün Avrupa’yı şok eden kararından beri Olympiakos, Avrupa’nın kış tasvirine en uygun takımı… Onları ilk kez bütün heybetiyle gördüğümüz zaman, 2012’nin Mayıs ayıydı. İstanbul’da film senaryolarından bile daha iyi bir şekilde CSKA‘yı mağlup ederek şampiyonluğa ulaşmışlardı. Eşsiz bir şampiyonluktu ve çoğu kişi büyülendi.
Fakat daha sonra her şeyi sıkıcı derecede istikrarlı bir planla devam ettirdiler. Çekirdek kadro aynı kalırken yandaki o parçalar hep değişti ama onlar kışın kasvetiyle birlikte hep zirvede kaldılar. Üstelik oyun planları da kış uykusuna çok uygun bir şekildeydi. Sürekli tempoyu düşüren bir basketbol izlettiler. Zaman zaman inanılmaz işler yaparak bizi ayağa kaldırdılar ama çoğu zaman bizi uyuttular. Aynı öne geçtikleri her maçta rakipleri karşısında yaptıkları gibi.
Zalgiris ise daha başka. Onlar bizim bu sezon kış güneşimiz oldu.
Sarunas Jasikevicius, Zalgiris’i 1999’dan beri sıkıştığı o yerden kurtarırken sahaya getirdiği vizyonla EuroLeague’de sezonun sürpriz takımı oldular ve tarihlerinde ilk kez modern EuroLeague’de playoff’a kalma başarısı gösterdiler. Üstelik bunu sıradan bir oyunla yapmadılar. Ortaya koydukları basketbol ve mücadeleyle o “büyük kış” boyunca içimizi ısıttılar.
Şimdi ise karşılarında yıllardır kışı devam ettiren bir takım var. Büyük kış yani istikrar mı kazanacak yoksa baharın gelmesiyle birlikte güneş sürpriz mi yapacak hepberaber göreceğiz. Sadece kesin olan bir şey var; çok eğleneceğiz.
O zaman bu uzun girişten sonra benle gelin ve bizi neler beklediğini beraber görelim!
Not: Bir yazıda kış güneşi kelimesi geçiyorsa, Tarkan’ın meşhur şarkısının paylaşılmaması olmaz. Bu yüzden yazıyı okurken size tavsiyem şarkıyı da dinleyin!
Tecrübe, Tecrübe, Tecrübe
Size söyledim, playoff sıradan bir basketbolun oynandığı yer değil. Burada sadece iyi bir takım olmanız ya da yetenekli oyunculara sahip olmanız yetmez. Parayla satın alamayacağınız şeyler gerekiyor; Tecrübe ve karakter gibi.
Bu seri özelinde ise bu konuda Olympiakos, Zalgiris karşısında büyük bir üstünlüğe sahip. Hatta bütün seride en üstün olduğu taraf bu nokta olabilir.
2000’den bu yana aralıksız bir şekilde playoff’ta mücadele eden Olympiakos, tam 11 seri oynadı ve 47 maça çıktı. Bugüne kadar EuroLeague’de mücadele eden hiçbir takım, kulüp olarak playoff’ta bu kadar maça çıkmadı. Anlayacağınız, playoff oynamak Olympiakos’un kültüründe var. Zalgiris ise 1999’da FIBA EuroLeague’ı kazandığından beri bu seviyeye çıkamadı.
Üstelik aradaki tecrübe farkı, sadece kulüplerin tarihiyle de sınırlı değil.
Aktif oyuncular arasında en çok playoff maçına çıkan ikinci ve üçüncü oyuncu Olympiakos’ta. Bunun yanında toplamda beş oyuncu, playoff’ta 10’un üzerinde maça çıktı. Zalgiris’te ise playoff’a maçına çıkan iki oyuncu var; Micic ve Udrih. Daha da ilginci Zalgiris kadrosundaki bir oyuncunun playoff’ta en son galibiyet aldığı zaman, takvimler henüz 2001’i gösteriyordu.
Bu yüzden Zalgiris sadece Olympiakos ile değil, tecrübeyle de mücadele edecek. Çoğu oyuncu yeteneklerini ilk kez bu seviyede deneyecek ve daha da önemlisi karşılarında kritik anları oynamayı en iyi bilen takımlardan biri olacak.
Açıkçası çaylak bir kurtun enerjisiyle, tecrübeli bir alfa kurtu yenmeye çalışması izlemeye değer bir çarpışma ortaya çıkartacak.
İkili Oyun Savaşını Kim Kazanacak?
Zalgiris ile Olympiakos’un oyun temellerini en açık bir şekilde ortadan ayıran şey, hücumdaki tercihleri…
Saras Jasikevicius’un bu sezon özelindeki en büyük başarısı, öğrencilerini kendi istediği sınırlarda oynatmayı başarması. Litvanya ekibi, EuroLeague’de tepeden en az birebir oynayan takımlardan biri. Onların ana tercihleri ise bol bol pick sonrası topun dönmesi ve doğru şutun bulunması. EuroLeague tarihinin en ikili oyun oynayan oyuncularından biri olan Saras’tan da başka türlü bir takım kurması beklenemezdi.
Saras’ın sınırları demiştim, Litvanyalı koç belki bu konuda modern basketbolun çizgisinden uzak olabilir ama takımını harika yönetiyor. Zalgiris, doğru şutu bulma konusunda %53.3 ile ikinci. O kadar ki bazen şut girse bile Saras mutlu olmuyor.
Fakat bunu yaparken açık bir şekilde tercihleri ikilik atış yönünde. Bu sezon tam üç kere maçlarda 10’dan az üçlük denediler ve bu konuda EuroLeague’in en keskin takımlarından biri.
Onlar içerideki geniş ve çeşitli uzun personellerini aktif bir şekilde kullanmaya çalışıyor. Temelde de bunu tepeden oynanan ikili oyunlarla yapıyorlar. Micic’in kariyerinin başından beri bu konuda yetenekli olması, Pangos’un ise seviye atlamasıyla birlikte bu konuda da oldukça başarılar. Tepeden ikili oyun oynarken de ana tercihleri Pangos-Jankunas ikilisi. Bu ikili o kadar iyi iş çıkartıyor ki tüm EuroLeague’de Pangos-Jankunas ikilisi kadar birbirine asist yapan başka bir ikili yok.
Zalgiris’in ana planı bu ve çok güzel uyguluyorlar ama Olympiakos’un eli de armut toplamıyor. Onlar ise EuroLeague’in en iyi savunma takımlarının başında geliyor. Oyun temposunu mümkün olduğunca düşüren Pire ekibi, defansif verimlilik konusunda ligde açık ara en iyi takım konumunda. Kanatların boyalı alana yaptığı baskıyla kendi yarı sahasını daraltan Olympiakos, aynı zamanda rakiplerinin maç başına sadece 14.4 asist yapmasına izin veriyor ve bu konuda da lig lideri konumunda yer alıyor.
Bütün bunların gerçekleşmesi de Olympiakos’u ligin en iyi ikili oyun savunma yapan takımlarından biri haline getiriyor.
Bu yüzden seride ikili oyun hücumlarıyla, savunmasının çarpışmasını birçok kez göreceğiz ve ortaya izlemeye çok keyifli maçlar çıkacak. Hazır buna değinmişken serilerin kritik noktalarından biri de Kostas Papanikolau’nun ne kadar sağlıklı olabileceği olacak.
Olympiakos savunmasının merkezi olan Yunan forvet, EuroLeague’de son dönemde çok maç kaçırdı. Seride Papanikolau’nun olası bir yokluğu Zalgiris’in ikili oyun hücumlarını daha değerli hale getirecektir.