by Eurohoops Team / info@eurohoops.net
Büyük laflarr, büyük paralar ve büyük hayal kırıklıkları!
1996’da Anadolu Efes’in yakaladığı büyük başarı sonrasında Türk basketbolu, kulüpler düzeyinde yıllarca bu üçlüyle ilerledi.
Takımlarımız büyük paralar harcayıp sezon başında hedefimiz kupa tarzı açıklamalarda bulunsa da çoğu Şubat ayı olmadan Avrupa’ya veda etti. Ta ki son yıllara kadar.
Yabancı sınırının genişlemesiyle birlikte daha iyi oyuncuları ülkemize getiren takımlarımız, onları daha iyi bir takım haline getirmesi içinde Avrupa’nın en iyi koçlarını Türkiye’ye getirdi. Sonuç mu? İstanbul’da son 3 senede kalkan 3 Avrupa kupası!
İlk ateşi 2016’da Galatasaray attı. Taraftarıyla birlikte EuroCup’ta turları bir bir geçen Sarı-kırmızılı ekip, nefeslerin kesildiği maçlardan sonra finale yükselirken finalde de Strasbourg’u geride bıraktı ve ülke tarihinde ilk kez EuroCup’ı kazandı.
Ondan çok değil, 12 ay sonra ise daha büyük bir kupa ülkemize geldi. Zeljko Obradovic ile birlikte Avrupa’nın zirvesine çıkmak için ilmik ilmik işleyen Fenerbahçe, İstanbul’da herkesin yıllardır beklediği EuroLeague kupasını kazandı ve ülkemizi gururlandırdı.
Bu yıl ise sıra Darüşşafaka’daydı. Koç David Blatt önderliğinde tüm sezon EuroCup’ta fırtına gibi esen Daçka, Rusya’da hiç yenilmeyen Kuban’ı devirdikten sonra ikinci maçta İstanbul’da yine güçlü rakibini devirdi ve EuroCup’ı ülkemize tekrardan getirdi.
Sonuçta Avrupa’nın en büyük kupaları, üst üstte 3 yılda İstanbul’da takımlarımızın ellerinde havaya kalktı.
Bunun sonuçlarını tartışırsınız, daha fazla yerli oyuncunun oynaması gerektiğini söyleyebilirsiniz ama sonuçlar gösteriyor ki açık bir şekilde Türk basketbolu kulüp takımları olarak altın dönemini yaşıyor!
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!